Yeni Libya Başbakanı Başağa görevi devralmak için Trablus’a gidecek

Libya İstikrar Hükümeti Başbakanı Başağa iki gün içinde başkent Trablus’a gideceğini söyledi

Libya’nın başkenti Trablus'un güvenlik durumu konusundaki endişelerini dile getiren Libya İçişleri Bakanı, bir savaşın patlak verebileceği uyarısında bulundu (AFP)
Libya’nın başkenti Trablus'un güvenlik durumu konusundaki endişelerini dile getiren Libya İçişleri Bakanı, bir savaşın patlak verebileceği uyarısında bulundu (AFP)
TT

Yeni Libya Başbakanı Başağa görevi devralmak için Trablus’a gidecek

Libya’nın başkenti Trablus'un güvenlik durumu konusundaki endişelerini dile getiren Libya İçişleri Bakanı, bir savaşın patlak verebileceği uyarısında bulundu (AFP)
Libya’nın başkenti Trablus'un güvenlik durumu konusundaki endişelerini dile getiren Libya İçişleri Bakanı, bir savaşın patlak verebileceği uyarısında bulundu (AFP)

Zayed Hediyye
Ulusal Birlik Hükümeti’nden (UBH) bir önceki Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) İçişleri Bakanı olan Fethi Başağa’nın başbakanlığında kurulan yeni Libya İstikrar Hükümeti’ne (LİH) bir hafta önce Temsilciler Meclisi’nin (TM) güvenoyu verdi.
Ancak Başağa’nın atanması ve UBH Başbakanı Abdülhamid Dibeybe’nin görevden alınması kararını reddeden Trablus milislerinin güvenlik tehditleri nedeniyle Başağa henüz Trablus’a girip iktidara geçemedi.
Başağa, Dibeybe’nin başkent taburları liderleriyle askeri ittifak çemberini genişletmesinin ardından Trablus’a girişini çevreleyen tehlikelere rağmen iki gün içinde başkente gideceğini, tüm olasılıklarla yüzleşmeye hazır olduğunu açıkladı. Aynı zamanda Başağa’nın Dibeybe’yi sert bir şekilde eleştirerek benzeri görülmemiş suçlamalarda bulunması, iki yetkili arasındaki anlaşmazlıkların girdiği çıkmaza işaret ediyor.

Kanunen giriş
Hükümetinin önümüzdeki iki gün içinde başkent Trablus'a zorla değil kanunen gireceğini bildiren ve TM tarafından meşru Başbakan ilan edilen Başağa, “Yeni bir çatışma yaşanmayacak. Silaha başvurmayacağız” vurgusunda bulundu.
Hükümetinin paralel bir hükümet olmadığını, tüm tarafların Libya deneyiminden yararlanılarak her alandaki hizmetleri iyileştirme amacı güden tek hükümet olduğunu vurgulayan Başağa, “Doğu, Batı ve Güney'i bir araya getiren tek bir hükümet olmadan Libya'da reform veya barış olmayacak” ifadelerine başvurdu.

Mali hibelerin kontrolü
Halka açık şirketlerin daire, kurum ve organlarının başkanlarına gönderdiği mektupta Başbakan'ın izni olmadan devlete herhangi bir mali veya sözleşmeli yükümlülük getirilmemesini talep eden Başağa, bu karara uyulmamasının hem hukuki ihlal anlamına geldiği uyarısında bulundu.
Aynı zamanda, “Önceki hükümete ait hibeler, imtiyazlar ve maaş artışlarıyla ilgili konularda karar vermek üzere ulusal bir komite kurulacak. Vatandaşlar için gelirleri artırmanın önemine inanıyorum, ancak bunun rastgele bir şekilde olmaması gerekiyor” açıklamalarında bulundu.
Dibeybe’yi eleştiren Başağa, onun Libya mal varlığını özel mülk gibi tasarruf ettiğini, bu şekilde kendisine koruma sağladığını ve silahlı milislere ödeme yaptığını öne sürdü.
Geçen hafta görev yemini etmek için Tobruk'a gelemeyen bakanlardan yeni İçişleri Bakanı İsam Ebu Zeribe, Salı günü Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'in huzurunda anayasa yemini ettikten sonra görevlerini resmi olarak başladı. Aynı zamanda hükümetin Trablus'tan göreve başlaması yönündeki güvenlik düzenlemelerinden bahsetti.
Dibeybe hükümetindeki eski bakanın görev süresinin sona erdiğini duyuran Ebu Zeribe, tüm güvenlik müdürlüklerine, birimlere ve güvenlik sektörlerine Dibeybe hükümeti ile çalışmamaları çağrısında bulundu. Aynı zamanda devlet binası, kurumları ve hayati tesislerini güvence altına alma, başkentin ve sivillerin güvenliğini etkileyen güvenlik ihlallerini önleme yönündeki hazırlık derecesinin yükseltileceğini belirtti. İçişleri Bakanlığının Libya hükümetinin çalışmalarını Trablus'tan yürütmesi yönündeki gerekli tüm güvenlik düzenlemelerini tamamlama sürecinde olduğunu vurgulayan Zeribe, hükümetinin otoritenin barışçıl geçişi konusundaki hevesini de dile getirdi.

