Dibeybe ve Başağa arasındaki görüşme önümüzdeki haftaya ertelendi

Fethi Başağa, hükümetinin başkent Trablus’a girmek için herhangi bir çatışma ya da şiddet olayına başvurmayacağını yineledi (AP)  
Fethi Başağa, hükümetinin başkent Trablus’a girmek için herhangi bir çatışma ya da şiddet olayına başvurmayacağını yineledi (AP)  
TT

Dibeybe ve Başağa arasındaki görüşme önümüzdeki haftaya ertelendi

Fethi Başağa, hükümetinin başkent Trablus’a girmek için herhangi bir çatışma ya da şiddet olayına başvurmayacağını yineledi (AP)  
Fethi Başağa, hükümetinin başkent Trablus’a girmek için herhangi bir çatışma ya da şiddet olayına başvurmayacağını yineledi (AP)  

Libya’da Temsilciler Meclisi tarafından seçilen ‘yeni hükümetle’ kurulan temasların artması, Batılı ülkelerin Başağa hükümetini tanımaya yaklaştığı yönünde yorumlara neden oldu. Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile Fethi Başağa arasında yapılması planlanan ‘doğrudan görüşmenin’ önümüzdeki haftaya ertelendiği öğrenildi.  
Başağa dün akşam İspanya’nın Trablus Büyükelçisi Javier Larache ile Tunus’ta bir araya gelerek, Libya’daki son siyasi gelişmeleri ele aldı. Başağa’nın basın ofisinden yapılan açıklamada, ikilinin, ‘şiddetten kaçınılması, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin belirli bir zaman dilimine göre yapılması yönündeki çözüm önerilerinin desteklenmesi hususunda’ hemfikir olduğu belirtildi.  
Görüşmede Başağa, “Bizi İspanya ile Akdeniz ve iyi ilişkiler birleştiriyor. Başta enerji ve tarım olmak üzere, terör ve organize suçla mücadele gibi çeşitli alanlarda birlikte çalışabiliriz” dedi.  
Başağa seçilmesinin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen henüz Trablus’a giriş yapabilmiş değil. Yeni başbakan, farklı münasebetlerde Trablus’a ancak ‘barışçıl yollarla’ giriş yapacağını teyit etmişti.  
Bu bağlamda dün İngiltere merkezli Financial Times gazetesine konuşan Başağa, Trablus’a mümkün olan en barışçıl şekilde taşınmayı planladığını yineledi ve hükümetinin herhangi bir çatışma ya da şiddet olayına karışmayacağını vurguladı. Başağa, “Önümüzde günlerde Trablus’a taşınacağız, şu ana kadar Trablus’a girmeme sebebimiz çatışma riskini almamak içindi. Trablus’taki siyasilerle ve sahadaki silahlı güçlerle temas halindeyiz” dedi.  
İtalya merkezli haber ajansı Nova, diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberinde, Dibeybe ile Başağa görüşmesinin ertelenmesinin, bazı bölgesel aktörlerin muhalefeti nedeniyle olduğunu ve Dibeybe’nin iktidarı paylaşma seçeneğini reddettiğini kaydetti.  
Öte yandan Dibeybe dün akşam Trablus Uluslararası Fuarı merkezinde düzenlenen Libya Gıda Fuarı’nın açılışını gerçekleştirdi. Açılışa, Ekonomi ve Kabineden Sorumlu Devlet Bakanları da katıldı.  
Ulusal Birlik Hükümeti’nden dün yapılan açıklamada, seçimlerin uygulanmasını desteklemek amacıyla oluşturulan bakanlık komisyonunun, başkent Trablus’ta yaklaşmakta olan seçimlerin düzenlenmesine ilişkin hazırlıkları ele aldığı bir toplantı gerçekleştirdiği belirtildi.  
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi'nin, Temsilciler Meclisi ve Başkanlık Konseyi’nin, BM Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams’ın girişiminde uzlaşamaması durumunda, meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması için anayasal temeli benimseme niyetini siyasi bileşenlere bildirdiğine dair iddialar öne sürüldü.
Muhammed el-Menfi dün akşam Trablus’ta, Müslüman Kardeşler'in siyasi kolu olan Adalet ve İnşa Partisi başkanı ve üyeleri ile görüştü. Menfi, görüşmede ‘ülkedeki tüm siyasi tarafların istikrarı korumasının ve seçimlerin yapılabilmesine odaklanmasının önemini’ vurguladı.  
Birleşmiş Milletler Libya Kalkınma Programı Temsilcisi Marc-Andre Franche, tüm Libyalı liderleri kişisel çıkarlarını bir kenara bırakarak, güvenlik ve istikrarı sağlamak için çaba göstermeye davet etti. Twitter hesabından açıklama yapan Franche, “Libyalıların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi hususunda birçok zorlukla karşı karşıyayız. Kriz devam ettikçe birçok fırsat yitiriliyor, bu da çözümü daha zor ve maliyetli hale getiriyor” ifadelerini kullandı.  
Bu arada, ABD'nin Libya Büyükelçisi Richard Norland, Libya’daki son siyasi durumu değerlendirmek için üst düzey Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere dün gece başkent Kahire’ye gitti. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Norland, “Mısırlı müttefiklerimizle, Libyalıların arzularını desteklemek üzere, tüm taraflarla nasıl çalışabileceğimizi ve seçimlerin en kısa sürede nasıl gerçekleştirilebileceğini tartışacağız” diye yazdı.  
Norland, görüşmelerde, geçici hükümet döneminin son aşamalarının nasıl yönetileceği, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en kısa sürede nasıl yapılabileceğine odaklanacağını belirtti ve Dibeybe’nin bu hususlardaki görüşmelere katılmaya hazır olduğuna yönelik inancını dile getirdi. 
Norland, ABD'nin tutumunun ‘açık’ olduğunu ve ülkesinin, Libyalıların kendi geleceklerini belirleme hakkına saygı gösterdiğini ancak bunun şiddete başvurmaksızın barışçıl yollarla olması gerektiğini vurguladı.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.