ABD, Suriye rejiminin kontrolü dışındaki bölgeleri yaptırımlardan muaf tutmaya hazırlanıyor

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kentinde görülen iki ABD askeri (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kentinde görülen iki ABD askeri (Şarku’l Avsat)
TT

ABD, Suriye rejiminin kontrolü dışındaki bölgeleri yaptırımlardan muaf tutmaya hazırlanıyor

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kentinde görülen iki ABD askeri (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kentinde görülen iki ABD askeri (Şarku’l Avsat)

ABD Başkanı Joe Biden’ın ekibi, Suriye’nin kuzeyi ve kuzeydoğusunda ‘rejim kontrolü dışındaki bölgelerde’ çalışmaları için yatırımcıların ve özel şirketlerin ABD yaptırımları ile Ceaser (Sezar)Yasası’ndan muaf tutulmalarını içeren ‘büyük karar’ üzerinde son dokunuşları yapıyor.
Karar, Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD destekli Kürt ve Arap güçlerinden oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Ankara destekli gruplara bağlı Fırat Kalkanı güçlerinin kontrolündeki bölgeleri kapsıyor. Ancak ABD bu kararın, Halep kırsalında Kürt nüfusun ağırlıkta olduğu Afrin’deki ‘Zeytin Dalı’ bölgesi ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) terör örgütü kategorisine aldığı Heyet Tahriru’ş Şam’ın varlık göstermesi sebebiyle ülkenin kuzeybatısındaki İdlib bölgesini kapsamasını reddetti.
Bu muafiyetler insani yardımlar, ‘erken toparlanma’, koronavirüs ile mücadeleyle ilgili diğer muafiyetlere ve Mısır’dan Lübnan’a Ürdün ve Suriye üzerinden geçecek Arap gaz boru hattı muafiyet kararına benzemeyecek. Aksine bu muafiyetler altyapıya ilişkin meselelerde yatırım ve iş insanlarının faaliyetiyle ilgili.
Muafiyetler meselesi, ABD’de Suriye dosyasından sorumlu Ethan Goldrich’in bu ayın başında Washington’da Arap ve Batı ülkeleri ile Türkiye’nin katıldığı toplantıda masaya yatırıldı.
Ayrıca bu toplantı, Goldrich ve BMGK’da Suriye dosyasından sorumlu Zehra Bill’in Türkiye, Suriye’nin kuzeydoğusu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve diğer ülkelere düzenledikleri seyahat turunun ana hedefiydi.
ABD’nin kanaatine göre, muafiyetler birinci olarak ABD’nin DEAŞ’a ve teröre karşı savaşındaki müttefiki SDG’ye destek sunmayı, ikinci olarak aşırıcılığın ana kaynağı olan yoksulluğu sınırlandırmayı ve ekonomik durumu iyileştirmeyi, üçüncü olarak ise, Ukrayna savaşı sonra Moskova ve Şam’a baskı mesajı göndermeyi amaçlıyor.
Konuyla ilgili tartışmalar, Ankara’nın ABD’nin adımından duyduğu rahatsızlığı ortaya çıkardı. Çünkü bu adım, Ankara’nın terör örgütü olarak sınıflandırdığı Kürt YPG güçlerinin ana omurgasını oluşturduğu SDG’yi destekliyor ve muafiyetler Türk nüfuzu altındaki Zeytin Dalı ve İdlib’i kapsamıyor.
Ayrıca Ankara, Avrupa ülkelerinin Özerk Yönetim’e ve SDG’nin siyasi kanadı Suriye Demokratik Meclisi’ne (SDM) ‘siyasi meşruiyet’ kazandırmak için attığı diğer adımlardan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
Arap ülkeleri de ABD’nin bu adımının, ‘2254 sayılı BM kararına göre Suriye’nin egemenliğine saygı gösterilmemesine’ ve ‘Suriye’deki bölünmeyi artırmasına’ katkı yapmasından duydukları endişeyi dile getirdiler.
Suriye üç nüfuz bölgesine bölünmüş durumda: Birinci bölge, Rusya-İran destekli Suriye hükümetinin kontrolü altında bulunuyor ve ülkenin yüzde 65’ini kapsıyor, ikinci bölge, ABD destekli SDG’nin kontrolü altında ve yüzde 23’ü kapsıyor. Üçüncü bölge ise, Türkiye destekli muhalif savaşçı grupların kontrolünde bulunuyor.
Biden yönetiminin ekibi nihai bir formüle ulaşır ulaşmaz, ABD Hazine Bakanlığı petrol ve gazı kapsamayacak olan bu muafiyet kararını ilan edecek. Suriye’deki petrolün yüzde 90’ı ve gazın yarısı Fırat’ın doğu bölgesinde bulunuyor. Bu bölgede halihazırda günde 80 bin varil petrol üretiliyor. Petrolün bir kısmı, ABD’nin yaptırım listesinde yer alan ‘savaş zenginleri’nin Kamışlı ve Şam arasında yaptığı ayarlamalar üzerinden Suriye hükümet bölgelerine gönderiliyor.
ABD’nin eski Başkanı Donald Trump 2019’un sonunda Suriye’nin kuzeydoğusundan çekilme kararından geri adım atmış ve ‘petrolü korumaları’ için yaklaşık 900 askerin Fırat’ın doğusunda ve Tanf Üssü’nde kalmasına karar vermişti.
Washington 2020’nin başında ABD'de adı pek duyulmamış bir petrol şirketi olan Delta Crescent Energy şirketine Suriye’deki petrol kuyularında çalışması için muafiyet tanıdı. Ancak 30 Nisan 2021’de muafiyetin yenilenme zamanı geldiğinde Biden yönetimi bu muafiyeti uzatmadı. Söz konusu şirket diğer uluslararası şirketlerin anlaşmalarına tabi olan petrol kuyularında çalıştı.
Biden’ın ekibi, ABD güçlerinin ‘petrol için’ değil aksine DEAŞ kalıntılarıyla savaşmak için Suriye’de bulunduğunu söylüyor. SDG Lideri Mazlum Abdi, Kasım 2021’de Al Monitor’a verdiği röportajda, Suriye’nin son 70 yıldan bu yana en ağır kuraklık dalgasına tanık olmasının yanı sıra yoksulluğun yayılması ve iş fırsatlarının azalmasının DEAŞ örgütünün eleman devşirmesine verimli bir zemin hazırladığını söyledi ve DEAŞ’ın bu yılın başında Haseke’deki Guveyran Hapishanesi’nde çıkardığı isyana işaret etti.
ABD Dışişleri Bakanlığı 2022 mali yılında Suriye’de istikrarı sağlamak için 125 milyon dolar ekonomik yardım talebinde bulundu. Washington, Moskova ile sınır üzerinden insani yardımları ulaştırma kararını uzatan bir taslak üzerinde anlaştı. Washington, Irak ile Suriye’nin doğusu arasındaki El-Yarubiyye Sınır Kapısı’nın açılması hususunda Moskova’yı ikna etmede başarılı olamadı. Ancak Kamışlı ve Erbil arasında yaptığı arabuluculukta başarılı oldu ve Fırat’ın doğusuna yeni bir askeri operasyon başlatmaması konusunda Ankara’yı ikna etti.



