Ukrayna: Semptomlarla değil hastalıkla mücadele

Ukrayna krizinin askeri yönü zamanla gerileyecek ve Kiev'in tarafsızlığı ile NATO'ya üye olmaması dahil uzlaşı yönündeki çabalar hız kazanacak.

Başkent Kiev’in doğusunda konuşlu bir Ukrayna askeri. (Reuters)
Başkent Kiev’in doğusunda konuşlu bir Ukrayna askeri. (Reuters)
TT

Ukrayna: Semptomlarla değil hastalıkla mücadele

Başkent Kiev’in doğusunda konuşlu bir Ukrayna askeri. (Reuters)
Başkent Kiev’in doğusunda konuşlu bir Ukrayna askeri. (Reuters)

Nebil Fehmi
Ukrayna’da Rusya'nın Donetsk ve Lugansk bölgelerini tanıması ve ardından Rus güçlerinin Ukrayna topraklarına geçmesiyle artan gerilimlerle birlikte çatışmayı Batı’nın mı Doğu’nun mu başlattığına dair geniş çaplı bir tartışma da alevlendi. Bir takım şartlarını ve taleplerini açıklayan ve bunlarla Batı'yı çıkmaza sokan Rusya’nın hedefleri, karşılıklı baskı araçları, tüm taraflar üzerindeki ekonomik yansımaları ve son olarak durumun nasıl sakinleştirileceği ya da çözüme ulaştırılacağı üzerinde tartışmalar yaşanıyor.  
Tüm bu olanlar ve ortaya çıkan soru işaretleriyle ilgili birçok makale, tartışma ve açıklama okudum ve takip ettim. Birçoğuna bizzat da katıldım. Mantıklı ve şaşırtıcı olmayan öncelikli ve acil konulara odaklandım. Esasen olaylarla ilgili tartışmaların, bu olayların Avrupa'da veya diğer yerlerde tekrarlanmaması için tedavi edilmesi gereken hastalığın kendisiyle değil de semptomlarıyla ilgili olduklarını düşünüyorum.
ABD, Batı ile birlikte, tüm ülkelerin kendi siyasi sistemlerini belirleme konusunda egemen ve bağımsız bir hakka sahip olduğu konusunda ısrar etti. Bunda da haklıydı. Ancak diğer ülkelerin siyasi sistemlerine en fazla müdahalede bulunanların ABD ve Batı ülkeleri olduğu da herkesin malumu. Avrupa ülkeleri kötü bir sömürge geçmişine sahipler. ABD'nin de özellikle Latin Amerika’da, kendisine biat etmeyen ülkelerin liderlerini değiştirme konusunda uzun bir geçmişi var. Bu da birçok ülkenin bir yandan Batılı siyasi sistemleri bir yönetim biçimi olarak benimserken diğer yandan Rusya'nın adımlarını kınamak için öne sürdükleri argümanlar arasında tam bir çelişki oluşturuyor.
Diğer yandan Rusya son müdahalesini, Ukrayna içindeki bazı tarafların ve Batı'ya yakın olanların, Rusya'nın güvenliğini tehdit eden Batı güvenlik eğilimleri çerçevesinde hareket ettiklerini söyleyerek savundu ve bunda da haklıydı. Böylece Rusya, yabancı bir ülkeye askeri müdahalede bulundu. Bunu yaparken de Batı ülkeleri gibi çelişkili tutumlar sergiledi. Burada bir oldu-bitti elde etmek ve rejimleri değiştirmek için askeri güç kullanılmasının çok tehlikeli bir mesele olduğunu da eklemek isterim. Askeri müdahale ister Batı'dan isterse Doğu'dan gelsin kesinlikle reddedilmelidir.
Batı ülkelerinin çelişkili tutumları, Doğu kanadının ya da Rusya'nın çelişkili tutumlarıyla birlikte analiz edilebilir mi? Elbette hayır. Ama her iki tarafta da halihazırda çelişkili tutumlar var ve bu durum devam edecek gibi görünüyor. Bu da bizi söz konusu ülkeleri mevcut tutumlarına bağlı kalmaya, siyasi olarak hareket etmeye ve attığı adım daha geniş bir stratejik perspektife ve çerçeveye sahip olsa ve mevcut durumla ilgili olmasa bile gelecekte bunların yansımalarıyla yüzleşmekten kaçınmaya çağıran metodoloji ve siyaset felsefesi hakkında daha derin düşünmeye yöneltmeli.
Burada bir kez daha asıl sorunun, 1823 yılında Başkan James Monroe'nun kuruluşunu ilan ettiği ABD’nin, Amerika Kıtası’nın Batı yönelimiyle tutarsız olan politikalarını, ittifaklarını ve güvenlik düzenlemelerini benimsemeyi reddetmesi olduğunu söylüyorum. ABD, Latin Amerika'da kendisine biat etmeyen rejimleri değiştirmek ve Küba'ya balistik füzeler yerleştirmeye çalışan Sovyetler Birliği ile mücadele etmek için çalıştı. Balistik füzeleri taşıyan Sovyet gemileriyle askeri olarak karşı karşıya gelme tehdidinde bulundu. Dönemin Sovyetler Birliği Hükümet Başkanı Nikita Kruşçev'e bu adımı atmaktan vazgeçmesi için baskı yaptı. O dönemde Sovyetler Birliği’nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) Türkiye'ye füze konuşlandırmaktan vazgeçmesiyle geri çekildiğini belirtmeliyim.
