Cezayir Sahel’deki terör tehdidinden endişeli

Cezayir, terörle mücadele için Afrika’da güvenlik seferberliğinin artırılması çağrısı yaptı.

Sahel bölgesinde art arda yaşanan terör saldırıları bölge ülkelerinin korkularını artırdı (Cezayir Devlet Radyosu)
Sahel bölgesinde art arda yaşanan terör saldırıları bölge ülkelerinin korkularını artırdı (Cezayir Devlet Radyosu)
TT

Cezayir Sahel’deki terör tehdidinden endişeli

Sahel bölgesinde art arda yaşanan terör saldırıları bölge ülkelerinin korkularını artırdı (Cezayir Devlet Radyosu)
Sahel bölgesinde art arda yaşanan terör saldırıları bölge ülkelerinin korkularını artırdı (Cezayir Devlet Radyosu)

Ali Yahi
Afrika’nın Sahel bölgesindeki istikrarsız güvenlik durumu, Cezayir’i endişelendirmeye devam ediyor. Öyle görünüyor ki Fransa başta olmak üzere yabancı güçlerin bölgeden çekilmesi, Sahel’in güvenlik ve istikrarını tehdit eden geniş çaplı operasyonlar yürüten silahlı grupların önünü açacak. Bu durum, Afrika’da güvenlik seferberliğinin artırılması çağrısı yapan Cezayir’i endişelendirmeye başladı.

Art arda gelen saldırılar
Sahel’de hükümet güçlerini ve sivilleri hedef alan tekrarlı saldırılar, güvenlik ve istikrarının hedef alındığına inanan Cezayir de dahil, bölge ülkelerinin endişelerini tırmandırdı. Mali’de terör saldırıları gerçekleştirilirken, onlarca asker öldü veya yaralandı. Bu saldırı, 5 binden fazla askeri bulunan Fransızlar başta olmak üzere yabancı güçlerin geri çekildiğinin ilan edilmesinden bu yana bölgenin tanık olduğu ‘kırılgan’ duruma dair gerçekleri ortaya çıkarmış oldu.
Mali ordusu, ülkenin merkezindeki Mondoro kampına düzenlenen saldırı sonucu 27 askerin öldüğünü, 21’i ağır 33 askerin yaralandığını ve 7 askerin de kayıp olduğunu bildirerek, ordunun 47 teröristi etkisiz hale getirmeyi başardığına dikkati çekti. Ordu, söz konusu saldırının Malili güçlere karşı aylardır yapılan en kanlı saldırı olduğunu söyledi.

Cezayir’in endişesi
Saldırının ardından Cezayir, “Bu yeni ölümcül saldırılar ve haksız suçlar, bir kez daha Sahel bölgesi ülkelerinin güvenliğini, istikrarını ve kalkınmasını tehdit eden bu belayı ortadan kaldırmak için bölgesel ve uluslararası açıdan ortak çabalarımızı gerektiriyor” dedi. Cezayir, insanlığın onurunu korumak için hızlı ve etkili bir toplu yanıt vermek amacıyla, Afrika’yı ve uluslararası toplumu bir bütün olarak daha fazla seferberlik yürütmeye çağırdı. Cezayir ayrıca, Mali’nin, halkının birliği çerçevesinde bu belanın ortaya çıkardığı devasa zorluklarla mücadele edebileceğine inandığını vurguladı.
Cezayir Dışişleri Bakanlığı, Nijer, Mali ve Burkina Faso’yu vuran saldırıların ardından yaptığı açıklamada, “Son haftalarda Sahel ve Sahra’daki birçok ülkede kaydedilen ciddi terör saldırılarındaki artış, Cezayir açısından büyük bir endişe kaynağı” dedi. Bakanlık, “Sivil halka yönelik bu terör eylemleri, insanlığa karşı suç niteliği taşımakta ve Afrika kıtasının toplu güvenliği ile uluslararası barış ve güvenlik açısından rahatsız edici bir tehdit oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı. Bu belayı ortadan kaldırmak için toplu eylem hızını artırmak amacıyla bölgesel ve uluslararası işbirliğine hazır olduğunu ifade eden Bakanlık, ‘bu belaya karşı kıtasal tepkiyi daha da etkinleştirmek ve yükseltmek için toplu seferberliği güçlendirme’ çağrısında bulundu.
Benzeri görülmemiş riskler ve zorluklar, Cezayir’in geniş sınırlarını çevreleyen yeni bir güvenlik koşulu oluşturdu. Bu zorluklar, bölgedeki krizleri kontrol altına almak ve terörist grupları kuşatmak için farklı cephelerde ve düzeylerde harekete geçmeyi gerektiriyor. Ancak öyle görünüyor ki vahşi ve kanlı terör saldırılarının devam etmesi, hukuksuzluğun, ‘taraflarca planlanan kaosla bölgeyi tehdit edecek şekilde’ sahnenin hakimi haline geldiğini gösteriyor.