Başkent savaşı konusunda uyarı
Başkent Trablus’un güvenlik durumuna dair endişelerini dile getiren İçişleri Bakanı, aynı zamanda savaşın patlak vermesi uyarısında bulunarak “Bozgunculuğu sona erdirme ve iktidar saplantılıların masumları kanlı çatışmaya dahil edişlerini önleme yönünde gençlerimize, halkımıza ve devrimcilerimize güveniyoruz. Nitekim Libya şahısların üzerindedir; parayla satın alınamaz. Bireyin egemenliğini ortadan kaldırmayı hedefleyen Şubat Devrimi’nin saptırılmasına ve aile yönetiminin benimsenmesine izin vermeyeceğiz” vurgusunda bulundu.
Dibeybe’den Başağa'nın görmezden gelinmesi çağrısı
Hükümetinin önümüzdeki Haziran ayında seçimler düzenlenene kadar görevini sürdüreceğini açıklayan Dibeybe ise Cumartesi günü hükümet bakanlarıyla yaptığı görüşmede baskıları görmezden gelerek ana hedef olan seçimlere odaklanmaya çağırdı. Aynı zamanda “Başağa hükümetinin sahada yeri olmayacak” açıklamalarında bulundu.
Başağa’nın uçakla Mitiga Uluslararası Havaalanı’na geldiği yönündeki haberlerin, aynı zamanda bazılarının Başağa hükümetini reddetmek için buraya gelişi ardından bazı silahlı oluşumlar ise tekayyuzda olduklarını bildirmişti.

Şehre güvenli giriş
Temsilciler Meclisi Başkanlığı Medya Danışmanı Fethi el-Merimi, yaptığı basın açıklamasında “Dibeybe iktidarı devretme yolunda; Başağa ise Trablus'a silah zoruyla girmeyecek. Başağa, Dibeybe’nin görevini sorunsuz bir şekilde devretmesi yönünde çeşitli tarafların gerçekleştirdiği temaslar ve kanun zoruyla şehre girecek. Bugün Libya'da kimse çatışma istemiyor. Zirâ en nihayetinde Libyalılar kaybediyor. Ateşkese bağlıyız. Bugün ittifaka, uzlaşıya ve kurumlar devletinin istikrarına doğru gidiyoruz” ifadelerine başvurdu.

Mini hükümet
Diğer yandan Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, mevcut krizden çıkmak için konseyi ve parlamento arasında oybirliği ile bir mini hükümet kurulması çağrısında bulundu. “Devlet Yüksek Konseyi için önemli olan, hükümeti Başağa ya da Dibeybe’den hangisinin yönettiği değil. Asıl endişe seçimler, seçimlerin en kısa sürede, yasal ve şeffaf bir şekilde nasıl gerçekleştirileceği. Anayasal kaideyi kimin yönettiği değil, anayasal kural üzerinde anlaşmak asıl hedef” ifadelerine başvuran Mişri, Devlet Yüksek Konseyi’nin Başağa'nın şahsına değil, onun seçilmesindeki anayasal mekanizmaya itiraz ettiğini belirtti.
Aynı zamanda “Konsey; içişleri, dışişleri, adalet, savunma ve maliye bakanlıklarının taraf tutmayan, siyasi çekişmelerden bağımsız teknokratik bakanlıklar olduğunu göz önünde bulundurarak 30 bakanlık bir hükümet değil, seçimlere kadar işleri yürütecek bir mini hükümet arzusunda” ifadelerine başvurdu.