Batı, Ukrayna'da doğrudan askeri çatışmalardan kaçınmak konusunda akıllıca davransa da bu deneyim o zaman ve daha sonra yaşanan sorunların açık bir göstergesiydi. Yani her ikisi de Birleşmiş Milletler Antlaşması’ndaki taahhütlerine dayanarak ulusal güvenliklerini korumak istiyor. Aynı zamanda, her ikisi de diğer tarafın kabul etmediği belirli alanları tanımlama konusunda tam haklara sahip olduklarında ısrar ediyorlar. Hatta bunu, ulusal güvenliklerine tehdit oluşturduğu gerekçesiyle diğer egemen ülkeleri de kapsasa bile yapıyor.
Elbette ülkelerin ulusal güvenliklerini korumak için alanlar belirlemesi mantıklı bir davranıştır. Fakat benim karşı olduğum nokta, iki tarafın da diğer ülkelerin iç işlerine karışılmamasının önemini vurgulayıp daha sonra siyasi yönelimleri hoşlarına gitmediği takdirde siyasi, güvenlik ve ekonomik olarak yararlanabilecekleri alanları belirleme hakkını kendilerinde bulmalarıdır. Bunun nedeni büyük güçlerin, özellikle diğer süper gücün veya müttefiklerinin etkisi ile ilgili olarak sanki Soğuk Savaş döneminde ve iki kutuplu dünyadaymışız gibi nüfuz alanlarını hâlen korumalarıdır. Her birinin silahlanma yetenekleri dikkate alınıyor. Bu da belirli alanları daha geniş ve daha kapsamlı hale getiriyor.
Ukrayna meselesinin askeri boyutunun önümüzdeki haftalarda veya en geç birkaç ay içinde sakinleşmesini bekliyorum. Ukrayna'nın tarafsız kalması ve NATO'ya üye olmaması gibi bir takım düzenlemeler üzerinde anlaşmaya varılması ve yabancı ülkelerle ilişkiler de dahil olmak üzere Donetsk ve Lugansk bölgelerinin tam özerkliğinin tanınması karşılığında Rusya'nın Ukrayna'dan çekilmesi ve Kırım'ın statüsünü olduğu gibi kabul etmesine dikkat çekmek istiyorum. Avrupa Birliği'nin (AB) tıpkı Norveç'e yaptığı gibi Ukrayna'ya bir takım avantajlar sağlaması, sermayenin, hizmetlerin ve halkın tam üyelik olmaksızın serbest geçişine izin vermesi, Rus güçlerinin geri çekilmesi ve Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımların kaldırılması için çaba gösterileceğini düşünüyorum.
Açıkçası ben bunu yeterli görmüyorum. Çünkü hastalık ya da sorun, Ukrayna sınırlarını aşıyor. Esas olarak büyük güçlerin ve onların müttefiklerinin kazanılmış haklarıyla ilgili. Dolayısıyla sorun, Batı ile Doğu arasında tekrarlanabilir ve Çin’in de uluslararası denkleme eklenmesiyle bu sorun gelişebilir ve ağırlaşabilir. Adım adım yaklaştığı için dikkate alınmalıdır.
Bu nedenle, büyük ülkeler arasındaki ilişkilerin geleceğine dair siyasi diyalog için bir yol haritası oluşturulmalıdır. Ancak ortamın sakinleşmesi biraz zaman alacaktır. Uluslararası sistemin temellerini bir kez daha, her şeyden önce ve sadece kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde atacak olan bu ülkelere bırakmak yanlış olur.
Mevcut sistemin kazanımlarından yararlanmak ve hatalarından kaçınmak için şimdi ve gelecekte, uluslararası sistem için yeni temellerin ve ilkelerin nasıl formüle edileceğine dair belirli fikirler ortaya koyulması amacıyla küresel ittifaklardan bağımsız sınırlı sayıda ülke arasında başka bir yol haritasının oluşturulması çağrısında bulunuyorum. Bu sınırlı sayıdaki ülke arasında her kıtadan bir veya iki ülkenin, örneğin Brezilya, Meksika, İsveç, Mısır, Güney Afrika, Hindistan ve Endonezya'nın olmasını öneriyorum. Bunun amacı, mevcut uluslararası kurumları değiştirme önerileri de dahil olmak üzere, uluslararası sistemi yöneten ilkeler ve temellere yeni ek ilkeler ve temeller getirmektir. Üçüncü olarak; iki taraf arasında diyaloglar kurulması veya fikir birliği oluşturulmalıdır. Çünkü güçler dengesi yerine çıkarlar dengesi kurmak ve herkesin güvenliği üzerine dürüstlük ve şeffaflığı inşa eden uluslararası bir sistemi benimsemek için büyük ülkeleri ya da diğerlerini hesaba katmadan ilerlemek mümkün değildir. Dördüncü adım ise bu fikirleri desteklemek ve gelecekteki ilişkilerimizde yer almaları için çok taraflı hükümet düzenlemelerini yürürlüğe koymaktır. Bunların çoğu, mevcut uluslararası örgütler, özellikle Birleşmiş Milletler (BM) ve kurumları aracılığıyla yapılabilir. Bu iddialı ve zorlu bir proje. Bu öneriler herkes tarafından ve hemen onaylanmasa bile, bu konudaki tartışmanın ve diyalogun uluslararası felsefemizi yeniden şekillendirmeye yardımcı olacağına inanıyorum.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



