Kovid-19’dan Ukrayna’daki savaşa komplo teorileri yaygınlaşıyor

Kovid-19’dan Ukrayna’daki savaşa komplo teorileri yaygınlaşıyor
TT

Kovid-19’dan Ukrayna’daki savaşa komplo teorileri yaygınlaşıyor

Kovid-19’dan Ukrayna’daki savaşa komplo teorileri yaygınlaşıyor

Tüm gözler Rusya’nın Ukrayna’ya işgal girişimine odaklanmışken, komplo teorileri üreten bazı kişiler, iki yıl boyunca internette Kovid-19 ile ilgili olarak yanlış bilgiler içeren paylaşımlar yaptıktan sonra Kremlin propagandası yaymaya başladılar.
Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığı habere göre, komplo teorisyenleri, savaşın dikkatleri başka yöne çekmek için bir girişim olduğu konusunda ısrar ediyor, hatta bazıları bunun Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un gelecek ay düzenlenecek seçimlerde ikinci kez cumhurbaşkanlığını kazanmasını sağlamak üzere bir hamle olduğunu bile iddia ediyor.
Uzmanlar, komplo teorileri paylaşanları huzursuzluk çıkarmayı amaçlayan, dünyanın yaşamakta olduğu en önemli olayı hedef alarak, bu konuda yanlış senaryolarını yaymayı amaçlayan ‘fırsatçı’ kişiler olarak tanımlıyor.
Ele alınan konulardaki değişiklik, komplo teorilerinde bulunan tanınmış isimler olan, Fransa’dan Silvano Trotta, ABD’den Sherri Tenpenny ve Avustralya’dan Simeon Boikov dahil olmak bu kişilerin Facebook, Twitter ve Telegram hesaplarında açıkça görülüyor.
Komplo teorilerinde bulunan bazı kişiler, Ukrayna’nın ‘uluslararası bir çocuk istismarı ağının arka üssü’ olacağını veya ‘yeni bir dünya düzeni’ için yeni bir koronavirüs türü çıkmak için çalışacak ‘gizli ABD laboratuvarlarına’ ev sahipliği yapacağını söylüyor.
Fransa’dan komplo teorileri uzmanı olan Tristan Mendes France, koronavirüs hakkında söylentiler yayan bazı kişilerin şimdi bunu Ukrayna savaşı konusunda yaptığını söyledi.
Tristan Mendes France “Bu bir sürpriz değil, komplo dünyası mevcut haberlerin etrafında büyüyen boş bir kabuktur.” ifadelerini kullandı.
Kremlin ise, “Ukrayna’ya yönelik saldırının, aslında Rusça konuşan nüfusu kurtarmak ve onları bir Nazi rejiminden korumak üzere bir plan olduğu” propagandasını yapıyor.
Konu değişmiş olsa da, komplocuların hedef aldığı kişiler değişmedi.
Bill Gates ve George Soros’un isimleri tekrar gündeme geldi, AFP tarafından doğru olmadıkları belirtilen bir dizi yanlış bilginin yer aldığı paylaşımlara konu oldular.
Söz konusu iki milyarder pandemiyi planlamakla suçlanmıştı, şimdi ise Ukrayna’daki biyolojik silah fabrikalarını finanse ettikleri iddia ediliyor.
Bazıları, bu ikilinin yeni bir virüsü hazırlarken, dikkatleri başka yöne çekmek için savaşı planladıklarını bu nedenle Rusya’nın planı durdurmak için müdahale etmek zorunda kaldığını söylüyor.
Dijital Nefretle Mücadele Merkezi CEO’su Imran Ahmed, pandemi sırasında ünlü olan, aşılara karşı bir dizi kişinin, dünyanın Ukrayna işgal girişimine olan ilgisini sömürmeye çalıştığını belirtti ve bu kişileri ‘fırsatçılar’ olarak değerlendirdi.
Kovid-19 pandemisi öncesinde tanınmayan anca şimdi Facebook, Telegram ve bir Rus sosyal ağı olan VKontakte platformunda binlerce takipçisi bulunan Silvano Trotta, bu platformlar üzerinde “Sahte Ukrayna krizi” hakkındaki teorilerini paylaşıyor.
Atlantik’in diğer tarafında, Kovid-19 hakkında yanlış bilgiler paylaşan ABD’li bir ortopedi doktoru olan Sherri Tenpenny, Telegram’daki 160 bin takipçisine Ukrayna çatışmasını arkasında Yahudilerin olduğunu söylüyor.
Ancak komplo teorilerindeki Rus yanlısı olma durumu yeni bir şey değil. Zira Moskova, internette yanlış bilgi yaymada öne çıkan taraflardan biri olarak görülüyor.
Mayıs 2021’de, gizemli bir iletişim ajansının Batı aşılarını eleştirmek için internette tanınan kişilerle bağlantı kurulmasının ardından gözler Rusya’ya çevrildi ancak Moskova herhangi bir bağlantıyı reddetti.
Bununla birlikte, aşı karşıtı ve Kovid-19’a yönelik şüphecilikten konusundan Ukrayna’ya karşı Rus yanlısı bir olma yaklaşıma geçişin arkasında Moskova’nın olup olmadığını kesin olarak bilinmesi mümkün değil.
Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Julien Nocetti, gerek Kovid-19 ile gerekse Ukrayna olan yanlış bilgilerin, Batı demokrasilerinde hoşnutsuzluk uyandırdığını, istikrarsızlığa neden olduğunu dolayısıyla da Moskova’nın çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti.
Julien Nocetti, Moskova’nın, Kovid-19’a şüpheyle yaklaşan ve aşı karşıtı olan hesaplardan nasıl çıkar sağlayacağını öğrendiğini söyledi.
Nocetti ayrıca, Avrupa ve ABD’de yapılan hatanın, Rusya’dan yayınlanan yanlış bilgilerin ‘son derece özel bir kriz bağlamında’ olduğunun düşünülmesi olduğunu zira Kremlin’in çok daha stratejik bir vizyona sahip olduğunu ve uzun vadeli düşündüğünü belirtti.



