Iraklı gençler Rusya-Ukrayna savaşının yakıtı mı olacak?

Haşdi Şabi’ye bağlı yüzlerce grup üyesinin ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk’taki güçlere katılmak için gönüllü olduğu belirtiliyor.

Iraklı gençlerin Rusya-Ukrayna savaşına dahil edilmesine yönelik uyarılar arttı. (Reuters)
Iraklı gençlerin Rusya-Ukrayna savaşına dahil edilmesine yönelik uyarılar arttı. (Reuters)
TT

Iraklı gençler Rusya-Ukrayna savaşının yakıtı mı olacak?

Iraklı gençlerin Rusya-Ukrayna savaşına dahil edilmesine yönelik uyarılar arttı. (Reuters)
Iraklı gençlerin Rusya-Ukrayna savaşına dahil edilmesine yönelik uyarılar arttı. (Reuters)

Iraklı gençlerin son yıllarda yaşadıkları zorluklara, savaşlara, zorlu ekonomik ve sosyal koşullara rağmen yaklaşık 600 Iraklı gönüllünün Rus güçleriyle Ukrayna'da savaşmaya hazırlandığı bildirildi. Resmi olarak yayınlamayan raporlara göre söz konusu Iraklılar önce Suriye topraklarına, oradan da Ukrayna’ya geçtiler.
Söz konusu raporlarda Haşdi Şabi’ye bağlı yüzlerce grup üyesinin ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk’taki güçlere katılacağı bildirildi. Irak basınında yer alan haberlere göre Ukrayna'ya giden Iraklı gönüllüler, bazı Iraklı güç odaklarının bölgedeki Rus eksenine katılma çabalarını gösterir nitelikte. Bu durum, ABD tarafından yönetilen Batı ekseni ile ilişkileri yeniden kurmaya çalışan Irak hükümeti için büyük bir siyasi sorun teşkil ediyor.

‘Savaşın yakıtı’
Bu bağlamda Koordinasyon Çerçevesi, Iraklı gençlerin savaşa çekilmesi ve Rusya-Ukrayna savaşı için yakıta dönüştürülmesine karşı uyardı. Iraklı gençlerin savaşa katılmasını önlemek için kapsamlı bir tutum sergilenesi çağrısında bulundu.
Koordinasyon Çerçevesi Lideri Turki el-Atabi, gerçekleştirdiği basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Ukrayna'daki savaş güvenlik ve ekonomi de dahil olmak üzere tüm alanlara yansıyacak olan uluslararası bir krizdir. Her an kontrolden çıkabilecek çatışma konusunda ülkeler arasındaki etkileşimler, akıl almaz sonuçlara neden olabilir. Ortadoğu'daki bazı medya kuruluşlarının unsurların askere alınması çağrıları ve Ukrayna savaşına karışmaları hakkındaki yayınları büyük bir tehlike olarak görülüyor. Bu tehlike Irak'a ulaşabilir. Dikkat etmemiz ve bu yöndeki girişimlerin durdurulması için ilgili güvenlik makamlarından daha yüksek bir komite oluşturmaya çalışmamız gerekiyor. Çerçeve, Irak gençlerini Ukrayna savaşında bir tarafı diğerine karşı desteklemek için yakıta dönüştürme çabalarına karşıdır. Tarafsızlık, barışı desteklemenin ve istikrarı yeniden sağlamanın en iyi yoludur.”
Iraklı gençleri dış krizlere sokma girişimlerine karşı olunduğuna ve bunun önemli insani ve sosyal yansımaları olacağına işaret eden Turki el-Atabi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sorunlarının çözülmesi, ekonomik istikrarın sağlanması ve kurşun uğultularından uzak, tüm ülkelerin çıkarlarını güvence altına alacak şekilde sükûnete çağrıda bulunulması ülkemizin çıkarınadır.”

