DEAŞ, el-Hol Kampı’nı ele geçirmeye çalışıyor

Kamışlı’daki bilgiler, DEAŞ’ın Guveyran Hapishanesi’nde başlattığı isyanın tekrarlanma planlarını açığa çıkardı

Suriye’nin kuzeydoğusundaki el-Hol Kampı’nda bulunan kadınlar (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki el-Hol Kampı’nda bulunan kadınlar (Şarku’l Avsat)
TT

DEAŞ, el-Hol Kampı’nı ele geçirmeye çalışıyor

Suriye’nin kuzeydoğusundaki el-Hol Kampı’nda bulunan kadınlar (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki el-Hol Kampı’nda bulunan kadınlar (Şarku’l Avsat)

Dünya ve büyük ülkeler, Ukrayna savaşı ile meşgulken DEAŞ’a bağlı uyuyan hücreler, hareketlerini artırmaya ve örgütün yanında savaşan militanların ailelerinin ve eşlerinin yoğunlukta olduğu el-Hol Kampı’na yönelik saldırılar düzenlemeye başladı.
Güvenlik kaynakları, örgütün aktif hücre sayısı hakkında istihbarat ve soruşturma bilgilerine değindi. Kaynaklara göre örgüt, Fırat’ın doğusundaki Kamışlı’da kampın tam kontrolünü ele geçirmek için ‘geçen ay Haseke şehrinin güneyindeki Sanayi Mahallesi’nde bulunan Guveyran Hapishanesi’ne yapılan kanlı saldırıya benzer şekilde’ geniş çaplı bir saldırıya hazırlanıyor. Önde gelen bir Kürt yetkili, el-Hol Kampı’nda yaşayan yerinden edilmiş Suriyeliler ve Iraklı mültecilerin büyük bir korku yaşadığını ve DEAŞ hücrelerinin, daha fazla suç ve suikast işlemek için kendilerini daha fazla organize edebileceği endişesi yaşadığını dile getirdi.
Geçen çarşamba günü kampın altıncı bölümündeki kontrol noktasında kimliği belirsiz kişilerce ateşli silahlarla saldırı düzenlendi. Kontrol noktasının ilk bölümünde örgüt yandaşları ile kamp muhafızları arasında yaşanan şiddetli çatışmaların başlamasından 48 saat sonra, İç Güvenlik Güçlerine (Asayiş) bağlı bir güvenlik görevlisi hayatını kaybederken, bir güvenlik görevlisi de ağır yaralandı. Aynı şekilde çatışmada bir güvenlik gücü mensubu ile 1’i çocuk, 2’si kadın olmak üzere dört Iraklı mülteci yaralandı.
Birçok kamp sakini, suikastların ve cinayet teşebbüslerinin kesin sebeplerinin bilinmediğini belirtti. Ancak kamp ve güvenlik yetkilileri, bu olayların çoğunun arkasında DEAŞ’ın olduğunu savunuyor.
İç Güvenlik Güçleri’nden bir güvenlik kaynağı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Haseke vilayetinin doğusundaki el-Hol kampının tam kontrolünü ele geçirme hazırlığı yapan örgüt hücreleri hakkında istihbarat bilgileri aldıklarını söyledi. Kaynak, “Haseke’deki Sanayi Guveyran Hapishanesi’ne yapılan saldırıdan bu yana, el-Hol kampına büyük çaplı bir saldırı gerçekleştirme olasılığı hakkında kapsamlı istihbarat bilgisi edindik” dedi. Geçen pazartesi günü hücreye mensup bir grup mensubun geniş çaplı bir saldırı düzenlemeye hazırlandığına dikkati çeken kaynak, “Bu grubun, saldırılara hazırlanmaya başlayan ve kampın tüm kontrolünü ele geçiren ilk grup olması muhtemel” dedi.
Aynı kaynağa göre güvenlik güçleri, saldırganların kamuflaj olmak için kullanmak üzere bulundurdukları askeri üniformalara ve patlayıcı kemerlere el koydu. Kaynak, “Kampın ilk bölümünde çok sayıda insanın toplandığını fark ettik ve Asayiş unsurları toplanma nedenini sorgulamak için ilerlerken, örgütün hücreleri doğrudan devriyeye ateş etmeye başladı” dedi.
Irak sınırına yakın olan el-Hol Kampı, yaklaşık 55 bin kişi barındırırken, bunların büyük kısmını ise Suriyeliler ve Iraklılar oluşturuyor. Ayrıca yabancı göçmen kadınlar ve çocukları için özel bir bölüm içeriyor. Kamp, güvenlik görevlilerinin sıkı koruması altında ve kamp yönetiminin yazılı izni olmadan giriş ve çıkış yasak.
