ABD’de ‘demokratik yönetime dönmesi için’ Tunus'a baskı yapılması çağrısı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (EPA)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (EPA)
TT

ABD’de ‘demokratik yönetime dönmesi için’ Tunus'a baskı yapılması çağrısı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (EPA)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (EPA)

ABD’li çok sayıda politikacı ve akademisyen, ABD Başkanı Joe Biden’a bir mektup göndererek Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’e, kendi tanımlarına göre ‘Tunus’un demokratik yönetime geri döndürülmesi için’ yeniden baskı yapılması çağrısında bulundular. Mektup, Tunus siyasi arenasında farklı tepkilere yol açtı. Cumhurbaşkanı Said’in 25 Temmuz'da aldığı, yasama yürütme ve yargıyı kendisine bağlayan ‘olağanüstü kararlarının’ destekçileri bu çağrıları reddederken, bu tür çağrıları ‘Tunus'un iç işlerine açık bir müdahale’ olarak değerlendirdiler. Olağanüstü kararlara karşı çıkanlar ise bu çağrıları, ‘olağanüstü kararları reddedenler ve normal demokratik yola dönüş talep edenler için bir zafer’ olarak nitelediler.
ABD’den Cumhurbaşkanı Said’in olağanüstü kararlarına yönelik yapılan bu çağrılar ve eleştiriler, Tunus Meclisi’nden Nahda Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Mahir Mezyub liderliğindeki bir heyetin, Birleşmiş Milletler (BM) ve Parlamentolar Arası Birlik (IPU) arasındaki yıllık olarak yapılan ortak toplantının çalışmalarına katılmak üzere ABD’ye gerçekleştirdiği son ziyaret sırasında yapıldı.
Bu ziyaret sırasında Tunus heyeti, ABD’li bazı üst düzey yetkililer ve bazı Kongre üyeleri ile Tunus’un siyaset sahnesindeki gelişmelere ilişkin birkaç toplantı yaptı. Ayrıca ABD’deki Tunuslular ve diğer Arap topluluklarıyla da bir araya geldiler. Başta ABD’nin eski Tunus büyükelçileri Jake Wallis (2012-2015), Robin Ravel (1998-2000) ve eski Cezayir Büyükelçisi Cameron Hume olmak üzere ABD’li 51 akademisyen ve politikacı, Başkan Biden’a, Tunus'u demokratik yoluna döndürmek için müdahale etmesi çağrısında bulundular.
51 isim tarafından imzalanan mektupta şu ifadeler yer aldı:
“Ne yazık ki, Cumhurbaşkanı Said'in demokrasiye yönelik saldırısına ABD’den güçlü bir karşılık verilmemesi, Said’i bu yıkıcı yolda devam etmeye cesaretlendirdiğinden korkuyoruz.”
Biden yönetimine Tunus'a ek ekonomik destek sağlaması tavsiye edilen mektupta, “Siyasi çoğulculuğu ve ifade özgürlüğünü korumanın yanı sıra başta bir an önce seçilmiş bir yasama meclisinin göreve başlaması, Yüksek Yargı Konseyi ve Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu dahil olmak üzere bağımsız anayasal organların eski durumuna getirilmesi olmak üzere yalnızca bir takım adımlar tamamlandığında Tunus'a ek ekonomik destek sağlanmalı” denildi.
Mektupta ayrıca şunlar belirtildi:
“Demokrasisine yönelik ciddi tehditlerle karşı karşıya olan tek ülke Ukrayna değil. İşte bu yüzden size bu mektubu şimdi yazıyoruz ve yönetiminizi, ABD'nin Tunus'un otoriter bir rejime doğru hızla kaydığı bu durumu tersine çevirmesine yardımcı olma çabalarını önemli ölçüde artırmaya çağırıyoruz.”
Birkaç hafta önce Tunus Cumhurbaşkanı Said, G7 ülkelerinin Tunus büyükelçilerinin ‘Tunus'taki gelişmelerle ilgili endişelerini dile getirdikleri’ ortak açıklamanın ardından Tunus’un iç işlerine yönelik dış müdahaleyi protesto etmek için ABD'nin Tunus büyükelçisini çağırdı. Said, Batılı ülkelerin, Tunus’un iç işlerine müdahale girişimlerinin ‘Tunus'un çıkarlarına zarar vermeyi isteyen komplocuları desteklediğini ve bu yüzden devletin iç ve dış güvenliğine karşı komplo kurmakla suçlanmaları gerektiğini’ söyledi.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Said tarafından siyasi, sosyal ve ekonomik konularda halkın görüş ve önerilerini almayı hedefleyen ve 20 Mart’ta görevi sona erecek olan ‘e-Ulusal İstişare Kapısı’ kampanyasına yönelik açıklama kampanyasının bir üyesi olan Ahmed Şeftır,  kampanyanın sonuçlarını benimseme eğiliminde olduklarını ortaya koydu. Şeftır, e-Ulusal İstişare Kapısı’na yaklaşık 240 bin Tunuslunun katıldığını ve bunun anayasanın değiştirilmesi, Tunus'ta kabul edilecek siyasi sistemin ve seçim yasasının değerlendirilmesi için önemli bir siyasi zemin oluşturduğunu söyledi.
Muhalefet, Cumhurbaşkanlığı tarafından başlatılan kampanyayı ‘başarısız’ olarak nitelendirse de Şeftır, e-Ulusal İstişare Kapısı’nın her düzeyde başarılı olduğunu ve geçmiş yıllarda kabul edilen partizan kotalar yerine toplumsal kotalara dayalı bir yönetim sisteminin temelini oluşturacağını söyledi. Şeftır, tüm eleştirilere rağmen kampanyanın başarılı olduğunu vurguladı.
Siyasi partilerin boykot çağrılarına rağmen bu tür rakamların, ‘partizanlığa’ dayanmadan ulaşılabileceğini belirten Şeftır, “Açıklanan rakamlar, esasen Tunusluların hayatlarını etkileyecek olan gelecekle ilgili büyük yönelimlerini ortaya çıkarmayı amaçlayan bu kampanya için başlı başına bir başarıyı temsil ediyor” dedi.