Savaş ve sonuçları
Diğer yandan Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Muhammed el-Halbusi, Ukrayna’nın Bağdat Maslahatgüzarı Alexander Borvzhnikov ile gerçekleştirdiği görüşmede Ukrayna'nın Rusya ile savaşın sonucunda çektiklerinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Toplantıda uluslararası ve bölgesel gelişmeler ile Ukrayna'daki güncel olaylar ele alındı. Borvzhnikov, ülkesindeki zor insani koşullara, altyapıya verilen zarara ve insanların yerinden edilmelerine işaret ederek Irak'ın süreçteki tavrına ve Kiev'deki Irak Büyükelçiliği’nin çalışmalarının devam etmesine övgüde bulundu.
Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Muhammed el-Halbusi de Ukrayna'nın çektiği acılardan duyduğu üzüntüyü dile getirdiği açıklamasında “Irak, savaşlardan ve sonuçlarından kaynaklanan yerinden edilme, göç ve yıkımdan zarar gördü” dedi. Irak'ın ülkelerin korunması ve istikrarı, bağımsızlık ve egemenliklerini destekleyici duruşu, ülkeler arasındaki gerilimleri ve siyasi sorunları savaş alanlarından uzakta çözmek için diyalog diline öncelik vermesi ve diplomatik yöntemlere bağlı kalması gerekliliğine vurgu yaparak güvenlik çözümleri ve askeri operasyonların diplomatik diyalog yoluyla tamamen sona ermesini umduğunu ifade etti.

Ukrayna'daki Iraklılar
Irak, Rus-Ukrayna savaşı sırasında tarafsız bir tutum sergiliyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Irak Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna'daki Iraklıların sayısını tespit ederek bunlara ilişkin aldığı önlemleri açıkladı. Yapılan açıklamaya göre krizin başlangıcından bu yana yaklaşık bin Iraklı, Ukrayna'dan Polonya'ya geçebilmeyi başardı.
Bakanlık Sözcüsü Ahmed es-Sahhaf, Irak Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna'da yaşanan gerilim nedeniyle 37 üniversitede eğitim gören yaklaşık 450 öğrenci de dahil olmak üzere 5 bin 537 Irak vatandaşının yaşadıklarını yakından takip ediyor. Bakanlık geçen ay bir bildiri yayınlayarak toplumu vatandaşlarına Ukrayna topraklarını terk etme ve Ukrayna’ya seyahat etmeme çağrısında bulundu. Irak Büyükelçiliği, Dışişleri Bakanı'nın talimatıyla, toplumu takip etmek için bir kriz hücresi oluşturmak için inisiyatif aldı.”

Iraklı Sözcü açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ukrayna'ya komşu ülkelerdeki Kızılhaç ve Irak büyükelçilikleri ile takip ve koordinasyonu, Bakanlığın yaklaşık bin Iraklının Polonya'ya çıkışını kolaylaştırma başarısı ile sonuçlandı. Bunların bir kısmı Macaristan ve Romanya'ya gitti. Bakanlık, Ukraynalı kadınlarla evli Iraklı babalara çocuklarıyla birlikte Ukrayna dışına seyahat etmeleri için giriş vizesi vermek için çalıştı. Bakanlığın başta Sumi olak üzere savaşa tanık olan bölgelerde ablukaya alınan 80'den fazla Iraklı aileyi tahliye etmenin yanı sıra ailelere destek sağlanmasına yönelik çalışmaları devam ediyor. Diyaloglarımız ve Ukrayna'ya komşu ülkelerdeki büyükelçiliklerimizin çabaları, Romanya'nın Iraklıların topraklarında kalma süresini 90 gün uzatmayı kabul etmesini sağladı.” dedi.



İsrail'in iç cephe ikilemi durumu karmaşıklaştırıyor ve bir felakete işaret ediyor

Ultra-Ortodoks bir Yahudi, Tel Aviv'in doğusunda İran'ın füze saldırısının gerçekleştiği yerdeki bir sinagogun içindeki hasarı inceliyor (AFP)
Ultra-Ortodoks bir Yahudi, Tel Aviv'in doğusunda İran'ın füze saldırısının gerçekleştiği yerdeki bir sinagogun içindeki hasarı inceliyor (AFP)
TT

İsrail'in iç cephe ikilemi durumu karmaşıklaştırıyor ve bir felakete işaret ediyor

Ultra-Ortodoks bir Yahudi, Tel Aviv'in doğusunda İran'ın füze saldırısının gerçekleştiği yerdeki bir sinagogun içindeki hasarı inceliyor (AFP)
Ultra-Ortodoks bir Yahudi, Tel Aviv'in doğusunda İran'ın füze saldırısının gerçekleştiği yerdeki bir sinagogun içindeki hasarı inceliyor (AFP)

Emel Şehade

İsrail'in maruz kaldığı ve vurdukları hedefler, menzilleri ve verdikleri hasar açısından en tehlikeli olan balistik füze saldırılarından yaklaşık iki saat önce, pazartesi gece yarısından sonra sona eren toplantıda, İsrail kabinesi, savaş alanı ile diplomatik, uluslararası ve Amerikan cephelerindeki gelişmeleri göz önüne alarak, İran ile nükleer anlaşma için müzakerelere devam edip etmeme konusunda bir karar almadı.

