Ukrayna ‘sosyal medya savaşında’ Rusya’yı geride bıraktı

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin Kiev’den paylaştığı bir videodan görüntü (AP)
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin Kiev’den paylaştığı bir videodan görüntü (AP)
TT

Ukrayna ‘sosyal medya savaşında’ Rusya’yı geride bıraktı

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin Kiev’den paylaştığı bir videodan görüntü (AP)
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin Kiev’den paylaştığı bir videodan görüntü (AP)

Analistlere göre, Ukrayna Rus işgalinin ilk günlerinden bu yana sosyal ağlara hükmetmeyi başardı.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, ağır bombardıman ve suikast korkusu nedeniyle Kiev’de sığınakta kalırken, hükümeti destekçi kazanmak için sosyal medya aracılığıyla topyekün bir mücadele başlattı.
Zelenski’nin genellikle İngilizce altyazılı yayınlanan günlük videoları geniş çapta paylaşılırken, Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları Ukrayna’nın askeri direnişini başarılı grafiklerle paylaşıyor.
Bu arada Ukraynalılar, bir Rus helikopterini düşüren Ukrayna füzesi ve bir başka Ukraynalı çiftçinin ele geçirdiği bir Rus tankını traktörüyle çekmesi de dahil olmak üzere, askerlerin başarılarını gösteren videoları sosyal medyadan yayınlıyor.
Rusya’nın bombardımanları hızlandırdıktan sonra kasabalarının yıkıntıları arasında hıçkıra hıçkıra ağlayan Ukraynalıların çektiği videolar da dünyanın dört bir yanındaki insanları etkisi altına aldı.
Dezenformasyonla mücadele eden bir Fransız şirketi olan Predicta Lab’ın kurucusu Baptiste Robert, “Ukraynalılar, uluslararası görüş açısından, çatışmanın ilk aşamasında medya konusunda açıkça öndeler. En etkileyici şey, bilginin doğal olarak gelmesi. Ukraynalılar arasında bu savaşı belgelemek için gerçek bir istek var. Bir şey olduğunda telefonlarını çıkarıp çekiyorlar” dedi.
Robert, Twitter’da dolaşan Ukrayna yanlısı videoların çoğunluğunun gerçek olduğunu, ancak daha sonra yapılan teyit işleminin ardından bazılarının abartılı olduğu yönünde iddialar olduğunu söyledi.
Kiev, savaşın ilk aşamalarında, Yılan Adası’nı savunurken Rus güçlerine telsiz üzerinden küfür ettikten sonra hayatlarını kaybettiğini söylenen 13 askeri kahraman olarak selamladı.
Ancak Ukraynalı yetkililer daha sonra hepsinin hayatta olduğunu açıkladı.
ABD’de 2016 tarihinde düzenlenen başkanlık seçimlerinde dezenformasyon yaymakla suçlanan Rusya, bu taktikler konusunda eski bir uzman olarak görülüyor. Ancak şu an denge Moskova’nın aleyhine değişiyor.
Bağımsız gözlemcilere göre, Ukrayna’ya karşı savaşın ilk aşaması, Kremlin için başarılı olmaktan çok uzaktı.
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nda Uluslararası Güvenlik Programı Müdür Yardımcısı Emily Harding, “Medya cephesinde Rusların tekrar denediklerini görebiliyorum. Ama yine de işlerin yürümesi biraz zaman alacak” diye konuştu.
Harding, Rusya’nın savaşın gidişatı hakkında birçok yanlış bilgi yayınlamasını ve Ukrayna güçlerinin sözde teslim olduğunu göstermesini beklediğini belirtti.
Yine de Rusya, ülke dışındaki kamuoyunu çok fazla önemsemiyor gibi görünüyor ve çabalarını iç desteği Putin’in arkasında tutmaya odaklıyor.
Bu amaçla Rusya, son günlerde ülkedeki ifade özgürlüğü anlamında medyanın son kalelerini kapattı, Facebook’u engelledi ve Twitter’a erişimi kısıtladı.
Clemson Üniversitesi’nde bağlı Medya Adli Laboratuvarı Baş Araştırmacısı Darren Linvill şu değerlendirmeyi yaptı;
“Ukraynalıların bu konuda kazandıkları doğru, ancak günün sonunda Putin’in en çok umursadığı şey kendi halkının onun hakkında ne düşündüğü. Bence birçok Rus Moskova’nın hikayelerine inanıyor. Rus askerlerinin savaşmadan teslim olmaları ve Ukraynalı kahramanların cesaretlerinden dolayı övülmesi gibi Ukrayna yanlısı her anlatı gibi, aynı şeyi Rusya’da milliyetçiler arasında kendi tarafları için yapılan konuşmada görüyorsunuz.”
Ukrayna direnişinin Moskova’yı Kremlin’in istediğinden çok daha uzun bir savaşa zorlamasıyla birlikte, medya savaşında yeni bir aşamanın başlaması muhtemel.
Robert’a göre, daha fazla Ukrayna şehri Rus kuvvetlerinin eline düşerse, hala direnen bölgeler ile Rusların dayattığı karşı bilgiler arasında yeni bir medya savaşı patlak verebilir.



