Arap Koalisyonu’ndan Marib ve Hacca’da 34 hava operasyonu

Arap Koalisyonu’ndan Marib ve Hacca’da 34 hava operasyonu
TT

Arap Koalisyonu’ndan Marib ve Hacca’da 34 hava operasyonu

Arap Koalisyonu’ndan Marib ve Hacca’da 34 hava operasyonu

Yemen’de Husilerin neden olduğu gerilim artıyor. Birleşmiş Milletler’in Yemen krizinin çözümüne yönelik bir çerçeveye ulaşma çabaları devam ederken meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu, başta Marib ve Hacca olmak üzere darbeci milislerin saldırılarına karşı Yemen ordusuna verdiği desteği sürdürdü.
Koalisyon geçtiğimiz iki günde, Hacca ve Marib’de Husi milislere ait 34 hedefin vurulduğunu duyurdu. Suudi Arabistan haber ajansı SPA’nın aktardığı bir Twitter paylaşımına göre iki gün süren hava operasyonlarında Husi saflarında ölümler gerçekleşirken 22 askeri araç da imha edildi.
Husiler artan kayıpları nedeniyle başta Marib ve Hacca olmak üzere savaşçı toplama kampanyalarına devam etti. Yemen ordu medyası milislerin dün Marib’in kuzeybatı cephesinde can ve mal kaybına uğradığını bildirdi.
Yemen ordu medyasının aktardığı bilgilere göre 7. Askeri Bölge Operasyonları Direktörü Tuğgeneral Mansur ez-Zafni “Milis grupları cephedeki bölgelerden birine sızmaya çalıştı. Ancak askerlerimiz nöbetteydi” dedi. Yetkili, yaşanan çatışmada bazı Husi üyelerinin etkisiz hale getirildiğini, birçoğunun yaralandığını ve geri kalanların da kaçtığını belirtti.
Yemenli komutan, topçu birliklerinin İran destekli milislere yönelik operasyonlarında Husi cephesinde çok sayıda can ve mal kaybı yaşandığını kaydetti.
Husi milislerin sürdürdüğü gerilim nedeniyle halk arasında güvenli bölgelere göç devam ediyor.
Ülke İçinde Yerinden Edilenlerin Kamplarının Yönetimine İlişkin Yürütme Birimi geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir raporda, şubat ayı içerisinde Marib, Şabva, Hudeyde, Taiz ve Hacca illerinde 7 bin 953 kişiden oluşan bin 934 ailenin yerinden edildiğini açıkladı.
Rapora göre, yerinden edilen ailelerin yüzde 95’inin Taiz, Hudeyde, Şabva, Marib, Ibb, ed-Dali, el-Cevf ve Hacca’dan olduğunu, geri kalanların da Rayme, Sanaa, el-Beyda, Zamar, Amran ve Lahic’den geldiğini kaydetti.
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Ürdün’ün başkentindeki ofisinde düzenlediği bir dizi toplantı ile krizi çözecek bir çerçeveye ulaşmaya yönelik çabalarını sürdürdü. Grundberg’in perşembe gününe kadar devam ettirdiği toplantılar, Genel Halk Kongresi Partisi, Yemen Reform Cemaati Partisi (el-Islah), Yemen Sosyalist Partisi ve Nasırcı İttihatçı Halk Örgütü temsilcileriyle yapılan görüşmeleri de kapsıyordu. Yapılan açıklamalar Husi grubunun temsilcileri ile de toplantılar yapılmasının planlandığı yönünde.
Yemen hükümetinden yapılan son açıklamalara göre Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek, Arap Birliği’nin bakanlar düzeyindeki 157’inci oturumunda şu açıklamada bulundu:
“Yemen krizin başlangıcından bu yana Körfez Girişimi’nde ve uygulama mekanizmasında mutabık kalınan görev tanımına, kapsamlı ulusal diyalog konferansının sonuçlarına ve başta 2216 sayılı olmak üzere ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak kapsamlı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşmayı amaçlayan müzakereler düzenleniyor. BM girişimleri aracılığıyla darbeyi sona erdirmeye ve güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamaya çalışılıyor.”
Yemenli bakan, ‘terörist’ olarak nitelendirdiği Husi milisleri sadece iktidarı ele geçirmeye çalışmakla kalmayıp Yemen toplumunun yapısını değiştirmeye ve Yemen halkının modern bir sivil devlet inşa etme arzusuna uymayan, kötücül değerlerini yaymaya yönelik adımlar atmakla itham etti.
Bin Mübarek, BM Güvenlik Konseyi’nin Husi milislerini terörist bir grup olarak nitelendirerek Yemen’e yönelik yaptırımları uzatma kararını da memnuniyetle karşıladığını yinelediği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Milisler yıllardır terörü ve şiddeti kendilerine bir yöntem ve davranış biçimi olarak seçtiler. Bu durum onların bir terör örgütü olarak sınıflandırılmalarını sağlıyor. Zira milisler, sivillere karşı en iğrenç suçları ve ihlalleri işlemeye devam ederken Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde sivil yerleşimlere saldırı düzenlemeye, ticari gemilere saldırmaya ve uluslararası deniz yollarını tehdit etmeye devam ediyorlar.”
Bakan, BM’nin yeni kararının, İran askeri desteğinin Husilere ulaşmasını, savaşı uzatmasını, insani durumu daha kötü bir hale getirmesini ve Yemen’de barışı sağlamaya yönelik siyasi çabaları baltalamasını önlemek için güçlü prosedürlerle yürütülecek önemli bir adım olmasını umduğunu söyledi.  
Yemen Dışişleri Bakanı, İran’ı ve Arap bölgesindeki askeri kollarını açık bir şekilde uluslararası hukuku ihlal etmeleri, Husi milislerine destek vermeleri ve Yemen’in iç işlerine karışmaya devam etmeleri sebebiyle ‘ulusal güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturmakla’ suççladı.
Bin Mübarek, Suudi Arabistan liderliğindeki Arap Koalisyon’nun, Yemen’i savunma, darbeye karşı mücadelede meşru hükümeti destekleme, Yemen’deki İran projesine son verme, bölgede güvenlik ve istikrarı yeniden sağlama yönündeki çalışmalarına dikkat çekerek Yemen meşru hükümetini destekleme çabalarına övgüde bulundu.



Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
TT

Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)

Suriye hükümeti tarafından dün yapılan açıklamada federal sistemin reddedildiği bir kez daha ifade edilirken Kürt güçlerine orduya katılmaları çağrısı yapıldı. Kürt ve resmi Suriye kaynaklarına göre bu karar Cumhurbaşkanı Ahmed Şer'in Suriye Demokratik Güçleri Komutanı Mazlum Abdi ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın katıldığı bir toplantıda alındı.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre Suriyeli bir Kürt yetkili, Şara ve Abdi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni (KDSÖY)Suriye devletine entegre etme çabalarını görüşmek üzere bir araya geldiğini ifade etti.

Kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan yetkili, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack'ın da toplantıya katıldığını söyledi.

Toplantının, ‘KDSÖY ile Şam hükümeti arasındaki ilişkiler ile ekonomik ve askeri konuların’ görüşülmesi için düzenlendiğini de sözlerine ekledi.

Bu toplantı, Şara ve Abdi arasında henüz uygulanmayan bir ikili anlaşmanın imzalanmasından dört ay sonra gerçekleşti.

Şara’nın 10 Mart'ta ABD’nin himayesinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Abdi ile imzaladığı anlaşma, ‘Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır geçişleri, havaalanı, petrol ve gaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimi altına alınmasına’ ilişkin maddeler içeriyordu.

Ancak KDSÖY, anayasal bildirinin ardından hükümetin çeşitliliği yansıtmadığını söyleyerek yönetimi eleştirdi. Kürt güçler geçtiğimiz ay ‘merkezi olmayan demokratik’ bir devlet talebinde bulunmuş, Şam ise buna ülkede ‘bölünme girişimlerini’ reddettiğini vurgulayarak yanıt vermişti.

Suriye hükümetinden bir kaynak dün devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “Suriye devleti, ‘tek Suriye, tek ordu, tek hükümet’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı olduğunu yineler ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne aykırı her türlü bölünme veya federalizm biçimini kesin bir şekilde reddeder” ifadelerini kullandı.

Kaynak, “Suriye ordusu, tüm vatandaşları birleştiren ulusal bir kurumdur. Devlet, SDG'den Suriyeli savaşçıların anayasal ve yasal çerçeve içinde ordunun saflarına katılmasını memnuniyetle karşılıyor” dedi.

Kaynak ayrıca, ‘imzalanan anlaşmaların uygulanmasındaki herhangi bir gecikmenin ulusal çıkarlara hizmet etmeyeceği, aksine durumu karmaşıklaştıracağın ve Suriye'nin tüm bölgelerinde güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına yönelik çabaları engelleyeceği’ uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Şara, geçtiğimiz yıl aralık ayında İslamcı grupların ittifakının başında eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimini devirerek Şam'da iktidarı ele geçirdi. O tarihten bu yana Şara, Suriye'deki tüm askeri grupların lağvedilmesini savunuyor.

Ancak Suriyeli Kürtler, on binlerce erkek ve kadından oluşan askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Suriye'nin birliğini korumak ve ülkede güvenliği yeniden tesis etmek, yeni yetkililer için başlıca zorluklar arasında yer alıyor.

On yıllardır ötekileştirilmeye ve dışlanmaya maruz kalan Suriyeli Kürtler, bugün yeni iktidarın karar alma sürecini merkezileştirme ve geçiş döneminin yönetiminden önemli unsurları dışlama çabalarını eleştiriyorlar.

SDG lideri Abdi, mayıs ayı sonlarında bir televizyon röportajında “Şam ile yaptığımız anlaşmaya bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmeye çalışıyoruz” dedi. Ancak ‘Suriye'nin merkezi olmayan, tüm bileşenlerinin tüm haklarına sahip olduğu ve kimsenin dışlanmadığı bir ülke olması’ konusunda kararlı olduğunu da vurguladı.

Şara, Şam’da iktidarı devralmasının ardından tüm silahlı grupların feshedileceğini açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, DEAŞ’ı 2019 yılında son kalesinden de kovana kadar mücadelede etkinliğini kanıtlamış olan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Kürt özyönetim, Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda, Şam’daki kaynaklara ihtiyaç duyduğu en önemli petrol ve doğalgaz sahalarını da içeren geniş bir alanı kontrol ediyor. Aralarında binlerce yabancının da bulunduğu DEAŞ üyelerini de kamplarda ve gözaltı merkezlerinde tutuyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani daha önce yaptığı bir açıklamada, KDSÖY’le imzalanan anlaşmanın maddelerinin uygulanmasında ‘oyalanmanın ülkedeki kaosu uzatacağını’ söylemişti.