 

Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi, “İsrail ve Yahudi halkı için tarihi ve varoluşsal bir savaş” olarak tanımladığı bir savaşın dördüncü gününde bu konuda bir karar için daha erken olduğunu açıkladı. Hanegbi, İsrail'in İran'ın yakında beyaz bayrak çekmeyeceğini bilmesine rağmen, iyi düşünülmüş bir plana göre yürütülen operasyonların durmayacağını ve müzakere masasına geri dönmeye yönelik herhangi bir dış baskının kendisini durdurmayacağını düşünüyor. “İsrail, İran'ın müzakere oturumlarını uranyum zenginleştirme ve nükleer yeteneklerini geliştirme çabalarını yoğunlaştırmak için kullandığını gösteren tüm raporlara ve kanıtlara sahiptir. Nihai amacı nükleer bir İran’ı engellemek olan tüm hedeflerimizi gerçekleştirmeden savaşın durması halinde, İran’ın istediği ve yapacağı şey budur. Bu durumda aynı yere geri döneceğiz ve İran bir kez daha bizim için büyük bir tehdit oluşturacak.”

İran füzelerinin Hayfa'dan güney ile merkezdeki büyük Tel Aviv'e kadar İsrail'in geniş bir bölgesinde yol açtığı korkunç yıkıma, ölümlere ve yaralanmalara rağmen Hanegbi, İsrail'in müzakere masasına oturmayacağını yineledi. Aksine, İran'daki savaşın devamını, o da “sadece liderliğin ve karar alıcıların sorumluluğu değil, savaşı desteklemesi ve katılması gereken” tüm ulus için tarihi bir görev saydı. “Varoluşsal tehdidin ortadan kaldırılması gerektiğine karar veren kişi, İran'daki durum olduğu gibi devam ederse, gelecekte milyonlarca insanı daha tehlikeli bir kaderden kurtarmak için bunu yaptı” dedi. Hanegbi, savaşın birkaç gün içinde sona erdirilmesini uzak bir ihtimal olarak da gördü

İç cephe direnemeyecek

Hanegbi'nin açıklamaları, İç Cephe Komutanlığı’nın, en az dört saat boyunca hem Hayfa'da hem de İsrail'in merkezinde İran balistik füzeleri sebebiyle yıkılan binalarda mahsur kalan insanları kurtarmakla meşgul olduğu sırada geldi. Aynı zamanda, pazartesi sabahı fırlatılan ve Tel Aviv'in merkezinde bulunan sığınakları bile delip, İç Cephe Komutanlığı’nın talimatlarına uyarak orada saklanan 3 kişinin ölümüne neden olan özel bir füze türüne dair haberler de paylaşıldı. Daha sonra Tel Aviv ve özellikle Hayfa'daki sığınakların çoğunun eski olduğu ve sadece İran'dan beklenen füzelerden korunmak için değil, aynı zamanda sakinlerin uzun saatler boyunca buralarda kalabilmelerini sağlayacak herhangi bir yenileme veya iyileştirmeden geçmediği de ortaya çıktı.

Buna ilaveten, pazartesi sabahı atılan füzeler, düştükleri yerde alevleri kontrol altına alınamayan veya söndürülemeyen yangınlara da neden oldular. İç Cephe Komutanlığı ekipleri, bunları kontrol altına alabilmek için uzun saatler çalışmak zorunda kaldılar.

Her biri en az 400 kilogram patlayıcı ağırlığında olan füzelerin neden olduğu muazzam yıkım, enkaz altında kalanları arama ve kurtarma çalışmalarını daha da zorlaştırıyor. Nitekim Hayfa'da bombalanan bir binada kayıp kişileri arama çalışmaları üç kişinin cesedine ulaşılana kadar saatlerce sürdü.

