İsrailli öğretmenler sendikası: Hükümet, güvenlik ve partilerin ihtiyaçlarına yönelik harcama yapmakla meşgulken eğitimi ihmal ediyor

Matematik ve İngilizce becerileri seviyesindeki gerileme, Arapların Yahudilere karşı üstünlük kaydetmesini sağlıyor

2014’te Kudüs’te Eski Şehir yakınlarında askerlik hizmetine zorlanan gençler (Getty)
2014’te Kudüs’te Eski Şehir yakınlarında askerlik hizmetine zorlanan gençler (Getty)
TT

İsrailli öğretmenler sendikası: Hükümet, güvenlik ve partilerin ihtiyaçlarına yönelik harcama yapmakla meşgulken eğitimi ihmal ediyor

2014’te Kudüs’te Eski Şehir yakınlarında askerlik hizmetine zorlanan gençler (Getty)
2014’te Kudüs’te Eski Şehir yakınlarında askerlik hizmetine zorlanan gençler (Getty)

İsrail’de İngilizce ve matematik eğitimi düzeyinde önemli bir gerileme yaşandığını, Arap toplumunda ise söz konusu iki alandaki eğitimin Yahudi toplumdakine göre daha iyi olduğunu gösteren verilerin yayınlandığı bir dönemde, öğretmenlere ait sendikalar bu tehlikeli düşüşten hükümeti sorumlu tuttu. Sendikalardan yapılan açıklamada, “Hükümet, güvenlik ve siyasi parti ihtiyaçlarına yönelik harcama yapmakla meşgulken eğitimi ihmal ediyor” ifadeleri kullanıldı.
Tel Aviv’de Kuzey Lisesi Müdürü Ram Cohen, “Bu ihmal, genç nesillere ve devletin ekonomik gelişimine ve dokunulmazlığına yönelik silahlı bir operasyona benziyor” dedi. Cohen “Devlet liderliği güvenlik ve siyaset gündemine odaklanıyor, eğitim sisteminin geri dönüşü olmayan noktaya yaklaştığının, İsrail’in varoluşsal bir tehdit altında olduğunun ve ciddi öğretmen açığımız olduğunun hatta öğretmenlerin olmadığının farkında değiller” ifadelerini de sözlerine ekledi. Okul Müdürü, İsrail’deki okul müdürlerinin yıllardır uyarılarda bulunduğunu, ancak Eğitim Bakanlığı’nın bu uyarıları görmezden geldiğini belirterek “Bizi neden bahsettiğini bilmeyen takıntılı kişiler olarak göstermeye çalıştılar” dedi. Müdür “Hükümet uyansa bile, burada iyi öğretmenlerin ne zaman olacağını bilmiyorum. Bu krizi iki üç yıllık bir süre içinde çözemeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
İsrail Merkez İstatistik Bürosu (CBS) tarafından 2022 yılı için yayınlanan veriler, ilkokul matematik öğretmenlerinin yüzde 64’ünün belirtilen şartları karşılamadıklarını, eğitim vermek için yeterli olmadıklarını gösterirken, ilkokullardaki İbranice öğretmenlerinin yüzde 75’inin ve İngilizce öğretmenlerinin ise yüzde 32’sinin yeterli niteliklere sahip olmadığını gösterdi.
İsrail Merkez İstatistik Bürosu istatistiklerine göre, ülkenin merkezindeki şehir ve bölgelerde ve devlete bağlı eğitim sistemindeki bu sorun giderek daha kötü bir hal alıyor.
İstatistikler devlete bağlı Yahudi eğitim sisteminde ilkokullardaki matematik öğretmenlerinin yüzde 69’unun ve devlete bağlı dine dayalı eğitim sistemindeki matematik öğretmenlerinin yüzde 75’inin göreve uygun olmadıklarını ortaya koydu. Aynı zamanda ortaokullarda bu dersleri veren öğretmenlerinin yüzde 25 ila 40’ının Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği şartları karşılamadığı ve öğretmenlik yapmak için yeterli niteliklere sahip olmadığını gösterdi. Bu verilere göre, İbranice eğitimde yaklaşık 10 bin öğretmen açığının yanı sıra tüm okul seviyelerinde matematik dersine uygun yaklaşık 10 bin öğretmen açığı bulunuyor. Bu durum, Eğitim Bakanlığı’nın öğrencilere zarar vermesine rağmen bu derslerde eğitim vermeleri için yeterli nitelikte olmayan öğretmenleri çalıştırmasının ana nedenlerinden birini teşkil ediyor.
İsrail Merkez İstatistik Bürosu, İsrailli öğrencilerin uluslararası sınavlardaki başarılarının çok düşük olduğunu aynı zamanda, bu sınavlara katılan diğer ülkelerin öğrencileri ile karşılaştırıldığında aradaki farkın çok büyük olduğunu açıkladı. Verilere göre, Arap toplumundaki durum daha iyi görünüyor zira nitelikli olmayan matematik öğretmenlerinin oranı yüzde 45, Arapça öğretmenlerin oranı ise yüzde 25 olarak kaydediliyor.
Büro’nun raporunda, bu durumun sebebinin Arap okullarında daha fazla öğretmen arzından kaynaklı olabileceği belirtildi. Arap okullarında daha fazla öğretmen olması, öğretmenlik için yeterlilik sertifikası sahibi olanların yüzdesinin daha yüksek olmasından ve iş alternatiflerinin maaşlarının daha düşük olduğu iş talebi modelinden kaynaklanıyor.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.