Riyad’daki el-Faysal Merkezi’nde 28 bin el yazmasının korunması için hassas prosedürler uygulanıyor

Yazmaların doğasına, bilimsel ve tarihi değerine uygun sağlıklı bir atmosfer oluşturuluyor.

Riyad’daki Kral Faysal Merkezi, 140 nadir el yazmasına sahip
Riyad’daki Kral Faysal Merkezi, 140 nadir el yazmasına sahip
TT

Riyad’daki el-Faysal Merkezi’nde 28 bin el yazmasının korunması için hassas prosedürler uygulanıyor

Riyad’daki Kral Faysal Merkezi, 140 nadir el yazmasına sahip
Riyad’daki Kral Faysal Merkezi, 140 nadir el yazmasına sahip

Kral Faysal Merkezi, çoğu satın alma yoluyla elde edilen yaklaşık 28 bin orijinal el yazmasına ev sahipliği yapıyor. Merkez, ellerinde bulunan el yazmalarını ibraz etmek veya hediye etmek isteyenlere yıllardır kapılarını açmakta olup, merkezin ihtisas heyeti gelen yazmaları değerlendirerek ender bulunanları belirlemek ve bu konuda anlaşma imzalamak için çalışıyor.
Bazı el yazmalarının dünyadaki tek nüshası Kral Faysal Merkezi’nde bulunuyor ve bunlar “eşsiz” statüsünde yer alıyor. Herhangi bir yazmaya eşsiz statüsü verilmesi için, fihristleri takip etme, araştırma, kazma, uzmanlara, bilim adamlarına ve yazarlara danışma gibi hassas prosedürlerden geçiliyor.
Merkez ayrıca, Kral Faysal Suudi Arabistan’da kontrolü ele aldıktan sonra çocukları tarafından kendisine hediye edilen Kral Faysal bin Abdülaziz Koleksiyonu da dahil olmak üzere bazı özel koleksiyonlara sahip. Söz konusu koleksiyon özenle korunup işlendi ve uzmanların ve ilgililerin faydalanması ve görmesi için halkın hizmetine sunuldu.
Merkezin özel koleksiyon sorumlusu Faysal Tamalt, el yazması eserlerin muhafazası ve bakımında merkezde uygulanan yöntemlerle ilgili olarak bilgi verdi. Yetkili, yazmalarının hem dışını hem de içini korumaya yönelik bütüncül bir şekilde yapılan bakım ve koruma uygulamalarıyla ilgili açıklamalar yaptı. Ardından çıplak gözle görülemeyen tüm canlı organizmaları öldürmek için özel soğutma cihazlarıyla sterilize edildiğini ifade etti. Son olarak bu el yazmalarının sterilizasyon, iyileştirme ve restorasyon çalışmasına gönderildiğini belirtti.
Tamalt, açıklamalarına şöyle devam etti: “El yazmalarını özel bir odaya koyuyoruz. Bu özel odanın ve nem derecesi kontrol altında. Odanın güneş ve su kaynaklarına uzaklığı gibi yapısal ve mühendislik avantajları var. Ayrıca, sıvıları taşımak için yerleştirilen borular bu odadan geçmez. Oda, el yazmalarının doğasına, bilimsel ve tarihi değerlerine uygun sağlıklı bir atmosfer oluşturmak için bu şekilde ayarlanıyor.”
Bu el yazmalarının aralarına, kağıt üzerinde beslenen böceklerin yerleşmesine yol açacak doğal etkenlere maruz kalması gibi, el yazmasının başına gelebilecek herhangi bir acil durumu kontrol altına almak için en kısa sürede müdahale edilir. Yazmaların birinde herhangi bir iz belirirse, denetleme ekibi onu erkenden restorasyon için özel birime gönderir, burada el yazması kağıdı işleyerek ona yeni bir hayat verirler ki bu konuda eski veya modern bir el yazması arasında hiçbir fark yoktur. Bu çalışmalar, çok değerli ve nadir tarihi el yazmaları için artan ilginin bir neticesi olarak görülebilir.
Merkez eserin nadirlik değerlendirmesini, yazmanın eski tarihi göz önüne alınması, dünya çapında başka benzer kopyaları olup olmamasına, yazarın el yazısı olması, ana nüsha olması, nüshanın diğer benzerleri arasında nüsha ve yazılma tarihi bakımından sıralanışı dikkate alınması yanı sıra son olarak basılı nüsha olmaması ve ana nüshadan temin edilememesi kriterlerine göre yapıyor.
Bu el yazmaları hep birlikte birlik oluşturur. Merkez, yazarın el yazısıyla yazılmış, farklı isimlerde, geç ve erken dönem tarihli 140’tan fazla el yazmasını muhafaza ediyor.
Bu yazmaların bir kısmı geçmişte yabancı dillerden Arapçaya, özellikle de diğerlerinden daha yaygın olan ve Arapçaya benzeyen Farsça’dan tercüme edilmişti. Birçok yazma eser Farsça, daha sonra Osmanlı Hilafeti’nin ortaya çıkmasıyla birlikte Arap harfinin kullanıldığı Osmanlıca idi. El yazmalarının yazıldığı en ünlü yabancı dillerden biri, İngilizcenin ortaya çıkmasından önce Latince eserlerdi.



