Suudi Arabistan’da Ramazan’a hazırlık geleneği: Şa’bane

Cidde'de tüketicilerin Ramazan ihtiyaçları ve Şa’bane etkinliği süsleri satın aldığı el Beled pazarı (Fotoğraf: Gazi Mehdi)
Cidde'de tüketicilerin Ramazan ihtiyaçları ve Şa’bane etkinliği süsleri satın aldığı el Beled pazarı (Fotoğraf: Gazi Mehdi)
TT

Suudi Arabistan’da Ramazan’a hazırlık geleneği: Şa’bane

Cidde'de tüketicilerin Ramazan ihtiyaçları ve Şa’bane etkinliği süsleri satın aldığı el Beled pazarı (Fotoğraf: Gazi Mehdi)
Cidde'de tüketicilerin Ramazan ihtiyaçları ve Şa’bane etkinliği süsleri satın aldığı el Beled pazarı (Fotoğraf: Gazi Mehdi)

Kur’an-ı Kerim’de ‘eyyamun madudat’ şeklinde geçen sayılı günler ve mübarek Ramazan ayı hilalinin yaklaşmasıyla, Suudi Arabistan’ın batısında yer alan Cidde’nin sakinleri, Kovid-19 salgını sebebiyle son yıllarda özellikleri değişen ‘Şa’bane’ geleneği çerçevesinde sosyal etkinlikler düzenliyor.
Pandemi sebebiyle değişen kurallar ve sosyal mesafe gibi önlemlerin ardından bu yıl Şa’bane’nin yeniden kutlanması geçmişte olduğundan çok daha benzersiz. Salgın sebebiyle değişen birçok alışkanlığın bu etkinliklerle yeniden eskiye dönecek. Birçok mahalle muhtarı ülkenin batısındaki Hicaz şehirlerin atmosferinin iyileşmesinin yanı sıra kentsel gelişim ve genişlemeyle bu yıl Şa’bane’nin farklı olacağını düşünüyor.
Bu tarihi ve sosyal miras genellikle Şaban ayının son günlerinde gerçekleştiriliyor. Şa’bane’nin Hicaz’da nasıl yayıldığı konusunda farklı yorumların olmasıyla tarihsel uzantısı tespit etmek oldukça güç. Ancak Ramazan ayının gelişini kutlamak amacıyla aile ve şefkat kavramına odaklanan sosyal etkinlikle yıllar içinde farklılık göstermedi.


Cidde’deki el-Beled pazarının dünkü görüntüsü (Fotoğraf: Gazi Mehdi)

Cidde’deki eş-Şam ve el-Mazlum Mahallesi Muhtarı Malik Baisa Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, dünyayı kasıp kavuran pandeminin ardından ortaya çıkan şartlara rağmen Cidde, Mekke, Medine ve diğer Hicaz sakinlerinin bu alışkanlığı terk etmesinin zor olduğunu söyleyerek, yeni dönemin ardından organizasyonlarda yaşanacak değişikliğe rağmen bu geleneğin yeniden canlandırılması için güçlü bir dönüş hissettiklerini söyledi.
Baisa açıklamasında, “Ailenin tüm fertleri ve birinci derece akrabalarıyla bir araya geldiği bugünde sunulan yemeklerin kalitesi farklı. 80 yıl önce, evde yapılan sakdana, dabiza ve o zamanki bazı meşhur yemekler de dahil olmak üzere popüler yemekler servis edilirdi. Bugün sunulan yemekler ise evden eve değişiyor. Balık, mufta (etli pilav) ve bazı modern yemekler var” dedi.
Muhtar, denizde ve karada toplanmak üzere Şa’bane için erkeklere özel etkinliklerin olduğunu söylerken, bugün hali hazırda etkinliklerin düzenlendiğini ve bunun aile ve sosyal bağları güçlendirmek adına yüzyıllardır devam eden ve yeniden canlandırılmak istenen bir mirasın nesiller boyu aktarıldığını gösterdiğini bildirdi.


Cidde’deki Kabil Caddesi girişinde el-Beled pazarı ziyaret edenler (Fotoğraf: Gazi Mehdi)

Cidde’deki el-Faysaliyye Mahalle Muhtarı Mahir Hüseyin Aşri, “Bu alışkanlığın ve kendine has bir tadı olan bu kadim toplumsal mirasın yok olması zor” dedi. Etkinlik, hicri takvimin Şa’ban ayına veda ve Ramazan ayının gelişinin kutlanmasını temsil ediyor. Aile üyeleri arasında büyüK öneme sahip Şa’bane etkinliği, geçtiğimiz günlerde birçok kişinin bugünü kutlama arzusu ve isteğiyle yeniden ortaya çıktı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Aşri, günümüzde bu günü kutlamak için sunulanların, büyükanne ve büyükbabaların sunduklarından farklı olduğunu söyleyerek, daha önce bir araya gelerek tüm konular üzerinde tartışıldığını ve neler yapılabileceğinin konuşulduğunu belirtti. Gün boyu evde yemeklerin servis edildiğini söyleyen Aşri, öğle yemeğinde pilav ve muluhiyenin yanı sıra ikindi namazından sonra badem kahvesi, akşam yemeğinde ise pilav, tavuk veya et verildiğini ifade etti.
Günümüzde bu kutlamalar ve toplantıların bir ailenin çok sayıda üyesi nedeniyle evlerde düzenlemenin zor olduğunu söyleyen Muhtar, bu nedenle ailelerin büyük bir kısmının günümüzde kendilerine olan yoğun talep nedeniyle fiyatların yükselmeye başladığı dinlenme evlerinde konaklamaya yöneldiğini vurguladı.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.