Savaş Rus ve Ukraynalı aileleri birbirinden nasıl ayırdı?

Savaş, Rus ve Ukraynalıların yüzyıllardır süren aile ilişkilerini ciddi şekilde test ediyor

Rus işgali sırasında Ukrayna’nın Mariupol şehrinde yerinden edilen insanlar, tahliye edilmeyi bekliyor (AFP)
Rus işgali sırasında Ukrayna’nın Mariupol şehrinde yerinden edilen insanlar, tahliye edilmeyi bekliyor (AFP)
TT

Savaş Rus ve Ukraynalı aileleri birbirinden nasıl ayırdı?

Rus işgali sırasında Ukrayna’nın Mariupol şehrinde yerinden edilen insanlar, tahliye edilmeyi bekliyor (AFP)
Rus işgali sırasında Ukrayna’nın Mariupol şehrinde yerinden edilen insanlar, tahliye edilmeyi bekliyor (AFP)

Rusya’nın Ukrayna’daki işgal adımları dördüncü haftasına girerken, Rusya ve Ukrayna vatandaşları arasındaki bilgi savaşı tırmanıyor.
Şarku’l Avsat’ın The Guardian gazetesinden aktardığı habere göre, Rusya’nın saldırıları Ukrayna’daki binalar ve şehir merkezlerinin yıkılmasıyla sınırlı değil. Savaş, sınırın iki tarafında yüzyıllardır süren aile ilişkilerini de ciddi şekilde test ediyor.
Ukrayna’daki insanlar ülkelerine neler olduğunu kendi gözleriyle görürken, Rusya’daki yakınları genellikle onlara kulak asmayıp, Rus resmi kaynaklarından gelen bilgilere güveniyor.
Rusya’dan 10 yıl önce Ukrayna’ya taşınan Alexander Serdyuk (34), bu nedenle annesiyle görüşmeyi kesti.
Serdyuk, Lviv’deki evinin yakınında süren savaşı gergin bir şekilde izlerken, kendisinden 2 bin 400 kilometre uzaklıkta yer alan Rusya’da yaşayan annesi herhangi bir savaş olmadığını savunuyor.

Annesinin kendisine inanmadığını söyleyen Serdyuk, “Sadece Nazilerin birbirini öldürdüğünü ve tüm bunlardan bizim sorumlu olduğumuzu söylüyor. Eskiden birbirimizle çok konuşurduk, ama şimdi bunun hiçbir anlamı yok” dedi.
Harkovlu İngilizce öğretmeni Nataşa Henov (35) için de durum aynı.
Henov, Rus saldırıları köylerine yaklaştığından, çocukları ve eşiyle birlikte evini geride bırakıp kaçtı.
Moskova yakınlarında yaşayan kuzenini aradığında, aralarında geçen konuşma savaşın kendisi kadar üzücüydü.
Henov kuzeniyle arasında geçen diyaloğu şu ifadelerle anlattı;
“Yalan söylediğimizi düşünüyor. Bütün bunları ABD’nin yaptığı söylüyor. ‘Peki mesele ABD ise neden Ruslar bize vuruyor?’ diye sordum. Ukraynalıların Donbas’taki insanlara karşı çok acımasız olduğunu iddia etti. Ukraynalı askerlerin teslim olması gerektiğini söyledi. Hatta beni Rusya’ya davet etti. Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim. Burada Ukrayna’nın bağımsızlığı için umutsuzca mücadele ediyorum ve o beni Rusya’ya davet ediyor.”

