Eski İngiliz askeri istihbarat üyesi Albay Ingram Şarku’l Avsat'a konuştu: Rusya’nın savaş planları nerede başarısız oldu?

Dün Lviv'den trenle Przemysl şehrine gelen Ukraynalı mülteci çocukları karşılayan Polonyalı bir asker (Reuters)
Dün Lviv'den trenle Przemysl şehrine gelen Ukraynalı mülteci çocukları karşılayan Polonyalı bir asker (Reuters)
TT

Eski İngiliz askeri istihbarat üyesi Albay Ingram Şarku’l Avsat'a konuştu: Rusya’nın savaş planları nerede başarısız oldu?

Dün Lviv'den trenle Przemysl şehrine gelen Ukraynalı mülteci çocukları karşılayan Polonyalı bir asker (Reuters)
Dün Lviv'den trenle Przemysl şehrine gelen Ukraynalı mülteci çocukları karşılayan Polonyalı bir asker (Reuters)

Rusya’nın 24 Şubat'ta Ukrayna'ya yönelik saldırısının başlamasından on iki gün sonra, 2014 yılında Rusya tarafından ilhak edilen Kırım’dan ilerleme kaydedilen güney cephesi dışındaki tüm cephelerde büyük bir durgunluk söz konusu. Ruslar ve müttefikleri, ayrılıkçı Luhansk ve Donetsk bölgelerindeki doğu cephesinde fazla ilerleme kaydedemediler. Kiev cephesinde ise, 40 mil uzunluğundaki devasa askeri konvoyun başkente doğru hareket etmeden günlerdir park halinde beklediği kuzeyde de Rusya’nın çok yavaş bir ilerleme kaydettiği görülüyor.
Cephelere dair bu tablo, Moskova'nın planının saat gibi işlediğine dair güvenceler vermesine rağmen aslında istenen sonuçlara ulaşılamadığını gösteriyor. O halde Ukraynalılar gerçekten Rus işgalini engellemeyi başardılar mı? Başardılarsa nasıl başardılar? Rusya’nın savaş planları nerede başarısız oldu? Moskova'dan beklenen bir sonraki askeri adım ne? Grey Hare Media Başkanı, güvenlik ve istihbarat konularında uzman, eski İngiliz askeri istihbarat üyesi Albay Philip Ingram bu soruları Şarku’l Avsat için cevapladı:

-Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik işgali gerçekten durduysa saldırı planlarının nerede yanlış yapıldı?
Rusya’nın saldırı planlarında birçok hata vardı. Bunlardan birincisi, (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’in, ülkelerini savunan Ukraynalıların kararlılığını ve yeteneklerinin yanı sıra Batılı çok sayıda ülke tarafından Ukrayna’ya sunulan modern silah sistemleriyle desteklenen savunmalarını hafife aldı. Rus istihbaratı, Putin’e Ukraynalıların Rusya’nın ülkelerine müdahale etmesini istemediklerini bildirmedi.
İkinci olarak Ruslar askeri kabiliyetlerini yanlış değerlendirdiler. Teçhizatları olması gerektiği kadar güvenilir değildi. Karmaşık ekipmanların rutin bakım ve ayarlamalarının yanı sıra lojistik destek de yetersiz. Bunun yanında Rus güçlerinin komuta ve kontrol operasyonları her düzeyde zayıf görünüyor. Tüm askeri operasyonların karmaşık bir süreç olmalarının yanı sıra operasyonların komutanları da yeterince yetkin değiller. Daha da kötüsü, adamlarının profesyonel bir orduda olması gerektiği gibi kararlılık ve motivasyon gibi unsurlara sahip olmamalarıdır. Öyle görünüyor ki (Rus askerleri) yürüttükleri operasyona inanmıyorlar. Ayrıca Putin, havada üstünlük sağlayamadı. Hava üstünlüğünün olmaması, saldıran tarafın serbestçe hareket etme yeteneğini sınırlarken Ukraynalıların engellenmesine de imkan tanımadı. Buna rağmen Rusya askerlerini sahaya sürdü. Bu başlı başına ve açıkça bir hatadır .
Üçüncüsü ise Putin, uluslararası toplumun kararlılığını ve tek ses halinde birlik olma yeteneğini küçümsedi ve ona siyasi, diplomatik ve ekonomik olarak zarar verdi. Uluslararası toplumun Ukraynalılara modern silahlar şeklinde ölümcül askeri destek sağlama konusundaki istekliliğini hafife aldı.
Putin, uluslararası toplumun kararlılığını ve tek ses halinde birlik olunmasını da küçümsedi. Bu tavrı, ona siyasi, diplomatik ve ekonomik olarak zarar verdi. Uluslararası toplumun Ukraynalılara modern silahlar göndermek gibi askeri destek sağlamadaki kararlılığını hafife aldı.