Bu coğrafi noktada, saldırılar ve cinayet vakaları tekrarlanıyor. 7 Şubat’ta DEAŞ militanlarının ailelerinden kadınların düzenlediği ayaklanmalar, Asayiş güçleri ve el-Hol kampı gardiyanları tarafından geri püskürtüldü. Aynı kaynak, itaatsizlik ve isyan girişiminde bulunulduğunu söylerken, isyanların, çadırların bir bölümünde çıkan yangının ardından talimat ve yasalara uymayan DEAŞ militanlarının eşleri tarafından çıkarıldığını vurguladı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), örgüt mensuplarının ailelerinin göçmen kadınlar bölümünde, çıkan yangını söndürmek üzere çağrılan 2 gardiyanı yakalamaya çalıştığını bildirdi. Ayrıca kadınların gardiyanlara gerçek mermilerle ateş açtığını söyleyen SOHR, saldırı sonucunda 10 yaşında Uygur bir erkek çocuğun öldüğünü, bazıları ağır 6 kadının da yaralandığını belirtti.
Kamp yönetiminin ve Asayiş güvenlik güçlerinin belirttiklerine göre kamp, geçen Ocak ayında yerinden edilmiş bir Suriyeliye, Kürt Kızılay’ı için çalışan bir sağlık görevlisine ve 2 Iraklı mülteciye yönelik 4 cinayete tanık oldu. Ancak 2021 en ölümcül yıldı. Öyle ki çoğunluğunu Iraklı mülteciler ve yerinden edilmiş Suriyelilere yönelik olmak üzere 128 operasyon ve cinayet kaydedildi. Mültecilerin ve yerinden edilmişlerin silah ve kesici aletlerle öldürüldüğü, başları vücutlarından kesildiği belirtilirken, 3 çocuk ve 19 kadının da boğularak öldürüldüğü ifade edildi. Aktarılana göre 13 kundaklama vakası yaşandı. Güvenlik güçleri, bu saldırıların arkasında DEAŞ’a bağlı hücrelerin olduğunu savunuyor.
El-Hol Kampı’nda kötüleşen güvenlik durumu hakkında konuşan Özerk Yönetimdeki Örgütler, Mülteciler ve Yerinden Edilmişler Dairesi Başkanı Şehmus Ahmed, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, kampın 2021 yılında radikalizm yanlılarının kampa gelişlerinden bu yana en yüksek ölüm oranlarına tanık olduğunu söyledi. Ahmed, “Bu saldırıların arkasındaki taraflar, kesinlikle DEAŞ hücreleridir. Bu hücreler, Irak’ta ve Türkiye tarafından işgal edilen Suriye şehirlerinde konuşlanmış hücrelerinden ve kendilerine sadık Suriyeli gruplardan istihbarat desteği alıyor” dedi. Şehmus Ahmed ayrıca, kamp sakinleri arasında korku halinin baş gösterdiğini söylerken, örgütün el-Hol kampının sözde hilafetinin küçük bir tablosu olarak gördüğünü de belirtti. Ahmed, uluslararası topluluğa ve uluslararası koalisyon hükümetlerine de ‘yönetimin ve yetkililerin bu kampı yeniden yapılandırmasına, sakinlerine yardım etmesine yardımcı olmak için hızlı ve acil müdahalede bulunma ve cihatçıların ait oldukları ülkelere onları geri almaları için baskı yapma’ çağrısında bulundu.
Öte yandan Özerk Yönetim yetkilileri ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), aşırı düzeyde kalabalık olan kamptaki çocukların, annelerinden ve kamp sakinleri aracılığıyla, radikalizm yanlısı örgüt mensuplarının fikirlerinden etkilenecekleri konusunda uyardı. Kadın ve çocukların sayısının, toplam kamp sakinlerinin yaklaşık yüzde 90’ı olduğu tahmin ediliyor. Bu çerçevede Şehmus Ahmed, kampın bulunduğu bölgenin, Suriye hükümet güçleri tarafından kuşatıldığına dikkati çekti. Ayrıca Irak’a komşu Kürdistan bölgesi ile olan Tel Kocer- el-Yarubiyah geçidinin geçişlere kapatıldığını söyledi. Yetkili, “Bu ve diğer nedenler, insani yardımın girişini engellemektedir. Uluslararası koalisyonun liderlerinden ve Washington’dan, cihatçı kadınlar ve çocukları sorununa ve uyuyan hücrelerin örgütleşmelerini sürdürmesine karşı insani, siyasi ve güvenlik açısından yönetimi desteklemelerini istedik” dedi.