Sığınaklara kaçan Ukraynalılar, Rusya’daki yakınlarına durumlarıyla ilgili video ve mesajlar gönderdiğinde birçoğu bunun ‘sahte haber’ olduğunu söyleyerek inanmıyor.
Rus ebeveynleri, büyükanne ve büyükbabası olan Natalia İvanivna ise, bu ayın başında Harkov’daki evinden kaçmak zorunda kaldığında akrabalarına haber vermek istedi.
İvanivna şunları anlattı;
“Bombardıman başladıktan 15 dakika sonra onlara mesaj atarak saldırı altında olduğumuzu yazdım. Bana sordukları ilk soru şu oldu; Saldırıyı kim yapıyor? Bizim ordumuz mu, sizinki mi?”
İvanivna, sınırın ötesindeki dünya görüşünü şekillendiren şeyin ‘cehalet’ kadar ‘korku’ olduğuna söyleyerek şöyle devam etti;
“Bence ailem Stalin rejiminden korktuğu kadar, Putin rejiminden de korkuyor. Şimdi sadece buna cevap vermiyorlar. Onlara karşı bir öfkem yok. Sadece onlar için üzülüyorum.”
Rus televizyonu o kadar ikna edici ki, ülkede olanlara bazen Ukrayna’nın doğusunda yaşayanlar bile inanmıyor.
İki çocuğuyla birlikte Harkov’dan kaçan Maria Krivoshieva, yolculuk edemeyecek kadar yaşlı olan büyükannesini geride bırakmak zorunda kaldı.
Krivoshieva yaşadıklarını şöyle açıkladı;
“Büyükannem sadece Rus televizyonunu izlerdi. Savaş başladığında çok sakin olduğunu fark ettim. Bana merak etmememi, Putin’in ‘her şey yolunda’ dediğini söyledi.”
Rus kuvvetleri Harkov’u bombalamaya başlayınca büyükannesinin tavrının değiştiğini belirten Krivoshieva, “ O zaman her şeyi, yıkılan binaları gösteren Ukrayna televizyonunu izlemeye başladık. Rus televizyonu ise daha önce kaydedilen görüntüleri gösteriyor ve insanlara Harkov’da her şeyin normal olduğunu anlatıyordu. Büyükannem, ‘Bunca yıldır beynimin yıkandığına inanamıyorum’ diyerek ağlamaya başladı” dedi.
2011 yılında yapılan bir ankete göre, Ukraynalıların yaklaşık yarısının (20 milyondan fazla insanın) Rusya’da aileleri var.
Chatham House’da araştırma görevlisi olan Orysia Lutsevych, iki ülke arasındaki aile ilişkilerinin, 17. yüzyılda imparatorluğun ilk günlerinden, geç Sovyet dönemine ve bağımsızlık çağına kadar yüzyıllar boyunca güçlü olduğunu belirtti.



Trump: Şi, başkanlığım sırasında Çin'in Tayvan'ı işgal etmeyeceğini söyledi

ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (AFP)
TT

Trump: Şi, başkanlığım sırasında Çin'in Tayvan'ı işgal etmeyeceğini söyledi

ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün (cuma) Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in, Trump'ın görevde olduğu sürece Pekin'in Tayvan'ı işgal etmeyeceğini söylediğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Trump, Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile Rusya'nın Ukrayna'yı işgali konusunda görüşmeler yapmadan önce Fox News’e verdiği röportajda bu açıklamayı yaptı.

Trump, Fox News’in ‘Special Report’ (Özel Haber) programına verdiği röportajda şunları söyledi: “Size şunu söyleyeyim, bildiğiniz gibi, Çin Devlet Başkanı Şi ve Tayvan arasında çok benzer bir durum var. Ancak ben buradayken bunun kesinlikle olmayacağını düşünüyorum. Göreceğiz.”

Trump, “Başkan Şi bana ‘Sen başkan olduğun sürece bunu asla yapmayacağım’ dedi. Ben de ona ‘Tamam, bunu takdir ediyorum’ dedim. O da ‘Ben çok sabırlıyım ve Çin de çok sabırlı’ dedi” ifadelerini kullandı.

Trump ve Şi, Trump'ın ikinci başkanlık döneminde haziran ayında ilk kez telefon görüşmesi yaptılar. Trump ayrıca, nisan ayında Şi'nin kendisini aradığını söyledi, ancak bu görüşmenin ne zaman gerçekleştiğini belirtmedi.

Çin, Tayvan'ı kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak görüyor ve gerekirse güç kullanarak özerk demokratik ada ile yeniden birleşmeyi taahhüt ediyor. Tayvan, Çin'in egemenlik iddialarına şiddetle karşı çıkıyor.

Çin'in Washington Büyükelçiliği dün Tayvan konusunu Çin-ABD ilişkilerinde ‘en önemli ve hassas konu’ olarak nitelendirdi. Büyükelçilik Sözcüsü Liu Pengyu yaptığı açıklamada şunları söyledi: “ABD hükümeti, tek Çin ilkesi ve ABD ile Çin arasındaki üç ortak bildirgeye bağlı kalmalı, Tayvan ile ilgili konuları akıllıca ele almalı, Çin-ABD ilişkilerini ve Tayvan Boğazı'ndaki barış ve istikrarı ciddiyetle korumalıdır.”

Washington, Tayvan'ın ana silah tedarikçisi ve uluslararası destekçisi olmasına rağmen, çoğu ülke gibi ABD’nin de ada ile resmi diplomatik ilişkisi bulunmuyor.