Anlaşmazlık ayrıntılarda değil, özde

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampında havadan insani yardımların atılacağı noktaya yönelen yerinden edilmiş Filistinliler, 17 Ağustos 2025 (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampında havadan insani yardımların atılacağı noktaya yönelen yerinden edilmiş Filistinliler, 17 Ağustos 2025 (AFP)
TT

Anlaşmazlık ayrıntılarda değil, özde

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampında havadan insani yardımların atılacağı noktaya yönelen yerinden edilmiş Filistinliler, 17 Ağustos 2025 (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampında havadan insani yardımların atılacağı noktaya yönelen yerinden edilmiş Filistinliler, 17 Ağustos 2025 (AFP)

Nebil Fehmi

BBC kanalında yakın zamanda katıldığım bir programda, sunucu Gazze ile ilgili devam eden müzakereleri ve bazı ayrıntılar sebebiyle tekrar tekrar çıkmaza girmelerinin nedenlerini sormuştu. Cevabım açık ve netti; anlaşmazlık ayrıntılarda değil, çatışmanın özü konusunda.

Birkaç gün sonra, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kapsamlı ve eksiksiz bir çözüm lehine kısmi ve geçici çözümler fikrini yeniden değerlendirdiklerine dair haberleri takip ettim. İlk bakışta bunu olumlu bir işaret olarak gördüm. Bu haberler, bir dizi Batılı ülkenin Filistin Devleti'ni sonbaharda tanıma niyetini açıklaması ve Suudi Arabistan ile Fransa’nın himayesinde BM’de düzenlenen “iki devletli çözüm” konferansının sona ermesiyle birlikte geldi.

Ancak, uzun müzakere deneyimim beni temkinli olmaya ve haberleri yakından takip etmeye yöneltti. Nitekim “kapsamlı” teriminin, bazı Filistinli tutuklular karşılığında tüm rehinelerin iadesini, Gazze'deki savaşın sona erdirilmesini içeren bir anlaşma anlamına geldiği ortaya çıktı. Dahası İsrail hemen Hamas liderlerinin, Gazze Şeridi dışında da her yerde hedef alınacaklarını vurguladı. Savaşın durmasının Gazze’den çekilmesi anlamına geldiği düşüncesine bağlı kalmaktan veya daha önceki önemli bir talebinden, yani İsrail'in Gazze'de güvenliği kontrol etmeye devam etmesi talebinden geri adım atmaktan kaçındı. Filistin-İsrail çatışmasının çözümünden, Batı Şeria ile Gazze Şeridi'ndeki işgalin sona erdirilmesinden ise kesinlikle bahsetmedi. Tam aksine, Knesset Batı Şeria'yı ilhak eden bir yasa çıkardı ve Başbakan tüm Gazze'yi işgal etme niyetini açıkladı.

