Sudan halkı ülkede artan hırsızlık ve gasp olaylarından şikayetçi

Sudan’da silahlı soygunların yayılması endişeyi artırıyor ve çetelerin kontrol altında tutulmasına karşı tehdit oluşturuyor

Hartum sokaklarındaki güvenlik güçleri (AFP)
Hartum sokaklarındaki güvenlik güçleri (AFP)
TT

Sudan halkı ülkede artan hırsızlık ve gasp olaylarından şikayetçi

Hartum sokaklarındaki güvenlik güçleri (AFP)
Hartum sokaklarındaki güvenlik güçleri (AFP)

Sudan’ın başkenti Hartum ve diğer şehirler, vatandaşların elindeki silahların artmasıyla suç ve kanunsuzlukta önemli bir artışla karşı karşıya kalıyor. Bu durum, vatandaşlar arasında sürekli bir endişe teşkil ederek, kötüye giden durum karşısında sürekli olarak konuşmalarına ve endişelerini dile getirmelerine neden oluyor. Söz konusu durum, vatandaşların ekonomik çöküş sebebiyle yaşadıkları sıkıntılara ekleniyor.
Sudanlılar, ünlü gazeteci Berham Abdul Munim’in Hartum’un merkezinde güvenlik kuvvetleri kurumlarından birinin resmi üniformasını giyen bazı kişiler tarafından silahlı soyguna uğraması ile yaşadığı tehlike karşısında dehşete düştüler. Munim halk protestolarından dönerken, telefonu ve yanındaki bir miktar parasını silah zoruyla gasp edildi. Saldırganlar ise protestoları kaydettikleri için “gazetecileri hedef aldıklarını” söylüyorlar.  Olay yerine yakın polis devriyesi Munim’in gasptan kurtarmayı başaramadı, içlerinden biri ona bu işin peşini bırakmasını ve konuyu görmezden gelmesini tavsiye etti.
Gazetecinin başına gelenler ve buna benzer birçok hikaye, ülkede kanunsuzluğun yayıldığına yönelik alarm zillerini çalıyor.
Behram silahlı soyguna uğrama konusunda yalnız değil. Pek çok kişi, Sudan Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ın 25 Ekim’deki eylemlerinden bu yana, Hartum’da protesto gruplarının dağıtılmasının akabinde şehir merkezinde, polis veya diğer askeri üniformalar giymiş silahlı kişiler tarafından çok sayıda soygun ve yağma yapıldığını belirtti. Sosyal paylaşım sitelerinde, ülkedeki silahlı soygun ve yağmaların videoları ve kayıtları yayınlanıyor ancak şimdiye kadar bu olaylara karşı net bir resmi tepki gelmedi.
Soygun, adam kaçırma ve hırsızlık, güvenlik güçleri üniformaları giymiş silahlı kişilerle sınırlı değil kalmıyor, motosikletli veya yaya olarak hareket eden ‘yarı organize gruplar’ da görülüyor. Bu gruplar, caddelerde ve ara sokaklarda insanlara saldırıyorlar, hatta evlere ve dükkanlara giriyorlar. Cep telefonu, nakit para, çantaları çalıyorlar, bazıları özel araçları ve kamu araçlarını durduruyor ve silah zoruyla yolcularının ve sürücünün eşyalarını çalıyor.
Yerel “el-Ceride” haber sitesi, bir video yayınladı ve Hartum’un merkezinde yer alan gazete binasının yakınında gerçekleştirilen silahlı bir soygunu gösterdiğini ve üniformalıların silahlı soygun olayına karıştığının ‘şok edici ve reddedilemez kanıtı’ olduğunu belirtti. Haberde “El-Ceride, el-Zeytuna Hastanesi yakınında, resmi üniformalı ortak güçler tarafından bir vatandaşın soyulduğunu gözlemlendi. Ayrıca, araç sahibinin, bu güçlerin 200 bin Sudan sterlin ve üç akıllı telefonunu çaldığını aktardı.
Polis teşkilatı, Behram’ın başına gelenlerin sosyal medyayı ayaklandırmasına rağmen, herhangi bir yorum yapmadı. Gazeteci birlikleri, bu olayı, aktivistleri hedef alan polis kampanyaları kapsamında, gazetecileri hedef alınmasının bir uzantısı olarak değerlendirdi.
Hartum ve belediyeleri, şehrin farklı bölgelerine yayılan soygun hikayeleriyle dolup taşıyor. Bazı olaylarda kurbanların darp edildiği de bildiriliyor. Diğer yandan, askeri üniformalı silahlı saldırganlardan kamu kurumları da kaçamadı.
Sosyal medya başka bir saldırı videosu daha yayınlandı. Videoda ülkenin Sağlık Bakanlığı’na bağlı ana tıbbi laboratuvarı olan Stack Ulusal Laboratuvarın’a sığınan protestocular kovalanıyordu. Saldırganlar işçileri, doktorları ve sağlık personelini darp ettiler ardından, cep telefonlarını çaldılar ve tıbbi malzemeleri kırdılar. Egemenlik Konseyi üyesi Abdulbaki Abdulkadir, laboratuvar personeli ile görüştükten sonra yaptığı basın açıklamasında, saldırganlar için “Küçük bir gruptanlar, bu durum tüm düzenli kuvvetlere genellenemez” dedi. Abdulkadir “Soruşturmalar, haklarında hukuki işlemlerin yürütülmesi için olaydaki suçluları ortaya çıkaracak” açıklamasında bulunurken, “Protestocular sığınmış olsa bile, düzenli güçler tarafından hastanelere ve sağlık tesislerine baskın yapılmaması yönünde doğrudan talimat var” ifadelerini sözlerine ekledi.