Tüm bunların ortasında, hava saldırısı uyarı sistemi bir siber saldırının ardından arızalandı ve bazı bölümleri felce uğradı. Bu da, füzelerin isabet ettiği bölgelerde sirenlerin çalmamasına, sakinlerin İç Cephe Komutanlığı'nın talimatlarına uyarak güvenli yerlere ve sığınaklara yönelmemesine neden oldu.

Çoğu inşaat ve geliştirme projesini denetleyen şirket olan Ofek'in CEO'su Kobi Ofek'e göre, konutların yüzde 55'inde güvenli oda veya sığınak bulunmuyor. İran füzelerinin sakinler için oluşturduğu tehlikeden hükümeti ve İran'a savaş açma kararını verenleri sorumlu tutarak, “Hükümet bu sorun ele alınmış olsaydı can kaybını önleyebilirdi. İnsanlar panik halinde ve bugün yeni bir gerçeklik yaşıyoruz; tüm ülke İran ve Yemen'den gelen füzelerin tehdidi altında ve yıkıcı sonuçlarını her gün görüyoruz.”

İsrail hava savunma sisteminin eski başkanı Zvika Haimovich ise İran'ın son füze saldırılarında, askeri tesisler, Hayfa Körfezi ve şehrin birkaç mahallesindeki petrol rafinerileri ve hassas malzemeleri içeren önemli tesisler, stratejik tesisler, Savunma Bakanlığı'nın ve askeri üslerin bulunduğu Tel Aviv'in merkezi gibi yerlere odaklandığını söyledi. Ona göre, Tel Aviv'in mimarisi ve konutların bu hassas bölgelere yakınlığı, füzenin yörüngesinden hafifçe sapıp yerleşim alanlarına düşmesi halinde sakinleri büyük tehlikelere maruz bırakıyor.

İç cephe buna dayanamaz

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İsraillilerin ülkelerine atılan füzelerde niteliksel bir tırmandırma olarak gördükleri gelişmenin gölgesinde, yedek General Yitzhak Brick, İran'ın amacının füzelerinin İsrail'in önleyici füzelerinden sayıca fazla olması olduğuna inanıyor. “İran'ın planı, İsrail'in Arrow tipi önleyici füzeleri tükendikten sonra bile balistik füzeler fırlatmaya devam etmek. O noktada, Amerikan yardımı bile yeterli olmayacak ve İsrail kendini yeterli savunma kabiliyeti olmadan, bir tona varabilecek ağırlıkta patlayıcı savaş başlıkları taşıyan balistik füzelerin saldırısı altında bulacak” diyor.

Brick, üst düzey Amerikan kaynaklarının Washington'un operasyona lojistik olarak katıldığını ve yardım amacıyla İsrail'e istihbarat bilgisi sağladığını söylediğini aktardı.

Brick, Hava Kuvvetleri'nin İran'a yönelik saldırısının başarısına rağmen, İran’ın nükleer kapasitesini ve bomba üretme yeteneklerini ortadan kaldırmayacağını vurgularken, “Savaş ne kadar uzun sürerse, tıpkı Gazze Şeridi sınırı ile kuzey sınırındaki beldelerde Demir Kılıç Harekatı sonucunda gördüğümüz ve görmeye devam ettiğimiz gibi, ülkenin merkezindeki altyapı ve evlerin yaşayacağı yıkımın da o kadar şiddetli olacağını hesaba katmalıyız. Buna ek olarak, İsrail ülkedeki ekonomik faaliyetlerin felç olması ve havacılık, ticaret ve iş alanlarında dünyadan izole olması nedeniyle savaşı uzun süre sürdüremez. Bu izolasyon, savaş çarklarının dönmeye devam etme gücünü ciddi şekilde etkileyecek bir ekonomik çöküşe yol açabilir” dedi.

Brick, hükümeti iç cepheyi hazırlama ve hazır hale getirme konusunda çalışmadığı için eleştirerek, “konunun en üst düzeyde araştırılması konusunda defalarca uyardık ve tavsiyede bulunduk. Ancak kimse bunu ciddiye almadı ve savaşların değiştiğini, iç cephenin geçmiştekinin aksine savaşın merkezi olacağını anlamadılar. Siyasi ve askeri kademelerin iç cepheyi savaşa hazırlama konusundaki tutumunu, kayıtsızlığı, sorunları görmezden gelmeyi ve gerektiğinde müdahale etmeye hazır olmamayı simgeleyen 'üç maymun' imgesi en iyi şekilde ifade ediyor” dedi.