Başağa hükümeti Dibeybe’yi yeni bir savaş başlatmaya çalışmakla suçladı

Muhammed el-Menfi başkent Trablus’ta milletvekili adaylarıyla görüştü (TM)
Muhammed el-Menfi başkent Trablus’ta milletvekili adaylarıyla görüştü (TM)
TT

Başağa hükümeti Dibeybe’yi yeni bir savaş başlatmaya çalışmakla suçladı

Muhammed el-Menfi başkent Trablus’ta milletvekili adaylarıyla görüştü (TM)
Muhammed el-Menfi başkent Trablus’ta milletvekili adaylarıyla görüştü (TM)

Libya’da Fethi Başağa’nın başbakanı olduğu yeni İstikrar Hükümeti, mevcut geçici hükümet Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’ye yönelik eleştirilerinin dozunu artırarak Dibeybe’yi iktidarda kalmaya çalışmak ve kendisine bağlı silahlı milis grupları finanse ederek ülkede yeni bir iç savaşın fitilini ateşlemeye çalışmakla suçladı.
İstikrar Hükümeti Sağlık Bakanı ve resmi sözcüsü Osman Abdulcelil, Cumartesi akşamı televizyon ekranlarında yaptığı açıklamada, “Dibeybe, yeni bir savaşın fitilini ateşleme niyetinde. Halkın ilaç ve yiyecek alamadığı bir zamanda silah satın almaları için milislere milyonlarca dinarlık destek sağlıyor” dedi. Ancak yeni hükümetin böyle bir savaşın çıkmasına izin vermeyeceğini açıkça belirten Abdulcelil, iktidarı devretme sürecinin ‘barışçıl ve yasal’ bir şekilde gerçekleşmesi arayışı içerisinde olduklarını vurguladı.
Dibeybe’nin 2030 yılından önce iktidarı devretmek niyetinde olmadığını söyleyen Abdulcelil, geçtiğimiz Mart ayında iktidara gelen Dibeybe’nin seçim sürecini bozmaya çalıştığını ve aralarında Mısır, Fransa, İtalya, Almanya, Türkiye ve Katar'ın da bulunduğu çok sayıda ülkeden doğrudan seçimleri ertelemelerini istediğini iddia etti.
Dibeybe’nin ülkenin doğusunda, güneyinde ve orta kesimlerinde hareket edemeyecek durumda olduğunu öne süren ve bu durumdayken, önümüzdeki Haziran ayında yapılması planlanan seçimleri nasıl yöneteceğini sorgulayan Abdulcelil, bunu gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Öte yandan UBH Başbakanı Dibeybe, dün Trablus'ta hükümetinin bir toplantısında gündeme getirdiği seçim sloganı, iktidarda kalma konusundaki kararlılığını üstü kapalı olarak bir kez daha teyit etti. Dibeybe, seçim yasaları ve seçimlerin anayasal temeli konusunda ulusal bir diyalogun önünü açmak amacıyla Libya'nın farklı bölgelerinin önde gelen kişilerinden oluşan bir komitenin kurulmasına öncülük ettiğini söyledi.
Son dönemde, Libya’da seçimlerin çözüm olduğu ve asla atlanmaması gerektiği konusunda hemfikir olan bazı uluslararası taraflarla birkaç görüşme gerçekleştirdiğini söyleyen Dibeybe, ‘geçici süreci uzatma komplosu’ olarak nitelendirdiği çabaların ve bunu isteyenlerin seslerinin azalmaya başladığını belirterek, “Seçimlerin ulusal bir hak olarak yerine getirilmesinden başka bir çözüm yok” dedi. Dibeybe, bugün Libyalıların sandalyelere kimin oturduğuyla değil, kimin kendilerine hizmet edeceğiyle ilgilendiklerinin altını çizdi.
Bakanlarını halka hizmet etmeye ve egemen siyasi sınıfın önündeki engellere takılmamaya odaklanmaya çağıran Dibeybe, Maliye Bakanlığı'na da maaşları ve ödenekleri zamanında ödemeleri için ilgili tüm taraflarla koordinasyon kurması çağrısında bulundu.
Diğer taraftan Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, bazı milletvekilli adayları ile yaptığı görüşmede, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin bir an önce yapılması çağrısının sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Başkanlık Konseyi’nin, üzerinde anlaşmaya varılan ve sonuçları herkes tarafından kabul edilen seçimlerin anayasal temeli çerçevesinde özgür, adil ve şeffaf seçimler yapılarak ülkede istikrarı sağlamaya yönelik tüm adımları destekleme noktasında hiçbir çabadan kaçınmayacağının altını çizdi.
Menfi’nin ofisinden yapılan açıklamaya göre Menfi, milletvekili adaylarına, Başkanlık Konseyi'nin ülkede barış ve istikrarı tesis etmek için Libyalılar arasında kapsamlı bir ulusal uzlaşı sağlanması yönündeki adımlarına tam destek verdiğini söyledi. Açıklamada, milletvekili adaylarının Menfi’ye, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin bir an önce yapılmasına ilişkin bir girişim sundukları belirtildi. Ancak girişimle ilgili detay verilmedi.
Bir başka gelişmede ise Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams, Cumartesi akşamı, telekonferans yöntemiyle bir grup cumhurbaşkanı adayını, BM’nin TM ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) tarafından seçimlerin anayasal temeli üzerinde uzlaşıya varılmasını kolaylaştırılacak ortak bir komitenin kurulması girişimi hakkında bilgilendirdi. Williams, yaptığı açıklamada, katılımcıların, seçim sürecini tekrar rayına koymak için tüm çabaların yoğunlaştırılmasının önemini vurguladıklarına dikkati çekti.
Adaylara ilgili tüm taraflarla daha fazla iletişim kurulması çağrısında bulunduklarını açıklayan Williams, aynı zamanda TM ve DYK arasındaki görüşmelerin başarılı olmaması durumunda da başka bir girişim sunduklarını da sözlerine ekledi.
Öte yandan UBH’ye bağlı 444. Savaşçı Tugayı, güvenlik ve istikrarı bozan herhangi bir girişim veya sabotaj eylemiyle mücadele planı çerçevesinde Trablus'un yaklaşık 90 kilometre güneydoğusunda bulunan Terhune şehrine muharebe unsurlarından 500 asker konuşlandırıldığını duyurdu.
Yerel basında yer alan haberlerde, bu adım, Trablus Askeri Bölge Komutanlığı’na bağlı 444. Savaşçı Tugayı’nın geçtiğimiz günlerde Fethi Başağa hükümetine bağlı bir askeri konvoyu Terhune’den başkente geçişini engellemesiyle ilişkilendirildi.
Bu arada Avrupa Birliği (AB) Libya Delegasyonu, Libya'nın iklim değişikliği felaketinden ve yükselen hava sıcaklıklarından en çok etkilenen ülkelerden biri olduğunu açıkladı. Delegasyon açıklamada, Trablus'taki toz fırtınasına değinerek, Libyalı yetkilileri iklim değişikliğinin ülkeleri üzerindeki etkilerini ve sonuçlarını azaltma konusunda plan yapmaya çağırdı.
Libya resmi haber ajansının haberine göre dün Mitiga Uluslararası Havaalanı’ndaki uçak seferleri kötü hava şartları nedeniyle durduruldu.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.