Tobruk'taki Temsilciler Meclisi tarafından Başbakan seçilen Fethi Başağa, yemin etti

Libya'nın doğusunda yer alan Tobruk'taki Temsilciler Meclisi tarafından 10 Şubat'ta yeni başbakan olarak seçilen Fethi Başağa yemin ederek görevine başladı.

Fethi Başağa (Reuters)
Fethi Başağa (Reuters)
TT

Tobruk'taki Temsilciler Meclisi tarafından Başbakan seçilen Fethi Başağa, yemin etti

Fethi Başağa (Reuters)
Fethi Başağa (Reuters)

Meclis'teki yemin töreninde konuşan Başağa, ülkedeki geçiş sürecinin tamamlanması için seçim sürecini kararlılıkla devam ettireceğini söyledi.
Başağa, başkent Trablus’taki hükümetten yönetimin devralınması için gerekli tüm seçeneklerin değerlendirileceğini ifade ederek, “güç kullanarak değil kanun gücüyle” değişim istediklerini vurguladı.
Yemin töreni öncesi hükümetinde yer alan bazı bakanların kaçırıldığını söyleyen Başağa, “Kaçırılan bakanların derhal serbest bırakılmasını talep ediyorum.” şeklinde konuştu.
Konuşmasında, Sivil Havacılık Kurumu tarafından Libya hava sahasının kapatıldığı yönündeki iddialara da değinen Başağı, “Hükümet bakanlarına yönelik haksız hava sahasının kapatılması kararını kınıyorum.” ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?
BM öncülüğündeki Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun Kasım 2020'deki toplantılarında, ülkede devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin 24 Aralık 2021'de yapılmasına karar verilmişti. Ancak seçimler planlanan tarihte yapılamadı.
Tobruk'taki Temsilciler Meclisi, mevcut Ulusal Birlik Hükümeti'nin görev süresinin 24 Aralık 2021'de dolduğu gerekçesiyle 10 Şubat'ta ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda Fethi Başağa'yı başbakan seçti. 1 Mart'ta ise Başağa hükümetine güvenoyu verdi.
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise Temsilciler Meclisi'ni Cenevre Anlaşması'nda belirlenen yol haritasından ayrılmakla suçlayarak, görevinin başında olduğunu ve görevi ancak seçilmiş bir hükümete teslim edeceğini söylemişti.



Bedeviler ve Dürziler... Tarih ve Coğrafyanın "Haksızlıkları"

Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)
Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)
TT

Bedeviler ve Dürziler... Tarih ve Coğrafyanın "Haksızlıkları"

Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)
Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)

Suriye'nin Süveyda vilayetindeki kanlı olaylar, Bedevi aşiretleri ile Dürzi toplumu arasındaki eski gergin ilişkilerin iç içe geçtiği yönündeki tartışmaları yeniden canlandırdı. Bu tartışmalar, kötüleşen ekonomik durum ve temel hizmetlerin yetersizliği gibi günümüz zorluklarıyla daha da derinleşti.

Yerel gruplar ve güvenlik güçleri arasında son dönemde yaşanan çatışmalar, bu topluluklar arasındaki derin ayrışmayı ve güven eksikliğini yansıtan çelişkili anlatıları ve "şikayetleri" ortaya çıkardı.

Uzmanlar ve Suriye sahnesindeki aktörler “Bedevi kabilelerin kendilerini tarihsel ve süregelen ötekileştirmeden muzdarip bir bileşen olarak sunduklarını”, Dürzi toplumunun ise her azınlık gibi “sürekli bir tehlike ve tehdit hissiyle yaşadığını, bunun da onları kümelenmeye ve izole olmaya ittiği” değerlendirmesinde bulundu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre hükümetin olaylara yaklaşımı “devletin egemenliği, silah sahibi olma hakkı ve güvenliği sağlama görevi” üzerine kurulu olsa da Suriye'nin farklı kesimlerinden analistler “bölünmenin kökenine inen sosyo-politik bir çözüm” çağrısında bulunuyor.