Basitçe ve tüm samimiyetimle ifade etmem gerekirse, Gazze ve Batı Şeria'daki Filistin-İsrail sorunu hem günümüzde hem de geçmişte, her iki alandaki siyasi merkezler ile barışçıl müzakere sürecini destekleyenler arasında tartışmalar yaşansa bile, ayrıntılar üzerindeki anlaşmazlıklar nedeniyle sekteye uğramadı. Sorun daha ziyade çatışmanın özü, yani işgalin sona erdirilmesi konusundaki anlaşmazlıkta yatıyor. Bir diğer neden de iki bağımsız devletin kuruluşuna dayalı barışçıl bir çözümle bağdaşmayan ideolojik pozisyonlar benimseyen sağın siyasi yönelimlerine karşı, siyasi merkez içinde daha ağır basması gereken siyasi ağırlık ve güvenilirliğin eksikliğidir. Bunun en açık kanıtı, İsrail'in kuruluşundan bu yana en radikal hükümet tarafından yönetiliyor olması ve Hamas ile diğer örgütlerin Filistin'deki Gazze müzakerelerine hakim olmasıdır. Burada işgalci devletin sorumluluğunu asla işgal altındaki bir halkın sorumluluğuyla eş tutmadığım bilinmeli.

Çözüm sürecinin sekteye uğramasının ardındaki temel engel, İsrail'deki büyük çoğunluğun bir Filistin devletinin kuruluşunu desteklememesi ve zorla göç ettirme, soykırım ve aç bırakma uygulamalarının benimsenmesi ile siyasi dümenin sağa çevrilmesidir. Buna karşılık daha ılımlı siyasi hareketler tereddüt etmiş ve İsrail arenasını “iki devletli çözüme” doğru taşımada başarısız olmuştur. Dahası devletin kuruluşundan bu yana hiçbir İsrail başbakanının Filistin devletinin kurulmasına destek veren tek bir açıklaması bile olmamıştır. Başka bir deyişle, İsrail'in tutumu, en iyi haliyle bile, meselenin özüne ilişkin yetersiz kalmış ve siyasi merkez, İsrail arenasını bir çözüme çekmeyi başaramamıştır. Dahası, radikal akımların uygulamaları Büyük İsrail'i kurmayı amaçlamıştır.

İsrail, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını desteklemiyor ve şu anda hem halk hem de toprak olarak Filistin davasını tutkuyla ve şiddetle ortadan kaldırmak için çalışıyor. İşte temel ikilem budur.

Buna karşılık hem İsrail solunu hem de sağını birleştiren temel talep, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde İsrail’in çekileceği topraklardan kendisine yönelik tehditleri önleyecek düzenlemeler üzerinde anlaşmaya varılması gerekliliğidir. Bu talep ek olarak, komşu Arap devletlerinden gelebilecek tehditleri önlemek için Ürdün Nehri üzerinde İsrail güvenlik gücünün varlığını da içeriyor. Buna ilaveten, Filistin Otoritesi’nin savunma ile ilgilendiğini vurgulamasına, taraflara ani saldırılara karşı teminat olarak güvenlik düzenlemeleri üzerinde anlaşmaya varma fikrini reddetmemesine rağmen, İsrail şu anda Gazze içindeki askeri varlığını sürdürme konusunda da ısrarcı. Ne var ki, Filistin Otoritesi’nin bu tutumuna karşılık, haritanın sağındaki Filistinli direniş örgütleri, “iki devletli çözüm” konusunda bir anlaşmaya varılmadığı sürece, somut düzenlemeler veya silahsızlanma konusunda herhangi bir taahhütte bulunmadılar.

