How I Met Your Father'a konuk olan Robin yarım kalan hikayeyi tamamladı

Yeni dizinin yaratıcısı, How I Met Your Mother'dan daha fazla karakterin spinoff'ta görünebileceğinin sinyalini verdi

How I Met Your Father'ın Timing Is Everything (Zamanlama Her Şeydir) adlı bölümü 15 Mart'ta yayımlandı (Hulu)
How I Met Your Father'ın Timing Is Everything (Zamanlama Her Şeydir) adlı bölümü 15 Mart'ta yayımlandı (Hulu)
TT

How I Met Your Father'a konuk olan Robin yarım kalan hikayeyi tamamladı

How I Met Your Father'ın Timing Is Everything (Zamanlama Her Şeydir) adlı bölümü 15 Mart'ta yayımlandı (Hulu)
How I Met Your Father'ın Timing Is Everything (Zamanlama Her Şeydir) adlı bölümü 15 Mart'ta yayımlandı (Hulu)

*Uyarı- Spoiler içerir*
Televizyon tarihinin en başarılı yapımlarından biri olan How I Met Your Mother'ın sevilen karakteri Robin Scherbatsky, dizinin spinoff'u How I Met Your Father'ın 1. sezonunun finaline konuk oldu. 
Robin, How I Met Your Father'ın ana karakteri Sophie'ye verdiği ilişki tavsiyesiyle orijinal dizinin tartışmalı finalinde yaşanan aksaklığı da toparladı. Screenrant'in haberine göre How I Met Your Mother'ın finalinde diğer karakterlere dair doyurucu bilgi verilse de Robin'in hikayesinin eksik kaldığı yönünde eleştiriler gündeme gelmişti. 
Dizinin bazı hayranları, Robin'in zamanla geçirdiği dönüşümün daha iyi anlatılabileceğini dile getirmişti. Ancak ilk dizide bu şansı elde edemeyen Robin yıllar sonra aradığı fırsatı How I Met Your Father'da buldu. 
İlk dizide Ted, Robin'e ona aşık olduğunu çok erken söyleyerek çiftin ilişkisinin sarpa sarmasına neden olmuştu. Bu, Robin'in çekimser davranmasına yol açmıştı. 
Öte yandan Ted yıllar sonra çocuklarına anneleriyle nasıl tanıştığının hikayesini anlatmaya başladığında gizemli anne Tracy McConnell'ın öldüğü ortaya çıkmıştı. Hikayenin amacı Ted'in Tracy'le nasıl tanıştığını anlatmaktan çok Robin'le yeniden çıkmayı düşündüğünü açıklamaya dönüşmüştü. 
Ted, Robin'le inişli çıkışlı bir ilişki yaşasa da Tracy'le evlenmiş ve ondan çocuk yapmıştı. Ancak Tracy hayatını kaybettikten sonra Ted, Robin'le yeniden bir araya gelmişti. 
Bu bazı izleyiciler açısından iki problem yaratmıştı. İlki bu karar Ted'in Tracy'le ilişkisinin önemsiz görünmesine neden olmuştu. İkincisiyse Robin'in düzenli bir hayat kurup çocuk sahibi olmak istemediğini vurgulayan karakterinin neredeyse tamamen değişmesi anlamına geliyordu. 
Bununla birlikte spinoff'un ilk sezon finaline ufak bir rolle dahil olan Robin, MacClaren's Pub'da Sophie'ye ilişki tavsiyesi verdi ve ona korkmaması gerektiğini öğütledi. İkili arasındaki sahne kısa da olsa Robin ilişki hayatına dair şunları dile getirdi:
"Korkarak zamanını boşa harcama Sophie. Korku iyi olabilecek şeylerden kaçmana neden olabilir. Hatta harika şeylerden. Hikayenin bir parçası olması gereken şeyler... Bu yüzden gerçekten düşün. Jesse bir erkeğin söylemesini istediğin her şeyi, beklediğinden daha hızlı söylemek dışında neyi yanlış yaptı? Sophie, evlendim, boşandım ve bu ikisi arasında çok şey yaşadım. Ve sadece korkarak aldığım kararlardan pişmanım. "
Cobbie Smulders'ın canlandırdığı Robin, Hilary Duff'ın oynadığı Sophie'ye daha sonra şunları söyledi:
"Aşk hakkında bir şey öğrendiysem, zamanlama her şeydir. Ve bazen zamanlama berbat bir şeydir. İyi olacaksın. Bundan emin olmak için 20 yıl sonra seninle burada buluşacağım. "
Robin, Jesse'nin kendisini sevdiğini tesadüfen öğrenen Sophie'ye böyle bir tavsiye vererek pişmanlığını itiraf etmiş oldu. 
İki karakter arasındaki bu diyalog sosyal medyada How I Met Your Mother hayranlarının büyük beğenisini topladı.
Bununla birlikte How I Met Your Father'ın yaratıcılarından Isaac Aptaker, Entertainment Weekly'ye verdiği röportajda ilk diziden daha fazla karakterin spinoff'a dahil olabileceğinin sinyalini verdi. 
2005'te yayın hayatına başlayan How I Met Your Mother, 2014'te ekranlara veda etmişti. Ancak Hulu'da yayımlanan spinoff sayesinde orijinal karakterlere dair daha fazla bilgi hayranlarla buluşacak gibi görünüyor. 
Independent Türkçe, Screenrant, Entertainment Weekly, Vanity Fair