Trump-Putin zirvesi: Anlaşma yok ama ilerleme kaydedildi

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından düzenledikleri basın toplantısında tokalaşırken (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından düzenledikleri basın toplantısında tokalaşırken (AFP)
TT

Trump-Putin zirvesi: Anlaşma yok ama ilerleme kaydedildi

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından düzenledikleri basın toplantısında tokalaşırken (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından düzenledikleri basın toplantısında tokalaşırken (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında cuma akşamı gerçekleşen ve büyük ilgi gören zirvede Ukrayna'daki savaşı sona erdirecek veya ateşkes ilan ettirecek herhangi bir anlaşmayla sonuçlanmasa da iki lider de zirveyi ‘verimli’ olarak nitelendirdi. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Trump’ın zirvenin ardından Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile uzun bir telefon görüşmesi yaptığı ve NATO liderleriyle görüştüğü belirtildi.

Alaska'da yaklaşık üç saat süren toplantının ardından basına kısa bir açıklama yapan iki lider, ayrıntılara girmeden belirli konularda ilerleme kaydettiklerini söylediler. İkili, soru almadı ve genellikle konuşkan olan Trump, gazetecilerin sorularını duymazdan geldi. ‘Barışa ulaşmak için çabalıyoruz’ yazan bir arka planın önünde duran Trump, “Bazı ilerlemeler kaydettik” dedi. ABD Başkanı, “Anlaşma sağlanana kadar anlaşma olmamıştır” diye ekledi.

Görüşmelerin, Trump'ın zirve öncesinde belirlediği hedef olan ve son 80 yılda Avrupa'nın en kanlı savaşında ateşkesin sağlanması yönünde somut adımlar atılmasını sağladığına dair herhangi bir işaret yoktu.

Ancak, Reuters'ın haberine göre 2022 yılında Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana Batılı liderler tarafından dışlanan Putin için, ABD Başkanı ile yüz yüze oturmak bile bir zafer sayılıyor.

frgt
ABD Başkanı Donald Trump, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'daki zirvenin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile konuşurken (AFP)

Trump, zirvenin ardından Fox News'ten Sean Hannity'ye, Putin ile ilerleme kaydettikten sonra Çin'in Rusya’dan petrol satın alması nedeniyle bu ülkeye gümrük vergisi uygulamayı erteleyeceğini söyledi.

