Ürdün, Ukrayna krizine ilişkin tarafsız duruşundan neden vazgeçti?

Arka planda, başta karşılıklı savunma anlaşması ve Washington'ın mali yardımı olmak üzere siyasi ve ekonomik meseleler bulunuyor.

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Ürdün ile Norveç Özel Kuvvetleri arasında düzenlenen ortak savunma tatbikatlarına katıldı. (Ürdün Kraliyet Divanı)
Ürdün Kralı 2. Abdullah, Ürdün ile Norveç Özel Kuvvetleri arasında düzenlenen ortak savunma tatbikatlarına katıldı. (Ürdün Kraliyet Divanı)
TT

Ürdün, Ukrayna krizine ilişkin tarafsız duruşundan neden vazgeçti?

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Ürdün ile Norveç Özel Kuvvetleri arasında düzenlenen ortak savunma tatbikatlarına katıldı. (Ürdün Kraliyet Divanı)
Ürdün Kralı 2. Abdullah, Ürdün ile Norveç Özel Kuvvetleri arasında düzenlenen ortak savunma tatbikatlarına katıldı. (Ürdün Kraliyet Divanı)

Tarık Dilovani
Ukrayna krizinin başlangıcından bu yana gerilimi azaltma ve sakinlik çağrısında bulunan ve taraflara aynı mesafeden yaklaşan Ürdün, son dönemde Rusya ile, özellikle de Suriye dosyasında sahip olduğu iyi ilişkilere rağmen, Rusya’nın Ukrayna saldırısında ABD ve Avrupa'nın tutumuna yakın bir tavır takınma kararı aldı.
Diyalog diline öncelik verilmesi, Ukrayna'nın egemenliğine saygı gösterilmesi ve krizin diplomatik yollarla çözülmesi çabalarına destek verilmesi çağrısında bulunulan açıklamalara rağmen Ürdün'ü bu değişikliğe yönelten başka konular da var.

Stratejik müttefik
Ürdün’ün güçlü stratejik müttefiki sayılan ABD’nin Ürdün Krallığı’nın önde gelen bağışçılarından olduğu biliniyor. ABD Kongresi birkaç gün önce, cari yılda Ürdün’e yaklaşık bin 650 milyar dolar değerinde yardım paketi gönderilmesine onay verdi. ABD Kongresi’nin açıkladığına göre 425 milyon dolarlık askeri yardıma ek olarak Ürdün hükümetinin bütçesini destekleme yönünde en az 8 bin 451 milyon dolar tahsis edilecek.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre ABD ve Ürdün, 2018 yılında 6 bin 375 milyar dolar değerinde beş yıl süreli bir mutabakat zaptı imzaladı. Amman ve Washington aynı zamanda 2023-2028 yılları için yeni yardım programı anlaşması yönünde müzakereler yürütüyor.
ABD ile Ürdün arasındaki ilişkiler son 40 yıldır yakın ve iyi düzeyde seyrediyor. Washington 1951'den bu yana güvenlik, sağlık, eğitim ve su alanlarındaki önemli desteğin yanı sıra Ürdün'e toplamda en az 20 milyar dolar değerinde yardım sağladı.

ABD nüfuzu
Ürdün Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Nasır eş-Şeride, Krallığın kalkınma ve reform programlarını desteklemeyi hedefleyen bu yardımın iki ülke arasındaki seçkin ilişkilerin göstergesi olduğunu dile getirdi. Gözlemciler ise bunların Ürdün'ün siyasi ve egemenlik kararlarıyla bağlantılı şartlı yardımlar olduğunu düşünüyor.
Ürdün’ün 2021'de imzalanan ortak bir savunma anlaşmasıyla ABD' ile yakın ilişki bağları bulunuyor. Temsilciler Meclisi'nden geçmediği için eleştiri alan anlaşma, ABD ordusunun ülke çapında özgürce hareket etmesine, saldırıya uğramaları durumunda savunmaya geçmesine ve uçaklarının denetimsiz serbest çıkışına izin veriyor. Aynı zamanda ülke genelindeki 11 askeri üs dahilinde bulunmalarına imkan sağlıyor. Tüm bunlar Ürdün egemenliğinin ihlali olarak kabul ediliyor.
Ürdün'deki ABD Büyükelçisi’nin birkaç gün önce yerel kanallardan birinde Ürdünlü muhatabına verdiği talimatlar Ürdünlüleri kızdırmıştı. Nitekim Büyükelçi, muhatabından Russia Today ve Sputnik adlı Rus kanallarının haber yayınlamasının engellenmesini istemişti. Aynı konuşmada ABD tarafından sağlanan mali yardımın Ürdün'deki siyasi müdahalelerle bağlantılı olmadığını vurgulayan Büyükelçi Henry Wooster, Ürdün'ün egemen bir ülke olduğunu, kendi kararlarını verdiğini vurguladı.
Ürdünlü parlamenterler aylardır, bir ABD elçisinin Suriye rejimiyle yeniden ilişki kurmanın veya Şam ile sınır kapılarını açmanın akıbeti konusunda Ürdün hükümetini uyarması üzerine duruyor. Hükümet ise bu durumu inkar etmediği gibi herhangi bir yorumda da bulunmuyor.
Mevcut ABD Büyükelçisi’nin ‘yeni Ürdün’ terimini kullandığını hatırlatan Ürdünlüler, eski ABD Büyükelçisi’nin ülkedeki turlarının olağan diplomatik faaliyetlerin ötesine geçtiğini öne sürüyor.