Netflix izleyicileri "etkileyici" savaş filmine hayran

Boyun Eğmez, üç dalda Oscar'a aday gösterilmişti (Universal Pictures / Netflix)
Boyun Eğmez, üç dalda Oscar'a aday gösterilmişti (Universal Pictures / Netflix)
TT

Netflix izleyicileri "etkileyici" savaş filmine hayran

Boyun Eğmez, üç dalda Oscar'a aday gösterilmişti (Universal Pictures / Netflix)
Boyun Eğmez, üç dalda Oscar'a aday gösterilmişti (Universal Pictures / Netflix)

Gerçek bir yaşam öyküsüne dayanan savaş filmi, Netflix'te yeniden gündemde. İzleyiciler, güçlü anlatımı ve etkileyici oyunculuklarıyla öne çıkan filme övgüler yağdırıyor.

2014'te vizyona giren Boyun Eğmez (Unbroken), II. Dünya Savaşı sırasında yaşadıklarıyla tarihe geçen ABD'li olimpik atlet Louis Zamperini'nin gerçek hayatına dayanıyor. Zamperini, bir uçak kazasından sağ kurtulmasının ardından ıssız bir bölgede günlerce hayatta kalmaya çalıştıktan sonra, savaş esiri olarak ağır koşullar altında yaşam mücadelesi vermişti.

Filmin yönetmen koltuğunda Angelina Jolie otururken, senaryosu Coen Kardeşler'in imzasını taşıyor. Zamperini'ye, Günahkarlar (Sinners) ve 28 Yıl Sonra (28 Years Later) gibi filmlerle tanınan Jack O'Connell hayat veriyor. O'Connell'a kazadan kurtulan diğer askeri canlandıran Domhnall Gleeson eşlik ediyor. 

Tüm zamanların en ilham verici filmlerinden biri olarak gösterilen Boyun Eğmez, şu sıralar Netflix'in en popüler yapımları arasında. Film eleştirmenlerden hem olumlu hem de olumsuz yorumlar alsa da izleyiciler için çok daha kıymetli bir yerde duruyor.

Sosyal medyada pek çok izleyici, filme övgüler yağdırdı. Bir kullanıcı, "Bu yüzyılın en iyi filmlerinden biri" yorumunu yaparken bir başka izleyici duygularını şöyle dile getirdi:

Gerçekten ilham verici bir başyapıt. Boyun Eğmez, bugüne kadar izlediğim en güçlü ve derinden etkileyen filmlerden biri. Görüntü yönetimi müthiş, hikaye baştan sona duygusal bir yoğunluk taşıyor. Jack O'Connell harika bir performans sergiliyor. Angelina Jolie'nin yönetimi ise yürekten, dürüst ve içten.

Bir başka yorumda ise şu ifadelere yer verildi:

Tüm zamanların hakkı en çok yenen filmi olabilir. Gerçek bir Amerikan kahramanının, ilham veren ve etkileyici gerçek hikayesi. Savaş filmlerinden hoşlanmasanız bile bu film sizi derinden etkileyecek. Bu film, izleyenin hayata bakışını değiştirebilir.

Son olarak bir kullanıcı şunları yazdı:

Bu filmi izlerken duygusal çöküşler yaşadım. Yaratıcı bir başyapıt. Kesinlikle en sevdiğim ilk 10 film arasında yer alıyor. Yönetmeninin en sevdiğim kadın oyunculardan Angelina Jolie olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım. Yetenekleriyle beni her zaman şaşırtıyor. Özetle, bu film tam anlamıyla 10 üzerinden 10.

Independent Türkçe, Express, Mirror