İran Devrim Muhafızları’ndan Erbil’e saldırı

İsrail mevziilerinin hedef alındığı öne sürülen saldırıda 12 balistik füze kullanıldı.

Saldırıda hasar gören Erbil’deki bölge. (AFP)
Saldırıda hasar gören Erbil’deki bölge. (AFP)
TT

İran Devrim Muhafızları’ndan Erbil’e saldırı

Saldırıda hasar gören Erbil’deki bölge. (AFP)
Saldırıda hasar gören Erbil’deki bölge. (AFP)

İran Devrim Muhafızları, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) başkenti Erbil’e cumartesi gününü pazara bağlayan gece saat 01:00’da 12 balistik füzeyle saldırı gerçekleştirdi. Saldırının gerekçesi olarak ‘İsrail danışma merkezinin hedef alındığı’ gösterildi. Bölge yetkilileri merkezin varlığını yalanlarken Bağdat’taki siyasi parti ve liderlerin çoğunluğu da söz konusu saldırıyı kınadı. Tahran, Irak’taki vekilleri aracılığıyla daha önce de ABD üssünün varlığı gerekçesiyle Erbil’e ve havaalanına füze saldırıları düzenlemişti.
Devrim Muhafızları’nın saldırıyı doğrulamasının ardından açıklamalarda bulunan bir kaynak, Devrim Muhafızları’na bağlı Tesnim Haber Ajansı’na söz konusu güçlerin Erbil’deki bir ‘Siyonist üsse Fatih 110’ tipi hassas isabetli füzeler ateşlediğini’ aktardı. Saldırının ‘Siyonistlerin Irak toprakları üzerinden İran’a karşı bazı kötü amaçlı faaliyetler gerçekleştirmesinden’ kaynaklandığını vurguladı. Kaynak, bu nedenle Devrim Muhafızları’nın onları bu topraklarda cezalandırmak istediğine dikkat çekti.
İran’ın saldırısı, Bağdat ve bölgedeki Irak halkı ve resmi çevrelerin büyük çoğunluğunda öfkeye yol açtı.
IKBY Başkanı Neçirvan Barzani, federal hükümete ve uluslararası topluma Erbil’e yönelik bu tekrarlanan saldırılar karşısında ciddiyetle durma çağrısı yaparken Kürdistan Bölgesel Bakanlar Kurulu Başkanlığı da İran’a sert tepki gösterdi. ‘Uluslararası toplumun bu korkakça saldırılara karşı sessizliğini’ kınadı.
Başkanlık, yaptığı açıklamada kentin Erbil’deki ABD konsolosluğu yakınında bir İsrail üssünü vurma bahanesiyle ‘korkakça bir saldırıya maruz kaldığını’ ve hedef alınan alanın sivil yerleşim bölgesi olduğunu belirtti. Bakanlar Kurulu Başkanlığı açıklanan gerekçenin, bu kötü suçun adıl amacını gizlemeyi amaçladığını ve saldırıyı gerçekleştirenlerin iddialarının gerçeklerden uzak olduğunu vurguladı. Başkanlık, açıklamasında “İran bu saldırıları defalarca tekrarlamıştır ve uluslararası toplumun bu korkakça saldırılara karşı sessiz kalması da bunun devam etmesinin önünü açacaktır” denildi.
Başkanlık, Birleşmiş Milletler’i (BM), ABD’yi, Avrupa Birliği’ni (AB), Arap Birliği’ni, Federal Hükümeti, Irak Parlamentosu’nu ve İran hükümetini ‘bu asılsız saldırıları acilen soruşturmaya, hedef alınan bölgeleri ziyaret etmeye, gerçekleri kamuoyuna açıklamaya ve bu saldırılar karşısında sağlam bir tavır takınmaya’ çağırdı.
İran Devrim Muhafızları, saldırıların sorumluluğunu resmi olarak kabul etmeden önce İçişleri Bakanlığı ve bölgedeki Terörle Mücadele Müdürlüğü, ‘Irak sınırı dışından 12 balistik füzenin fırlatıldığını ve Erbil’deki ABD Konsolosluğu’nun hedef alındığını’ açıkladı. Aynı şekilde saldırıda herhangi bir can kaybının yaşanmadığı ve bir televizyon kanalı da dahil bazı binalarda da maddi hasara yol açtığı belirtildi.
Başkent Bağdat’ta üç liderlik, Erbil’e yönelik saldırıyı kınarken Cumhurbaşkanı Berhem Salih şu açıklamada bulundu:
“Erbil’in hedef alınması kınanmış bir terör suçudur. Zamanlamasına bakılırsa, hükümet kurma yolundaki anayasal süreci engelleme amacı taşımaktadır. Ülkeyi kaosa sürükleme girişimlerine karşı dimdik durmamız gerekmektedir. Güvenlik güçlerimizi desteklemek, devletin organlarını güçlendirmek ve yasa dışı teröristlerle mücadele etmek için birleşmemiz gerekmektedir.”
Irak’a DEAŞ’a karşı savaşında yardım için oluşturulan Uluslararası Koalisyon, saldırıların Irak’ın egemenliğine ve sivil altyapısına yönelik tehdit oluşturduğunu söyledi. Koalisyon, saldırının kendi danışmanlarına ve ABD Konsolosluğu’na ev sahipliği yapan herhangi bir askeri üssü hedef almadığını belirtti. Aynı şekilde Irak’taki BM misyonu da saldırıyı kınarken bunu ‘Irak’ın egemenliğinin açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.
Diğer yandan Sadrist Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr, 13 Mart’ta yetkili makamları ‘müdahale etmemesi güvencesiyle’ BM’ye ve İran büyükelçisine derhal bir muhtıra sunmaya çağırdı. Sadr, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına Irak toprakları siyasi, güvenlik ve askeri çatışmalar için bir arena olarak kullanılmamalıdır” dedi.
Sadr, Erbil’i hedef alan füze saldırısının ardından bir ‘operasyon odası’ oluşturdu. Medya ofisi, söz konusu odanın ‘ülkenin güvenliğini ve egemenliğini tehdit eden tehlikeli bir durum olarak, Kuzey Irak’taki Kürdistan bölgesine uzanan saldırı hakkında hükümet ve siyasi makamlarla iç ve dış temaslar yürütmeyi’ amaçladığını bildirdi.
Sadr’ın ofisi, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesut Barzani ile İsrail karargahının varlığı gerekçesiyle bir araştırma komitesi kurma konusunda anlaştığını duyurdu. Sadr, 13 Mart’ta Barzani ile Erbil’in füzelerle bombalanmasını görüşmek üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
ABD’nin nükleer anlaşmadan geri çekilmesinden yaklaşık bir yıl sonra, Nisan 2019’da Devrim Muhafızları’nın terör örgütleri listesine alınmasının ardından İran- ABD gerginliği tırmanış gösterdi. Daha sonra Devrim Muhafızları, Irak topraklarına üçüncü kez balistik füzeler fırlattı. 8 Ocak’ta 2020’de Devrim Muhafızları, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatıyla dış operasyonlar sorumlusu Kasım Süleymani’nin öldürülmesine yanıt olarak Irak’ın batısındaki, ABD’nin Ayn el-Esed Üssü’nü hedef aldı.
Eylül 2018’de Devrim Muhafızları, Erbil ve Süleymaniye arasındaki Köysancak’ta muhalif KDP’nin binasına, yedi kısa menzilli ‘karadan karaya’ balistik füze fırlattı. Saldırıda yaklaşık 50 kişi öldü ve birçok kişi de yaralandı.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24