Devlet tarafından verilen ilk tepki olarak, Hartum Valisi 17 Mart perşembe günü Stack Tıbbi Laboratuvarı’nda meydana gelen bu olayın faillerini bulmak için cezai prosedürlerin başlatıldığını açıkladı. Bununla birlikte Hartum’da güvenlikten sorumlu olan Vali, düzenli güçler dışındaki diğer tarafları suçlayarak, “Bu gibi koşullarda, düzenli güçlerin üyelerini taklit ederek kaosa ve yağmalara neden olmuş olabilirler” dedi.
Sudan Egemenlik Konseyi’nden bir üye ise, bu olaydan barışçıl protestocuları sorumlu tutarak, düzenli güçlerle sürtüşmemeleri veya mülke izinsiz girmeme çağrısında bulundu. Aynı zamanda protestoculara kaosa yol açmamak için başkalarının eşyalarının bulunduğu alanlara girmeme çağrısında bulundu. Bu, güvenlik güçlerinin ve ordunun misyonlarının, söz konusu suçlara karışıldığını inkar etmek değil, bu suçları önlemek ve suçluları tutuklamak olduğunu görmezden gelerek, isim vermeden bir ‘üçüncü kişiyi’ suçlaması kapsamında geldi.
Soygun ve adam kaçırma gibi suçlara karışan motosikletli gruplar önemli bir oranda bir şeklinde faaliyet gösteriyor. Söz konusu gruplar, özellikle kadınları hedef alıyorlar, cep telefonlarını veya çantalarını gasp ediyorlar. Bunların yanı sıra, tenha yerlerde silah zoruyla araç sahiplerini durmaya zorlayarak, eşyalarını çalıyorlar. Ayrıca gece arabalara saldırarak içinde olabilecek malzemeleri ve eşyaları çalıyorlar.
Sudanlılar bu grupları ‘9 Uzun’ olarak adlandırıyor. Bu isim büyük ihtimalle poker kart oyununa dayanıyor. Bazıları bu ismin, adam kaçırma biçimlerinden kaynaklandığını söylüyor. Zira grup birini kaçırmadan önce 9 rakamını çizerek kurbanın etrafında dönüyor. Soyguncu çeteler iyice yayıldı. Bu, bir dizi Hartum mahallesinin sakinlerini silahlı soygun çetelerine karşı halk seferberliğini başlatmalarına neden oldu. Bu durum, kolluk kuvvetlerinin mücadele etmemesinin gölgesinde, insanların haklarını kendi elleriyle sağlamalarına neden olabilir.
Aktivistler, Gençlik ve Kindakat Devrimi’ni kanunsuzluğa ve ‘darbeci’ olarak adlandırdıklarının tasfiyesi için yeni bir devrime yönlendireceklerini söylediler. Polis güçlerine bağlı Merkezi Suç Soruşturma Dairesi eski müdürü Korgeneral Abdin el-Tahir, mahallelerde darpla birlikte soygun olaylarını gösteren, video ve kayıtlarla belgelenen ‘kapsamlı kaos ve soygun’ durumuna karşı uyarıda bulundu.
El-Tahir Facebook sayfasında yaptığı paylaşımda, sosyal platformlarda yayınlara ilişkin gerçekleri ortaya çıkarma konusunda polisin sessiz kalması karşısında şaşkınlığı dile getirdi. Emniyet müdürüne, ‘kanunsuzluk’ olarak nitelendirdiği bu duruma karşı mücadeleye yönelik hazırlık durumunu artırmaya çağrısında bulundu. El-Tahir “Güvenlik duygusu kaybolması durumunda, bunun sonuçları hayatın her alanında çok ağır olur” dedi. Aynı zamanda, resmi makamların gerçekleri halka açıklama konusundaki sessizliğini eleştirdi.
2020 yılı Ekim ayında hükümet ile Darfur ve Mavi Nil bölgelerinde etkili olan bir dizi silahlı hareket arasında imzalanan Cuba Barış Anlaşması’nın ardından silahlı gruplar Hartum’a girdi. Ancak anlaşmanın, bu grupların düzenli ordu ve polis teşkilatına entegrasyonunu öngören güvenlik düzenlemelerine ilişkin maddesi, finansman ve siyasi irade eksikliği nedenleri ile uygulanamadı. Böylece, söz konusu gruplar, korkunç ekonomik koşullar altında ve karışık bir siyasi sahnede evsiz veya maaşsız kaldı.
Analistler, 25 Ekim’deki adımlardan kaynaklanan boğucu siyasi krizin, düzenli güçler ile sivil yönetim isteyen ve orduya kışlaya geri dönme çağrısında bulunan halk arasında keskin bir uçurum yarattığını düşünüyorlar. Aynı zamanda bunun, güvenlikle özgürlüklerin takas edilmesi amacıyla, kanunsuzluk durumunun planlandığına yönelik bir his yarattığını da belirtiyorlar. Analistler, bu olgunun güvenlik ve siyaset açısından boyutları olduğunu, bunların ülkenin yaşadığı ekonomik sıkıntı ile yakından ilişkili olduğunu ayrıca askerleri soygun ve yağma yoluna itebileceğini söylüyorlar.



İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

TT

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu Gazze'de genişletilmiş operasyonun başladığını duyurdu ve şehir sakinlerini güneye gitmeye çağırdı.

Bir İsrail askeri yetkilisi bugün, ordunun Gazze şehrini kontrol altına almak için başlattığı operasyonda ‘ana’ harekâta başladığını belirterek, kara kuvvetlerinin şehrin derinliklerine ve merkezine doğru ilerlediğini kaydetti.

Ordunun Hamas'ı yenmek için gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu ifade eden yetkili, Hamas mensuplarının sayısının ‘2 bin ila 3 bin arasında’ olduğunun tahmin edildiğini belirtti.

Yetkili, “Ordu, Gazze şehrinde hızlı ama güvenli bir şekilde operasyonlar yürütmeyi planlıyor ve rehinelerin ve sivillerin güvenliğini öncelikli tutuyor... İsrail, nüfusun yaklaşık yüzde 40'ının şimdiden Gazze Şeridi'nin güneyine göç ettiği şehirdeki güçlerini kademeli olarak artıracak ve insani yardım çabalarını genişletecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee bu sabah X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, kuzey Gazze'yi hedef alan ve en az 20 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan şiddetli hava saldırılarının ardından İsrail operasyonunun genişletileceğini duyurdu.

İsrail, Gazze'de askeri operasyon hazırlıkları kapsamında geçtiğimiz ay Gazze şehri sakinlerine tahliye çağrısı yapmıştı. Ancak birçok kişi Gazze'nin güneyindeki aşırı kalabalık ve yüksek ulaşım maliyetleri nedeniyle şehirden ayrılamadıklarını söyledi.

Adraee’nin X platformundaki paylaşımında şu ifadeler yer aldı: “Gazze sakinleri… İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze şehrindeki Hamas altyapısını yok etmeye başladı. Gazze şehri tehlikeli bir savaş bölgesi ve bu bölgede kalmak sizi tehlikeye atıyor. Er-Reşid Caddesi üzerinden Gazze Vadisi'nin güneyindeki bölgelere araçla veya yürüyerek mümkün olan en kısa sürede gidin. Güvenliğinizi ve sevdiklerinizin güvenliğini sağlamak için, şehri terk eden bölge sakinlerinin yüzde 40'ından fazlasına katılın.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün Gazze şehrinde ‘yoğun bir operasyonun’ başladığını duyurdu. Şehri kontrol altına almak için kara harekâtı başlattığını açıklayan İsrail ordusu, şehir sakinlerine ve Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sakinlere ‘mümkün olduğunca çabuk’ güneye gitmeleri konusunda uyarıda bulundu.

