‘De'ah Da'iah’ adlı komedi ‘Simpsonlar’ın Suriye versiyonu mu?

Dizi, devlet desteğinin kaldırılması ve köylülerin iş meselelerinin gerçeklikle örtüştüğünü gösteren trajik bir sahne ile final yaptı.

De'ah Da'iah dizisinin izleyiciler için trajik ve şok edici sonu, ülkede 2011’den bu yana  devam eden savaş ve silahlı çatışma trajedisiyle örtüşüyor. (Sosyal Medya Platformu)
De'ah Da'iah dizisinin izleyiciler için trajik ve şok edici sonu, ülkede 2011’den bu yana devam eden savaş ve silahlı çatışma trajedisiyle örtüşüyor. (Sosyal Medya Platformu)
TT

‘De'ah Da'iah’ adlı komedi ‘Simpsonlar’ın Suriye versiyonu mu?

De'ah Da'iah dizisinin izleyiciler için trajik ve şok edici sonu, ülkede 2011’den bu yana  devam eden savaş ve silahlı çatışma trajedisiyle örtüşüyor. (Sosyal Medya Platformu)
De'ah Da'iah dizisinin izleyiciler için trajik ve şok edici sonu, ülkede 2011’den bu yana devam eden savaş ve silahlı çatışma trajedisiyle örtüşüyor. (Sosyal Medya Platformu)

Mustafa Rüstem
“Dijital devrim, yıllar önce gerçekleşmesi mümkün görülmeyen birçok teknolojiyi bugün hayatımızın vazgeçilmezi haline getirdi. Özetle insan, kelimenin tam anlamıyla teknolojinin kölesi oldu. Meydana gelen tüm katliamlarda olduğu gibi bundan da sadece tek bir kurtulan vardır.” (Umm et-Tanafes el-Fevka/ De'ah Da'iah)
Bunlar, yalnızca merhum spiker Muhammed es-Said’in sesiyle Suriye yapımı komedi dizisi ‘De'ah Da'iah’ın (Kayıp Köy)’ her bölümünün başında tekrarlanan giriş değil, aynı zamanda kahramanları komedi dünyasında birer ikona dönüşen, güldürürken ağlatan bir komedi eserinin özünü de özetleyen ifadelerdir. Dizinin izleyicisi yerel çerçeveden daha uzak, kalbe ve vicdana daha yakın. Senaristliğini Memduh Hamade’nin (Mamdouh Hamada) yaptığı, Leys Hico (Laith Hijo) tarafından yönetilen dizi, 2008-2010 yılları arasında iki sezon yayınlandı. Dizinin başrolünde merhum aktör Nidal Sigri ve Bassem Yakhour yer almıştı. 

‘Kayıp’ köyler
Bu komedi dizisi YouTube üzerinden tekrar izleyebiliyor. Dizinin komik kesitleri, sosyal medya platformlarında paylaşılıyor. Fantastik komedi kategorisinde yer alan ‘Kayıp Köy’ün hikayesi, belirli bir zamana ve mekâna bağlı olmayan basit insanların hikayelerinin izini sürüyor. Dizideki karakterler, Suriye’nin batısındaki sahil bölgesindeki yüksek dağlarda bulunan ve tüm ihtişamıyla Akdeniz’e bakan bir köyde yaşıyor. Bölge, Suriye savaşından önceki haliyle, doğal güzellikleriyle dizide gösterilmesinin ardından turist akınına uğramıştı.
Dizi, teknoloji ve modernite devriminden ‘kurtulan’ bir köy olan Umm et-Tanafes el-Fevka’da geçiyor. Köyde olaylar meydana gelen birçok komik durum etrafında dönüyor. 10 yıl önce yayınlanan dizinin bölümleri arasında izleyiciler için bugün o dönemki kehanetlere en fazla yaklaştığını söyleyebileceğimiz sürpriz sahneler yer alıyor. ‘Kayıp Köy’ komedisi ile yaşanmış gerçeklik arasındaki çizgi, tesadüfen dramatik ve gerçekçi ‘kehanetler’ haline gelene kadar kayboldu.

