Libya’da Dibeybe ve Başağa arasında ABD arabuluculuğu

Williams, Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi arasındaki uzlaşıyı etkinleştirme ve kalıcı hale getirme girişimini savundu

Ulusal Birlik Hükümeti tarafından, başkent Trablus’taki çatışmaların kurbanlarından birinin annesinin katılımıyla Trablus'ta Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığında gerçekleşen toplantıya ilişkin dağıtıldığı bir kare
Ulusal Birlik Hükümeti tarafından, başkent Trablus’taki çatışmaların kurbanlarından birinin annesinin katılımıyla Trablus'ta Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığında gerçekleşen toplantıya ilişkin dağıtıldığı bir kare
TT

Libya’da Dibeybe ve Başağa arasında ABD arabuluculuğu

Ulusal Birlik Hükümeti tarafından, başkent Trablus’taki çatışmaların kurbanlarından birinin annesinin katılımıyla Trablus'ta Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığında gerçekleşen toplantıya ilişkin dağıtıldığı bir kare
Ulusal Birlik Hükümeti tarafından, başkent Trablus’taki çatışmaların kurbanlarından birinin annesinin katılımıyla Trablus'ta Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığında gerçekleşen toplantıya ilişkin dağıtıldığı bir kare

ABD’nin Libya Özel Temsilcisi ve Trablus Büyükelçisi Richard Norland, ABD yönetimi tarafından Libya’da hangi hükümetin tanındığı konusunda net bir tutum açıklamadan, ülkede iktidar için rekabet eden iki hükümetin lideri arasında resmi arabuluculuk çabalarına girişti.
Norland, Cumartesi akşamı Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ve onun siyasi rakibi olan yeni İstikrar Hükümeti’nin Başbakanı Fethi Başağa ile Libya'da devam eden siyasi gerilimlerle ilgili telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. Norland, yaptığı görüşmelerde, tarafları bir yandan Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde Libya'da cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine giden sürece ivme kazandırmak için çeşitli çabalar sarf edilirken diğer yanda ülkenin nasıl yönetilebileceğini düşünmeye yönlendirdiğini ifade etti.
Dibeybe ve Başağa'nın gerginliğin artmasını önlemek istediklerine inandığını belirten Norland, “Onları (Dibeybe ve Başağa) seçimlerin mümkün olan en kısa zamanda düzenlenmesi konusundaki karşılıklı olarak taahhütlerde bulunmaya teşvik ediyorum” dedi. Bu kararların ancak Libyalılar tarafından alınabileceğini vurgulayan Norland, ABD’nin barışçıl çözümlere desteğinin tam olduğunu kaydetti.
Norland, Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih ile gerginliğin nasıl azaltılacağı, şiddetten nasıl kaçınılacağı, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri için mümkün olan en kısa sürede ivmenin nasıl yeniden sağlanacağı konularında görüştü.
Norland, Salih’in BM'nin anayasal temelde hızlı bir anlaşmaya varma çabalarına katılma konusundaki kararlılığından ve Libya Ulusal Yüksek Seçim Komisyonu’nun kritik bir rolü olduğunu vurgulamasından duyduğu memnuniyeti dile getirirken Libya’nın yeniden geçmişteki kaos günlerine dönmemesi gerektiğinde hemfikir olduklarını belirtti.

İngiliz yetkili yakın zamanda Salih’le görüşmeyi planlıyor
TM Başkanı Salih, İngiltere’nin Trablus Büyükelçiliği’nde Misyon Başkan Yardımcısı olan Kate English ile yaptığı telefon görüşmesinde, TM ile Devlet Yüksek Konseyi (DYK) arasında 12. Anayasa değişikliği metni konusunda alınan tedbirlerin hukuka uygun olduğunu ve yeni başbakanın nasıl seçildiğini anlatmıştı. Alınan bilgilere göre İngiliz yetkili, Salih ile yakın bir zamanda görüşmeyi ve önümüzdeki iki gün içinde Bingazi şehrini ve doğu bölgesini ziyaret etmeyi planlıyor.
İngiltere’nin Trablus Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada, Kate English’in Salih ile ‘yapıcı’ olarak nitelendirilen görüşmeler gerçekleştirdiği ve English ile Salih’in, BM Libya Özel Danışmanı Williams’ın seçimler için anayasal kural belirleme komitesi kurulması girişimini desteklemenin öneminin yanı sıra Libya'daki geçiş sürecinin bu önemli döneminde istikrara, çözüme ve diyaloga ihtiyacın olduğu konusunda fikir birliğine vardıkları belirtildi.
Açıklamada, English’in, İngiltere'nin ikili iş birliğini geliştirme arzusu çerçevesinde bu yıl içinde ülkenin doğusunu ziyaret etme niyetinin de ele alındığı aktarıldı.