İsrail, Türkiye-Suriye askeri anlaşmasına nasıl yanıt verecek?

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşmasının belgelerini imzaladı
Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşmasının belgelerini imzaladı
TT

İsrail, Türkiye-Suriye askeri anlaşmasına nasıl yanıt verecek?

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşmasının belgelerini imzaladı
Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşmasının belgelerini imzaladı

Ömer Önhon

Suriye'de gerginlik, bir yandan Suriye ordusu ve Arap aşiretleri, diğer yandan Suveyda'daki Dürziler arasında şiddetlenen çatışmalarla devam ederken, Şam ile Kürtler arasındaki müzakereler de tıkanmış durumda.

8 Ağustos'ta, Kürt Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) girişimiyle Haseke'de düzenlenen, Dürzi lider Hikmet el-Hicri ile Suriye Alevileri Yüksek Konseyi Başkanı Gazal Gazal'ın video konferans yoluyla katıldığı “Ortak Tutum” konferansında, katılımcılar Suriye'de istikrarın ancak ademi merkeziyetçi bir yönetim sistemiyle sağlanabileceğini belirttiler.

 8 Ağustos 2025'te Haseke'de düzenlenen “Bileşenlerin Birliği” Konferansı (North Press)8 Ağustos 2025'te Haseke'de düzenlenen “Bileşenlerin Birliği” Konferansı (North Press)

Bu gelişmeler ışığında, birçok Suriyeli, ülkelerinin geleceği konusundaki tartışmanın artık Suriye'nin bölünüp bölünmeyeceği değil, yeniden birleşip birleşemeyeceği etrafında döndüğüne inanıyor.

Suriye arenası şu anda askeri ve diplomatik düzeyde aktif bir hareketliliğe tanık oluyor. Haseke toplantısının sonuçlarına yanıt olarak Suriye hükümeti, Şam dışında ister Paris'te ister başka bir yerde olsun, Kürtlerle herhangi bir toplantıya katılmayı reddettiğini açıkladı. Öte yandan Fırat Nehri kıyısında ve Deyrizor'da SDG ile aralıklı çatışmalar yaşandığına dair haberler arasında, Suriye ordusu, kuzeydoğudaki belirli bölgelere güçlerini konuşlandırdı.