İsrailli bir askeri yetkili kara operasyonunun ana aşamasının başladığını bildirirken, İsrail medyası ordudan aldığı bilgiye dayanarak 162. ve 98. tümenlerin Gazze şehrinin batı kesiminde operasyon yürüttüğünü bildirdi.

İki İsrailli yetkili daha önce CNN'e yaptıkları açıklamada, ordunun Gazze şehrine kara harekâtı başlattığını doğrulamıştı. CNN, yetkililerden birinin Gazze şehrindeki kara operasyonunun başlangıçta ‘kademeli’ olacağını söylediğini aktardı.

‘Gazze yanıyor’

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Filistin topraklarına yönelik yoğun hava saldırılarının ardından bugün yaptığı açıklamada, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi.

Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

AFP'ye konuşan görgü tanıklarına göre, Gazze şehri bu sabah erken saatlerde İsrail'in yoğun bombardımanına maruz kaldı. Bu olay, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Yahudi devletine ABD'nin ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmek için İsrail'i ziyaret etmesinden bir gün sonra meydana geldi.

The Jerusalem Post'a göre, Gazze şehrine yönelik hava saldırılarının haftalarca sürmesi ve çok katlı yüksek binaların yıkılmasıyla birlikte, İsrail ordusu daha geniş çaplı bir kara harekâtı için dönüm noktasına ulaşmış görünüyor.

Dün erken saatlerde tahmini 300 bin Gazze sakini Gazze şehrinden güneye kaçmak zorunda kaldı, ancak yaklaşık 700 bin kişi şehirde kaldı.

İsrail ordusu, Refah'ta olduğu gibi, İsrail kara kuvvetleri şehre ilerlemeye başladığında Gazze'deki sivillerin çoğunun kaçacağını umuyordu.


Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
TT

Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump'ın Gazze savaşının rehinelerin geri dönüşü ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesiyle ‘bitmesini’ istediğini doğruladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi. Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

Hamas’ın çok az zamanı var

Bu atmosferde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmek için ‘çok az zamanı’ olduğunu söyledi. Rubio, İsrail'den Katar'a giderken basın mensuplarına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “İsrailliler orada (Gazze) operasyonlara başladı. Bu nedenle, bir anlaşmaya varmak için çok kısa bir süre kaldığını düşünüyoruz. Artık aylarımız yok, belki birkaç günümüz veya birkaç haftamız var. İlk seçeneğimiz, Hamas'ın ‘Silahlarımızı teslim edeceğiz ve artık tehdit oluşturmayacağız’ dediği bir müzakere yoluyla bu krizin sona ermesi. Hamas gibi vahşi bir grupla uğraşırken bu her zaman mümkün olmayabilir, ancak bunun gerçekleşmesini umuyoruz.”

Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelen Rubio, Gazze şehrine yönelik yeni İsrail saldırısına ve Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine desteğini ifade etti.

Ağır bombardıman

Gazze şehri, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail'e yaptığı ziyaretin ardından bu sabah erken saatlerde İsrail'in ağır bombardımanına maruz kaldı. Rubio, ziyaretinde ABD'nin İsrail'e ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmişti.

Şehrin sakinlerinden Ahmed Gazal, AFP'ye yaptığı açıklamada, “Gazze şehrine yönelik yoğun ve sürekli bombardıman var ve tehlike artıyor” dedi. Gazal, çok sayıda binanın yıkıldığını ve enkaz altında insanlar olduğunu doğruladı.

Eş-Şeva Meydanı yakınlarında yaşayan 25 yaşındaki genç, “Bu sabah erken saatlerde yeri sarsan korkunç bir patlama duyduk. İsrail ordusu, birçok ailenin evlerinin bulunduğu bir binayı hedef aldı. Yıkılan evlerin çoğunda insanlar yaşıyordu. Çok sayıda vatandaş enkaz altında kaldı” ifadelerini kullandı.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal ise Gazze şehrine yönelik yoğun bombardımanın devam ettiğini; ölü ve yaralı sayısının arttığını bildirdi. Bugün şafak vakti İsrail uçaklarının eş-Şeva Meydanı yakınlarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alması sonucu enkaz altında ölü, yaralı ve kayıplar olduğunu ifade eden Basal, saldırıyı ‘büyük bir katliam’ olarak nitelendirdi.

İsrail ordusu bu haberler hakkında henüz yorum yapmadı.

