Avrupa endişeli: Rusya’nın Ukrayna’dan sonraki hedefi hangi ülke olacak?

Roma’daki göstericiler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgal eylemlerini kınadı (EPA)
Roma’daki göstericiler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgal eylemlerini kınadı (EPA)
TT

Avrupa endişeli: Rusya’nın Ukrayna’dan sonraki hedefi hangi ülke olacak?

Roma’daki göstericiler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgal eylemlerini kınadı (EPA)
Roma’daki göstericiler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgal eylemlerini kınadı (EPA)

Rusya’nın Ukrayna’daki şiddetli savaşını yakından izleyen bazı Avrupa ülkeleri, sıranın kendilerine geleceğine dair endişeleniyor.
ABC News’in haberine göre, Batılı yetkililer, en savunmasız aktörlerin NATO veya Avrupa Birliği (AB) dışındaki ülkeler olabileceğini söylüyor.
Bu nedenle, her ikisi de eskiden Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Ukrayna’nın komşusu Moldova ve Rusya’nın komşusu Gürcistan’a ek olarak Bosna-Hersek ve Kosova gibi Balkan devletleri savunmasız olarak kabul edilebilir.
Ancak analistler, Moskova’nın doğrudan askeri müdahalesi veya siyasi istikrarsızlaştırma girişimleri nedeniyle Karadağ’ın yanı sıra Estonya, Letonya ve Litvanya gibi NATO üyelerinin bile risk altında olabileceği konusunda uyarıyor.

“Putin’in hedefi sadece Ukrayna değil”
Alman Marshall Fonu’nun Varşova Ofisi Müdürü Michal Baranowski, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin baştan beri bunun sadece Ukrayna ile ilgili olmadığını söyledi” dedi.
Baranowski AP’ye verdiği demeçte, “Putin Kiev’deki hükümetin değişmesi de dahil olmak üzere taleplerini sıralarken bize ne yapmak istediğini anlattı. Ancak aynı zamanda NATO’nun doğu kanadından ve Doğu Avrupa’nın geri kalanından da bahsediyordu” diye konuştu.
Ukrayna iki haftadır süren Rus saldırısına karşı sert bir direniş gösterirken, Baranowski, “Diğer hedeflerini nasıl gerçekleştireceği şu anda tam olarak belli değil” ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Ukrayna’daki savaşın, Moskova’nın bölgesel egemenliğini yeniden kurmaya çalışan eski Varşova Paktı üyelerine yönelik daha geniş çaplı saldırıların ‘sadece başlangıcı’ olabileceğine dair Avrupa’daki derin endişelerin farkında.

“Rusya Ukrayna’da durmayacak”
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell konuya dair şu yorumu yaptı;
“Rusya Ukrayna’da durmayacak. Komşularımız Moldova, Gürcistan ve Batı Balkanlar için endişeliyiz. Rusya’nın istikrarsızlaştırmasıyla karşı karşıya kalabilecek Batı Balkanlar, özellikle de Bosna’ya göz kulak olmalıyız.”
ABC News’in mevcut bölgesel duruma yönelik analizi şöyle;

Moldova
Komşusu Ukrayna gibi, eski Sovyet cumhuriyeti Moldova’nın doğusunda, bin 500 Rus askerinin konuşlandığı Transdinyester olarak bilinen tartışmalı bölgede ayrılıkçı bir ayaklanma yaşanıyor.
Moldova askeri açıdan tarafsız olmasına ve NATO’ya katılma planı olmamasına rağmen, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin ardından Batı ile ilişkileri güçlendirmek için resmi olarak AB üyeliği için başvuruda bulundu.
Avrupa’nın en yoksul ülkelerinden biri olan 2,6 milyon nüfuslu ülke, savaştan kaçan on binlerce Ukraynalıya ev sahipliği yapıyor. 
Rusya’nın işgal adımı, Moldova’da yalnızca insani kriz konusunda değil, aynı zamanda Putin’in Dinyester Nehri’nin doğusundaki ayrılıkçıları Ukrayna’nın stratejik limanı Odessa üzerinden Ukrayna’ya bağlamaya çalışabileceği yönündeki endişeler nedeniyle de korkuları artırdı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, geçen hafta Moldova’yı ziyaret ederek, “Moldova ve aynı şekilde tehdit edilebilecek diğer tüm ülkelerin yanındayız” dedi.
Moldova Devlet Başkanı Maia Sandu ise, Transdinyester’deki Rus güçlerinin duruşunu değiştirdiğine dair henüz bir belirti olmadığını söyledi.
Ancak Sandu, bu konuda endişe olduğunu vurgulayarak, “Bu bölgede artık kendimizi güvende hissetmemiz mümkün değil” diye konuştu.

