8 Mart'ta dünya, kayıp kocalarını bulmak için binlerce ölünün fotoğrafına bakan "Dullar Kampı"ndaki kadınlara gül değil çamur veriyor

Suriye'nin kuzeyindeki bir çadır kampı, sakinlerinden dolayı "Dullar Kampı" adını aldı. Kimi kadın kocasından ayrı, kimisinden yıllardır ses yok. Bir kısmının eşi ise savaşta ölmüş

Çok sayıda kadın, Suriye kuzeyindeki bu kampta yaşıyor. Bu kampa "Dullar kampı" deniliyor (Fotoğraf: Burak Ütücü - Independent Türkçe)
Çok sayıda kadın, Suriye kuzeyindeki bu kampta yaşıyor. Bu kampa "Dullar kampı" deniliyor (Fotoğraf: Burak Ütücü - Independent Türkçe)
TT

8 Mart'ta dünya, kayıp kocalarını bulmak için binlerce ölünün fotoğrafına bakan "Dullar Kampı"ndaki kadınlara gül değil çamur veriyor

Çok sayıda kadın, Suriye kuzeyindeki bu kampta yaşıyor. Bu kampa "Dullar kampı" deniliyor (Fotoğraf: Burak Ütücü - Independent Türkçe)
Çok sayıda kadın, Suriye kuzeyindeki bu kampta yaşıyor. Bu kampa "Dullar kampı" deniliyor (Fotoğraf: Burak Ütücü - Independent Türkçe)

"8 Mart Dünya Kadınlar Günü", güller ile şirketlerin indirim kampanyalarıyla, hediyeleşmeler ya da kitlesel yürüyüşlerle herkesin kendi meşrebince kutladığı bir gün haline geldi. 
Bugün dolayısıyla kadınların önemi peygamberlerin, ideologların, şairlerin, romancıların sözleriyle vurgulanıyor.
Tartışma kendine yeni bağlamlar da üretmiş durumda. "Emekçi kadınlar günü" ifadesini sahiplenen de var görmezden gelen de.
Haber bültenleri, gazetelerin sayfaları, sosyal medya paylaşımları, siyasi partilerin astıkları pankartlar insanlara bugünü hep hatırlatıyor.
Ama 8 Mart'ın, sadece sıradan bir 24 saat olarak kaldığı, hatta o günün martın kaçı olduğunun da içinde yaşayan bazı sakinlerince bilinmediği burada kendi hikayesini anlatıyor Numa el Ali… 30 yaşında ve 5 çocuk annesi.
Gece yağan yağmurun yine sapsarı bir çamur getirdiği bu mülteci kampı Suriye'nin kuzeyinde. Numa ve 5 çocuğu yine sıradanların en sıradan bir gününe uyanıyor.
Oturdukları çadırın hemen dışında çamur birikintileri varken, o çadırını ve 5 çocuğunu temiz tutabilmek için insanüstü bir gayret gösteriyor. 
 
Hama'dan İdlib'e kaçtıklarını anlatan Numa el Ali buradaki bombardıman nedeniyle eşini kaybetti, şimdi 5 çocuğuyla "Dullar Kampı"nda (Fotoğraf: Burak Ütücü- Independent Türkçe)

Canlarını kurtarmak için İdlib'e kaçtı burada bombaların hedefi oldu
5 yıl önce, Humus'taki hava bombardımanları nedeniyle canları kurtarmak için İdlib'e sığındıklarını anlatıyor. Bir Rusya uçağından atılan bomba nedeniyle burada kocasını kaybettiğini ve "dul" kaldığını anlatan Numa el Ali canını kurtarmak için bir kez daha, bu kez yanında kocası olmadan yollara düştüğünü söylüyor.
Şimdi, Halep kuzeyinde ve adına "Dullar Kampı" denilen bir çadır birikintisinde yaşamaya çalışıyor. Çocukları, tabii ki maddi imkansızlıklardan dolayı okula gidemiyor. Ne zaman "normal" bir yemek yediklerini ise bilmiyor bile.

Eşinden boşandıktan sonra buraya gelen Hatice Mustafa, çocuklarıyla bu kampta yaşıyor, yardımlarla hayatta kalıyor (Fotoğraf: Burak Ütücü-Independent Türkçe)

"Binlerce dolar rüşvet verdik ama kocamı bulamadık"
Savaştan önce Hama'da yaptıkları çiftçilik günlerini, "Çok güzel bir hayatımız vardı. Koyunlarımıza bakardık. Sonra savaş geldi, her şey mahvoldu" diye anlatıp bitiren 40 yaşındaki kadının adı ise Joza el Hamid. 
2018'de Hama kent merkezine çalışmak için giden kocası bir daha eve gelmemiş. Akrabalarının günlerce onu aradıkları halde ondan bir iz bulamadıklarını söylüyor. "Suriyeli memurlara binlerce dolar rüşvet verdik ama yine de onu getirmediler" diyen Joza el Hamid, "Öldü mü, yaralar mı, tutuklu mu bilmiyoruz" diyor. En küçüğü 4 yaşında 4 çocuğu var Hamid'in.