İsrail savaş uçakları, Husilere ait 53 noktayı bombaladı, Galaxy Leader gemisini batırdı

Yemen'in Hudeyde Limanı’nda, İsrail'in yakıt depolarını hedef almasının ardından büyük bir yangın çıktı (AFP)
Yemen'in Hudeyde Limanı’nda, İsrail'in yakıt depolarını hedef almasının ardından büyük bir yangın çıktı (AFP)
TT

İsrail savaş uçakları, Husilere ait 53 noktayı bombaladı, Galaxy Leader gemisini batırdı

Yemen'in Hudeyde Limanı’nda, İsrail'in yakıt depolarını hedef almasının ardından büyük bir yangın çıktı (AFP)
Yemen'in Hudeyde Limanı’nda, İsrail'in yakıt depolarını hedef almasının ardından büyük bir yangın çıktı (AFP)

 

İsrail ordusu dün, Hudeyde, Ras İsa ve Salif limanlarında Husilere ait hedefleri ve Ras el-Hatib’deki elektrik santralini vurduğunu açıkladı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee yaptığı açıklamada, İsrail’in onlarca savaş uçağıyla Husilere ait altyapı tesislerini bombaladığını ve tahrip ettiğini söyledi. Adraee açıklamasında, “Bu saldırılar, Husi rejiminin İsrail Devleti'ne, vatandaşlarına ve sivil altyapısına karşı topraklarına yönelik insansız hava araçları (İHA) ve karadan karaya füzeler fırlatılması da dahil olmak üzere tekrarlanan saldırıları çerçevesinde gerçekleştirildi” dedi.