Gürcistan
Gürcistan hükümet güçlerinin, Ağustos 2008’de Moskova destekli ayrılıkçı Güney Osetya’nın kontrolünü yeniden ele geçirmeye çalıştıkları dönemde Rusya ile Gürcistan arasında savaş patlak verdi. 
Rusya, Gürcü ordusunu beş gün süren çatışmalarda bozguna uğrattı ve savaşta yüzlerce kişi öldü.
Daha sonra Rusya, Güney Osetya ve bir diğer ayrılıkçı bölge olan Abhazya’yı bağımsız devletler olarak tanıdı ve oradaki askeri varlığını güçlendirdi.
Batı eğilimli Gürcistan hükümeti, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal eylemlerini kınadı, ancak Kiev’in Gürcistan-Rusya savaşı sırasında gösterdiği dayanışmayı göstermedi. 
Yüzlerce Gürcü gönüllünün, Ukrayna’da Rusya ile savaşan uluslararası lejyona katılması yetkililer tarafından engellendi.
Gürcistan hükümeti de, geçtiğimiz hafta AB üyeliği için başvurdu.

Baltık devletleri
Letonya, Litvanya ve Estonya’da Sovyet yönetiminin hatıraları hala taze. 
NATO, Ukrayna’nın işgale maruz kalmasından bu yana, doğudaki müttefiklerindeki asker varlığını artırmak için hızla hareket ederken, Washington ek destek sözü verdi.
Rusya’nın 24 Şubat’ta attığı işgal adımından önceki gerilimler, Baltık devletlerinin sakinlerine, -özellikle de bir dönem Sovyet kontrolü altında yaşayan yaştakilere- toplu sürgünleri ve baskıyı hatırlattı.
Üç ülke, 2. Dünya Savaşı sırasında Josef Stalin tarafından ilhak edildi ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını yeniden kazandı.
Letonya, Litvanya ve Estonya, 2004’te NATO’ya katılarak kendilerini ABD ve Batılı müttefiklerinin askeri koruması altına aldılar. 
Bu üç ülke, NATO’nun kararlılık göstermesinin sadece söylemle değil, eylemle de gerekli olduğunu vurguluyor.
Hafta başında Letonya’nın başkenti Riga’yı ziyaret eden Blinken, Baltık ülkelerinin Rusya’nın Avrupa’da bastırdığı ‘otokrasi dalgasına karşı duran bir demokratik duvar oluşturduğunu’ söyledi.

Balkanlar
Rus birliklerinin, tüm komşu ülkelerde konuşlanmış NATO güçleriyle çarpışmadan Balkanlar’a ulaşması zor olacaktır.
Ancak Moskova, tanklarla, gelişmiş hava savunma sistemleriyle ve savaş uçaklarıyla silahlandırdığı müttefiki Sırbistan’ın yardımıyla, halihazırda yaptığı gibi bölgeyi istikrarsızlaştırabilir.
Kremlin, hiçbir zaman Sovyet bloğunun bir parçası olmamasına rağmen, bu bölgeyi her zaman kendi nüfuz alanı olarak gördü.
1990’larda yaşanan yıkıcı bir iç savaş, geride en az 120 bin ölü ve milyonlarca evsiz bıraktı. 
Batı Balkanlar’ın en büyük devleti olan Sırbistan, genel olarak Sırp liderliğindeki Yugoslavya’nın dağılmasını acımasız güçle engellemeye çalışarak savaşı başlatmakla suçlanıyor.
Batı’da, Rusya’ya karşı uluslararası yaptırımlara katılmayı reddeden Moskova yanlısı Sırp liderliğinin, komşularını, özellikle de azınlık Sırpların bölünmekle tehdit ettiği Bosna-Hersek’i daha da istikrarsızlaştırmak için Ukrayna’ya odaklanmayı deneyebileceğine dair endişeler var.
Sırp yetkililer, komşu ülkelere müdahale ettiklerine dair suçlamaları defalarca yalanladı, ancak Bosnalı Sırplar ve liderleri Milorad Dodik’in ayrılıkçı hareketlerine zımni destek verdiler.

