Su kaynakları alarm veriyor... "Böyle giderse su sorunu 2040'ta krize dönüşebilir"

Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, yeraltı ve yüzey sularının birlikte, nehir havzası ölçeğinde ele alınması ve su yasasının ivedilikle TBMM'den geçirilmesi gerektiğini söylüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Su kaynakları alarm veriyor... "Böyle giderse su sorunu 2040'ta krize dönüşebilir"

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Yaşamın vazgeçilmezlerinden su kaynakları; nüfus artışı, sanayileşme, iklim değişikliği, kirlilik gibi nedenlerle baskı altında.
Bu duruma bir de su kaynaklarının yanlış kullanımı eklenince su kıtlığı riski büyüyor. 
Independent Türkçe'den Lale Elmacıoğlu'nun  haberine göre, Türkiye'nin de yakın gelecekte su kriziyle karşılaşma tehlikesi bulunuyor.
Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü verilerine göre barajlardaki doluluk azaldı.

Kişi başına düşen su miktarı bin 346 metreküpe geriledi
DSİ'nin çalışmasına göre, Türkiye'de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 2000'de bin 652 metreküp iken, 2009'da bin 544 metreküpe, 2020'de ise bin 346 metreküpe geriledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) projeksiyonlarına göre Türkiye nüfusunun 2050'de 94 milyon civarına yükselme ihtimali var. Bu da kişi başına düşen su miktarının 1000 metreküpün altına inme riskini doğuruyor.

BM: Her 3 kişiden birinin güvenli içme suyuna erişimi yok
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre ise dünyada bugün her 3 kişiden birinin güvenli içme suyuna erişimi yok.
2050'ye gelindiğinde dünyada 5,7 milyar insanın yılda en az 1 ay suyun kısıtlı olduğu yerlerde yaşıyor olabileceği tahmin ediliyor.
Bununla birlikte 2040 yılına gelindiğinde su talebinin yüzde 50 artabileceği ve bu durumun da bu önemli yaşam kaynağı üzerindeki baskıyı artıracağı düşünülüyor.

"Yer altı suları değersizleştiriliyor, yanlış yönetiliyor"
BM Dünya Su Gelişimi 2021 raporunda ana tema, suyun değeriydi.
Raporda, atık su ve suyun kötü kullanımının ana nedeni, suyun gerçek değerini anlamamaya bağlanmıştı.
Bu yılki tema ise "yeraltı sularını görünür yapmak" olarak belirlendi.
"Yeraltı Suları: Görünmeyeni Görünür Hale Getirmek" başlıklı çalışmada, dünyadaki yeraltı sularının değersizleştirildiği, korunmadığı ve yanlış yönetildiği belirtildi.

"İçme ve sulama suyunun yüzde 50’si yeraltı sularından kullanılıyor"
22 Mart Dünya Su Günü'nde Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız'la gerek dünya genelinde gerek ise Türkiye özelinde azalan kaynakları, oluşan riskleri ve yapılması gerekenleri konuştuk.
Yıldız, hem dünya genelinde hem de Türkiye'de içme ve sulama suyunun yüzde 50'sinin yeraltı sularından kullanıldığına dikkati çekti.
"Yeraltı sularımızın yaklaşık yüzde 65’i tarıma tahsis edilmiş durumda"
İklim değişikliğinin öncelikli etkisi yüzey sularında görülse de yer altı sularının verimli, planlı, akılcı kullanılmasının ülkeler için kritik bir strateji olduğun altını çizen Yıldız, yeraltı sularının bir rezerv (depo) özelliği taşıdığını belirterek, yanlış kullanımın sürmesi halinde büyük bir içme suyu krizinin yaşanabileceği uyarısı yaptı. 
Dursun Yıldız'a göre hızlı artan nüfus, iklim değişikliği etkisi ve artan kirlilik, öncelikle yüzey su kaynaklarını baskılıyor, yeraltı sularının önemi daha da artıyor.  Yeraltı sularının kirletilmeden, sürdürülebilir olarak kullanılabilmesi, dünyanın su konusunda sıkıntı çekebilecek olan birçok ülkesi açısından ulusal güvenlik konusu haline geliyor.
Türkiye'nin yeraltı sularının yüzde 85'ini tahsis etmiş durumda olduğunu, bunun miktarını ve kalitesini kontrol edecek sistemin ise henüz tam oluşamadığını vurgulayan Dursun Yıldız, "Bu nedenle birçok bölgede aşırı çekim nedeniyle yeraltı sularının seviyesi azalıyor. Daha çok tarımsal sulama olumsuz etki ediyor çünkü yeraltı sularımızın yaklaşık yüzde 65’i tarıma tahsis edilmiş durumda. Yeraltı ve yüzey suyu birlikte ve nehir havzası ölçeğinde ele alınmalı" dedi.

