Suudi Arabistan, 150’den fazla vahşi hayvanı Şaran Doğa Koruma Alanı’na salacağını duyurdu

Şaran Doğa Koruma Alanı’ndaki bir grup vahşi hayvan (Şarku’l Avsat)
Şaran Doğa Koruma Alanı’ndaki bir grup vahşi hayvan (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan, 150’den fazla vahşi hayvanı Şaran Doğa Koruma Alanı’na salacağını duyurdu

Şaran Doğa Koruma Alanı’ndaki bir grup vahşi hayvan (Şarku’l Avsat)
Şaran Doğa Koruma Alanı’ndaki bir grup vahşi hayvan (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Ula Valiliği Kraliyet Komisyonu (RCU), 3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü nedeniyle birçok tehditle karşı karşıya olan bir grup yerli vahşi hayvanı Şaran Doğa Koruma Alanı’na salacak.
Ulusal Yaban Hayatı Merkezi bünyesinde, Riyad’ın kuzeyinde faaliyet gösteren Kral Halid Yaban Hayatı Araştırma Merkezi’nden getirilecek olan 20 Arabistan oriksi, 50 Arap kum ceylanı ve 10 Nubi dağ keçisi, 17 Mart’ta Ula’daki Şaran Doğa Koruma Alanı’ndaki doğal yaşam alanlarına salınacak.
Ulusal Yaban Hayatı Merkezi CEO’su Dr. Muhammed Kurban, “Biyolojik çeşitliliği koruyan bu tür önlemler, ülke genelinde canlı türlerinin doğal ortamlarında korunmasına katkıda bulunur ve gelecek nesiller için sürekliliği sağlar” dedi.
RCU CEO’su Amr el-Madani ise, Ula’daki vahşi yaşamı ve doğal yaşam alanlarını koruma ve geliştirme konusunda çalışmaya devam ettiklerini söyleyerek, “Program, RCU’nun sürdürülebilirlik hedeflerinin yanı sıra Yeşil Suudi Arabistan Girişimi ve Yeşil Ortadoğu Girişimi’nin hedeflerine bağlılığının canlı bir örneğidir” diye konuştu.
RCU doğal yaşam alanlarına bırakılan hayvanları uydular, fotokapan ve SMART araçlarını kullanarak izleyecek.
Şaran Doğa Koruma Alanı’na ilk vahşi hayvan salımı, Veliaht Prens Muhammed bin Selman bin Abdulaziz tarafından Şubat 2019’da yapıldı.



Suudi Arabistan, radyoaktif sızıntılara karşı çevresinin güvenli olduğunu teyit etti

Suudi Arabistan'ın proaktif ulusal yeteneklerinin yüksek düzeydeki profesyonelliği, radyoaktif serpintilerin erken tahmin edilmesini sağlıyor (Nükleer Düzenleme Kurumu)
Suudi Arabistan'ın proaktif ulusal yeteneklerinin yüksek düzeydeki profesyonelliği, radyoaktif serpintilerin erken tahmin edilmesini sağlıyor (Nükleer Düzenleme Kurumu)
TT

Suudi Arabistan, radyoaktif sızıntılara karşı çevresinin güvenli olduğunu teyit etti

Suudi Arabistan'ın proaktif ulusal yeteneklerinin yüksek düzeydeki profesyonelliği, radyoaktif serpintilerin erken tahmin edilmesini sağlıyor (Nükleer Düzenleme Kurumu)
Suudi Arabistan'ın proaktif ulusal yeteneklerinin yüksek düzeydeki profesyonelliği, radyoaktif serpintilerin erken tahmin edilmesini sağlıyor (Nükleer Düzenleme Kurumu)

Suudi Arabistan Nükleer Düzenleme Kurumu (NRA) dün yaptığı açıklamada, bölgedeki gelişmelerden kaynaklanabilecek radyasyon sızıntılarına karşı ülke çevresinin güvenliğini teyit etti.

NRA X sosyal medya platformundaki resmi hesabından yaptığı paylaşımda, İran ve İsrail arasında birinci haftasını tamamlayan ve giderek tırmanan gerilimin ışığında bu açıklamayı yaptı.

Kurum, bugün şafak vakti yaptığı bir başka paylaşımda, İran'daki Arak Araştırma Reaktörünün askeri olarak hedef alınmasının, nükleer yakıt içermediği için herhangi bir radyolojik yansıması olmayacağını belirtti.

NRA yaptığı açıklamada, bölgedeki durumun günün her saati takip edildiğini, Krallıktaki radyasyon seviyelerinin normal olduğunu ve çevrenin her türlü sonuçtan korunduğunu teyit ettiğini duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın NRA’dan aktardığına göre Kurum, “operasyon merkezinin” olası nükleer acil durumların yansımalarını proaktif bir şekilde tahmin etmek, insanları ve çevreyi radyolojik etkilerden korumak için gerekli önleyici tedbirleri alma konusunda çalıştığını açıkladı.

Kurum, deniz suyu tuzdan arındırma tekniklerinin suyun tuzluluğunu ve beraberinde olabilecek radyoaktif maddeleri gidermek için çalıştığını açıkladı: “Üretilen suda herhangi bir iz bulunmayacaktır, ancak izlemenin yoğunlaştırılması için önleyici proaktif tedbirler alınmaktadır.”

Bu haftanın başlarında, Suudi Arabistan'ın radyolojik yansımaları öngörmek için ulusal proaktif yeteneklerinin Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkelerini içerdiğini ve durumun nükleer acil müdahale planlarının etkinleştirilmesini gerektirmediğini ifade etti.