İsrail ordusu, hedeflerinin arasında Husilerin 2023 yılının kasım ayında ele geçirdiği ‘Galaxy Leader’ adlı ticari geminin de bulunduğunu açıklarken, Husilerin gemide uluslararası sularda deniz araçlarını izlemek için bir radar sistemi kurduğunu öne sürdü. İsrail basını, saldırı sırasında Yemen'e 53 bomba atıldığını bildirdi.

Husiler, Galaxy Leader'ın İsrail gemisi olduğunu ve ticari gemilerin İsrail'e gitmesini engellemek amacıyla Kızıldeniz'den Hudeyde'ye götürdüklerini açıklamıştı. İsrail ise geminin İngiltere'ye ait olduğunu ve Japonya tarafından işletildiğini duyurmuştu.

Husilerin kontrolündeki medya kuruluşları, İsrail'in Hudeyde, Ras Isa ve Salif limanları ve Ras Hatib’deki elektrik santraline karşı hava saldırıları düzenlendiğini doğruladı. İsrail saldırıları sonucunda ölen veya yaralananların olduğu yönünde henüz bir haber gelmedi.

İsrail ordusu dün akşam Yemen'deki Hudeyde, Ras İsa ve Salif limanları ile Ras el-Hatip’deki elektrik santralinin tahliye edilmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştu. İsrail Ordu Sözcüsü Adraee, yazılı olarak yaptığı açıklamada, “Hudeyde, Ras İsa ve Salif limanları ile Ras el-Hatip’deki elektrik santralinde bulunanlara, terörist Husi rejiminin kontrolü altında bulunanlara acil uyarı. İsrail ordusu, bu bölgelerde yürütülen askeri faaliyetler nedeniyle yakın zamanda bu bölgelere hava saldırıları düzenleyecektir. Güvenliğiniz için, belirtilen bölgelerde bulunanların yanı sıra bu bölgelere yakın demirlemiş gemilerin de derhal tahliye edilmesini tavsiye ederiz” ifadelerini kullandı.

Deniz güvenlik kaynakları dün sabah, ‘Magic Seas’ adlı Liberya bandıralı Yunan yük gemisinin önce sekiz küçük tekne tarafından silahlı ve roketli saldırıya uğradığını, ardından da dört deniz aracı tarafından saldırı düzenlendiğini bildirdi.

İran ile ittifak halindeki Yemenli Husiler, 2023 yılının kasım ayından bu yana Kızıldeniz’de seyrüsefer halinde olan nakliye gemilerine karşı 100'den fazla saldırı düzenledi. Husiler, bu saldırıları İsrail ile Hamas arasındaki savaşta Filistinlilerle olan dayanışmalarının bir göstergesi olarak nitelendiriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Husiler bu süre zarfında iki gemiyi batırdı, bir gemiyi ele geçirdi ve en az dört denizciyi öldürdü. Bu saldırılar küresel seyrüsefer trafiğini aksattı ve denizcilik şirketlerini rotalarını değiştirmek zorunda bıraktı. Bu durum, ABD'yi bu yıl Husilere karşı yoğun saldırılar düzenlemeye itti.

ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz mayıs ayında, ülkesinin Yemen'deki Husilere ait hedefleri bombalamayı durdurduğunu açıkladı ve milislerin Ortadoğu'daki önemli seyrüsefer güzergahlarından akışı engellemeyi bırakmayı kabul ettiğini belirtti.

Husiler geçtiğimiz haziran ayında, Washington'ın İsrail'in İran'a yönelik saldırılarına katılması halinde, Kızıldeniz'deki ABD gemilerini hedef alacakları tehdidinde bulunsa da ABD'nin geçtiğimiz ay İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırısının ardından şimdiye kadar bu tehdidi gerçeğe dönüştürüp dönüştürmeyeceklerini açıkça ifade etmediler.