Rusya’nın Ukrayna’yı işgali küresel gıda sistemini nasıl bozabilir?

Savaş, dünya çapında gıda fiyatlarının yükselmesine neden olabilir (Reuters)
Savaş, dünya çapında gıda fiyatlarının yükselmesine neden olabilir (Reuters)
TT

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali küresel gıda sistemini nasıl bozabilir?

Savaş, dünya çapında gıda fiyatlarının yükselmesine neden olabilir (Reuters)
Savaş, dünya çapında gıda fiyatlarının yükselmesine neden olabilir (Reuters)

Rusya ve ‘Avrupa’nın ekmek sepeti’ olarak adlandırılan Ukrayna arasındaki savaş, gıda arzını etkiledi ve küresel gıda sistemini tehlikeye attı.
Bloomberg’in haberine göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi sonrasında küresel gıda sisteminde yaşanan bazı gelişmeler ve tüm dünyayı etkisi altına alan etkiler şunlar;

Gıda fiyatlarındaki artış
Ukrayna’daki savaş bazı temel mahsullerin arzını tehdit ediyor, bu da gıda fiyatlarının dünya çapında yükseleceği anlamına geliyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel gıda fiyatlarının geçen ay tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını bildirdi.
Birleşmiş Milletler (BM) ise, savaşın ticareti olumsuz etkilemesi ve gelecekteki hasadı kesmesi nedeniyle halihazırda rekor düzeyde olan küresel gıda maliyetlerinin yüzde 22 daha artabileceği konusunda uyardı.
Bu dönemde gıda güvensizliği iki katına çıkarken, dünya genelinde 45 milyon insanın açlığın eşiğinde olduğu tahmin ediliyor.

Gıda korumacılığı
Hükümetler, savaşın yarattığı belirsizliğin ortasında gıda stoklarını korumak için adımlar atıyor.
Macaristan, Endonezya ve Arjantin, yerel fiyatları bastırmak ve yerel gıda kaynaklarını korumak amacıyla buğdaydan yağa kadar bazı tarımsal maddelerin ihracatına kısıtlama getirdi.
Mısır, gıda krizini veya fiyat artışlarını önlemek amacıyla başta buğday olmak üzere 5 stratejik gıda ürününün ihracatını üç ay süreyle yasaklama kararı aldı.
Diğer küresel tedarikçiler, tedarik eksikliklerini gidermek için adımlar atabilir.
Örneğin Hindistan, son yıllarda buğday sevkiyatlarını artırdı ve çatışma devam ederse ihracatı 7 milyon tona çıkarabilir.
Ancak üretim sorunlarıyla karşı karşıya kalan çok sayıda ülke var ve bu arz açığını kapatamıyorlar.
Mısır ve soya fasulyesinin önemli bir tedarikçisi olan Brezilya’da, felç edici kuraklık ekinleri kavurdu. 
Kanada ve ABD’nin bazı bölgelerindeki kuru hava da geçen yıl tarlaların kurumasına neden oldu.

Gübre krizi
Rusya, bitkiler ve ekinlerin gelişmesini sağlayan gübrelerin temel bileşenleri olan potasyum ve fosfatı büyük miktarlarda üretiyor.
Rusya, yerel gübre üreticilerini bu ayın başlarında ihracatı kısmaya çağırdı. Bu, çiftçiler için temel mahsul besinlerinin kıtlığına ilişkin korkuları artırdı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin Rusya ile dostane ilişkileri olan ülkelere gübre sağlayacağını, ancak öncelikle iç pazar için gübre tedarikini garanti etmesi gerektiğini söyledi. 

Karadeniz ticareti
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, dünyanın buğday ve bitkisel yağ arzında da kaosa neden oldu.
Rusya ve Ukrayna’nın içinden geçerek Karadeniz’e bağlanan su yolu olan Azak Denizi’nde tahıl taşıyan ticaret gemilerinin hareketi durdu.
Karadeniz aynı zamanda önemli bir gübre ihracat pazarı.
Mürettebatın güvenliği ve sigorta ile ilgili endişeler, gemi sahiplerinin Ukrayna veya Rusya’ya gitme kararını engellemeye devam ediyor.