Ancak, Rusya’dan büyük miktarda petrol satın alan bir diğer ülke olan Hindistan'dan bahsetmedi. ABD, Hindistan'ın ürünlerine toplamda yüzde 50 gümrük vergisi uyguladı ve bunun yüzde 25'i Rusya'dan petrol satın aldığı için uygulanan bir ceza.

Trump, bugün yaşananlar nedeniyle Çin'e uygulanan gümrük vergileri hakkında, “Şu an bu konuyu düşünmek zorunda olmadığımı düşünüyorum” dedi. Trump, “İki veya üç hafta sonra bu konuyu düşünmek zorunda kalabilirim, ancak şu anda bu konuyu düşünmemize gerek yok” diye ekledi.

Trump, Moskova’ya yaptırım uygulayacağı tehdidinde bulunmuştu ancak Putin'in bu ayın başlarında Trump'ın ateşkes için belirlediği son tarihi görmezden gelmesine rağmen şimdiye kadar bu tehdidini gerçeğe dönüştürmedi.

Şarku’l Avsat’ın Fox News’ten aktardığı röportajda Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında bir zirve düzenlenmesini de öneren Trump, kendisinin de bu görüşmeye katılabileceğini ilave etti. Zirveyi kimin düzenleyeceği veya tarihi hakkında ise daha fazla ayrıntı vermedi.

Putin, daha önce gazetecilere yaptığı açıklamada Zelenskiy ile görüşme konusunda herhangi bir açıklama yapmadı. Ukrayna ve Avrupalı müttefiklerinin ABD-Rusya müzakerelerinin sonuçlarını yapıcı bir şekilde kabul etmelerini ve ‘ortaya çıkan ilerlemeyi engellemeye’ çalışmamalarını beklediğini söyledi.

Moskova'nın uzun vadeli barışa ulaşmak için savaşın ‘temel nedenlerinin’ ortadan kaldırılması gerektiğini bir kez daha yineleyen Putin, bunlar ortadan kalmadan ateşkesi reddetmeye devam edeceğini ima etti.

Kiev, savaşın başlamasından bu yana Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir ABD başkanının ilk buluşması olan zirveye ilişkin henüz herhangi bir yorumda bulunmadı.

“ABD Başkanı Donald Trump: “Anlaşmaya çok yaklaştığımızı düşünüyorum... Ukrayna bunu kabul etmeli. Belki hayır diyecekler.” Hannity, Zelenskiy'ye ne tavsiye edeceğini sorduğunda Trump, “Anlaşma sağlanmalı” dedi.

Hannity'ye verdiği röportajda Putin ile toprak takası ve Ukrayna'ya güvenlik garantisi verilmesi olasılığını görüştüğünü belirten Trump, “Bence bunlar müzakere ettiğimiz ve büyük ölçüde üzerinde anlaştığımız noktalar” dedi.

Trump, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anlaşmaya çok yaklaştığımızı düşünüyorum... Ukrayna bunu kabul etmeli. Belki hayır diyecekler.”

Hannity, Zelenskiy'ye ne tavsiye edeceğini sorduğunda Trump, “Anlaşma sağlanmalı” dedi.

Trump, “Bakın, Rusya çok büyük bir güç, onlar ise öyle değil” diye ekledi. Analistler, savaşın her iki tarafta da binlerce sivil, çoğu Ukraynalı olmak üzere bir milyondan fazla kişinin ölümüne veya yaralanmasına neden olduğunu söylüyor.

Zelenskiy, Moskova'ya resmi olarak herhangi bir toprak teslim etmeyi reddederken ABD destekli bir güvenlik garantisi almaya çalışıyor. Öte yandan Trump, Zelenskiy ve NATO liderleriyle iletişime geçerek Alaska'daki zirveyle ilgili son gelişmeleri aktardı.

Trump, cumartesi günü Washington'a geri döndü.

dfrgt

Trump ve Putin görüşmelerini sürdürürken savaş tüm şiddetiyle devam etti ve Ukrayna'nın doğu bölgelerinin çoğunda hava saldırısını haber veren sirenler çaldı. Rusya'nın Rostov ve Bryansk bölgelerinin valileri, bölgelerinin bazı kısımlarının Ukrayna tarafından insansız hava araçlarıyla (İHA) saldırıya uğradığını bildirdi.