Hoş karşılama
Mısır ve Suudi Arabistan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüştüğü Riyad ziyareti son bulduğu sırada Salı günü ortak bir bildiride bulundu. İki ülke, Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA tarafından yayınlanan bildirilerinde Libya halkının duygularını dile getirmek, yasaları çıkarmak ve yürütme organına meşruiyet sağlamak ile görevli yasama organı sıfatındaki Libya Temsilciler Meclisi'nin son kararlarını desteklediklerini vurguladı.
Mısır ve Suudi Arabistan'ın ortak bildirisini memnuniyetle karşılayan Temsilciler Meclisi ise Salı günü yaptığı açıklamada iki ülkenin Libyalı tarafların kendi içlerinde bir siyasi çözüme ulaşmaya yönelik tüm çabaları destekleme, yabancı müdahaleleri reddetme, Libya istikrarı, birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasını vurgulama yönündeki istekliliğine övgüde bulundu.



Barzani: Irak'ın baş ağrısı seçimlerden sonra başlayacak

 Irak Bağımsız Seçim Komisyonu çalışanları, oy kullanma hazırlıkları kapsamında sandıkları taşıyor. (Reuters)
Irak Bağımsız Seçim Komisyonu çalışanları, oy kullanma hazırlıkları kapsamında sandıkları taşıyor. (Reuters)
TT

Barzani: Irak'ın baş ağrısı seçimlerden sonra başlayacak

 Irak Bağımsız Seçim Komisyonu çalışanları, oy kullanma hazırlıkları kapsamında sandıkları taşıyor. (Reuters)
Irak Bağımsız Seçim Komisyonu çalışanları, oy kullanma hazırlıkları kapsamında sandıkları taşıyor. (Reuters)

Önümüzdeki salı günü yapılacak olan parlamento seçimlerinden birkaç gün önce Irak’ta bekleyiş ve temkin havası hâkim. Ülkede giderek artan şekilde, seçimler sonrasındaki dönemde üst düzey makamlar üzerinde şiddetli bir çekişme yaşanabileceği ve önceki dönemlerde olduğu gibi hükümetin kurulmasının yeniden aksayabileceği yönünde konuşmalar yapılıyor.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, önümüzdeki dönemi Irak için ‘siyasi bir baş ağrısı’ olarak nitelendirerek, Bağdat'taki federal hükümet ile Erbil'deki bölgesel hükümet arasında devam eden anlaşmazlıkların ‘tüm Irak için baş ağrısına yol açacağı’ uyarısında bulundu.

Barzani, mevcut seçimleri yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirdi, ancak uzun süreli bir krizin önlenmesi için merkezi hükümet ile IKBY arasında, özellikle petrol, bütçe ve yetkiler konusunda süregelen anlaşmazlıkların çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani (AP)Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani (AP)

Üç pozisyon için yarış

2003 yılından bu yana Iraklılar, yazılı olmayan bir uzlaşma temelinde iktidarı paylaşıyorlar: Başbakanlık Şiilere, Cumhurbaşkanlığı Kürtlere ve Meclis Başkanlığı Sünnilere veriliyor. Ancak bu formül şu anda yeniden gözden geçirilmeye çalışılıyor.

Eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi, bu kez Sünni Araplara cumhurbaşkanlığı makamının verilmesi, karşılığında Kürtlerin meclis başkanlığını üstlenmesi, başbakanlığın ise Şiilerin elinde kalması önerisinde bulundu.

Bu arada Şii kampı, mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ile göreve geri dönmek isteyen selefi Nuri el-Maliki arasında açıkça bölünmüş durumda.

Maliki, ‘engelleyici üçte bir’ (yani hükümetin kurulmasını engelleme yetkisine sahip büyük bir azınlık) yönteminin kullanılma olasılığına işaret etti. Bu durum, uzun sürecek bir siyasi boşluk yaşanabileceği endişelerini artırdı.