-Ukrayna tarafından yanmış Rus tankları ve düşürülen uçaklara ait görüntüler yayınlanıyor. Ukraynalılar Rus ordusuna nasıl bu kadar zarar verdi? Özellikle ABD ve İngiltere’den temin edilen silahların Rusları püskürtmedeki rolü nedir?
Ukraynalılar, Rus güçlerine zarar vermek için çeşitli taktikler kullanıyorlar. Bu taktikler, geleneksel tanklara karşı geleneksel tankların kullanımından, tanksavar ve uçaksavar füzelerle donatılmış küçük çaplı askeri araç gruplarının kullanımına kadar uzanıyor. Avrupa Birliği (AB) üyesi çeşitli ülkelerin yanı sıra ABD ve İngiltere tarafından sağlanan silahların çok etkili olduğu da kanıtlandı. İngiltere, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önce Ukraynalılara binlerce (İngiliz-İsveç yapımı) NLAW model tanksavar füzesi tedarik etti ve Ukraynalıların bunları etkili bir şekilde kullanmaları için eğitmenler gönderdi. Ukraynalılar, bu füzelerle Rus zırhlılarını yok edebileceklerini defalarca kez kanıtladılar. Ayrıca karadan havaya füzelerle helikopterleri hedef alabiliyorlar.

-Şimdiye kadar yapılan analizler sonucunda Rusya’nın saldırı planı, güneyde Kırım'dan başlayıp (Mariupol ve Donbass yönünde) doğuya doğru, (Odessa yönünde) batıya doğru, Donetsk ve Luhansk bölgelerinden batıya doğru genişleyen üç cepheye dayanıyor gibi görünüyor. Anlaşılan batıdan ve doğudan ilerleyerek Kiev kuşatılmaya çalışılıyor. Bu üç cephedeki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Rusya’nın planındaki bir sonraki adım ne?
Rusların, bu üç cepheden Kiev’e odaklandığı açık. Putin ve (Rusya Dışişleri Bakanı) Sergey Lavrov, kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda, Kiev'deki mevcut hükümeti devirmek için harekete geçme niyetlerinden bahsettiler. Ancak cephede başarısız oldu. İkinci cephe ise Kırım'ı tartışmalı Donbas Bölgesi’ne bağlayan bir kara köprüsü haline getirmeye yönelikti ve Ruslar bu cephede ilerleme kaydetmiş görünüyor. Ancak burada da yavaş ilerliyorlar. Sık sık durmak zorunda kalıyorlar. Donetsk ve Luhansk bölgelerinden batıya doğru kaydedilen son ilerleme, Kiev'e ve ülkenin batısına doğru yeni bir cephe açmadan önce Ukrayna'nın doğusunun tamamını kontrol etmeyi amaçlıyordu. Bu cephede herhangi bir hareket ve köprüler ve havalimanları gibi önemli noktaları kontrol etme girişimleri olmamasına şaşırdım.

-Rusların, Suriye'de Halep ve Çeçenistan'da Grozni gibi müdahale ettikleri diğer bölgelerde yaptıklarına benzer şekilde, artık Ukrayna’nın şehirlerini de zorla ele geçirmek amacıyla bombardımana başvurmalarından korkuyor musunuz?
Rusya sahadaki üstünlüğünü kaybetti ve askeri anlamda durgunlaştı. Putin’in komutanlarının üstünlüğü yeniden ele geçirmesi gerekiyor. Bu operasyon çerçevesinde şehirleri ve sivilleri hedef almak anlamına gelse bile, kendilerine karşı çıkan güçleri kuşatmak ve boyun eğmek zorunda kalana kadar bombalamaya devam etmek onların tarihsel taktiğidir. Bunun gerçekten olmaya başladığından korkuyorum.

-Çeçen güçlerinin Kiev'e doğru ilerleyen güçlerin başında olduklarına dair bir takım görüntülere şahit olduk. Sizce Ukrayna başkent Kiev’in ele geçirilmesi savaşında Çeçenistan’ın rolü ne?
Ukrayna’da Çeçenistan’ın ve seçkin güçlerinin müthiş bir itibara sahip birimlerinin kullanılması, gerçek savaş çerçevesinde olduğu kadar bilgi savaşı çerçevesine de giriyor. Burada amaç, yerel savaşçıların ve halkın kalplerinde korku yaratmaktır.



Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

TT

Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Katar'a tekrar saldırmayacağını vurguladı.

Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan geçtiğimiz hafta İsrail'in Katar'ın başkenti Doha’da düzenlediği ve Hamas liderlerini hedef alan saldırıları hakkında önceden herhangi bir bildirim almadığını söyledi.

Trump’ın bu açıklamasından kısa bir süre önce ABD merkezli haber sitesi Axios, Netanyahu'nun Doha’daki saldırı gerçekleştirilmeden kısa bir süre önce Trump'a bilgi verdiğine dair bir haber yayınladı.

Reuters'ın aktardığına göre ABD yönetimi saldırıdan ancak füzeler fırlatıldıktan sonra haberdar olduğunu açıkladı. Bu durum Trump'a saldırıya karşı çıkma fırsatı bırakmadı.

Axios, İsrailli yetkililerin, Beyaz Saray'ın saldırıyı önceden bildiğini, ancak saldırıyı durdurmak için fırsat penceresinin sınırlı olduğunu söylediğini aktardı.

İsrail, geçtiğimiz salı günü Katar'a düzenlediği hava saldırısında Hamas’ın siyasi liderlerine suikast girişiminde bulunarak Ortadoğu'daki askeri operasyonunun kapsamını genişletti.

Saldırı, Ortadoğu ve ötesinde bölgedeki gerginliği tırmandıracak bir eylem olarak geniş çapta kınandı.

Trump daha önce, İsrail'in Katar'a saldırı kararı almasına katılmadığını belirtmişti.

Trump dün, Netanyahu'nun kendisine İsrail'in Katar'daki Hamas liderlerini hedef alacağını doğrudan bildirip bildirmediği sorulduğunda “Hayır, hayır, bildirmedi” yanıtını verdi.

Axios'un haberinin ardından Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada da, saldırının İsrail tarafından gerçekleştirilen ‘tamamen bağımsız’ bir operasyon olduğu vurgulandı.

Washington, hem İsrail hem de Katar'ın müttefiki olarak kabul edilirken, Doha, Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına varılması için arabulucu rolünü üstleniyor.


Lazzarini: İsrail, Gazze kentinde dört günde 10 UNRWA binasını bombaladı

Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)
Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)
TT

Lazzarini: İsrail, Gazze kentinde dört günde 10 UNRWA binasını bombaladı

Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)
Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail'in sadece son dört günde Gazze Şeridi’nin Gazze kentinde aralarında şu an binlerce yerinden edilmiş kişinin barınak olarak kullandığı yedi okul ve ikisi kliniğin de olduğu 10 UNRWA binasını bombaladığını açıkladı.

İsrail, birkaç gün önce Gazze kentindeki yüksek katlı konut binalarını kademeli olarak yıkmaya başladı. Bu durum, yerinden edilmiş ailelerin sayısını artırdı ve onları zorla yerinden etti. Filistin resmi haber ajansı WAFA'nın bugün aktardığı bir habere göre insan hakları örgütleri, bunun amacının kent sakinlerini güneye kaçmaya zorlamak olduğu konusunda uyardı.

Lazzarini, UNRWA tarafından sosyal medya platfromu X hesabından paylaşılan açıklamasında, hava saldırılarının yoğunlaştığı Gazze kentinde ve Gazze Şeridi’nin kuzeyinde güvenli bir yer ve güvenli bir kimse olmadığını, bu durumun daha fazla Filistinliyi bilinmeyene kaçmaya zorladığını vurguladı.

Lazzarini’nin açıklaması şöyle devam etti:

“Gazze Şeridi’nin kuzeyinde bulunan ve sağlık hizmeti verilen tek yer olan eş-Şati Mülteci Kampı’ndaki sağlık hizmetlerini askıya almak zorunda kaldık. Hayati önem taşıyan su ve hijyen hizmetlerimiz ise şu anda sadece yarı kapasiteyle çalışıyor.”

Sadece son dört gün içinde Gazze kentinde 10 UNRWA binasının hedef alındığını belirten UNRWA Genel Komiseri, acil ateşkes çağrısında bulundu.

Hamas, İsrail ordusunun 11 Ağustos'tan bu yana en az bin 600 konut binası ve 13 bin çadırı bombaladığını açıkladı.