Panik ile stok yapma
Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi, özellikle yabancı kaynaklara bağımlı ülkelerde, panik halindeki vatandaşların daha sonra kıtlık yaşanabileceği korkusuyla belirli malları stoklamasına neden oldu.
Türkiye’de ayçiçek yağı fiyatlarındaki yüksek artış çok sayıda alımlara neden oldu.
Dünyanın en büyük yemeklik yağ ihracatçısı Endonezya’da, marketlerin alışveriş yapanlara sadece bir adet yağ satmasına karar verildi.
Dünyanın en kalabalık iki ülkesi olan Çin ve Hindistan’da ise, gıda tedarikiyle ilgili endişeler artıyor.
Çinliler, çoğunlukla ABD’den ithal edilen mısır ve soya fasulyesi satın alırken, dünyanın en büyük bitkisel yağ ve yemeklik yağ ithalatçısı Hindistan’da bitkisel yağ fiyatlarındaki keskin artış, tüketicilerin satın alma konusunda isteksiz olmasına neden oldu.



Trump, Fed Başkanı Jeremy Powell’ı görevden alabilir mi?

Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)
Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)
TT

Trump, Fed Başkanı Jeremy Powell’ı görevden alabilir mi?

Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)
Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell'ı görevden alacağına dair iddialar gündemden düşmüyor.

Trump, dünkü açıklamasında Powell’ı görevden almasının “pek olası” görünmediğini söylemişti. Cumhuriyetçi lider, Powell'ın çok kötü bir iş çıkardığını savunmuş, Fed başkanının görev süresinin dolmak üzere olduğuna da işaret etmişti. 

Reuters’ın analizinde, Trump’ın Powell’ı görevden alma yetkisine sahip olup olmadığının belirsiz kaldığına dikkat çekiliyor. 

1913 tarihli Merkez Bankası Yasası, Fed Yönetim Kurulu üyelerinin yalnızca “geçerli bir gerekçe” gösterilerek görevden alınabileceğini söylüyor. Ancak sözkonusu “geçerli gerekçe” hukuken tanımlanmış değil. 

Genel kabul bunun yolsuzluk veya görevi kötüye kullanma gibi ciddi durumlara işaret ettiği yönünde, dolayısıyla politik görüş ayrılığı bu kapsama girmiyor. Cumhuriyetçi lider uzun süredir faiz indirimi için Powell’a baskı yapıyor.

Diğer yandan Powell’ın hem Fed başkanı hem de Fed Yönetim Kurulu üyesi olması süreci daha da karmaşıklaştırıyor. Powell’ın Fed başkanlığı görevi, Mayıs 2026’da sona eriyor ancak Yönetim Kurulu üyeliği 2028’e kadar sürecek. Trump, onu bir şekilde Fed başkanlığından alsa bile Merkez Bankası’nın kararları üzerinde hâlâ etkili olabilir. 

Analizde, Trump’ın Powell’ı iki pozisyondan almaya çalışmasının en tartışmalı adım olacağına ve sürecin mahkemeye taşınabileceğine işaret ediliyor. 

Wall Street Journal’ın (WSJ) haberinde de Trump’ın, faiz indirimi taleplerine yanıt vermeyen Fed’in bağımsızlığını sonlandırmaya çalıştığı yazılıyor. 

Amerikan gazetesinin analizinde, konuyla ilgili Türkiye’de atılan bazı adımlar örnek olarak gösteriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dönemin Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı 20 Mart 2021’de görevden aldığı hatırlatılıyor. Bundan iki gün önce Merkez Bankası, politika faizini yüzde 17’den 19’a çıkarmıştı.

Analizde, Erdoğan’ın faiz oranlarının düşürülmesinin şirketlerin borçlanma maliyetlerini azaltarak enflasyonu düşüreceğini savunduğuna dikkat çekiliyor. Bu yaklaşımın, düşük faiz oranlarının ekonomik faaliyeti teşvik ederek fiyatları yukarı çektiği yönündeki yaygın kabul gören ekonomik ilkelerle çeliştiği yazılıyor.

2022’de enflasyonun yüzde 72’ye ulaştığı, Türk Lirası’nın ABD doları karşısında yaklaşık yüzde 60 değer kaybettiği anımsatılıyor. 

Independent Türkçe, Reuters, Wall Street Journal