Suveyda Valisi: Dürzi ileri gelenleriyle yapılan anlaşma halen geçerli

Suveyda Valisi Mustafa el-Bakur (SANA)
Suveyda Valisi Mustafa el-Bakur (SANA)
TT

Suveyda Valisi: Dürzi ileri gelenleriyle yapılan anlaşma halen geçerli

Suveyda Valisi Mustafa el-Bakur (SANA)
Suveyda Valisi Mustafa el-Bakur (SANA)

Suveyda Valisi Mustafa el-Bakur dün yaptığı açıklamada, Dürzi toplumunun ileri gelenleriyle varılan anlaşmanın halen yürürlükte olduğunu ve hükümlerin buna göre uygulanacağını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre el-Bakur, “Suveyda vilayetinde güvenlik ve istikrarın yeniden tesis edilmesi sürecini kolaylaştırmak ve hızlandırmak için bazı tarafların talepleri doğrultusunda anlaşmada bazı küçük değişiklikler yapıldı” dedi.

SANA'ya konuşan el-Bakur, “Suriye yönetimi, Suveyda vilayetindeki sorunları çözmek için yorulmak bilmeden çaba sarf ediyor. Geçtiğimiz dönemdeki sıkı çalışmaların meyvelerini toplamak üzere olduğumuz söylenebilir” ifadelerini kullandı.

El-Bakur sözlerini şöyle sürdürdü: “Dürzi toplumu Suriye'nin otantik sosyal dokusunun bir parçasıdır. Hepimiz akıl şeyhlerinin açıklamalarını, dış müdahaleyi reddettiklerini ve iç meselelerin Suriye halkı arasında çözülmesine vurgu yaptıklarını gördük.”

Suriye medyasına göre geçtiğimiz günlerde Şam yakınlarında Dürzilerin çoğunlukta olduğu Ceramana bölgesinde Dürzi militanlar ile Sünni Müslümanlar arasında 12 kişinin ölümüne yol açan mezhepsel şiddet olayları yaşandı.

Şiddet olayları, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Sahnaya'ya da sıçradı. Suriye medyası çarşamba günü bir kamu güvenlik merkezine düzenlenen silahlı saldırıda 16 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

SANA perşembe günü hükümetin Ceramana’nın ileri gelenleriyle ağır silahların derhal teslim edilmesi ve kentteki güvenlik güçlerinin konuşlandırılmasının arttırılması konusunda anlaşmaya vardığını duyurdu.