"Dullar kampı"nda onlarca babasız çocuk yaşıyor (Fotoğraf: Burak Ütücü- Independent Türkçe​​​​​)
 Yüzlerce ceset fotoğrafı arasında kocasını aradı
62 yaşındaki Hatice el Muharim'in kocası, 2013'te Halep'te bir anda "yok olan" yüzlerce Suriyeliden biri. 
Independent Türkçe'den Cihat Arpacık'ın haberine göre, 9 yıldır ne bir ses ne de bir ize ulaşabilmişler. Savaşta evlerini kaybedince Azez'deki kampa gelip yerleştiğini ifade eden el Muharim'in umudunun yeşerdiği anlar olsa da o umudun, işkenceyle öldürülmüş yüzlerce Suriyelinin fotoğraflarında kaybolduğunu anlatıyor. 
2014 yılında, Suriyeli bir polis memuru bu fotoğrafları alarak ülkeden kaçmıştı. Cezaevinde öldürülen 28 bin kişiye ait olan bu fotoğraflar dünya kamuoyuna yansıdıktan sonra uluslararası örgütler harekete geçmiş ancak herhangi bir sonuç alınamamıştı. Hatice el Muharrim, yayınlanan bu fotoğraflara tek tek bakarak kocasını aradı. Günler boyunca, çok sayıda ölü insan bedenine bakıp durdu. İçlerinde kocası yoktu. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu bilmiyor. 

Sezar belgeleri olarak adlandırılan fotoğraflarda, binlerce kişinin işkenceyle öldürüldüğü kayıt altına alındı  (Fotoğraf: France 24)

70 çocuk yaşıyor
"Dullar Kampı"nda kocalarından ayrılmış kadınlar da var.
70'ten fazla çocuğun olduğu bu kampta takvimin 30 Şubat mı 8 Mart mı olduğu fark etmiyor.
Çamurun içinde büyüyen çocuklar ve onları o çamurdan kurtarmaya çalışan "dul" anneleri 8 Mart'ı böyle "kutluyor."  
Independent Türkçe



Filistin yanlısı aktivist Mahmud Halil, Trump yönetiminden tutukluluğu için 20 milyon dolar tazminat talep ediyor

 Filistinli aktivist Mahmud Halil (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil (Reuters)
TT

Filistin yanlısı aktivist Mahmud Halil, Trump yönetiminden tutukluluğu için 20 milyon dolar tazminat talep ediyor

 Filistinli aktivist Mahmud Halil (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil (Reuters)

ABD'deki Filistin yanlısı üniversite protestolarının en önde gelen liderlerinden biri olan Mahmud Halil, dün Trump yönetimine karşı dava açarak, göçmenlik ajanları tarafından gözaltına alınması ve tutuklanması nedeniyle 20 milyon dolar tazminat talep etti.

Bir ABD vatandaşı ile evli ve bir çocuk babası olan 30 yaşındaki Halil, mart ayında gözaltına alınmasının ardından tutuklanmıştı.

Geçen ay Louisiana'daki federal göçmen gözaltı merkezinden, bir hakimin kefaletle serbest bırakılmasına karar vermesinden sonra serbest bırakıldı.

Halil'i destekleyen Anayasal Haklar Merkezi'ne göre “idare, Halil'i gözaltına alma, tutuklama ve sınır dışı etme yönündeki hukuka aykırı planını, onu ve ailesini terörize etmek için hesaplanmış bir şekilde gerçekleştirdi.”

Şikayette Halil'in “ciddi psikolojik sıkıntı, ekonomik zorluk ve itibarının zedelenmesinden” muzdarip olduğu belirtildi.

Resim  ABD Başkanı Donald Trump (AFP)ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Columbia Üniversitesi mezunu, ABD'nin müttefiki İsrail'in Gazze'deki savaşına karşı öğrenci protestolarının sembolü haline geldi ve Trump yönetimi tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak etiketlendi.

Halil, davayı “hesap verebilirliğe doğru atılmış bir ilk adım” olarak nitelendirdi.

Yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Hiçbir şey benden alınan 104 günü geri getiremez. Yaşadığım travma, eşimden ayrı kalmak ve bana zorla dayatılan ilk çocuğumun doğumu sırasında yanında olamamak.

Halil, “Siyasi intikam ve gücün kötüye kullanımı için hesap verilebilirlik olmalı” ifadesini kullandı.

“Siyasi intikam ve gücün kötüye kullanımı için hesap verilebilirlik olmalı” diye ekledi.

Khalil daha önce gözaltında yaşadığı “üzücü” deneyimden bahsetmiş, 70'ten fazla kişiyle aynı hücreyi paylaştığını, hiç mahremiyetinin olmadığını ve ışıkların sürekli açık olduğunu söylemişti.

Başkan Donald Trump yönetimi “Siyasi intikam ve gücün kötüye kullanımı için hesap verilebilirlik olmalı” diye ekledi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Halil daha önce gözaltında yaşadığı “üzücü” deneyimden bahsetmiş, 70'ten fazla kişiyle aynı hücreyi paylaştığını, hiç mahremiyetinin olmadığını ve ışıkların sürekli açık tutulduğunu söylemişti.

Başkan Donald Trump yönetimi Halil'in sınır dışı edilmesini, ABD'de kalmaya devam etmesinin “potansiyel olarak ciddi dış politika sonuçları” doğurabileceğini söyleyerek gerekçelendirdi.

Halil'in tutuklanması, Trump'ın son aylarda büyük Amerikan üniversitelerine karşı yürüttüğü kampanyanın bir parçası olarak gerçekleşti. Başkan, Columbia Üniversitesi, Harvard Üniversitesi ve bazı üniversiteleri uluslararası öğrenci kabul ettikleri için eleştirdi, bu üniversitelere verilen federal ödenekleri kesti ve akreditasyonlarını iptal etmekle tehdit etti.

Halil'in ekibi, açtığı davaya ilave olarak, gözaltı dışında da tehditlere maruz kalabileceğine dair endişelerini dile getirdi.