İki başlı plan
Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Abdulvahhab Hafyan, “Mali’deki durum, Fransa’nın geri çekilmesinin yarattığı boşluk ve merkezi devletin zayıflığının bir sonucu olarak bir güvenlik açığı öngörüyor. Öyle ki bölge, nitelikli terör operasyonlarına ve teröristlerin olay yerine önemli ölçüde geri dönüşüne tanık oldu” dedi.
Hafyan, “Teröristlerin, güçlerini geri çektikten sonra onları Mali’deki merkezi devleti zayıflatmak için bir araç ve kart olarak kullanan Fransa’nın denetiminde bölgede faaliyet gösterdiğini öne sürenler var. Iyad Ag Ghaly liderliğindeki İslam ve Müslümanları Destekleme Grubu (JNIM) tarafından şu anda ortaya koyulan şey de budur” açıklamasında bulundu.
Abdulvahhab Hafyan, “Sahel’deki terörist gruplar, gelecek stratejilerinde komşu ülkelere başarısızlık ve huzursuzluk ihraç etmek için bir kaynak olmayı hedefliyor ve Cezayir listenin başında yer alıyor” dedi.
Bu görüş, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Fransız müdahalesinin Mali’de devletin çöküşünü engellediği yönündeki ifadesiyle çelişiyor.
Hafyan, “Cezayir iki başlı bir planla aktör haline geldi. Bunların ilki, başarısızlığa rehin kalmasın diye Mali’deki askeri konseye ve merkezi otoriteye destek sağlamak” dedi. Yetkili, “Bu durum, Cezayir, Nijer ve Mali arasında bir boşluğa tanık olan sınır üçgeninin karşısında ve kabilelerin bulunduğu bölgenin kuzeyinde etnik kutuplaşma yaşanıyor” dedi.
Hafyan, “Radikalizm radikalizmi besler. Dolayısıyla kaynakları boşaltmak gerekiyor. Çünkü güvenlik yaklaşımında askeri boyut başarısız oldu ve bu nedenle kapsamlı bir kalkınma yaklaşımının benimsenmesi gerekiyor. Afrika ülkelerinde kalkınma boyutu olan bir güvenlik yaklaşımının benimsenmesi hususunda gerçek sorunlar var. Bunların başında ise ‘kıtanın ortak çıkarlarına pragmatik bir bakış açısıyla’ bakan etkili liderlerin eksikliği geliyor. Ayrıca Afrika kıtasının çoğu ülkesinde kalkınma girişimlerini etkileyebilecek meşruiyet krizleri yaşanıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Seferberliğin anlamı
Öte yandan siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler uzmanı Selma Teusarin, yaptığı açıklamada “Cezayir’in güvenlik seferberliği ile anlatmak istediği şey, iki düzeyde anlaşılabilir: Birincisi, terörizme karşı bölgesel ve kıtasal olarak ortak güvenlik çabalarını güçlendirmek, ikincisi ise askeri ve güvenlik yönüne verilen önemi artırmaktır” dedi.
Teusarin, “Cezayir’in terörle mücadele çağrısı, kıtaya fayda sağlıyor. Bu nedenle ülkeler, bu sınır ötesi zorluklara çözüm bulmak için çabalarını yoğunlaştırmaya çalışmalıdır” ifadelerini kullandı.
Mali’nin Cezayir ile Fransa arasında bir savaş alanı olduğu artık bir sır değil. Fransa merkezli ‘Le Figaro’ gazetesinin haberine göre Cezayirli bir diplomat, “Fransızlar, Mali’den ayrıldıkları için ellerimizi ovuşturduğumuza inanıyor. Bu durum, Rusların çıkarına. Ama söylemeye çalıştığımız şu ki, bir çözüm yok” dedi.
Gazete, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un Mali’deki koşulların ‘bir yoksulluk ve kalkınma meselesi’ olduğu yönündeki ifadelerine atıfta bulunurken, ülkesindeki ordunun bataklığa dalmayacağını vurguladı. Gazete ayrıca, ülkesinin ‘Fransız Afganistan’ını Paris ve Cezayir arasındaki tekrarlı yanlış anlaşılmaların bir konusu olarak gördüğünü dile getirirken, bu yanlış anlaşılmaların Ekim 2021’den bu yana Fransız askeri uçaklarına Cezayir semalarında uçma yasağı getirilmesiyle daha da kötüleştiğini belirtti.