Hamas liderlerinin Doha’dan ayrıldığını doğrulayan Katar, ofislerinin ‘kalıcı olarak’ kapatılmadığını bildirdi

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari
Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari
TT

Hamas liderlerinin Doha’dan ayrıldığını doğrulayan Katar, ofislerinin ‘kalıcı olarak’ kapatılmadığını bildirdi

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari
Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari bugün yaptığı açıklamada Hamas liderlerinin Doha'dan ayrıldığını doğrularken, ‘Hamas’ın Katar'ın başkentindeki siyasi bürosunun kalıcı olarak kapatılmadığını’ da bildirdi.

El-Ensari Doha'da düzenlediği basın toplantısında, “Hamas müzakere ekibinin bir parçası olan liderler şu anda Doha'da değiller ve bildiğiniz gibi çeşitli başkentler arasında hareket ediyorlar (...) Doha'daki Hamas ofisi arabuluculuk süreci için kuruldu. Arabuluculuk süreci olmadığında, ofisin kendisinin de bir işlevi olmadığı açıktır. Şayet Hamas ofisini kapatma kararı alınırsa, bunu bu platformdan duyacaksınız” ifadelerini kullandı.

(foto altı) Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na bağlı Filistinli savaşçılar, 19 Temmuz 2023. (Reuters)

Daha önce Doha, Hamas ve İsrail arasındaki arabuluculuk faaliyetlerinin askıya alındığını duyurmuş, Katar Dışişleri Bakanlığı da bu kararı ‘ciddiyetsizlik ve şantajın reddedilmesi sonucunda’ aldıklarını açıklamıştı. Katar Dışişleri Bakanlığı tarafından o dönemde yapılan resmî açıklamalara göre, bu çabalar müzakerelerin son turunda bir anlaşmaya varılamaması üzerine askıya alındı.

El-Ensari, Katar'ın arabuluculuk çabalarına ancak Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek ve insani acılara son vermek için gerekli ciddiyet gösterildiğinde yeniden başlayacağını açıkladı. El-Ensari ayrıca, Katar'ın arabuluculuğunun şantaja maruz kalmasını kabul etmeyeceğini de vurguladı.

Mısır, Katar ve ABD aylardır İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına varılması ve iki taraf arasında esir ve mahkûmların takas edilmesi için dolaylı müzakereler yürütüyordu. Son anlaşmaya varma çabaları, İsrail'in kendi koşullarını karşılamadığı gerekçesiyle anlaşmayı reddetmesi, 6 Mayıs'ta Refah'a askeri bir operasyon başlatması ve ertesi gün Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına almasının ardından durdu.