Türkiye Dışişleri Bakanı, SDG ve İsrail'i eleştirerek, Kürt güçlerinin mart mutabakatı kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmediğini ve oyalandığını belirtti

 Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın 7 Ağustos'ta Şam'ı ziyaret edip Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani ile görüşmesinden bir hafta sonra, dışişleri ve savunma bakanları ile istihbarat teşkilatı başkanının da aralarında bulunduğu bir Suriye heyeti Ankara'ya doğru yola çıktı. İki ülkenin savunma bakanları, silahlı kuvvetler arasında “ortak eğitim ve danışmanlık koordinasyonu” konusunda bir mutabakat zaptı imzaladı.

 Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam, 7 Ağustos 2025 (AFP)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam, 7 Ağustos 2025 (AFP)

Mutabakat, askeri personel değişimi ve terörle mücadele, mayın temizleme, lojistik ve barışı koruma operasyonları alanlarında uzmanlık eğitimi yoluyla Suriye ordusunun kabiliyetlerini geliştirmeyi ve modernize etmeyi amaçlıyor.

İki bakan, yoğun görüşmelerin bağlamını özetledikleri bir basın toplantısı düzenlediler ve mutabakatın imzalanmasının önünü açan ortak cephe oluşturduklarını gösterdiler. Türkiye Dışişleri Bakanı, SDG ve İsrail'i eleştirerek, Kürt güçlerinin 10 Mart mutabakatı kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmediğini, oyalandığını ve İsrail'in Suriye dosyasındaki en büyük engel olduğunu belirtti. Türkiye'nin kurnazlık olarak nitelendirdiği şeye daha fazla müsamaha göstermeyeceği konusunda uyardı ve olası askeri seçeneklere açıkça işaret etti.

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani ise İsrail saldırılarının Suriye'nin egemenliğini hedef aldığını ve Suriye içinde mezhep çatışmalarını alevlendirmeyi amaçladığını söyledi.

Suriye krizi, iç içe geçmiş üç eksende kendini gösteriyor:

Birinci eksen, idari ve hukuki, zira Suriye hükümeti, tüm Suriyeli unsurların haklarını güvence altına alacak temeller kurma sözü vermesine rağmen, bu söz henüz pratik adımlara dönüştürülmedi.

İkinci eksen, Selefi olan Heyet Tahrir eş-Şam'a güvenmeyen, aşırılıkçı uygulamalarından korkan ve otoritesine boyun eğmek istemeyen azınlıkların endişeleriyle ilgili.

Üçüncü eksen ise İsrail, Türkiye, ABD ve bazı Arap ülkelerinin olayların gidişatını kendi çıkarlarına göre yönlendirmeye çalıştığı dış güçlerin müdahaleleriyle ilgili.

Ankara ve Tel Aviv arasındaki ilişkiler, son 15 yıldır tekrarlanan krizlere tanık oldu ve özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgalinden bu yana en düşük seviyelerine geriledi

İsrail, Beşşar Esed'i devirmeyi ve İran'ı Suriye'den çıkarmayı başarmış olsa da Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Heyet Tahrir eş-Şam'a (HTŞ) güvenmiyor. HTŞ'nin büyük bir savaşa hazırlık olarak geçici ateşkes uyguladığına ve yeterince güçlü hissettiğinde silahlarını İsrail'e çevireceğine inanma eğiliminde. Bu nedenle Tel Aviv, Suriye'yi zayıf ve parçalanmış halde tutmanın kendi çıkarlarına hizmet ettiğine inanıyor ve bu amaçla bazı azınlık gruplarını destekliyor ve onları merkezi hükümetten uzaklaşmaya teşvik ediyor.

Türkiye ise farklı düşüncelerle hareket ediyor. Merkezi olmayan bir sistem kurulmasının veya Kürtlere özel statü tanıyan anlaşmaların imzalanmasının, özellikle “Terörsüz Türkiye” girişimi ve anayasa değişikliği tartışmaları ışığında, Türkiye'nin iç koşullarını olumsuz etkileyeceğine inanıyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşması belgelerini imzalıyor (Dışişleri)Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşması belgelerini imzalıyor (Dışişleri)

Suriyeli taraflar çözümlerini güç kullanarak dayatmaya çalışırsa yeni bir iç savaş riski devam ediyor ve bu da olası bölünmeye yol açabilir. Daha da kötüsü, Türkiye ve İsrail gibi bölgesel güçler bu çatışmaya doğrudan dahil olabilir.