ABD ile Avrupa eksenine yaklaşılıyor
Yazar ve siyasi analist Zeyd en-Nevayise, Ürdün'ün Rusya ile Ukrayna arasındaki krize ilişkin tutumunun, uluslararası krizlere siyasi çözümlere dayanan, askeri çatışmayı, iç işlere müdahaleyi ve zorla dayatmaları reddeden sağlam bir politikayı yansıttığına inanıyor.
Ürdün'ün daha da ileri bir boyuta taşınarak uluslararası bir askeri çatışmaya yol açabilecek savaşın devam edebileceği konusundaki endişesine değinen Nevayise, Ürdün’ün ABD'nin önemli bir müttefiki olduğunu, aynı zamanda Putin döneminde Rusya ile seçkin ilişkilere sahip olduğunu da hatırlatıyor.
Ürdün’ün bir yandan Rusya, diğer yandan Ukrayna ile mütevazi düzeyde ticari alışverişi olduğunu ve bu alışverişin etkilenmeyeceğini belirten Nevasiye, özellikle enerji dosyasında Ürdün'ün ekonomik etkisinin göz ardı edilemeyeceğini belirtiyor.

İsrail’in yarattığı gerilim
Ürdün, önümüzdeki Ramazan Ayı’nda İsrail'in Kudüs'te gerilimi yükselteceğini düşünüyor. Dolayısıyla Ürdün Krallığı, İsrail'e baskı yapması için Washington'dan yardım isteyebilir.
Ürdün, radikal Yahudi grupların, dünyanın Ukrayna krizine odaklandığı bu süreçte, durumu fırsat bilerek Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınlar ve tehlikeli planlar düzenleyeceğinden korkuyor. Bu durum, gözle görülür bir iyileşmenin ardından İsrail ile ilişkileri önceki gerilim ve ihtilaf hattına geri getirebilir. Geçen yıl bu minvalde en az 60 baskın kaydedilmişti.
Gözlemciler, özellikle Ürdün topraklarına uyuşturucu kaçakçılığı konusunda Amman ile Şam arasında aylar süren tartışmaların ardından, Suriye konusunda Rusya ile imzalanan güvenlik anlaşmalarından çekilmek için en uygun zamanın geldiğine inanıyor. Ürdün Kralı, kaçakçılık operasyonlarının organize taraflarca yürütüldüğünü açıkça söyleyerek Suriye rejimine atıfta bulunmuştu.
Ürdün, söz konusu dönemde Suriye hükümetine “Sınırlarımızı korumak için her türlü bedeli ödemeye hazırız” mesajını göndermişti. Ardından yüzlerce kaçakçının öldürüldüğü sınırlara dair angajman kurallarında değişikliğe gidilmişti.



ABD, Gazze’de “ölüm tuzağı kuran” yardım kuruluşunu fonluyor

GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)
GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)
TT

ABD, Gazze’de “ölüm tuzağı kuran” yardım kuruluşunu fonluyor

GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)
GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)

ABD, Gazze İnsani Yardım Vakfı'na (Gaza Humanitarian Foundation/GHF) 500 milyon dolar fon sağlamayı planlıyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla Reuters'a konuşan yetkililer, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın GHF'ye gönderilecek parayı ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) fonundan alacağını söylüyor. 

ABD Başkanı Donald Trump, USAID'in faaliyetlerinin askıya alınacağını ve kuruluşun Dışişleri Bakanlığı bünyesine taşınacağını şubatta duyurmuştu.

Kaynaklar, yardımın İsrail tarafından talep edildiğini belirtiyor. Buna göre Tel Aviv yönetimi Washington'la iletişime geçerek GHF'nin 180 günlük faaliyet masraflarının karşılanmasını istedi. 

Gazze'de geçen ay yardım dağıtmaya başlayan ABD ve İsrail destekli kuruluş, çalışmalarını bağımsız şekilde yürüttüğünü savunuyor. Ancak İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın çarşamba günkü haberinde, Binyamin Netanyahu yönetiminin GHF'ye 700 milyon Yeni İsrail Şekeli (yaklaşık 8 milyar TL) fon sağladığı öne sürülmüştü. İsrail Başbakanlık Ofisi ve radikal sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise iddiaları yalanlamıştı. 

GHF'nin Gazze'deki faaliyetleri, İsrail bombardımanı altındaki bölgede kaosu daha da artırdı. Reuters'ın aktardığına göre 1-3 Haziran'da GHF'nin yardım noktalarında yaşanan saldırılarda en az 80 Filistinli öldürüldü. AA'nın rakamlarına göre gıda yardımı almak isterken İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 27 Mayıs'tan bu yana 115’e yükselirken yaralı sayısı 580’i geçti.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki yardım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. 

İsrail ordusuysa sivillere doğrudan ateş edilmediğini ve düzenin sağlanması için uyarı atışı yapıldığını öne sürüyor.

Tartışmalı yardım kuruluşunun CEO'su Jake Wood, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkeleriyle uyumlu bir şekilde işini yapmasının imkansız olduğunu vurgulayarak 25 Mayıs'ta istifasını açıklamıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Times of Israel