Ukrayna savaşındaki jeopolitik gerçekler

Putin'in Ukrayna'daki ‘iyimser stratejisinin’ kusurları



Havacılık sektöründeki kadınların üçte birinden fazlası cinsel saldırıya uğruyor

Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)
Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)
TT

Havacılık sektöründeki kadınların üçte birinden fazlası cinsel saldırıya uğruyor

Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)
Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)

Yeni bir araştırmaya göre havacılık sektöründeki kadınların üçte birinden fazlası işle ilgili cinsel saldırıya maruz kalıyor.

Unite sendikasının gerçekleştirdiği son derece önemli araştırmada, havacılık sektöründeki 30 bin kadına iş yerindeyken, işe giderken, mesai saatleri içinde veya dışında bir iş arkadaşının ya da başkasının cinsel tacizine maruz kalıp kalmadıkları soruldu.

Sonuçlar, kadın kabin ekibi, ön büro personeli ve bagaj görevlilerinin yüzde 34'ünün işyerinde cinsel saldırıya uğradığını ortaya koydu.

Buna ek olarak, ankete katılan kadınların yüzde 11'i işyerinde cinsel zorlama kurbanı olduklarını söyledi. Bu, bir kişinin cinsel faaliyette bulunması için açık rızası olmayan birine baskı yapması, onu kandırması, tehdit veya manipüle etmesi anlamına geliyor.

Unite'ın Cinsel Tacize Sıfır Tolerans kampanyası kapsamında yapılan anket, çalışanların yüzde 67'sinin istenmeyen flört, el kol hareketi ya da cinsel ifadelere maruz kaldığını, yüzde 65'ine cinsel açıdan saldırgan şakalar yapıldığını, yüzde 55'ine uygunsuz şekilde dokunulduğunu ve 10 kişiden 4'ünden (yüzde 40) fazlasıyla bir yönetici, iş arkadaşı ya da yolcu gibi üçüncü bir kişi tarafından pornografik görüntüler paylaşıldığını ya da gösterildiğini ortaya koydu.

İşyerinde cinsel tacize uğradığını bildirenlerin çoğu bunun tek seferlik olmadığını, neredeyse yarısı (yüzde 47) iki kereden fazla, üçte biriyse (yüzde 34) bir kereden fazla yaşadığını söyledi.

Katılımcıların çoğu yaşadıkları veya tanık oldukları tacizi kendilerine inanılmayacağı veya işlerini riske atacakları endişesiyle bildirmediklerini, bazılarıysa bildirdiklerinde ciddiye alınmadıklarını düşündüklerini belirtti.

Dörtte üçünden fazlası (yüzde 76) konunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını söyledi.

Bir kadın "Yolcuların cinsel tacizine uğradım ve yönetim bu konuda hiçbir şey yapmıyor" dedi.

Yolcuların gelip gittiğini ve onları tekrar görme ihtimalinizin çok düşük olduğunu söylüyorlar.

Bir diğeriyse şunları söyledi:

Yönetim, cinsel saldırı geçmişi olduğu bilinen bir mürettebat üyesinin bana uygunsuz bir şekilde dokunduğu deneyimime gülüp geçti. Onu korudular, beni değil.

Unite Genel Sekreteri Sharon Graham şöyle dedi:

Personel güvenliği sivil hava taşımacılığı sektöründeki işverenler için en yüksek öncelikler arasında yer almalı ancak anketimizin sonuçları çok üzücü ve kadın çalışanların patronlar tarafından hayal kırıklığına uğratıldığını gösteriyor. Hiç kimse işyerinde cinsel tacize maruz kalmamalı. Unite olarak sıfır tolerans yaklaşımını benimsemeye kararlıyız ve göz yuman her işvereni uyaracağız. İşyerinde tacizi kesin olarak ortadan kaldırmak için her adımda mücadele edeceğiz. Her çalışan güvenli bir çalışma ortamını hak eder ve tacizi bildirebilmeli.

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal