Nahda Hareketi, terör hücreleri ile bağlantısına ilişkin iddiaları yalanladı

Nahda dün Tunus’un başkentinde konferans düzenledi. (EPA)
Nahda dün Tunus’un başkentinde konferans düzenledi. (EPA)
TT

Nahda Hareketi, terör hücreleri ile bağlantısına ilişkin iddiaları yalanladı

Nahda dün Tunus’un başkentinde konferans düzenledi. (EPA)
Nahda dün Tunus’un başkentinde konferans düzenledi. (EPA)

Nahda Hareketi Sözcüsü İmad el-Humeyri, Hareket’in başkentteki merkezinde dün düzenlenen basın toplantısında şu an çok sayıda Tunuslunun terör yuvalarına sürülmesiyle ilgili davaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Davayı inceleyen yargının, ‘hareketin liderleri tarafından ileri sürülen birçok iddiaya’ rağmen Nahda’nın liderleri arasında söz konusu dosyayla herhangi bir bağlantı olduğunu kanıtlayamadığını vurguladı. Humeyri ayrıca solcu partilerin Nahda liderlerine yönelttiği çok sayıda suçlamayı ve bunların siyasi suikastlarla ilişkisini ortaya çıkarma tehdidine dikkat çekti.
Yıllar önce suikasta uğrayan politikacılar Şukri Belayid ve Muhammed Brahmi’nin savunma ekibinin, Yargı Konsyei’ni dağıtmak için görevlendirildikten sonra kötü faaliyetlerine geri döndüğünün altını çizen Sözcü Humeyri, siyasi suikast dosyasındaki zanlıların ‘şu an cezaevinde’ olduğunu vurguladı.
Humeyri, Nahda Hareketi’nin liderlerinin tüm sorumluluğu almaya hazır olduğunu belirttiği açıklamasında Tunus yargısının halen bağımsız olduğunu, İlk Derece Mahkemesi’nin başkentteki hareketin iki seçim listesini akladığını gösteren kanıtlarla herhangi bir ihlal veya seçim suçu işlemediklerini söyledi. Söz konusu listelerden birinin başkanlığını dış kaynak sağlamakla suçlanan parti lideri Raşid Gannuşi yapıyor.
Humeyri, temel gıda maddelerinin tekelleştirilmesi ve spekülasyona karşı yürütülen başkanlık kampanyasıyla ilgili olarak siyasi ve sivil güçleri ‘çökmek üzere olan ekonomik duruma gerçek ve gerçekçi alternatifler bulmak amacıyla” vizyonlarını birleştirmeye çağırdı. Piyasadan temel malzemelerin kaybı, yüksek fiyatlar ve haksız artışlar nedeniyle tıkanmış sosyal gerçekliğin, krizi sona erdirmek için kapsamlı bir ulusal diyalog için olumlu bir atmosfer sağladığına dikkat çekti.
Nahda Hareketi’nin Hukuk Bürosu Başkanı Zeyneb Brahmi de tüm vatansever ve özgür insanların, kendisine yönelik suçlamalardan aklanan ve haksız yere gözaltılar karşısında kararlılığını koruyan Nureddin el-Buhayri davasını desteklediğini ifade etti. Zorla gözaltının sona ermesi göz önüne alındığında, ‘keyfiliğe ve zorbalığa karşı barışçıl sivil mücadelenin değeri açısından bir zafer’ olduğuna işaret etti.
Nahda Hareketi’nin Medya Sorumlusu Abdulfettah Tağuti de Cumhurbaşkanı Kays Said’in onayladığı olağanüstü hal önlemlerinin, devletin parçalanması noktasında bir başlangıç​ ve tabandan inşa sisteminin odak noktası olduğu düşünüldüğünde, ‘gerçeğin kötüye kullanılmaya çalıştığını’ söyledi. Nahda Hareketi Yürütme Ofisi, Cumhurbaşkanı Said'in ‘seçilmiş ve anayasal’ Yüksek Yargı Konseyi'ni feshetme ve onun yerine ‘atanmış bir konsey’ getirme kararını kınamıştı. Yüksek Yargı Kurulu Temel Kanunu'nun yürürlükten kaldırılarak yerine bir kararname getirilmesinin ‘yargı bağımsızlığının özüne dokunduğunu ve onu yürütmenin elinde bir araç haline getirdiğini’ söyledi. Yargıçlar ve adalet, özgürlük konusunda özverili olan herkesi yargının herhangi bir şekilde sapması veya kötüye kullanımıyla yüzleşmeye çağırdı.
Nahda Hareketi Yürütme Ofisi ayrıca ‘ulusal istişarenin kamuoyunu aldatmak için sistematik bir süreç ve devletin tasfiyesine izin veren taban inşasını yoğunlaştırmanın bir başlangıcı’ olduğu değerlendirmesinde bulundu. ‘Kanunen tarafsız olması gereken devlet kurumlarının, idarenin ve denetim makamının vatandaşları bu başarısız istişareye katılmaya zorlamak için istihdam edilmesini’ kınadı. Tunus yönetimi tarafından tutulan kişisel verilerin kullanımı ve dolandırıcılığın varlığı hakkındaki söylentilerin araştırılmasını talep etti. Açıklamada ayrıca ‘hakları ve özgürlükleri kısıtlamak, demokrasi ve özgürlükleri destekleyen özgür sesleri hedef almak için güvenlik servislerini kullanmanın sonuçları’ konusunda da uyarıda bulunuldu.
Dğer yandan Cumhurbaşkanı Said, tekelcilere yönelik olarak hapse varabilecek cezaları, Tunusluları etkileyen yolsuz iş insanlarıyla uzlaşmayı, Uluslararası Para Fonu'nun çalışan ücretlerini azaltmayı ve devlet atamalarını engellemeyi öngörmesinin ardından kamu sektöründeki istihdamı telafi edecek özel şirketlerle ilgili üç yeni cumhurbaşkanlığı kararnamesi taslağı hazırladığını duyurdu.
Tarihi henüz belirlenmemiş olan bu üç cumhurbaşkanlığı kararnamesinin, bir sonraki kabinede sunulması bekleniyor.



Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan: Hükümet savaşı sona erdirmeye yönelik tüm çabalara açık

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan (Reuters)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan (Reuters)
TT

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan: Hükümet savaşı sona erdirmeye yönelik tüm çabalara açık

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan (Reuters)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan (Reuters)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, dün yaptığı açıklamada hükümetin HDK ile ordu arasında yaşanan ‘yıkıcı savaşı sona erdirmeyi amaçlayan tüm yapıcı çabalara açık’ olduğunu söyledi.

Reuters'ın haberine göre Orgeneral Burhan, ABD Başkanı Joe Biden'ın çatışan taraflara müzakerelere yeniden başlamaları için yaptığı çağrıya verdiği yanıtta “Halkımızın acılarını hafifletecek ve Sudan'ı güvenlik, istikrar, hukukun üstünlüğü ve demokratik güç devri yoluna sokacak barışçıl bir çözüm aramak için tüm uluslararası ortaklarla birlikte çalışmaya hazırız” ifadelerini kullandı.

Başkan Biden dün çatışan tarafları, 2023 nisanından bu yana devam eden ve on binlerce insanın ölümüne ve ülkenin kıtlığın eşiğine gelmesine neden olan savaşı sona erdirmek üzere müzakerelere yeniden başlamaya çağırdı. Biden, Sudan’ın batısındaki Darfur’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında şiddetli çatışmaların yeniden başlamasından günler sonra yaptığı açıklamada, “Sudanlıların çektiği acıların sorumluluğunu taşıyan çatışan tarafları (Sudan ordusu ve HDK) güçlerini geri çekmeye, insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmaya ve bu savaşı sona erdirmek için müzakerelere yeniden katılmaya çağırıyorum” dedi.

Cumartesi günü, HDK'nın ülkenin güneybatısındaki el-Faşir’in kontrolünü ele geçirmek için saldırı başlatmasıyla şehirde şiddetli çatışmalar yeniden başladı.

El-Faşir, geçtiğimiz mayıs ayından bu yana kuşatma altına almış olmasına rağmen HDK’nın ele geçiremediği Darfur eyaletinin beş şehrinden sadece biri.

Biden yaptığı açıklamada kuşatmanın son zamanlarda ‘yoğunlaştırılmış bir saldırıya’ dönüşmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre Biden, savaşın başlamasından bu yana sivillere yönelik zulümlere atıfta bulundu.

Darfur Valisi Minni Minawi, geçtiğimiz hafta ordunun HDK tarafından el-Faşir'e yapılan ‘büyük bir saldırıyı’ püskürttüğünü ve HDK'nın ilerleyerek kentteki askeri mevzileri ele geçirdiğini açıkladı. Sudan, geçtiğimiz yıl nisan ayından bu yana Orgeneral Abdulfettah el-Burhan komutasındaki ordu ile eski yardımcısı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu liderliğindeki HDK arasında devam eden bir savaşa sahne oluyor.

ABD Başkanı, salı günü yaptığı açıklamada, Sudan’daki savaşın ‘dünyanın en kötü insani krizlerinden birini’ yarattığı uyarısında bulunarak yaklaşık ‘10 milyon insanın’ yerinden edildiğini söyledi.

ABD, 14 Ağustos'ta Sudan’a insani yardımların ulaştırılmasının kolaylaştırılması ve ateşkesin sağlanması için İsviçre'de müzakereler başlattı.

Müzakereler, başladıktan yaklaşık on gün sonra ateşkes konusunda bir anlaşma sağlanamadan sona erdi. Ancak çatışan taraflar iki önemli koridor üzerinden güvenli ve hiçbir engelleme olmadan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamayı taahhüt etti.

ABD'nin Sudanlı sivillere iki yıl içinde toplam 1,6 milyar dolarlık yardımda bulunduğunu hatırlatan Biden, “Açıkça söylemeliyim ki ABD, özgürlük, barış ve adaleti hak eden Sudan halkına olan bağlılığından vazgeçmeyecek. Çatışmanın tüm taraflarına şiddete son vermeleri çağrısında bulunuyoruz” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı, her iki tarafın da Sudan'ın tüm bölgelerine insani yardımların herhangi bir engelleme olmadan ulaştırılmasına derhal izin vermesi gerektiğinin altını çizdi.