Gerçeklikle uyum
Her iki sezonu dikkatle incelendiğinde dizideki olaylarla gerçekte yaşananların yakınlığına tanık olunacaktır. Bu bağlamda dizide el-Muhtar rolünü oynayan merhum Züheyr Ramazan (Zuhair Ramadan) ve Selingo karakterini canlandıran Fadi Subeyh’in (Fadi Sobeih) Sanatçılar Sendikası başkanlığını kazanmak için bir seçim yarışına sebep olduklarını hatırlamak gerekir. Dizinin iki yıldızı ‘Köy’ün Muhtarı’ ve ‘Köy’ün gençlerinden olan Selingo’ arasında tartışmalar durmaksızın tekrarlandı. Dizide Selingo Muhtar’ın kızına taliptir fakat Muhtar, köylülerin arabuluculuğuna rağmen kızının lise diploması alana kadar bu genç adamla evlenmesini istememektedir.
Genç adam ve kız arasındaki masum aşk hikayesine Muhtar’ın zulmünün gölgesi düşerken tesadüfen aynı sanatçılar, Suriye’deki sendika seçimlerine de katılmıştı. Fadi Subeyh, merhum sanatçı Züheyr Ramazan için sendika başkanlığı konusunda oldukça güçlü bir rakipti. Fakat Ramazan’ın geçtiğimiz yıl 17 Kasım’da vefat etmesinden önce bu yarışı kazanmayı başaramadı. Diğer yandan dizi de ise genç Selingo, köydeki seçimler aracılığıyla muhtarı görevinden etmeye çalışsa da başarılı olamadığını izledik.
Şarku’l Avsat’In Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Senarist Memduh Hamada, son bölüme kadar dizi ile gerçeklik arasında eşleşmeler olmasından memnun. Hamada, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada “Olanlar ve şu an yaşananlarla örtüşen, dizinin merkezine aldığım meselelerin bazı öncül göstergeleri vardı” dedi. 
Dizinin herkes için trajik olan, şoke edici finali, 2011 yılı sonrasında ülkenin yaşadığı savaş ve silahlı çatışma trajedisi ile örtüşüyor. Dizinin final sahnesinde zehirli madde soluduktan sonra tüm köy halkı ölüyor ve evler boş görünüyordu. Şiddetli rüzgar evlerdeki eşyaları savurup camları sökerken, köyün havaya uçtuğunu izledik. Bu sahnelerin, ülkenin güvenlikli olduğu 2010 yılından önceki Suriye’de gerçek olması hayal dahi edilemez bir durumdu. Ancak devam eden savaşın dehşetinden kaçmak için yerlerinden edildikten sonra sakinleri olmayan birçok boş köy için alışıldık bir manzara haline geldi.
Yazar Hamada, bu üzücü final ile ilgili olarak "Trajik son ise ikinci sezonda geldi. Sanırım şu an o finali yaşadığımızı düşünüyorum. Ama gerçekte daha uzun sürüyor" dedi.

Fantastik komedi
Diğer yandan yazar Hamada, De'ah Da'iah dizisinin, gelecekteki olayları öngörmek açısından ünlü Amerikan dizisi The Simpsons ile karşılaştırılmasıyla ilgili soru işaretlerine de açıklık getirdi:
“Amerikan dizisinin gelecekle ilgili öngörülerde neye güvendiğini bilmiyorum. Fakat De'ah Da'iah’da tahminler gerçekliğe dayanıyordu. Dolayısıyla bu şekilde sonuçlanması da oldukça doğal bir durum. Mevcut durumda tohumları atılan bazı meseleler vardı. Züheyr Ramazan'ın sendika seçimlerinde verdiği mücadele gibi gelecekte yaşananları andıran ayrıntılara gelince; bunlar tesadüften başka bir şey değildi.” 
Onlarca yıldır siyasi istikrar yaşayan bir ülkede bir gösterinin gerçekleşmesi şaşırtıcıydı.
Onlarca yıldır siyasi istikrar yaşayan bir ülkede bir gösterinin gerçekleşmesi şaşırtıcı bir durumdu. Ancak dizide, ülkede meydana gelen halk hareketinden önce köylülerin medeni haklar talep etme protestosuna tanık olundu. Bu gösterinin yetkili rolündeki komedi oyuncuları tarafından uygulanan baskılarla dağıtılmaya çalışıldığını gördük. Ancak daha dikkat çekici olan ise son zamanlarda, bu yılın şubat ayının başında Ekonomik Komite tarafından oluşturulan sınıflandırmalara göre aileler hariç gıda ürünleri, yakıt ve petrol desteklerini kaldırmaya yönelik bir hükümet kararının yayınlanmasından sonra dizinin eski bölümlerini yeniden izlemesiydi.  Dizi, hükümetin, halkın koşullarını öğrenmek ve kimin kaç litre dizel yakıtı hak ettiğini belirlemek için bir elçi göndereceği öngörüsünde bulunmuştu. Yakıt maddelerinin bol miktarda bulunması nedeniyle savaştan önce bu durumun gerçekleşmesi mümkün değildi.
Dizinin üçüncü sezonunun yazılmasının düşünülmediğini ifade eden senarist sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Başarıyı sürdürmek zordur. Devamının çekilmesi için çağrıda bulunan dostlar olduğu gibi herhangi bir bölümün başarısız olması durumunda acımasızca saldıran ve başarısızlığına göz yummayanlarda var. Dizinin sahip olduğu başarı düzeyi ile devam etmesi zordu. Üçüncü sezon gerilemenin başlangıcı olacaktı. Bu nedenle vadiden aşağı yuvarlanmaktansa ovaya bakan bir yerde durmak daha iyidir.”



Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
TT

Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)

Filistinli yetkililere göre Gazze'de ateşkes görüşmeleri çıkmaza girdi. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla BBC'ye konuşan kaynaklar, Tel Aviv yönetiminin Katar'ın başkenti Doha'daki müzakerelere, ihtilaflı konularda karar vermeye yanaşmayan bir heyet gönderdiğini savunuyor. 

Ayrıca yetkililer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD ziyaretiyle "zaman kazanmaya" çalıştığını ve süreci tıkadığını ileri sürüyor. 

Netanyahu, 7-10 Temmuz'da gerçekleştirdiği ziyarette ABD Başkanı Donald Trump'la bir araya gelmişti. Ancak beklenen 60 günlük ateşkesin sağlandığına dair bir açıklama yapılmamıştı.

Filistinli yetkililer, İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesi ve bölgeye yardım girişleri gibi konularda uzlaşma sağlanamadığını belirtiyor. 

BBC, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini ayıran Morag Koridoru'nda işgali sürdürme ısrarının henüz aşılamadığını aktarıyor. İsrail ordusunun Gazze'nin 1 ila 1,5 kilometre içine giren bir alandaki "tampon bölgeleri" bırakmak istemediği ifade ediliyor.

Diğer yandan Hamas'ın tampon bölgelere ait haritaları istediği ve sözkonusu alanın söylenenden çok daha büyük olduğunun ortaya çıktığı aktarılıyor. Buna göre İsrail ordusu, bazı noktalarda Gazze'nin 3 kilometre kadar içine giren tampon bölgeler inşa etmeyi planlıyor. 

Filistinli örgütün ilk etapta bu konuda taviz vermeyi düşündüğü fakat haritaları görünce bundan vazgeçtiği ifade ediliyor. Tel Aviv yönetiminin, Gazze'nin Mısır sınırındaki Refah kentinin tamamında işgalini sürdürmeyi planladığı aktarılıyor.

Kaynaklardan biri, Netanyahu yönetiminin tutumuna dair şunları söylüyor: 

Bu görüşmeleri hiçbir zaman ciddiye almadılar. Bunları zaman kazanmak ve sahte bir ilerleme görüntüsü vermek için kullandılar.

Diğer yandan New York Times'ın (NYT) analizinde, Netanyahu'nun Gazze savaşını iktidarını sürdürmek için kullandığına dikkat çekiliyor. 

Netanyahu'nun, savaşın sürmesini isteyen Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir gibi radikal sağcı koalisyon ortaklarını memnun etmek için ateşkese yanaşmadığı ifade ediliyor. 

Analizde, Netanyahu'nun Nisan 2024'te ateşkes yapmayı düşündüğü fakat yine aynı baskılar nedeniyle geri adım attığı belirtiliyor. Bazı Amerikalı yetkililerin, Netanyahu'yla İsrail halkının yüzde 50'sinin savaş yerine rehine takası anlaşmasını istediğine dair anket sonuçları paylaştığı, İsrail liderininse şöyle yanıt verdiği aktarılıyor: 

Evet ama bu yüzde 50'lik kesim benim seçmenlerimden oluşmuyor.

Başbakanın yargı reformu paketinin 2023'te büyük protestolara yol açtığı, hatta yedek askerlerin greve gittiği anımsatılıyor. Bunlara ek olarak Netanyahu hakkında yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarıyla açılan davaların sürdüğü hatırlatılıyor. 

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de Gazze'de işlenen "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar" nedeniyle Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Kasım 2024'te tutuklama emri çıkarmıştı. 

Analizde, Netanyahu'nun Gazze savaşını uzatarak bu davalardan kendini korumaya çalıştığı belirtiliyor. "İsrail hiç olmadığı kadar güvensiz bir konumda" denen analizde, başbakanın hamlelerinin ülke tarihinin en karanlık sayfalarından birini oluşturduğu ifade ediliyor: 

Netanyahu, 21. yüzyılın felaketlerinden birinin mimarı ve bu felaket, İsrail'in adını muhtemelen onlarca yıl lekeleyecek.

Independent Türkçe, BBC, Times of Israel, New York Times