Libya petrol gelirleri Dibeybe ve Başağa arasındaki gerginliği arttırdı  

Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Salih, NOC Başkanı Sanallah’tan, petrol gelirlerini şirketin yurtdışındaki hesabında tutmasını istedi  

ABD Yakın Doğu'dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Joey Hood ile NOC Başkanı Mustafa Sanallah’ın eski bir görüşmesinden bir kare. (ABD Dışişleri Bakanlığı)  
ABD Yakın Doğu'dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Joey Hood ile NOC Başkanı Mustafa Sanallah’ın eski bir görüşmesinden bir kare. (ABD Dışişleri Bakanlığı)  
TT

Libya petrol gelirleri Dibeybe ve Başağa arasındaki gerginliği arttırdı  

ABD Yakın Doğu'dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Joey Hood ile NOC Başkanı Mustafa Sanallah’ın eski bir görüşmesinden bir kare. (ABD Dışişleri Bakanlığı)  
ABD Yakın Doğu'dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Joey Hood ile NOC Başkanı Mustafa Sanallah’ın eski bir görüşmesinden bir kare. (ABD Dışişleri Bakanlığı)  

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile Fethi Başağa liderliğindeki Libya İstikrar Hükümeti (LİH) arasındaki güç mücadelesinin, Libya'nın petrol ve gaz kaynakları üzerinde yeni bir rekabet dönemi başlatmasından endişe ediliyor. Petrol sektörü on yılı aşkın süredir devam eden siyasi çalkantılar nedeniyle zorlu süreçlerden geçse de milli gelirin yüzde 98’ini oluşturması hasebiyle Libya’nın temel mali kaynağı olmayı sürdürüyor. Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akila Salih, Trablus merkezli Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) Başkanı Mustafa Sanallah’a mektup göndererek, petrol satışlarından elde edilen gelirlerin, kurumun yurt dışındaki banka hesabında tutulmasını ve geçici olarak genel bütçeye dahil edilmemesini talep etti.  
LİH’i destekleyen siyasiler, devlet kurumlarının LİH’ten yana tavır sergilemesini bekliyor. Yıllar önce benzer bir senaryo yaşanmış, devlet kurumları, batı ve doğuda birbiri ile çatışan iki hükümet arasında kalmıştı. Akila Salih, gönderdiği mektupta, UBH’nin görev süresinin dolduğunu vurguladı ve petrol gelirlerinin, genel bütçe kanunu kabul edilene veya TM tarafından harcama kararı çıkana kadar hükümete verilmemesini istedi.
TM’den söz konusu taleple ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı. Ancak gözlemciler, Libya Merkez Bankası’nın yakın bir gelecekte Dibeybe hükümetine verilen mali ödenekleri kesmesini öngörüyor. Fethi Başağa daha önce devlet kurumlarına, UBH’nin kararlarını görmezden gelmeleri yönünde çağrıda bulunmuştu. Batılı ülkeler, ham petrol üretiminin ve ihracatının sekteye uğramaması için Ulusal Petrol Şirketi’nin siyasi çatışmaların dışında bırakılması yönünde çaba gösteriyor.  
Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC), 2021’de petrol ve gaz ihracatından elde ettiği gelirin 21,5 milyar doların üzerinde olduğunu açıklamıştı. Kurum başkanı Mustafa Sanallah, petrol üretiminin ve ihracatının düşmemesi için kurumun siyasi çatışmalardan korunması gerektiği yönünde açıklamalarda bulunmuştu. Şimdilerde ABD’de temaslarda bulunan Sanallah’a yakın kaynaklar, yatırım için yeni olanaklar üzerinde çalıştığını aktardı. NOC’tan yapılan açıklamada, Sanallah’ın ABD Dışişleri Bakanlığı Enerji Kaynakları Ofisi (ENR) baş yetkilisi Harry R. Kamian ile görüştüğü belirtildi. Kamian’ın görüşmede, Ulusal Petrol Şirketi'nin bağımsızlığına destek verdiği, ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımların tartışıldığı belirtildi. Sanallah’ın ayrıca ABD'nin Yakın Doğu'dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Joey Hood’la görüştüğü, ikilinin ‘petrol şirketinin siyasi çatışmaların dışında bırakılmasının tüm Libyalıların yararına olacağı’ hususunda hemfikir olduğu kaydedildi.  
Bu arada Libya Ekonomi ve Ticaret Bakanı Muhammed Ali el-Huveyc, Trablus’ta düzenlediği basın toplantısında, yatırım ve özelleştirmenin teşvik edilmesi kapsamında, enerji alanında faaliyet gösteren 60'ın üzerinde şirketin lisanslarının yenilendiğini ve bazı yeni yatırım projelerine onay verildiğini bildirdi.



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."