Williams, basında çıkan haberlerden rahatsız
BM Özel Danışmanı Stephanie Williams, Libya'daki parçalanma ve bölünme durumuna bir sona verme çabalarını hedef aldığı yönünde basında yer alan haberleri eleştirdi.
TM ve DYK arasındaki uzlaşıyı etkinleştirmek ve kalıcı hale getirmek amacıyla başlattığı girişimi savunan Williams, “Bu girişim, Libyalıları, seçimlerin bir an önce yapılmasını sağlayacak anayasal bir temel hazırlanması, bölünmenin sona erdirilmesi, gerçek ve sağlam bir uzlaşı inşa edilmesi arayışlarını destekleme konusundaki arzumdan kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.
Kurumların meşruiyetini sandık yoluyla yenilemek isteyen milyonlarca Libyalının yanında olduğunu söyleyen Williams'ın açıklamaları, seçimlerin anayasal temeli konusunda TM ve DYK üyelerinden oluşan ortak bir komite kurma girişimine yöneltilen eleştirilere bir yanıt gibi görünüyordu.
Bu arada DYK üyeleri, dün Trablus'ta yaptıkları toplantıda, anayasal temelin ve seçim yasalarının belirlenmesinde TM ile ortak bir komite oluşturulması lehinde oy kullandıklarını söylediler. DYK Sözcüsü, komiteye katılacak üye sayısının ve isimlerinin bir sonraki oturumda belirleneceğini açıkladı.

Dibeybe destekçileri Anayasa Mahkemesi’nin yeniden açılmasını talep ettiler
Dibeybe’yi destekleyenler, başkent Trablus ve ülkenin batısındaki Misrata kentinde gösteri düzenleyerek, Anayasa Mahkemesi’nin, kapalı kalmaya devam etmesinin seçimlerin kanunsuz yapılması anlamına geldiği gerekçesiyle yeniden açılmasını talep ettiler.
Diğer taraftan Başbakan Dibeybe’nin, mayınların sökülmesi sırasında ölenlerden birinin annesini dün Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) kabine toplantısına davet etmesi bir ilk olarak nitelendi.
UBH tarafından basına dağıtılan fotoğraflarda, kendisi ‘ed-Duleyh oğullarının annesi’ olarak tanıtan bir kadının, UBH’nin üçüncü olağan toplantısı sırasında Dibeybe’nin koltuğunda oturduğu görüldü.

İspanya’nın Trablus Büyükelçisi, Ortak Askeri Komite üyeleriyle görüştü
İspanya’nın Trablus Büyükelçisi, 5+5 Ortak Askeri Komite üyeleriyle batı bölgesi hakkında görüştüklerini açıkladı. Gerginliğin artmaması ve BM öncülüğünde istikrarın korunması ve seçimlere giden süreçle ilgili çabaların sürdürülmesinin önemine de değinildiğini belirten Büyükelçi, görüşmede silahsızlanma, seferberliğin sona erdirilmesi,  yeniden entegrasyon ve ateşkes gibi konularda iş birliğinin ele alındığına dikkati çekti.

NOC: Silahlı bir grup ham petrol vanalarını kapattı
Ulusal Petrol Kurumu (NOC), dün, ham petrol vanalarının silahlı bir grup tarafından kapatılmasının ardından eş-Şerara ve el-Fil petrol sahalarında ‘mücbir sebep’ durumundan dolayı üretimin durdurulduğunu açıkladı. Açıklamada, bu gelişmenin günlük 330 bin varil petrolün üretimini engelleyerek Libya’nın günlük yaklaşık 160 milyon dinarlık (34, 8 milyon dolar) bir kayba uğramasına neden olduğu vurgulandı.
NOC Başkanı Mustafa Sanallah, ‘şüpheli çeteler’ olarak nitelendirdiği silahlı grubu ham petrol vanalarını kapatmakla suçladı. Aynı çetenin 2014-2016 yılları arasında petrol fiyatlarının yükseldiği dönemde, vanaları kapattığına dikkati çeken Sanallah, bunun, grubun gizli eller tarafından yönlendirildiğini teyit ettiğini söyledi.
Bu olayın NOC’un piyasaya verdiği taahhütleri yerine getirilmesini imkansızlaştırdığını belirten Sanallah, olayın, petrol fiyatlarının varil başına 100 doların üzerine çıkmasından sonra yaşanması nedeniyle fiyat artışı ve olay arasında bağlantı olabileceğini ima etti.



Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
TT

Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)

Dürziler, dini ve sosyal gizliliğini korumaya çalışırken, Ortadoğu'da Lübnan, İsrail ve Suriye gibi yayıldığı ülkelerde siyasi roller oynayan bir azınlığı oluşturuyorlar.