Yerel yetkililere göre İsrail’in yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaş sırasında 64 binden fazla insan öldü.


Netanyahu: Trump İsrail'in en büyük dostu, Rubio: Hamas silahlarını bıraksın!

İsrail Başbakanı Netanyahu, bugün Kudüs'te yapılan toplantı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile tokalaşırken (EPA)
İsrail Başbakanı Netanyahu, bugün Kudüs'te yapılan toplantı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile tokalaşırken (EPA)
TT

Netanyahu: Trump İsrail'in en büyük dostu, Rubio: Hamas silahlarını bıraksın!

İsrail Başbakanı Netanyahu, bugün Kudüs'te yapılan toplantı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile tokalaşırken (EPA)
İsrail Başbakanı Netanyahu, bugün Kudüs'te yapılan toplantı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile tokalaşırken (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio bugün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi. Görüşme, İsrail'in en yakın müttefiki ABD’nin Gazze'de ateşkes sağlanması yönündeki çabalara engel teşkil eden Katar'a yönelik hava saldırılarına dair endişelerini dile getirmesinin ardından gerçekleşti.

Netanyahu, Rubio ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında ‘İsrail'in ABD’den daha iyi bir müttefiki olmadığını, ABD Başkanı Donald Trump'ın dünyayı daha iyi bir yer haline getirdiğini ve İsrail'in en büyük dostu olduğunu’ söyledi. İsrail Başbakanı, ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun ziyaretinin, ABD’nin terörle mücadelede İsrail'in yanında olduğu mesajını açıkça verdiğini vurguladı.

Gazze'de tutulan İsrailli rehineleri kurtarmakta kararlı olduklarını söyleyen Netanyahu, “Hamas'ı yenmeliyiz. Hamas’ın Katar'daki liderlerini bombalama kararımız, İsrail'in bağımsız bir kararıydı ve saldırının tüm sorumluluğunu üstleniyoruz” dedi.

dfrgt
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde Ağlama Duvarı'nı ziyaret ettiler (AP)

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, şunları söyledi:

“İsrail ile dostluğumuz barışın ötesinde teknoloji ve ekonomiye kadar uzanıyor. Hamas, silahlı faaliyetlerini sürdürerek barış ve istikrarı tehdit etmeye devam edemez. Başkan Trump bu konuda kararlı.”

ABD’nin Katar'ı Gazze Şeridi ile ilgili üstlendiği yapıcı rolünü sürdürmesi için teşvik edeceğini belirten Rubio, Hamas'ın silahlarını teslim edip pes etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu hedefe ulaşmak için ilerliyoruz” dedi.

Rubio, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hamas, bölgenin istikrarını tehdit eden silahlı bir örgüt olmaktan vazgeçmeli, aksi takdirde barış için hiçbir şans kalmaz.”

ABD Dışişleri Bakanı, İsrail ile ABD arasındaki dayanışmanın vurgulandığı bu ziyaretinin tarihini, Fransa ve Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler'de (BM) Filistin devletini tanımak için düzenlediği ve Netanyahu tarafından kınanan zirveden bir hafta önceye denk getirdi.

Donald Trump yönetimi, İsrail’in geçtiğimiz hafta ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük hava üssünün bulunduğu Katar topraklarına düzenlediği hava saldırısı karşısında şaşkına döndü. Saldırı, ABD tarafından Gazze Şeridi'nde ateşkes için sunulan yeni öneriyi görüşmek üzere bir araya gelen Hamas'ın üst düzey liderlerine suikast düzenlemek amacıyla gerçekleştirildi.

Trump yıllardır Netanyahu'nun en sadık savunucularından biri olmasına rağmen, dün yaptığı açıklamada ülkesinin Katar'a desteğini yineledi.

Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Katar çok büyük bir müttefik. Bu yüzden İsrail ve diğerleri dikkatli olmalı. İnsanlara saldırdığımızda dikkatli olmalıyız.”

Öte yandan Netanyahu dün Kudüs'teki Ağlama Duvarı'nda Rubio ile dua ederken, ABD ile ittifakın hiç bu kadar güçlü olmadığını belirtti.

Trump, 9 Eylül'de İsrail'in Doha'ya yaptığı benzeri görülmemiş saldırıdan duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirmiş olsa da Rubio da cumartesi günü İsrail'e gitmeden önce Trump'ın saldırıdan ‘memnun olmadığını’ doğruladı, ancak bu anlaşmazlığın ‘ABD-İsrail ilişkilerinin niteliğini değiştirmeyeceğini’ vurguladı.

