Sadr, bağımsızları cumhurbaşkanlığı seçim oturumu için yeter sayıyı tamamlamaya çağırdı

Sadr, bağımsızlardan ‘ülkeyi kurtarmak için onurlu bir duruş’ sergilemelerini istedi

Sadr'ın Twitter hesabından alınmış bir fotoğrafı
Sadr'ın Twitter hesabından alınmış bir fotoğrafı
TT

Sadr, bağımsızları cumhurbaşkanlığı seçim oturumu için yeter sayıyı tamamlamaya çağırdı

Sadr'ın Twitter hesabından alınmış bir fotoğrafı
Sadr'ın Twitter hesabından alınmış bir fotoğrafı

Irak'ta önümüzdeki Cumartesi günü (26 Mart) yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimi için geri sayım başlarken Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr, bağımsız milletvekillerini, cumhurbaşkanlığı seçim oturumunda yeter sayıyı tamamlamak için Üçlü İttifak'a (Şii Sadr Hareketi, Sünni Egemenlik İttifakı ve Kürdistan Demokratik Partisi/KDP) katılma çağrısında bulundu.
Irak Meclis Başkanlığı, yeni cumhurbaşkanının seçileceği tarihi, 26 Mart 2022 Cumartesi günü olarak belirlemiş ve cumhurbaşkanlığı yarışına 40 adayın katıldığını duyurmuştu.  Ancak, 2003 yılından bu yana ülkedeki siyasi sistemin tabi olduğu mezhep ve etnik tabanlı kotalar çerçevesinde cumhurbaşkanlığı makamı ülkede hâkim olan teamüle göre Kürtlerin kotasında bulunuyor. Ayrıca başbakanlık makamı Şiilerin kotasında, Meclis Başkanlığı makamı da Sünnilerin kotasında bulunuyor. Bu çerçevede iki Kürt partisi (KDP ve Kürdistan Yurtseverler Birliği/KYB) cumhurbaşkanlığı makamı için yarışıyor.
KYB, mevcut Cumhurbaşkanı Dr. Berhem Salih’i ikinci bir dönem için yeniden aday gösterirken, KDP, Federal Mahkeme'nin eski adayı Hoşyar Zebari'nin adaylığını engellemesinin ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) İçişleri Bakanı Reber Ahmed'i cumhurbaşkanlığına aday gösterdi.
Mukteda es-Sadr'ın bağımsız milletvekillerine Üçlü İttifak’a katılmaları çağrısına olumlu bir yanıt gelirse Üçlü İttifak, Sadr ile rekabet eden bazı Şii güçleri içeren Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu ile ‘yeter sayı bozan ittifak’ diye adlandırılan Celal Talabani liderliğindeki KYB ve Hamis Hancer liderliğindeki el-Azm İttifakı karşısında cumhurbaşkanını seçmek için anayasal olarak gerekli olan üçte iki çoğunluğu elde etmiş olacak.
Sadr, Twitter hesabından Meclis’teki bağımsız milletvekillerine gönderdiği uzun mesajda ‘ülkeyi çoğunluk hükümetiyle yönetebilecekleri bir alan oluşturma’ önerisinde bulundu. Herkesin sonbahardan bu yana siyasi sürece katılan partilerden şüphe duyduğunu söyleyen Sadr, bu kişilerin başında da bağımsız ya da tarafsız olanlar ile bu partilere bağlı olmayan ya da onları desteklemeyenlerin geldiğini belirtti. Mevcut siyasi sürecin, özellikle Şii bölgelerinden ve Irak'ın güneyinden Meclis’te çok sayıda bağımsız milletvekilinin bulunmasına ve birçok partinin küçülmesine neden olduğunu belirtti.
Uzlaşı hükümetlerinin ülkeyi gerilettiğini, Irak'a ve Iraklılara fayda sağlamadığını vurgulayan Sadr, bazı tarafların iddialarının aksine bu tür hükümetlerin her yıl ülkeye zarar verdiğinin söylenebileceğini kaydetti. Bunun sebebinin önceki uzlaşı ve rıza hükümetlerinin, pasta paylaşımı ve bunun gibi yöntemler kullanmaları olduğunu açıklayan Sadr, “Bundan önceki süreçte pastayı onlarla paylaşmamaya çalıştık. Fakat işe yaramadı. Bugün, artık mezhepçilikten vatanseverliğe yani bir ulusal çoğunluk hükümetinin kurulması sürecine geçmemiz gerektiğini görüyoruz.
Sadr, bağımsız milletvekillerine şu ifadelerle seslendi:
“Saygın ve vatansever bağımsız milletvekillerini, ülkeyi yolsuzluk, terör, işgal ve çöküş kalıntılarından kurtarmak için havuç ve sopa taktiğinin ürünü olan, ancak artık kullanılamaz haldeki engelleme üçlüsünü atlatarak ve cumhurbaşkanının oylanacağı meclis oturumuna katılarak onurlu bir duruş sergilemeye çağırıyorum.”
Sadr, Meclis oturumu sırasında bölünmemeleri için ikna etmeye çalıştığı bağımsız milletvekillerine, “Bana veya Sadr Hareketi’ne güvenmiyorsanız, saflarınızı birleştirir, akıl çelicilerden ve tehditlerden uzak durursanız size ülkeyi yönetme alanı veririz” dedi.
Irak Meclisi’nde sayıları 30-35 kadar olan bağımsızların Sadr'ın çağrısına ilişkin ortak bir açıklama gelmezken kapalı kapılar ardında yaşanan gelişmeler çerçevesinde, hem Üçlü İttifak hem de Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu, bağımsız milletvekillerini kendi saflarına çekmek için çalışmaya başladılar.
Sadr'ın Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi ve Celal Barzani'nin yer aldığı ittifakı, Cumartesi günü yapılacak Meclis oturumunda Barzani’nin cumhurbaşkanı adayı için yeter sayıya ulaşmaya çalışırken Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu da KYB ile birlikte, oturumda yeter sayıyı tamamlamaya ve böylece cumhurbaşkanı seçimini aksatmaya çalışıyor. Bu da ülkenin içinden geçtiği anayasal çıkmazın derinleşmesine yol açıyor.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24