Avn'ın cumhurbaşkanlığı dönemi içerideki faaliyetler ve Arap ülkelerine açılımla başladı

Lübnan Başbakanı Necip Mikati, dün Suriye'nin başkenti Şam'ı ziyaret ederek yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile görüştü. (AFP)
Lübnan Başbakanı Necip Mikati, dün Suriye'nin başkenti Şam'ı ziyaret ederek yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile görüştü. (AFP)
TT

Avn'ın cumhurbaşkanlığı dönemi içerideki faaliyetler ve Arap ülkelerine açılımla başladı

Lübnan Başbakanı Necip Mikati, dün Suriye'nin başkenti Şam'ı ziyaret ederek yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile görüştü. (AFP)
Lübnan Başbakanı Necip Mikati, dün Suriye'nin başkenti Şam'ı ziyaret ederek yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile görüştü. (AFP)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın görev süresinin başlangıcı, yurt içinde ve yurt dışında açılıma tanıklık ediyor. Cumhurbaşkanı Avn dün, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman'ın daveti üzerine ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan'a yapacağını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Avn, ‘siyaset yapmak için değil, adalet ve eşitliğe dayalı bir devlet inşa etmek için’ göreve geldiğini vurgulayarak, ‘dış dünya ile güven köprüleri kurmaya başlamak için hükümetin bir an önce kurulmasını’ umduğunu ifade etti.

Özellikle dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin Lübnan lehine konferanslardan bahsetmeye başlamasıyla şu an büyük fırsatlara sahip olduklarını belirten Avn, “Bir mezhebin diğerine ya da bir kişinin diğerine üstünlüğü olmadığından, dış dünyanın yardımını almalı, ancak bunu içeriye karşı kullanmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Lübnan Başbakanı Necip Mikati, Suriye ve Lübnan arasındaki ilk resmi temasta 2011 yılından bu yana bir Lübnan Başbakanı'nın Şam'a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Başbakan Mikati, başkent Şam’da Devlet Başkanı yetkilerini kullanan Ahmed eş-Şera ile görüştü. Mikati, ziyareti sırasında “Sınırın belirlenmesi ve kaçakçılığın durdurulmasına öncelik veriyoruz ve ortak bir komite kurarak iş birliği yapacağız” açıklamasında bulundu.

Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ise Lübnan Başbakanı Mikati ile görüşmesine ilişkin yaptığı açıklamada tüm konuları detaylı bir şekilde ele almaya çalıştıklarını belirterek “Suriye’nin Lübnan bankalarındaki mevduatları, kaçakçılık ve sınırlar hakkında konuştuk ve durumu incelemek üzere özel komiteler kurulması konusunda anlaştık” dedi.