Rusya Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Rusya Hava Savunma sistemleri gece boyunca Rusya'nın çeşitli bölgelerinde Ukrayna’ya ait 29 İHA imha edildi. İHA’lardan 10’u Rostov bölgesinde düşürüldü.

Ukrayna Hava Kuvvetleri, Sumi, Donetsk, Çernigiv ve Dnipropetrovsk bölgelerindeki cephe hatlarının gece boyunca saldırı altında kaldığını açıkladı. Açıklamada, hava savunma birimlerinin fırlatılan 85 İHA’dan 61’ini imha ettiği de belirtildi.

Yakından takip edilen zirvenin hayal kırıklığı yaratan sonu, zirvenin başlangıcındaki ihtişam ve törenlerle çelişkili bir şekilde geldi. Putin Alaska'daki hava üssüne ulaştığında Trump onu kırmızı halıda sıcak bir şekilde karşıladı. Karşılama sırasında Amerikan askeri uçakları bölgede uçuş gerçekleştirdi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Putin hakkında Ukrayna'dan yüzlerce çocuğu sürgün etmek suretiyle savaş suçu işlediği gerekçesiyle arama kararı çıkardı. Rusya bu suçlamaları reddederken Kremlin, UCM’nin arama kararının geçersiz olduğunu belirterek reddetti. Rusya ve ABD, UCM üyesi ülkeler arasında yer almıyor.

“Trump, Putin'e “Size çok teşekkür ederim, çok yakında tekrar görüşeceğiz ve belki de çok yakında tekrar görüşürüz” dedi. Putin ise İngilizce olarak gülümseyerek “Bir dahaki sefere Moskova'da” diye cevap verdi.

Alaska zirvesine davet edilmeyen Zelenskiy ve Avrupalı müttefikleri, Trump'ın savaşı dondurarak ve Rusya'nın Ukrayna topraklarının beşte birini kontrol ettiğini -gayri resmi de olsa- kabul ederek Ukrayna'yı terk etmesinden çekiniyorlar.

Trump, cuma günü görüşmeler öncesinde bu endişeleri yatıştırmaya çalışarak, olası toprak tavizleri konusunda kararı Ukrayna'ya bırakacağını söyledi.

Trump, zirvenin başarılı olmasını sağlayacak sonuçlar sorulduğunda, gazetecilere verdiği yanıtta, “Hızlı bir şekilde ateşkes görmek istiyorum. Bugün olup olmayacağını bilmiyorum ama bugün olmazsa mutlu olmayacağım. Herkes 'bugün olamayacağını' söyledi. Ama şunu söylüyorum: Öldürmelerin durmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.

tghyu78ı
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından ortak basın toplantısı düzenlediler (AFP)

Zirveye ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Putin'in Danışmanı Yuri Ushakov ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da katıldı.

Trump, başkanlık kampanyası sırasında Ukrayna savaşını 24 saat içinde sona erdireceğini söylemişti, ancak perşembe günü yaptığı açıklamada, bu görevin tahmin ettiğinden daha zor olduğunu kabul etti.

Trump perşembe günü yaptığı açıklamada cuma günü zirvenin iyi geçmesi halinde, Zelenskiy'nin de katılacağı ve Putin ile görüşmesinden daha önemli olacak üçlü bir zirvenin hızla düzenleneceğini söyledi.

Cuma günü yaptığı açıklamaların sonunda Trump, Putin'e “Size çok teşekkür ederim, çok yakında tekrar görüşeceğiz ve belki de çok yakında tekrar görüşeceğiz” dedi.

Putin ise gülümseyerek ve İngilizce olarak “Bir dahaki sefere Moskova'da” diye cevap verdi. Trump, ‘bu yüzden bazı eleştirilere maruz kalabileceğini, ancak bunun gerçekleşebileceğini düşündüğünü’ söyledi.

Öte yandan Zelenskiy, cuma günkü zirve öncesinde, toplantının ‘adil bir barış’ ve kendisinin de katılacağı üçlü bir görüşmenin önünü açacağını söyledi, ancak Rusya'nın savaşı sürdürdüğünü de ekledi.

Zelenskiy, Telegram uygulamasından yaptığı paylaşımda şöyle yazdı:

“Savaşı sona erdirme zamanı geldi ve Rusya gerekli adımları atmalı. ABD’ye güveniyoruz.”