Türkiye ve Ürdün, Suriyeli mültecilerin gönüllü olarak ülkelerine dönmeleri için birlikte çalışıyor

Çavuşoğlu ve Safadi düzenli zaman aralıkları ile istişarelerin yapılması konusunda anlaştı

Arşiv-AA
Arşiv-AA
TT

Türkiye ve Ürdün, Suriyeli mültecilerin gönüllü olarak ülkelerine dönmeleri için birlikte çalışıyor

Arşiv-AA
Arşiv-AA

Türkiye, Suriyeli mültecilerin gönüllü olarak topraklarına dönüşlerini sağlamak için Ürdün ile birlikte çalıştığını duyurdu. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriyelilerin gönüllü olarak ülkelerine dönmesi için Türkiye’nin Ürdün ile birlikte çalıştığına dikkati çekerken, ülkesinin Suriyeli mültecilerin gönüllü olarak topraklarını dönüşlerinin sağlanması konusunu görüşmek için, bakanlar düzeyinde bir konferansa ev sahipliği yapmaya yönelik isteğini de dile getirdi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Ürdünlü mevkidaşı Eymen Safadi ile Ankara’da düzenlediği ortak basın toplantısı sırasında, Türkiye’nin Ürdün’ün bölgeye yönelik vizyonuna büyük önem verdiğini ve iki ülkenin tüm bölgesel konulara yönelik vizyonlarının aynı olduğunu söyledi. Bakan, bu çerçevede iki ülke arasında düzenli aralıklarla istişarelerin yapılmasının önemine dikkat çekti.
Türkiye, 2011 yılında Suriye’de iç savaşın başlamasından bu yana, ülkeye gelen yaklaşık 3,7 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor ve mültecilerin çoğu ‘geçici koruma’ statüsü taşıyor. Ürdün ise, yarısı mülteci statüsüne sahip yaklaşık 1,3 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor.
Son yıllarda, Türkiye’de bir dizi politikacının Suriyeli mültecilere daha katı kısıtlamalar getirmek için kampanya yürütmesinin ardından, Suriyeli mültecilere yönelik söylemler sertleşti. Türkiye, ülkede mülteci karşıtlığı akımın Adalet ve Kalkınma Partisi destekçilerini de kapsayacak şekilde büyümesi ve yaygınlaşmasının yanı sıra ekonomik kriz sebebiyle söz konusu durumun ciddi bir noktaya ulaşması ile birlikte, Suriyelilerin korkuları her geçen gün artıyor.
Başkent Ankara’daki şiddet olayları, geçen yıl Ağustos ayında Ankara’nın Altındağ ilçesinde bir gencin, iki Suriyeli tarafından öldürülmesi ile patlak verdi. Öfkeli halk, Suriyelilerin dükkanlarına ve evlerine zarar verdi. Yetkililer olayların ardından, mültecileri yeniden bölgelere dağıtma planı ile Suriyelileri başka yerlere nakletti.
Türk yetkililer, toplumdaki hoşnutsuzluğun artmasının yanı sıra bazı muhalefet partilerin Suriyelileri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetine bir baskı kartı olarak kullanılmasının ardından, 2011 yılında Suriye’de savaşın başlamasıyla birlikte uygulamaya konulan Suriyeli mültecilere yönelik ‘açık kapı politikası’ gözden geçirilmeye başladı. Bu yaklaşımda, özellikle son dönemde ekonomik krizin yoğunlaşması ve 2023 yılı Haziran ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yaklaşması ile siyasi atmosferin ısınmaya başlaması da etkili oldu.
Türkiye’nin en büyük muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve müttefiki İYİ Parti, bazı milliyetçi ve sol partilerle birlikte, Erdoğan’ın karşısında daha fazla desteği arkalarına almak için mülteci kartını kullanmaya çalışıyorlar. Söz konusu partiler, seçimleri kazanmaları durumunda mültecileri iki yıl içerisinde kendi ülkelerine gönderme vaadinde bulundular.
Saadet Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Cumhur İttifakı’ndaki müttefiki olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) gibi İslamcı ve milliyetçi partiler de, mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunda diğer tarafların tutumunu da benimsediler.
Erdoğan, muhalefetin ve Türk halkının giderek artan baskısı sonucunda, mülteciler nedeniyle toplumsal bir kriz olduğunu kabul etti. Yaptığı açıklamalarda “Toplumdaki sorunların tamamen farkındayız.” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı ise, Türkiye’nin Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu, Birleşmiş Milletler’e danışmak etmek istediğini söyledi.



Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

TT

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Lübnan Başbakanı Necib Mikati bugün yaptığı açıklamada, Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlılığını bir kez daha yineleyerek, ‘ordunun güneydeki güvenlik otoritesinin düşmanın dayandığı argümanları boşa çıkardığını’ vurguladı.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından konuşan Mikati şunları söyledi: “Bugün yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etme sürecine başlıyoruz. Ordumuzun güney kentlerine güvenliği geri getireceğine inanıyoruz. Hükümetin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararını tüm hükümleriyle uygulama konusundaki kararlılığını vurguluyoruz.”

Mikati sözlerini şöyle sürdürdü: “Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Kazanımları koruyan bir devlet inşa etmek ve birleşmek için büyük ve kolektif bir sorumluluğumuz var. Dünyanın bize olan güvenini ve Lübnan halkının devlete olan güvenini yeniden tesis edeceğiz. Ordunun güneydeki güvenlik otoritesini yeniden sağlayacağız.”

sdcfergt
Ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından yerinden edilen insanlar evlerine dönerken, güneydeki Sayda kentinde bir adam Lübnan bayrağı sallıyor. (AFP)

İsrail'i ateşkese uymaya ve işgal ettiği topraklardan çekilmeye çağıran Mikati, “Farklılıklarımızı bir kenara bıraktığımız takdirde yarının Lübnan için daha iyi olacağına inancımız tamdır” dedi.

“Herkes fitne üzerine bahis oynuyordu, ancak zor sosyal koşullara rağmen vatandaşların birbirini kucakladığını gördük” diyen Mikati, ‘bugünün acılara rağmen Lübnan'a güvenlik ve istikrar getirmesini’ diledi.

İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes, her iki tarafın da ABD ve Fransa'nın aracılık ettiği bir anlaşmayı kabul etmesinin ardından bu sabah erken saatlerde yürürlüğe girdi.