Libya’da Dibeybe hükümetinin akıbeti tartışmalara neden oluyor

Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe. (hükümet medya ofisi)
Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe. (hükümet medya ofisi)
TT

Libya’da Dibeybe hükümetinin akıbeti tartışmalara neden oluyor

Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe. (hükümet medya ofisi)
Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe. (hükümet medya ofisi)

Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki geçici Ulusal Birlik Hükümeti’nden şimdiye kadar üç bakanın yanı sıra bazı milletvekilleri istifa etti. Söz konusu isimler istifalarını, Temsilciler Meclisi'nin Fethi Başağa hükümetini görevlendirme kararlarına saygı duyduklarını söyleyerek sundular.
Kısa zaman içinde gerçekleşen istifalar, muhaliflerin desteğini alırken Dibeybe hükümeti taraftarlarında ise hoşnutsuzluğa neden oldu. Diğer yandan politikacılar ve gözlemciler, diğer bakanların da istifa etmesi halinde bu durumun hükümetin meşruiyeti üzerinde olumsuz etkisi olacağı görüşündeler.
Yerel basındaki haberlere göre Tarım ve Hayvancılık Bakanı Hamed Abdurrezzak el-Merimi, Temsilciler Meclisi'nin Fethi Başağa’yı atama kararı üzerine istifasını sundu. Politikacılar söz konusu istifaları Dibeybe’nin ortaklarının Başağa hükümetinin yakında Trablus’a girip görevleri devralacağı beklentisiyle ‘iktidar aracından’ hızla atlama girişimi olarak değerlendiriyor.
Ulusal Birlik Hükümeti Kamu Hizmeti Bakanı Abdulfettah el-Hoca ve Yasa Dışı Göç İşleri Devlet Bakanı İcdid Matuk, Tobruk’taki Temsilciler Meclisi’nin Fethi Başağa’yı başbakan olarak seçmesi ve kurulan hükümete güvenoyu verilmesine duydukları saygı dolayısıyla görevlerinden istifa ettiklerini duyurmuştu. Temsilciler Meclisi huzurunda anayasa bildirgesine, Libya'nın toprak bütünlüğüne ilişkin yeminlerine bağlılıklarını teyit eden bakanlar, ‘siyasi bölünmenin bir parçası olmayacaklarını’ ifade etmişlerdi.
Trablus’ta diğer bakanların da istifa edeceğine ilişkin duyumları ‘güvenlik ve istikrarı bozmaya yönelik söylentiler’ olarak nitelendiren İçişleri Bakanı Halid Mazin, vatandaşların ülkeye karşı sorumluluk duygusu göstermelerini talep etti.
Yerel Yönetim Bakanlığı Yerel Planlama ve Geliştirme İşlerinden Sorumlu Müsteşarı Mehdi es-Saiti, Ekonomi ve Ticaret Bakanı Ticari İşlerden Sorumlu Suheyl Buşiha, Libya Adalet Bakanlığı İnsan Hakları İşlerinden Sorumlu Müsteşarı Halid Necm, Mali Bakanlık’ta Kurumsal İşlerden Sorumlu Ali et-Tabuni ve İskan ve Yeniden Yapılanma İşlerinden Sorumlu Halid Muhammed Beridan da istifalarını sundular.
Hukukçular, söz konusu istifaların Dibeybe hükümetini sarsacağına ve dolayısıyla çöküşüne yol açabileceği görüşündeler.
İstifaların hükümetin meşruiyeti üzerindeki etkisini önemsemeyen Dibeybe destekçileri ise Antalya Diplomasi Forumu dönüşüne kadar meselenin rayına oturtacağı görüşündeler.
Dibeybe ve Başağanın arkasındaki saflar geçtiğimiz günlerde belirginleşmeye başlamıştı. İki grubun da kendi hükümetine bağlılıklarını vurgulaması ülkedeki siyasi bölünmenin geri döndüğüne işaret ediyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Misyonu, danışmanı ve ABD Büyükelçiliği’ni maceracıları durdurmak amacıyla müdahale etmeye çağıran başkanlık adayı Fadil el-Emin dün yaptığı açıklamada, “Dibeybe’den iktidarı barışçıl ve düzenli bir şekilde devretmesini, süresi dolmuş hükümetten Libya'daki yeni meşru hükümete geçişi talep etmeliler” dedi.
BM eski kıdemli danışmanı Büyükelçi İbrahim Musa Garade, Başağa’ya şu an ikamet ettiği Tobruk ve el-Beyda’yı terk etmesi tavsiyesinde bulundu. Zira kendini rehine konumuna koymaması gerektiğini söyleyen Garade, bir önceki Tobruk Hükümeti Başbakanı Abdullah es-Sani’yi hatırlattı.
Başağa’yı birkaç ay sonra gerçekleştirilecek seçimlere davet eden Sani, “Siyasi zorlamalardan uzak olduğunuz yerden, özgür bir hitap bekliyoruz. Çıkmazsanız zorla alıkonulursunuz” ifadelerini kullandı.
Dibeybe hükümetinde 5'i kadın, 6'sı devlet bakanı olmak üzere 35 bakan, Başağa hükümetinde ise 30 bakan ve 3 başbakan yardımcısı bulunuyor.
Arap Birliği, BM'nin Libya krizinde ilgili Güvenlik Konseyi kararları, Berlin ve Paris’te düzenlenen konferans neticeleri uyarınca siyasi çerçevede bir anlaşmaya varılması yönündeki çabalarına verdiği desteği yeniledi.
Libya Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Muhammed Halil İsa, Arap Birliği’nin bakanlar düzeyindeki 157’inci oturumunda yaptığı açıklamada, Libya halkının ‘geçiş aşamalarından sıkıldığını’ söylemişti. Aynı zamanda “Libya halkı, Arap kardeşlerin yasama ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine yol açan bu yaklaşımı desteklediğinden emin” ifadelerini kullanmıştı.
Libya’nın son yıllarda ‘derin siyasi bölünmelere’ tanık olduğunu, kaynaklar üzerine mücadele verildiğini, yüzlerce ailenin yerinden edildiğini, insan ve silah kaçakçılığının arttığını hatırlatan İsa sözlerinin devamında şunları söylemişti:
 “Libyalıların umudu, yedi yıllık bir bölünmenin ardından yürütme otoritesinin birleştirilmesinde gerçekleşti. Ülkede somut bir toparlanma ve güvenlik istikrarı kaydedildi. Nitekim Libyalılar, genel seçimlerin yapılacağı, daha istikrarlı ve müreffeh bir devlete kavuşulacağı umudu taşıyor.”



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.