Kara harekâtı

Axios internet sitesi, İsrailli yetkililerin, İsrail ordusunun Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmek için dün kara harekâtı başlattığını söylediğini aktardı.

İsrailli yetkililer, Rubio'nun İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Gazze'deki kara harekâtını desteklediğini, ancak bunun hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesini istediğini bildirdiğini söyledi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, “Rubio kara operasyonunu durdurmadı” dedi.

sdfgty
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail ziyaretinin ardından Gazze şehrine yönelik bombardıman yoğunlaştı. (AP)

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığına göre, bir ABD'li yetkili ise Gazze'deki savaşın Trump'ın değil Netanyahu'nun savaşı olduğunu ve bundan sonra olacaklardan Netanyahu'nun sorumlu olacağını belirtti.

İsrail operasyonu, Rubio'nun Netanyahu ve hükümetinin üst düzey üyeleriyle görüşmesinden saatler sonra başladı.

İsrail Hava Kuvvetleri dün gece Gazze şehrine büyük çaplı hava saldırıları düzenledi ve ardından İsrail tankları şehre girdi.

20 dakikada 37 saldırı

Filistin devlet televizyonu dün gece, Gazze şehrinin çeşitli bölgelerine sadece 20 dakika içinde 37 İsrail saldırısı düzenlendiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Filistin devlet televizyonundan aktardığına göre, İsrail bombardımanı bu sabah da devam etti; savaş uçaklarının desteğiyle topçu bombardımanı Gazze şehrinin kuzeybatısında yoğunlaştı.

frgtyu
Gazze şehrindeki Burc el-Gafri'yi hedef alan İsrail hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (AFP)

İsrail Kanal 12 televizyonu, İsrail Hava Kuvvetleri'nin dün akşam Gazze şehrine, özellikle de şehrin kuzeybatı kesimine saldırılar düzenlediğini bildirdi.

Kanalın verdiği bilgiye göre, 300 binden fazla Gazze sakini şehri terk etti. Kanal, bir güvenlik kaynağının “Şimdiye kadar bölgeden ayrılan Gazzelilerin sayısı, Gazze şehri içinde operasyonun başlamasına olanak tanıyor” dediğini aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları dün akşam, şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 62'ye yükseldiğini, bunların çoğunun Gazze şehrinde olduğunu duyurdu.

İsrail ordusu, şehirdeki en yüksek kulelerden biri olan ve 20 kattan oluşan, yüzlerce ailenin yanı sıra medya kuruluşları, medya yapım şirketleri ve ticari kurumların da bulunduğu Burc el-Gafri de dahil olmak üzere bir dizi yüksek katlı binayı yıkan çok sayıda saldırı düzenledi.

Trump Hamas'ı uyardı

Diğer yandan ABD Başkanı, Hamas'ı İsrailli rehineleri ‘canlı kalkan’ olarak kullanmaması konusunda uyardı. Trump dün Truth Social platformu üzerinden yaptığı paylaşımda şöyle dedi: “Hamas'ın rehineleri İsrail'in kara saldırısına karşı canlı kalkan olarak kullanmak için bölgeden uzaklaştırdığına dair bir haber okudum. Umarım Hamas liderleri böyle bir şey yaparlarsa neyle karşı karşıya kalacaklarını anlarlar. Bu, daha önce çok az kişinin tanık olduğu bir insani zulüm. Bunun olmasına izin vermeyin, yoksa her şey biter. Tüm rehineleri hemen serbest bırakın!”

ı8
İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan Burc el-Gafri'nin enkazı yakınında toplanan Filistinliler (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı dün, Amerika'nın İsrail'in Gazze'deki hedeflerine ulaşması için sarsılmaz desteğini sürdüreceğini taahhüt ederek, Hamas'ın ortadan kaldırılması çağrısında bulundu.

Rubio, Başbakan Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Gazze halkı daha iyi bir geleceği hak ediyor, ancak Hamas ortadan kaldırılmadan bu gelecek başlayamaz. Bunu başarmak için sarsılmaz desteğimize ve taahhüdümüze güvenebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, Rubio'nun ziyaretini ABD'nin İsrail'e desteğini teyit eden ‘açık bir mesaj’ olarak nitelendirerek, Beyaz Saray'da ‘İsrail'in şimdiye kadar sahip olduğu en büyük dost’ olarak tanımladığı Başkan Trump'ı övdü.

