Sudan’da sivil yönetim talebiyle kitlesel gösteriler sürüyor

BM Sudan Misyonu, göstericilere karşı ‘orantısız güç’ kullanılmasından endişe duyuyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenen protestolarda göz yaşartıcı gazdan etkilenen Sudanlı bir gösterici (Reuters)
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenen protestolarda göz yaşartıcı gazdan etkilenen Sudanlı bir gösterici (Reuters)
TT

Sudan’da sivil yönetim talebiyle kitlesel gösteriler sürüyor

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenen protestolarda göz yaşartıcı gazdan etkilenen Sudanlı bir gösterici (Reuters)
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenen protestolarda göz yaşartıcı gazdan etkilenen Sudanlı bir gösterici (Reuters)

Birleşmiş Milletlerin (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Hartum’daki protesto gösterilerinde ve Darfur eyaletindeki şiddet olaylarında onlarca kişinin öldürülmesinin ardından ülke genelinde sivil göstericilere yönelik şiddeti durdurma çağrısı yaptı. Öte yandan Sudanlı anne ve babalar ‘evlatlarının’ barışçıl hareketine destek vermek için sivil yönetim talebiyle ikinci kez gösterilere katıldı.
Hartum’un doğusundaki El-İlfun bölgesinde yapılan gösterilere, Berekat İmam’ın halefi Bedreddin ve Eş-Şeyh Camii İmamı İdris bin el-Erbab başta olmak üzere Sufi tarikatların önde gelen isimleri de katıldı. Hartum’un Bahri semtinin merkezinde yer alan El-Müssese bölgesinde ‘hepimiz sizinleyiz’ sloganı altında toplanan anne ve babalar ordunun 25 Ekim’de ilan ettiği tedbirleri reddettiklerini dile getirdi.
Sudanlı anne ve babalar, askeri cunta karşıtı sloganlar atarak, barışçıl göstericilere yönelik ‘cinayetler’ ile şiddeti durdurma ve yönetimi bir an önce halka devretme talebini dile getirdiler. Onlarca edebiyatçı, şair ve kanaat önderlerinin yanı sıra Sufi tarikatlardan bazı isimler, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) kadın ve erkek yöneticileri ve diğer partiler ‘milyonluk gösteri’ olarak nitelendirilen kalabalıkların arasında yer aldı. Sudanlı anne ve babaların katıldığı önceki protesto gösterilerine ait görüntüler sosyal medya platformlarında hızla yayıldı. Anne ve babalar, barışçıl gösteriler üzerindeki baskıya karşı evlatlarına korunma sağlanması için Sudan halkına ‘hepimiz sizinleyiz’ sloganıyla düzenlenen gösterilere katılma çağrısında bulundu.
BM Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Peretz, dün (cumartesi) yayınladığı basın bildirisinde, göstericilere yönelik orantısız güç kullanımına devam edilmesi karşısında derin endişe duyduğunu ifade etti. Peretz, “Sudan’ın tamamında şiddet durmalı ve sebep olanlar yargılanmalı” dedi. Peretz ayrıca BM’nin, Darfur eyaletinin batısındaki Cebel Mun kentinde evlerin yakıldığı ve onlarca kişinin hayatını kaybettiği şiddet olaylarıyla ilgili haberleri aldığını bildirdi.
Sudan Merkezi Doktorlar Komitesi, dün yaptığı açıklamada, silahlı milislerin Cebel Mun ve çevresine düzenlediği saldırılarda 17 kişinin yaşamını yitirdiğini, onlarca kişinin yaralandığını belirtti. Daha fazla şiddetin yaşanmasını engellemek için sağduyu çağrısında bulunan Komite, BM’nin desteklediği ‘sivilleri koruma ulusal planının’ uygulanması için çalışılmasını ve insan haklarına, sürdürülebilir barışa, demokrasi ve istikrara saygı duyulması yolunda çaba gösterilmesini istedi.
Bu gelişmelerle eşzamanlı olarak ‘Sınır Tanımayan Öfkeliler’ grubu, Hartum’un Umdurman semtindeki Er-Rebia Kulübü’nde seferberlik günü düzenledi. Grup, devrim ilkelerindeki taahhütlere ve Direniş Komitelerinin askeri cunta ile ‘müzakereye, ortaklığa ve meşruiyet kazandırmaya hayır’ sloganına bağlılığını dile getirmek amacıyla imza topladı. Grup, etkinlikler sırasında yaptığı açıklamada ülkede değişim hedefini gerçekleştirmek adına çatışma aşamasından barışçıl direniş aşamasına geçiş yaptığını duyurdu. Sınır Tanımayan Öfkeliler grubu kamuoyunda, gösteriler sırasında ön saflarda yer alarak güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmalarla biliniyor. Grup üyeleri daha önce birçok kez güvenlik kordonunu kırarak Hartum şehir merkezindeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ulaşmayı başardı.
Direniş Komitelerine bağlı gruplara mensup olan Sınır Tanımayan Öfkeliler grubunun gençleri, ordu liderleriyle her türlü müzakere veya diyaloğu reddediyor. Grubun gençleri siyasi partilerde de çeşitli pozisyonlarda bulunuyor. Ordunun ülke yönetimine el koyduğu 25 Ekim’den bu yana gösteriler sırasında 13’ü çocuk olmak üzere toplam 87 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı veya güvenlik güçleri tarafından tutuklandı.
BM ve Afrika Birliği perşembe günü, Sudan’daki tehlikeli duruma karşı uyarıda bulunarak, tüm taraflara sivil geçiş sürecini yeniden başlatmak için yeni anayasal düzenlemeler doğrultusunda ülkeyi siyasi krizden çıkaracak acil bir diyalog gerçekleştirme çağrısında bulundu.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.