Son birkaç gün boyunca, Güney Suriye'deki Suveyda şehrinde Dürzi milisler, Bedevi milislerle çatışmaya girdiler ve bunun sonucunda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti. Suriye hükümeti güçleri salı günü Suveyda şehrine girip ateşkes ilan ederken, İsrail Suriye güçlerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini duyurdu. Zira Tel Aviv daha önce azınlık Dürzi halkını korumaya ve Güney Suriye'de asker konuşlandırmayı önlemeye çalışacağına söz vermişti.

Peki Dürziler kimdir ve inançları, siyaset ve toplumdaki rolleri hakkında ne biliyoruz?

Dini inançları

Dürzilik, 11’inci yüzyılın başında, İmamiye’den (İsna Aşeriye) sonra Şiiliğin ikinci en büyük dalı olan İsmâiliyye mezhebinin bir fırkasıdır.

Kendilerine Muvahhidun diyen Dürziler, Lübnan'daki en yüksek dini otorite olan el-Akl Şeyhliğinin web sitesine göre, “Bir ve tek olan, yeri ve göğü yaratan Allah’a” meleklerine, peygamber ve resullerine, ahiret gününe inanırlar.

Mezhep mensupları ile sınırlı olan öğretilerinin gizliliğini açıklar şekilde, ritüellerine aşina olan ve adının açıklanmasını istemeyen birinin AFP’ye vurguladığı gibi, Dürziler inançlarında “zahiri mesaj ile batini mesaj”ı temel alırlar.

Bahsi geçen kişi, tek tanrılı dinlerin uzun bağlamlarına dayanan, dini kavramları felsefe ile karıştırma yoluyla Platon'un fikirlerinden etkilenen, “Allah’ın gerçek tevhidinde olgun bir aşamaya” dayanan öğretilerden bahsediyor.

Dürzilik, sözde doğruluk, iman kardeşlerini koruma ve karşılıklı yardım, İblis'i ve bütün şer güçleri tanımama gibi yedi temel tavsiyeyi (esası) benimser ve reenkarnasyonun “mezhebin bir parçası” olduğuna inanır.

Dini günler

Dini günleri, diğer mezhepler ile aynıdır. Ek olarak, kurban bayramından önceki on gün boyunca yapılan günlük toplantılar vardır. Bu toplantılarda dini okumalar, bazı ibadetler, bazı şiirler ve manevi okumalar yapılır. Bunlar Muvahhid birisinin yerine getirmesi halinde gerçek tevhidi uygulamış kabul edileceği yedi esası pekiştirmektedir.

Aynı şekilde, Hicri yeni yılı ihya ederler ve herkes gücü yettiğince zekat öder.

Şeyhleri iman kardeşlerini koruma ve iletişimi koruma ilkesini yerine getirmek için perşembe-cuma gecesi ritüelleri ve ibadetleri eda etmek, dini okumalar yapmak amacıyla toplanırlar.

Mezhebin öğretileri mensupları arasında gizli kalır ve bazı karma evliliklerin varlığına rağmen, genellikle Dürzilerin kendilerine mezhep mensuplarının dışında hayat arkadaşı seçmeleri hoş karşılanmaz.

Yayıldıkları bölgeler

Dindar erkeklerinin siyah kıyafetler giyinip başlarına beyaz sarık sardıkları, kadınlarının ise yine siyah kıyafetler giyip, başlarını ve yüzlerinin bir kısmını örten beyaz bir başörtü taktıkları Dürzilerin sayısının 1 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.  

Dürzi mezhebi mensupları çoğunlukla Lübnan, Suriye, Filistin toprakları ve Ürdün'deki dağlık bölgelerde yoğun bir şekilde yaşıyorlar.

Suriye'deki nüfuslarının 700 bin olduğu tahmin ediliyor ve çoğu kaleleri sayılan Suveyda şehrinin bulunduğu ülkenin güneyinde yaşıyor. Ayrıca Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçeleri ile ülkenin kuzeybatısındaki Idlib'de sınırlı sayıda bulunuyorlar.

Lübnan'da sayılarının yaklaşık 200 bin olduğu tahmin ediliyor ve yoğun olarak ülkenin merkezindeki dağlarda, özellikle de Şuf, Aliya ve el-Metn el-Ala bölgelerinde, ayrıca Cebel el-Şeyh’in batı eteklerindeki Hasbaya ve Raşiya gibi bölgelerde yaşıyorlar.

İsrail'de ise Celile, Karmel Dağı ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nde 20'den fazla köyde dağınık bir şekilde yaşıyorlar. Merkezi İstatistik Bölümü'ne göre, İsrail vatandaşlığına sahip olanların sayısı 153 bin. Ek olarak, Golan'da yaşayan yaklaşık 23 bin Dürzi’nin büyük çoğunluğu kalıcı İsrail ikametgah belgesine sahip.