Rubio, Netanyahu ile İsrail'in yıkılmış Gazze Şeridi'nin en büyük kentsel merkezi olan Gazze kentini kontrol altına alma planlarını ve İsrail hükümetinin bir Filistin devletinin kurulmasını engellemek amacıyla Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme konusundaki görüşlerini tartışacağını da sözlerine ekledi.

dfgt
ABD Dışişleri Bakanı Rubio dün Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret ettiği sırada İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee arasında dururken (Reuters)

Rubio, Trump'ın 7 Ekim 2023'te kaçırılan İsrailli rehinelerin salıverilmesi ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesiyle Gazze savaşının ‘sonlanmasını’ istediğini vurguladı.

“Ebedi başkent”

ABD, Avrupa ülkelerinin aksine, kuşatma altındaki ve enkaza dönen Gazze Şeridi'ndeki giderek kötüleşen insani krizi önlemek ve savaşı sona erdirmek için İsrail'e baskı yapmaktan kaçındı.

Dindar bir Katolik olan ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Yahudilerin dua edebileceği en kutsal yer olan Ağlama Duvarı’nda (Batı Duvarı) dua ettikten sonra sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Kudüs'ün İsrail'in ‘ebedi başkenti’ olduğuna olan inancını yansıttığını yazdı.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye göre ABD başkanları, Trump'ın ilk başkanlık dönemine kadar İsrail'in doğusunu işgal ettiği Kudüs üzerindeki egemenliğini destekleyen bu tür açıklamalar yapmaktan kaçındı ve ABD, İslam'ın en kutsal mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa’nın da bulunduğu Kudüs’ün statüsü konusunda tarihte hep tarafsız görünmeye çalıştı.

cdfgt
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve eşi dün Kudüs'ün Eski Kent bölgesindeki Batı Duvarı tünellerinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşi ile ABD’nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee ve eşiyle birlikte kameralara poz verdi (AP)

Trump, önceki başkanlığı sırasında ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı alarak, uluslararası arenada Kudüs'ün tamamının İsrail'in başkenti olarak tanınmasına karşı var olan mutabakata aykırı olan tarihi bir adım atmıştı.

Öte yandan Hamas tarafından yapılan açıklamada, Rubio'nun Mescid-i Aksa'nın ayrılmaz bir parçası olan Batı Duvarı'na yaptığı ziyaret, duvarın üzerinde bulunan Mescid-i Aksa’nın kutsallığına açıkça yapılan bir saldırı ve ‘işgal altındaki Kudüs'teki tarihi ve hukuki statükonun açık bir ihlali’ olarak nitelendirildi.

Tartışmalı tünel

Diğer taraftan Rubio'nun bugün Filistin bölgesi Silvan Mahallesi’nin altından geçerek Mescid-i Aksa yakınlarındaki Yahudi yerleşim yerlerine ulaşan, ziyaretçilere ayrılmış tünelin açılış törenine katılması planlanıyor.

Projenin Filistinliler arasında, kendilerini baskı altına alacağı ve evlerinin temellerini tehlikeye atabileceği yönünde endişelere yol açtığı belirtiliyor.

Mescid-i Aksa ve Eski Şehir surlarının bitişiğindeki Filistin mahallesi Silvan sakinlerinin sözcüsü Fahri Ebu Diyab (63), Rubio'nun gelip İsrail tarafından kendi evleri dahil olmak üzere yıkılan evleri görmesi gerektiğini söyledi. Filistinliler, bu tünelin, bu kutsal şehirdeki varlıklarını yok etmek için sistematik bir kampanya olduğunu düşünüyor.

Ebu Diyab, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD, uluslararası hukuku savunmak yerine aşırılık yanlılarının ve aşırı sağcıların yolundan giderek tarihimizi görmezden geliyor.”

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, cumartesi günü kendisine yöneltilen ziyaretiyle ilgili bir soruya verdiği yanıtta ziyaretin siyasi boyutunu küçümseyerek, Kudüs’ün ‘dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından biri’ olduğunu söylemekle yetindi. Ancak Filistinliler, insan hakları grupları ve uluslararası örgütler, İsrail'in 1967 yılındaki işgalinin ardından ilhak ettiği Doğu Kudüs üzerindeki egemenlik iddialarını meşrulaştırdığı için bu tür görüşlere karşı çıkıyor.