"Su yasası bir an önce TBMM'den geçmeli"
Su yasasının bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) geçmesi gerektiğini ifade eden Yıldız, "Havza ölçeğinde ulusal su planında önerildiği gibi, havza yönetim heyetlerinin kurumsal yapısı güçlendirilerek, güçlü ve etkin bir su yönetimi oluşturulmalı. Böyle olursa taşkından da kuraklıktan da korursunuz. Projeksiyonlar 2040 yılında Türkiye'nin birçok bölgesinde su kaynaklarının yetersiz kalabileceğini ortaya koyuyor. Bu durumun önüne geçebilmek için kurumsal, yasal düzenleme şart. Ancak su yönetiminde kullanıcıların kullanım alışkanlıklarını ve yöneticilerin yönetim anlayışını mutlaka değiştirmeleri gerekiyor" diye konuştu. 

"Ekolojik, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge şart"
Ekonomik düzen bozuldukça ekolojik denge, toprak, çevre kaynaklarının da bozulduğunu aktaran Dursun Yıldız, "Sürdürülebilirlik ancak ekolojik, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurarak sağlanabilir. Siyasetin bu konuyu; su, gıda, enerji ve çevre güvenliği bağlantılı ele alması gereklidir. Bu bir ulusal güvenlik konusudur" diyerek denge vurgusu yaptı. 

"Böyle giderse su sorunu 2040'ta krize dönüşebilir"
Su konusunda katılımcı yönetim anlayışının şart olduğunu belirten Yıldız, özellikle tarım kooperatifleri ve sulama birliklerine işaret etti.
Dünyada konjonktürel olarak karşı karşıya kalınabilecek gıda güvencesi sorununun da aslında su yönetimiyle ortaklaşa ele alınması gerektiğini belirten Yıldız, "Noktasal çözümlerle kalıcı değil geçici fayda sağlanır. Böyle giderse su sorunu 2040’ta krize dönüşebilir. Çevre kirliliği ve bunun su kaynaklarına etkisi, iklim değişikliği, nüfustaki artış, tarımdaki aşırı kullanım, bireysel su israfı hep birlikte ele alınmalıdır" dedi.

"Türkiye'deki göller sahipsiz"
Türkiye'de 60 yılda 60 gölün kuruduğuna ilişkin TBMM'ye sunulan raporu da sorduğumuz Yıldız, 2 yıl önce göllerin durumuna ilişkin envanter tutulduğunu ancak bu konuda uygulamaya geçilmediği belirtti.
Göller ve sulak alanlarda değişen ekolojik dengenin kısa sürede yerine gelmediğine dikkati çeken Yıldız, "Bu işlerle ilgilenmesi gereken kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliği" nedeniyle riskin arttığı eleştirisini yöneltti.

"Türkiye su zengini bir ülke değil"
3 ay önce bakanlığın yaptığı bir ankete katılanların yarısından fazlasının Türkiye'nin su kaynaklarının çok yüksek olduğunu düşündüğünü belirten Dursun Yıldız, bu algının da olumsuz etki ettiği görüşünde.
Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını, bilakis uzun dönemdir kaynaklarının baskı altında olduğunu ifade eden Yıldız, bu rezervlerin hem bölgesel olarak hem de kişi başına düşen su miktarı bakımından eşitsiz dağıldığına dikkati çekti.

"Su kaynakları masa başı talimatlarla yönetilmez"
Yağışlardaki değişimin arttığını ve birçok yerde yağışların azaldığını ifade eden Yıldız, bölgesel kuraklıklara karşı önlem alınmazsa daha büyük risklerin ortaya çıkacağını vurgulayarak, "Su kaynakları masa başı talimatlarla yönetilmez" diye konuştu. 

"Su kaynakları, siyasi iradenin ajandasının daha üst sıralarında yer almalı"
Su kaynaklarının korunmadığını ve tehdit altında olduğunu söyleyen Yıldız, bu rezervlerin "yanlış" yönetiminin su kıtlığı riskini daha da büyüttüğünü kaydetti. 
Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığının altını çizen Yıldız, su kaynaklarının siyasi iradenin ajandasının daha üst sıralarında yer alması gerektiğini vurguladı. 
Su kullanımı ve yönetiminde paradigmanın değişmesi çağrısı yapan Yıldız, "Su ve toprak kaynaklarına sahip çıkmamaya devam edilirse bu durum ulusal güvenlik sorunu yaratır. Su krizinde nüfus artışı en önemli etkenlerden. İklim değişikliğinden çok, yanlış su kullanımı kaynakların azalmasına neden oluyor" yorumunda bulundu.



Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
TT

Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)

Tom Cruise'un geliştirme aşamasındaki uzay temalı yeni filminden kötü haber geldi.

Oyuncunun, Yarının Sınırında'nın (Edge of Tomorrow) yönetmeni Doug Liman'la birlikte hayata geçirmeyi planladığı projenin rafa kaldırıldığı öne sürülüyor. Merakla beklenen filmin sinema tarihinde bir ilke imza atması bekleniyordu.

Page Six'in haberine göre filmin çıkmaza girmesinin temel nedeni, Cruise'un NASA'yla çalışabilmek için ABD Başkanı Donald Trump'tan izin istemeye yanaşmaması. 

"Siyasi nedenlerle Trump'tan yardım istemedi"

Yayına konuşan bir kaynak, "Anladığım kadarıyla bu film için NASA'yla koordinasyon şarttı ve Tom Cruise, Donald Trump'tan yardımını rica etmek istemedi" dedi. Kaynak sözlerini, "Federal hükümetten izin alınması gerekiyor. Tom bunu siyasi nedenlerle yapmak istemedi" diye sürdürdü.

2020'de yapılan açıklamalarda Cruise'un, uzayda çekilen ilk kurmaca film üzerinde çalıştığı duyurulmuş, bir NASA yetkilisi de oyuncunun Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çekim yapacağını doğrulamıştı.

Ancak 2022'ye kadar projeyle ilgili neredeyse hiç gelişme paylaşılmadı. O yıl Universal Pictures'ın patronu Donna Langley, "Tom Cruise bizi uzaya götürüyor. Dünyayı uzaya taşıyor" diyerek projeyi doğrulamıştı.

Langley, o dönemde yaptığı açıklamada, "Tom'la geliştirme aşamasında harika bir projemiz var" demiş ve şöyle devam etmişti:

Bu proje, gerçekten bunu yapmasını öngörüyor. Bir roketle uzay istasyonuna gitmesi, çekim yapması ve umarız uzay istasyonunun dışında yürüyüş yapan ilk sivil olması hedefleniyor.

İsmi henüz açıklanmayan filmde Cruise'un, "şansı yaver gitmeyen ve bir şekilde Dünya'yı kurtarabilecek tek kişi haline gelen" bir karakteri canlandırması planlanıyordu. 

Oscarlı yönetmenin yeni filminde

Görevimiz Tehlike (Mission: Impossible) yıldızının sıradaki projesi ise Diriliş'in (The Revenant) 4 Oscarlı yönetmeni Alejandro G. Iñárritu'nun imzasını taşıyan ve adı henüz açıklanmayan bir film. 

Yapım hakkında fazla detay bilinmese de 63 yaşındaki Cruise'un, Jesse Plemons, Emma D'Arcy, John Goodman, Sandra Hüller, Riz Ahmed ve Sophie Wilde'ın da yer aldığı güçlü bir oyuncu kadrosuna liderlik edeceği belirtiliyor.

Cruise ve Iñárritu'nun yeni filmi, 2 Ekim 2026'da vizyona girecek.

Independent Türkçe, Page Six, GamesRadar


Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
TT

Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)

Jim Carrey, Ron Howard'ın 2000 yapımı filmi Grinç'in (How the Grinch Stole Christmas) 25. yılı vesilesiyle, filmin yönetmeni ve makyajcısıyla Vulture'a verdiği röportajda, rolün perde arkasına dair çarpıcı ayrıntılar paylaştı. 

Dr. Seuss'un 1957 tarihli çocuk kitabından uyarlanan film, dünya genelinde 346 milyon dolar hasılat elde ederek büyük bir gişe başarısına imza atmış ve ABD'de 2000'in en çok kazanan yapımı olmuştu. 

Ancak Carrey için bu başarı, son derece zorlu bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirmişti.

"Sadece yeşile boyayın"

Oyuncu, daha önceki röportajlarında Grinç'i ağır makyaj ve protezlerle canlandırmanın "işkence gibi" olduğunu açıkça dile getirmişti. Vulture'a verdiği yeni röportajda ise bu sürece dair daha önce paylaşmadığı ayrıntıları anlattı.

Carrey'nin yaşadığı zorlu sürece rağmen film, makyaj sanatçısı Rick Baker'a Oscar kazandırmıştı. Baker, stüdyonun başlangıçta Carrey'nin yalnızca yeşile boyanmasını istediğini hatırlattı. Baker, "Stüdyo bize, 'Jim'e 20 milyon dolar ödüyoruz ve onu görmek istiyoruz. Sadece yeşile boyayın' dedi" diye konuştu.