Ardından 7 Ekim 2023 hadisesine ve onu takip eden Gazze Şeridi'nde masum insanların ölümüne tanık olduk. Durum her iki tarafta da giderek gergin ve karmaşık bir hale geldi. Bu noktada önümüzdeki ikilemi bir dizi sonuçla özetlemek istiyorum:

- İsrailliler, bir Filistin devleti kurulup çatışma sona ermedikçe güven ve emniyete kavuşamayacaklardır.

- Filistinliler, sınırlı toprak takası ile birlikte 1967 sınırlarına dayanan, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir ulusal devlet hayalini, İsrail kendini güvende ve emniyette hissetmediği sürece gerçekleştiremeyeceklerdir.

- Ne İsrail ne de Filistin siyasi çevreleri, dengeyi düzeltip çatışmayı çözecek tarihi kararlar için siyasi ivme yaratamazlar. Bunun için hem İsrail hem de Filistin çevrelerine baskı yapacak ve onları canlandıracak geniş kapsamlı uluslararası siyasi aktivizm gerekmektedir.

Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşası meselesi, uzun yıllar alacak ve muazzam kaynaklar gerektirecektir. Ayrıca, Mısır-Arap Girişimi'nde önerildiği gibi, Gazze'yi geçici olarak yönetmek ve güvence altına almak için Filistinlilerin onayıyla bir idari organ, bölgesel ve uluslararası güvenlik mekanizmaları oluşturulmalıdır. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bu meseleler ancak çatışmaya kapsamlı ve kalıcı bir çözüm çerçevesinde başarılabilir, çünkü ülkeler çatışmanın sona erdirilmesi bağlamı dışında Gazze Şeridi'ndeki mali veya idari ve güvenlik düzenlemelerine katkıda bulunmakta isteksiz olacaklardır.

Uluslararası toplum, özellikle de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi daha etkili bir rol oynamalıdır. Genel Kurul, “İki Devletli Çözüm” konferansı hakkında takip kararları yayınlamalı ve kararlarının belirli bir süre içinde yürürlüğe girmesini sağlamalıdır. Ayrıca, sona eren konferansın ardından, özellikle Batı Şeria'nın ilhakı ve Gazze'de yayılma konusunda İsrail'in uzlaşmaz tutumu nedeniyle, önlemler alınmalıdır.

Güvenlik Konseyi, gerekli siyasi ağırlığı sağlamak ve Batı-Rusya hassasiyetlerinden kaçınmak için tüm üye devletler tarafından kabul edilebilecek bir karar almalıdır. Karar şunları içermelidir:

A- Gazze'nin yeniden inşası ve Gazze Şeridi'nin yönetimi ve güvenliği için ayrıntılı bir plan hazırlamak.

B- Filistinlilerin 1967 sınırlarına dayalı, başkenti Doğu Kudüs olan egemen bir devlet kurma yönündeki ulusal taleplerini karşılamak için çatışmayı uluslararası meşruiyet temelinde çözmek üzere kapsamlı ve bütünleşik bir plan hazırlamak, ibadethanelerin yönetimi ve güvenliği için özel düzenlemeler ve Filistinli mültecilerin geri dönmesi veya zararlarının tazminatı için özel bir teklif hazırlamak.

C- Ani güvenlik tehditlerinden kaçınmak için İsrail ve Filistin’in güvenlik ihtiyaçlarına yanıt verecek kurallar ve düzenlemeler belirlemek.

D- İsrail ve Filistinli taraflar arasında güven tesis edilene kadar uzayabilecek bu çeşitli unsurların ilk uygulama dönemini izlemek ve takip etmek için uluslararası bir mekanizma kurmak.

Çözüm, sonsuz ayrıntı ve talep tuzağından kaçınmak, çatışmanın özüne kararlı bir şekilde odaklanmak ve tüm tarafların eşit haklara sahip olmasını sağlamakta gizlidir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.