Rubio daha önce, Filistin devletinin kurulma olasılığını engellemek için hükümetinin Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme planlarının yanı sıra, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına alma planlarını Netanyahu ile görüşme niyetini bildirmişti. Rubio ayrıca, Trump'ın, 7 Ekim 2023'te kaçırılan rehinelerin geri dönmesi ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesi ile Gazze savaşının ‘bitmesini’ istediğini vurguladı.

İspanya, İsrail’den füze rampaları satın alma sözleşmesini iptal etti

AFP'nin ulaştığı resmî belgelere göre İspanya hükümeti, geçtiğimiz hafta İsrail ile silah ticaretini yasaklayacağını onayladıktan sonra, İsrail’den füze rampaları satın almak için imzalanan yaklaşık 700 milyon euro değerindeki sözleşmeyi iptal etti.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından yayınlanan Askeri Denge raporuna göre, İspanyol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyuma verilen sözleşme, İsrailli Elbit Systems grubuna ait PULS sisteminden geliştirilen 12 adet Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi satın alınmasını öngörüyordu.

Yerel basın ve İsrail gazetesi Haaretz'in iptal haberini yayınlamasının ardından, 9 Eylül tarihli bir belgeyle İspanya'nın resmi kamu ihaleleri platformunda resmi olarak duyuruldu.

Bundan bir gün önce Başbakan Pedro Sanchez, İsrail ile silah sözleşmelerinin fiili olarak yasaklanmasının ‘yasal olarak güçlendirilmesi’ de dahil olmak üzere, ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırımı sona erdirmek’ amacıyla yeni önlemler açıkladı.

Aynı platformda yayınlanan belgelere göre, bir İsrail şirketinin lisansı altında İspanya'da üretilecek 168 adet tanksavar füze rampasının satın alınmasına ilişkin başka bir sözleşme de resmi olarak iptal edildi. Bu son sözleşmenin değeri 287,5 milyon euro idi. Medya kuruluşları, sözleşmenin geçtiğimiz haziran ayında iptal edildiğini bildirmişti.

La Vanguardia gazetesi, İspanyol hükümetinin silahlı kuvvetlerinde bulunan İsrail silah ve teknolojisini elden çıkarmak için bir plan geliştirdiğini ve bu planı şu anda uyguladığını yazdı. İspanya Savunma Bakanlığı, konuyla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi.


Lazzarini: İsrail, Gazze kentinde dört günde 10 UNRWA binasını bombaladı

Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)
Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)
TT

Lazzarini: İsrail, Gazze kentinde dört günde 10 UNRWA binasını bombaladı

Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)
Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail'in sadece son dört günde Gazze Şeridi’nin Gazze kentinde aralarında şu an binlerce yerinden edilmiş kişinin barınak olarak kullandığı yedi okul ve ikisi kliniğin de olduğu 10 UNRWA binasını bombaladığını açıkladı.

İsrail, birkaç gün önce Gazze kentindeki yüksek katlı konut binalarını kademeli olarak yıkmaya başladı. Bu durum, yerinden edilmiş ailelerin sayısını artırdı ve onları zorla yerinden etti. Filistin resmi haber ajansı WAFA'nın bugün aktardığı bir habere göre insan hakları örgütleri, bunun amacının kent sakinlerini güneye kaçmaya zorlamak olduğu konusunda uyardı.

Lazzarini, UNRWA tarafından sosyal medya platfromu X hesabından paylaşılan açıklamasında, hava saldırılarının yoğunlaştığı Gazze kentinde ve Gazze Şeridi’nin kuzeyinde güvenli bir yer ve güvenli bir kimse olmadığını, bu durumun daha fazla Filistinliyi bilinmeyene kaçmaya zorladığını vurguladı.

Lazzarini’nin açıklaması şöyle devam etti:

“Gazze Şeridi’nin kuzeyinde bulunan ve sağlık hizmeti verilen tek yer olan eş-Şati Mülteci Kampı’ndaki sağlık hizmetlerini askıya almak zorunda kaldık. Hayati önem taşıyan su ve hijyen hizmetlerimiz ise şu anda sadece yarı kapasiteyle çalışıyor.”

Sadece son dört gün içinde Gazze kentinde 10 UNRWA binasının hedef alındığını belirten UNRWA Genel Komiseri, acil ateşkes çağrısında bulundu.

Hamas, İsrail ordusunun 11 Ağustos'tan bu yana en az bin 600 konut binası ve 13 bin çadırı bombaladığını açıkladı.

Yerel yetkililere göre İsrail’in yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaş sırasında 64 binden fazla insan öldü.