İsrail'deki Dürzi Mirası Merkezi'ne göre, İsrail mezhebi “kendi mahkemeleri ve bağımsız manevi liderliği ile tek başına bir oluşum olarak” tanıyor.

Tarihçi Sami Nesib Makarem, “Dürzi İnancı” adlı kitabında, özellikle Lübnan ve Kuzey Suriye'deki bazı Dürzilerin “16. yüzyıldan itibaren Cebel-i Havran'a göç ettiğini” ve bölgenin “Cebel-i Dürzi” olarak anılmaya başladığını belirtiyor.

Buradan bazıları, özellikle kuzeyde yaklaşık 15 bin ila 20 bin Dürzi'nin yaşadığı Ürdün'e göç etti.

Az sayıda Dürzi de Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Avustralya gibi dünyanın çeşitli bölgelerine ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'ya göç etti.

Sosyal ve politik rol

Dürziler, farklı ülkelere yayılmalarına rağmen yakın bağlarını sürdürmeye çalıştılar.

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden tarihçi Profesör Makram Rabah, Dürziler, Maruniler ve Lübnan Dağı'ndaki çatışmalar üzerine yazdığı bir diğer kitapta şu açıklamayı yapıyor: “Karma evlilikler ve Dürziler arasında ilişkiler var ve din adamları bu ilişkinin sürdürülmesinde önemli bir rol oynuyorlar. Sınırlar çizilmiş olsa da, Dürziler onları gerçekte tanımadılar.”

Makram'a göre, bir azınlık olmalarına rağmen, Ortadoğu'da Dürziler “bölgenin siyasi ve sosyal yaşamında, ekonomik ve sosyal meselelerinde önemli ve bazen öncü bir rol” oynadılar.

Bu durum genellikle, azınlığın rolünü, büyüklüğünün ötesinde şekillendirmede önemli bir etkiye sahip olan feodal liderlerden veya aile liderlerinden kaynaklanıyordu.

Örneğin Lübnan'da lider Kemal Canbolat, 1950'lerden iç savaşın başlangıcı (1975-1990) ve 1977'deki suikastına kadar önemli bir siyasi rol oynadı.

Suriye'de Fransız manda yönetimi, 1921'de Cebel el-Dürzi bölgesine idari bağımsızlık verdi ve bu statü 1937'ye kadar devam etti. Ancak bu dönemde, en önde gelen Dürzi liderlerinden biri olan Sultan Paşa el-Atraş, 1925'te Fransızlara karşı patlak veren büyük bir ayaklanmaya liderlik etti.

İsrail'e gelince, Makram Rabah, Dürzilerin “devlete tamamen entegre olduklarını ve orduda görev yaptıklarını, bunun da onlara devlet nezdinde daha fazla nüfuz sağladığını” açıklıyor.

Suriye'de çatışmanın patlak vermesinin ardından Dürziler, kendilerini çatışmadan ve sonuçlarından uzak tuttular. Birkaç istisna dışında, genellikle rejime karşı silahlanmadılar veya muhalefete katılmadılar. Bulundukları bölgelerde çeşitli silahlı grupların parçası olan Dürziler, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra iktidara gelen yeni yetkililerle henüz bir anlaşmaya varamadılar.

Nisan ayı sonlarında Şam kırsalındaki iki bölgede patlak veren ve Suveyda'ya uzanan çatışmalar, Dürzi milisler ile güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu en az 119 kişinin ölümüne yol açtı. Bu kanlı çatışmaya İsrail hava saldırılarıyla müdahale etti ve Şam’ı, Dürzilere zarar verilmemesi konusunda uyardı.

Nadir görülen bir siyasi ayrışmayla, Dürziler arasında son olaylara ilişkin tutumlar farklılaştı. Kemal Canbolat’ın oğlu Lübnanlı lider Velid Canbolat, Dürzileri Müslümanlar ile “sonsuz bir savaşa” sürüklemek konusunda uyarıda bulunurken, dini otoriteler ve Suriyeli Dürzi askeri gruplar, Dürzilerin ülkenin “ayrılmaz bir parçası” olduğunu vurguladılar.Şarku'l Avsat'ın Independet Arabia'dan aktardığı analize göre buna karşılık, Suriyeli din adamları ve İsrail’deki Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif, İsrail'e Suriye Dürzilerini koruma çağrısında bulundular.

Rabah, bu tarafların “farklı ajandalara sahip olduğunu ve daha da önemlisi, üç ülkeye uzanan bir nüfuz mücadelesi olduğunu” belirtti.