Hochstein: Lübnan ordusu güneye konuşlanmadan önce İsrail ordusu geri çekilecek

ABD Başkanı Joe Biden'ın Özel Temsilcisi Hochstein, geçtiğimiz hafta Beyrut'a yaptığı ziyaret sırasında gazetecilere konuşurken (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden'ın Özel Temsilcisi Hochstein, geçtiğimiz hafta Beyrut'a yaptığı ziyaret sırasında gazetecilere konuşurken (AFP)
TT

Hochstein: Lübnan ordusu güneye konuşlanmadan önce İsrail ordusu geri çekilecek

ABD Başkanı Joe Biden'ın Özel Temsilcisi Hochstein, geçtiğimiz hafta Beyrut'a yaptığı ziyaret sırasında gazetecilere konuşurken (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden'ın Özel Temsilcisi Hochstein, geçtiğimiz hafta Beyrut'a yaptığı ziyaret sırasında gazetecilere konuşurken (AFP)

ABD Başkanı Joe Biden'ın Özel Temsilcisi Amos Hochstein, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes anlaşmasına varıldığının duyurulmasının ardından dün, Lübnan ordusu güneye konuşlanmadan önce buradaki İsrail güçlerinin çekileceğini açıkladı.

Lübnan basınına konuşan Hochstein, ‘Hizbullah’ın yirmi yılı aşkın bir süredir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararını ihlal ettiğini ve eğer tekrar ihlal ederse gerekli mekanizmaları devreye sokacaklarını’ söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden dün sabah, İsrail ile Hizbullah’ın yerel saatle 04.00'te yürürlüğe girecek olan ateşkes anlaşmasını kabul ettiğini duyurmuştu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ateşkes anlaşmasının, Lübnan'da ‘hareket özgürlüğünü’ koruyacağını söylediği ülkesinin ‘İran tehdidine odaklanmasına’ ve Gazze Şeridi'nde Hamas'ı izole etmesine olanak sağlayacağını vurguladı.

Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Lübnan'daki ateşkesin Gazze'de ‘uzun zamandır beklenen ateşkesin önünü açması’ gerektiğini söyledi.

Lübnan ordusu tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail ile saatler önce yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının ardından BM Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) ile koordineli bir şekilde güneye takviye olarak askeri birliklerini Litani Nehri’nin güneyine kaydırmaya başladığını duyurdu.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Bu karar, Lübnan hükümetinin 1701 sayılı BMGK kararının ve ilgili taahhütlerinin, özellikle Litani Nehri’nin güneyine ordunun ve tüm güvenlik güçlerinin konuşlandırılmasının güçlendirilmesi bağlamında tüm yönleriyle uygulanmasına dayanıyor.”

Açıklamada söz konusu askeri birliklerin ‘çeşitli bölgelerden Litani Nehri’nin güneyine taşınma sürecinde oldukları ve belirlenen yerlerde konuşlandırılacakları ifade edildi.

Lübnan Başbakanı Necip Mikati daha önce yaptığı bir açıklamada ateşkes anlaşmasının uygulanması kapsamında ülkenin güneyindeki Litani Nehri'nin güneyine orduyu göndermeye hazır olduklarını söylemişti.

Mikati, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Bakanlar Kurulu, Lübnan hükümetinin BMGK’nın 1701 sayılı kararının tüm yönleriyle uygulanmasına, özellikle de Litani Nehri'nin güneyinde konuşlu ordunun ve tüm güvenlik güçlerinin takviye gönderilmesine yönelik taahhüdüne ilişkin 11 Ekim 2014 tarihli ve 1 sayılı kararına bağlılığını teyit etti. Aynı zamanda, düşman İsrail'in ateşkes kararına uymasını ve 1701 sayılı kararın tam olarak uygulanması için işgal ettiği tüm bölgelerden ve mevzilerden çekilmesini talep etti.”

BMGK’nın 1701 sayılı kararı, 2006 yazında yaşanan yıkıcı savaşın ardından İsrail ve Hizbullah arasında çatışmaların durdurulmasını sağladı.

Karar ayrıca İsrail'in Lübnan'dan tamamen çekilmesini, UNIFIL'in konuşlanmasının güçlendirilmesini ve sınır bölgesindeki askeri varlığın Lübnan ordusu ve uluslararası güçle sınırlandırılmasını öngörüyor.

Mikati ateşkesin, ‘Lübnan'da yeni bir sayfa açmasını ve bir cumhurbaşkanının seçilmesini sağlamasını umduğunu söyledi. Lübnan’da cumhurbaşkanlığı koltuğu, İran'ın müttefiki Hizbullah ile siyasi muhalifleri arasındaki siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle iki yıldır boş.

Lübnan Meclis Başkanı ve Emel Hareketi lideri Nebih Berri, İsrail ile Hizbullah arasındaki savaş nedeniyle yerlerinden edilenlere ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte bölgelerine dönmeleri çağrısında bulundu. Berri, televizyon ekranlarından yayınlanan konuşmasında “Sizi gurur duyduğunuz memleketlerinize dönmeye çağırıyorum. Sadece sizin varlığınızla daha gururlu ve güçlü hale gelebilecek olan topraklarınıza geri dönün!” ifadelerini kullandı. Berri ayrıca iki yıldır boş olan cumhurbaşkanlığı makamı için seçimlerin bir an önce yapılması çağrısında bulundu.

ABD ve Fransa'nın yanı sıra UNIFIL'in de ateşkes anlaşmasının uygulanmasını denetlemesi bekleniyor. Ülkesinin bölgede konuşlanacak olan Lübnan ordusunu destekleyeceğini söyleyen Hochstein, “Lübnan ordusunu daha geniş anlamda destekleyeceğiz, ABD en büyük destekçisi olacak ve uluslararası toplumla omuz omuza çalışacağız” diye konuştu.