Sudani ile Maliki arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Sudani, Sünni ve Kürt güçlerle ittifaklar kurarak parlamento çoğunluğunu elde etmeye çalışırken, Maliki, Tahran’a yakın Koordinasyon Çerçevesi’nin kendi arkasında saf tutmasına güveniyor. Ancak, ‘engelleyici üçte bir’ taktiğinin kullanılması olasılığı, Sudani'yi geçici başbakan konumunda tutabilir ve bu da yeni hükümetin kurulması gecikirse ona ek bir avantaj sağlayabilir.

Öte yandan, silahlı Şii gruplar ‘Şii çoğunluğun iktidarda olması gerektiğini’ vurguluyor. Onlara göre, 2003 yılında önceki rejimin devrilmesinden bu yana Şiiler ‘sadece birkaç yıl’ iktidarda bulunabildi; bu da onların gözünde güç dengesinde bir bozulmaya işaret ediyor.

Musul’daki aday afişlerinin önünden elektrikli bisikletiyle geçen bir genç (AFP)Musul’daki aday afişlerinin önünden elektrikli bisikletiyle geçen bir genç (AFP)

Dış etkiler

Dış güçler, yeni hükümetin şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor. ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya'nın adı, Bağdat'taki siyasi çevrelerde öne çıkıyor. Savaya, Bağdat'ta bir dizi önde gelen adayla görüşmelerde bulundu.

Buna karşılık İran'ın etkisi, 2020 yılında Bağdat'ta ABD'nin düzenlediği saldırıda öldürülen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani dönemine kıyasla azalmış görünüyor. Süleymani'nin halefi İsmail Kaani, Irak sahnesinde daha az etkili olarak görülüyor ve bu da Washington'a daha fazla manevra alanı sağlıyor.

Gözlemciler, bu bölünmelerin 2021 senaryosunun tekrarlanmasına yol açabileceğinden endişe ediyor. 2021'de, büyük siyasi bloklar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle hükümetin kurulması süreci bir yıldan fazla sürmüştü.

Irak anayasası, başbakanın atanması ve hükümetin kurulması için net süreler belirlemiş olsa da, gecikmeler için herhangi bir ceza öngörülmemesi, bu sürelerin önceki deneyimlerde büyük ölçüde sembolik kalmasına neden oldu.

Şii, Sünni ve Kürt güçler arasındaki bölünmenin devam etmesi ve ABD ile İran arasındaki rekabetin yeniden alevlenmesi ile birlikte, Barzani'nin bahsettiği ‘seçim sonrası baş ağrısı’ sadece siyasi bir metafor değil, hem Iraklılar hem de komşuları için beklenen bir gerçeklik gibi görünüyor.


Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
TT

Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)

Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi'nin de aralarında bulunduğu Tunuslu önde gelen muhalif isimler, dokuz gündür açlık grevinde olan ve sağlık durumunun ciddi şekilde kötüleştiğini söyledikleri tutuklu siyasetçiyle dayanışma amacıyla açlık grevine başlayacaklarını duyurdu.

Gözaltına alınan siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)Tutuklu siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)

Tunus'un ana muhalefet koalisyonu olan Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin kurucu ortaklarından Cevher Bin Mübarek, Şubat 2023'ten beri tutukluluğunu protesto etmek için geçen hafta yiyecek, su ve ilaç talebini reddederek açlık grevine başladı. Nisan ayında, insan hakları örgütleri tarafından eleştirilen toplu bir davada "devlet güvenliğine karşı komplo kurmak" ve "terör örgütüne üye olmak" suçlamalarıyla 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre Bin Mübarek'in ailesi ve muhalefetteki Nahda ve Cumhuriyetçi partilerin liderleri greve katılacaklarını açıkladı. Bin Mübarek'in babası, deneyimli aktivist İzzeddin Hazgui, Tunus'ta düzenlediği basın toplantısında, "Cevher'in durumu endişe verici ve sağlığı kötüleşiyor" diyerek, "Ailesi olarak yarın dayanışma açlık grevine başlayacağız" ifadelerini kullandı. Ancak hangi akrabalarının eyleme katılacağını belirtmedi. Hazgui, "Aktivistler olarak (Cumhurbaşkanı) Kays Said'i affetmeyeceğiz" dedi. İnsan hakları grupları daha önce, Cumhurbaşkanı Said'in Temmuz 2021'de iktidara gelmesinden bu yana Tunus'ta sivil özgürlüklerde keskin bir düşüş yaşandığı konusunda uyarıda bulunmuş ve eleştiride bulunanların çoğu hapse atılmıştı.

Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)

Uzun bir hapis cezasına çarptırılan 84 yaşındaki Gannuşi, resmi Facebook sayfasından yaptığı paylaşımda açlık grevine katıldığını duyurdu. Gannuşi, açlık grevinin Bin Mübarek’i desteklemeyi ve "yargı bağımsızlığını ve özgürlükleri savunmayı" amaçladığını belirtti. 2023'ten beri hapiste olan Gannuşi, "yasadışı yabancı fonlama" ve "devlet güvenliğine karşı komplo" da dahil olmak üzere çeşitli suçlamalarla 37 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gannuşi, bağımsızlığı olmayan ve yalnızca Said'in emirlerini yerine getiren yargıçlarla karşı karşıya gelmeyeceğini söyleyerek, tüm davalarda mahkemeye çıkmayı reddetti. Merkez Cumhuriyetçi Parti'nin tutuklu genel sekreteri Issam Chebbi de dün açlık grevine başladığını duyurdu. Parti lideri Wissam Sghaier, bazı parti üyelerinin greve katılacağını belirterek, parti genel merkezinin "oturma eylemi için açık olduğunu ve yarın sabah saat 8:00'de greve başlayacağımızı" vurguladı.

Cevher Bin Mübarek'in birkaç yakını ve Tunus İnsan Hakları Birliği'nden bir heyet, Bin Mübarek'in tutulduğu Tunus'un güneydoğusunda Bli'deki sivil cezaevini ziyaret ederek "sağlığında ciddi bir bozulma" olduğunu bildirdi. Serbest bırakılmasını talep etmek için cezaevi yakınında büyük bir kalabalık toplandı. Tunus İnsan Hakları Birliği, Bin Mübarek'i açlık grevini sonlandırmaya ikna etmek için "çok sayıda girişimde" bulunulduğunu, ancak kendisinin "reddettiğini ve kendisine yönelik adaletsizlik düzeltilene kadar greve devam etme kararlılığını" dile getirdiğini bildirdi. Çarşamba günü cezaevi yetkilileri, Bin Mübarek'in adını vermeden, açlık grevi sonucunda herhangi bir tutuklunun sağlık durumunun kötüleştiğini yalanlayan bir açıklama yayınladı.

Hapishanelerdeki açlık grevleri, Tunus'taki muhalefet liderlerinin çoğunun hapiste olduğu ve muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı Said'i Tunus'u "açık hava hapishanesine" çevirmekle ve yargıyı "otoriter yönetimi" pekiştirmek için kullanmakla suçladığı bir dönemde gerçekleşiyor. Said ise iddiaları kesin bir dille reddediyor.


İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
TT

İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)

İsrail, bugün yaptığı açıklamada, Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla Hamas'tan dün teslim aldığı cenazenin, 7 Ekim 2023'teki saldırıda öldürülen İsrail-Arjantin vatandaşı bir rehineye ait olduğunu duyurdu.

Ordu açıklamasında, "Ulusal Adli Tıp Enstitüsü'nde İsrail Polisi ve Askeri Hahamlık iş birliğiyle kimlik tespit işlemlerinin tamamlanmasının ardından" Lior Rodalev'in ailesine "cenazesinin İsrail'e defnedilmek üzere geri gönderildiği" bildirildi.

Bu gelişme, İsrail topçularını bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgeleri bombalaması ve ateşkesin 29. gününe girerken Şeridin çeşitli bölgelerinde yıkım operasyonlarının devam ettiği bir zamanda gerçekleşti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin haber ajansı Safa’dan aktardığına göre İsrail uçakları bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgelere üç hava saldırısı düzenledi. Bombalama, şehir üzerinde alçak irtifalı insansız hava araçları (İHA) uçuşları sırasında gerçekleşti.

Han Yunus'un kuzeydoğusundaki bölgelerde de kapsamlı yıkım operasyonları gerçekleştirildi. İsrail savaş gemileri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah açıklarında ateş açtı.

Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşması 10 Ekim'de yürürlüğe girdi.