Lübnan Cumhurbaşkanı Avn: Deniz sınırı müzakerelerinde son söz benim

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn: “Uluslararası anlaşmaları ve sözleşmeleri müzakere eden kişi Cumhurbaşkanı’dır”

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Reuters)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn: Deniz sınırı müzakerelerinde son söz benim

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı’nın “uluslararası anlaşmaları ve sözleşmeleri müzakere eden kişi” olduğuna işaret eden Mişel Avn, “Anayasa'nın 52. maddesine göre Cumhurbaşkanı ardından Bakanlar Kurulu ve son olarak da Temsilciler Meclisi bu anlaşmalara imza atar” dedi.
Lübnan cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan bir tweet'e göre Cumhurbaşkanı Avn Lübnanlıların bir kısmının, yetkililerin ve medyanın anayasadan habersiz olması nedeniyle duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Avn, “Cumhurbaşkanının konumu, rolü ve yemini hakkında zararlı açıklamalarda boğuluyorlar. Cumhurbaşkanlığı hedef çemberinin dışında" diye konuştu.
Bu açıklama, Lübnan'ın İsrail ile deniz sınırının çizilmesi dosyasındaki konumu hakkındaki iç tartışma ve Lübnan'ın sınır noktasına bağlılığı konusundaki siyasi gerilimin ışığında geliyor.
Cumhurbaşkanı Mişel Avn, geçtiğimiz 12 Şubat'ta yaptığı açıklamada, Lübnan'ın deniz sınırının 23 numaralı sınır hattı olduğunu, müzakereleri bu çerçevede yaptıklarını belirterek, bazılarının ise 29 numaralı sınır hattını ortaya attığını ancak bunu kanıtlamak için herhangi bir argümanları bulunmadığını söylemişti.
Lübnan'da bazı siyasi çevreler ve basın organları, deniz sınır hattının 29 numaralı hattan başladığını ancak Avn'ın bu konuda geri adım attığını ileri sürmüştü.
Lübnan ile İsrail arasında yaklaşık 860 kilometrekarelik deniz sahası anlaşmazlığı bulunuyor. Lübnan müzakere heyeti ise tartışmalı bölgenin 2 bin 290 kilometre olduğunu söylüyor.
Avn dün ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea ile görüştü. Lübnan Cumhurbaşkanı, Beyrut Büyükelçisi Shea ile Lübnan-Amerika ilişkilerini, son uluslararası gelişmeleri ve Rus-Ukrayna savaşının yansımalarını tartıştı.
Başka bir bağlamda Avn, Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Özel Koordinatör Yardımcısı Necat Ruşdi ile “2022-2026 yılları Birleşmiş Milletler Stratejik Çerçevesi’nde” yer alan ve Birleşmiş Milletler'in Lübnan hükümetini ve Lübnan halkını desteklemeyi planladığı alanları” görüştü.
Avn, özellikle Lübnan'ın çeşitli düzeylerde karşı karşıya olduğu büyük zorluklara rağmen “çerçevenin” verimli olacağını umdu. Lübnan özellikle eğitim, sağlık ve hastaneye yatış sektörlerinde ekonomik ve finansal kriz nedeniyle zorluklar yaşıyor.
Ruşdi, "Bu çerçeveyi tamamlayabilmek için önümüzdeki haftalarda ve aylarda hükümet ve parlamento ile çalışmaya başlayacağız; böylece Birleşmiş Milletler'in Lübnan devletine verdiği desteğin dayanağı sağlanmış olacak" dedi.
Bu çerçevenin, Birleşmiş Milletler'in genel olarak Lübnan'a sağladığı yardımı durdurmaya mı yoksa kolaylaştırmaya mı yol açacağı sorusuna yanıt olarak Ruşdi, Avn ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, Birleşmiş Milletlerin sağladığı yardımı asla durdurmadığını belirtti.
Ruşdi, “Cumhurbaşkanı Avn'ın direktiflerine göre bizi ilgilendiren şey, sadece insani yardım hakkında konuşmakla kalmayıp, bunun ötesine geçerek bir kalkınma sektöründe hareket etmemiz; böylece vatandaşların kalkınma için ihtiyaç duyduğu birçok kaynağın güvence altına alınması sağlanacak. Avn, Lübnanlı erkekler ve kadınlar için eğitim gibi ülkenin geleceğini şekillendiren temel hizmetlerin yanı sıra vatandaşların ilaç ve sağlık hizmetlerine ulaşabilmesine odaklanıyor” dedi.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24