İki ülke birbirlerinin hareketlerini şüpheyle takip ediyor. İsrail, Ankara'nın Hamas'ı desteklediğine ve Suriye arenası aracılığıyla kendisini çevrelemeye çalıştığına inanırken, Türkiye, İsrail'in Kürt kartını kullandığına, Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlarla ittifaklar kurduğuna ve Kongre ile ABD yönetimindeki nüfuzunu baskıyı artırmak için kullandığına inanıyor.

Ankara ve Tel Aviv arasındaki ilişkiler son 15 yılda tekrarlanan krizlere tanık oldu ve özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgalinden bu yana en düşük seviyelerine geriledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binyamin Netanyahu arasındaki ilişkiye kişisel ve ideolojik husumet hakim. Ankara, Netanyahu'nun “Büyük İsrail” planına bağlılığı hakkındaki açıklamalarını doğrudan bir tehdit olarak görüyor.

İsrail ise Türkiye'nin Suriye'deki artan nüfuzunu ve Ahmed Şara hükümetiyle ilişkilerini, İran'ın önceki nüfuzuyla karşılaştırıyor ve Ankara'yı daha büyük bir tehdit olarak görüyor.

İki taraf arasındaki yoğun düşmanlığa rağmen, İsrail ve Türkiye genellikle doğrudan bir çatışmaya girme eğiliminde değiller. Ancak, dar bir bölgedeki çok sayıda taraf ve çatışan çıkarlar göz önüne alındığında, çatışma riski varlığını sürdürüyor

ABD, Suriye dosyasında birincil aktör olmaya devam ediyor ve Başkan Donald Trump'ın Şara hükümetini destekleme kararı, en azından şimdilik yürürlükte. Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi Tom Barrack, onun talimatıyla devam eden krizlere çözüm bulma çabalarını sürdürüyor.

Washington ayrıca iki müttefiki Türkiye ve İsrail arasında doğrudan bir çatışmayı önlemek için çalışıyor ve bu amaçla perde arkasında aktif bir diplomasi yürütüldüğü söyleniyor.

Süveyda’da yaşanan çatışmalar sırasında aşiret savaşçıları,17 Temmuz 2025 (Reuters)Süveyda’da yaşanan çatışmalar sırasında aşiret savaşçıları,17 Temmuz 2025 (Reuters)

İsrail, Suriye içinde Türk askeri üslerinin kurulmasına şiddetle karşı çıkıyor. Ankara ve Şam'ın askeri iş birlikleri kapsamında böyle bir adım atıp atmayacakları ve İsrail'in buna nasıl tepki vereceği sorusu hâlâ cevapsız.Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre bu, bölgesel güç dengesi açısından gerçek bir sınav niteliğinde.

Trump'ın iktidara gelmesinden bu yana Türk-Amerikan ilişkileri önemli ölçüde iyileşti ve Erdoğan, Trump'ın en sevdiği liderlerden biri olmaya devam ediyor. Ancak Trump, kararsızlığıyla tanınıyor ve görüşleri her an değişebilir.

Üst düzey Türk yetkililer, Ankara'nın iç veya dış müdahale durumunda Şam'ın destek talebini görmezden gelmeyeceğini defalarca vurguladı. Ancak, herhangi bir Türk askeri müdahalesi, özellikle halihazırda toparlanma mücadelesi veren bir ekonomi için önemli maliyetler doğurabilecek ABD ile çatışma riskini de taşıyor.

Birden fazla cephede aynı anda zorluklarla ve hem içeride hem de dışarıda artan baskılarla karşı karşıya olan İsrail’e gelince, doğrudan bir çatışmaya girerse kendini zor bir durumda bulacaktır. İki taraf arasındaki yoğun düşmanlığa rağmen, İsrail ve Türkiye genellikle doğrudan çatışmaya girme eğiliminde değiller. Ancak, dar bir bölgedeki çok sayıda taraf ve çatışan çıkar göz önüne alındığında, çatışma riski sınırlı da olsa devam ediyor.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.