Carrey ise kostümü giymeyi kendisinin istediğini ancak bundan nefret ettiğini anlattı. Oyuncu, Grinç'i canlandırırken ağır makyaj ve maske nedeniyle burnundan nefes alamadığını söyledi. Maske üzerinde nefes almasına izin verecek delikler açmakta zorlandıklarını belirten Carrey, "Sonunda tüm film boyunca ağzımdan nefes almak zorunda kaldım" dedi.

Carrey, kostümün "dayanılmaz derecede kaşındırıcı" olduğunu ve gün boyu onu "çıldırttığını" da sözlerine ekledi. Yüzüne dokunamadığını ya da kaşınamadığını anlatan oyuncu, günde 8 saat makyaj koltuğunda oturduktan sonra projeden ayrılmayı ciddi ciddi düşündüğünü söyledi.

"20 milyon dolarını geri vermeye hazırdı"

Yönetmen Ron Howard da Carrey'nin o dönemde rolü bırakmaya çok yaklaştığını doğruladı. Howard, "20 milyon dolarını geri vermeye bile hazırdı. Bunu ciddi ciddi söylüyordu" dedi.

Ekip, çözümü eski bir özel harekat eğitmeni olan Richard Marcinko'yu projeye dahil etmekte buldu. Carrey, Marcinko'yu "CIA ajanlarına ve özel kuvvetlere işkenceye dayanmayı öğreten biri" diye tanımladı. Oyuncu, Marcinko'nun kendisine stresle başa çıkabilmek için çeşitli yöntemler öğrettiğini anlattı.

Bee Gees'e minnettar

Carrey, makyaj sürecini asıl katlanılır kılan şeyin ise Bee Gees'in müzikleri olduğunu söyledi. Oyuncu, makyaj süresince Bee Gees albümleri dinlediğini anlattı: 

Müzikleri inanılmaz derecede neşeli. Barry Gibb'le hiç tanışmadım ama ona teşekkür etmek istiyorum.

Independent Türkçe, Variety, Vulture, CBR.com


James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
TT

James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)

James Cameron, Godzilla Minus One'ın devam filmi için heyecanını gizlemekte zorlanıyor. Ünlü yönetmen o kadar hevesli ki gerekirse sette yardımcı olmayı bile teklif etti.

Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) Japonya'daki tanıtımı sırasında, sahneyi Godzilla Minus One'ın yönetmeni Takashi Yamazaki'yle paylaştı ve esprili bir dille, "Minus Zero'yu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" dedi. 

"Benim için büyük bir onur"

Cameron sözlerini şöyle sürdürdü: 

Yamazaki sırf burada olmak için setten erken ayrılıp geldi, bu benim için büyük bir onur. Ben de kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.

Yamazaki ise bu teklife gülerek, "Bu durumda işimi elimden alırsınız" diye karşılık verdi. Cameron da "Bence her şey kontrolünüz altında" yanıtını verdi.

II. Dünya Savaşı sonrası Japonya'da geçen Godzilla Minus One, Kamiki Ryunosuke'nin canlandırdığı eski kamikaze pilotu Shikishima Koichi'yi merkezine alıyordu. 

Godzilla'yla ölümcül bir karşılaşmadan sağ kurtulan Koichi, yıllar sonra canavarın yeniden ortaya çıkmasıyla Japonya'yı kurtarmaya çalışan bir askeri ekibe katılıyordu.

Akademi Ödülleri'nde En İyi Görsel Efekt dalında Oscar kazanan Godzilla Minus One, bu başarıya ulaşan ilk Godzilla filmi olmuştu. Yapım, aynı zamanda bu kategoride ödül alan ilk Japon filmi olarak tarihe geçmişti.

Kasım 2023'te Japonya'da gösterime giren yapım, 7,65 milyar yenin (yaklaşık 50 milyon dolar) üzerindeki hasılatıyla ülkede en çok kazanan Godzilla filmi unvanını elde etmişti. 

Film, Kuzey Amerika'da da 56 milyon dolar hasılat elde ederek, tüm zamanların en yüksek gişe gelirine ulaşan Japonca canlı çekim yapımı olmuştu.

2026 sonunda izleyiciyle buluşacak

Devam projesinin 2026'nın sonlarına doğru vizyona girmesi planlanıyor. Kamiki'nin Kōichi rolüyle geri dönmesi, Minami Hamabe'nin ise karakterin sevgilisi Noriko'yu yeniden canlandırması bekleniyor. Ancak filmin konusuna dair henüz hiçbir detay paylaşılmadı ve proje gizemini koruyor.

71 yaşındaki Cameron cephesinde ise sıradaki proje, Avatar: Ateş ve Kül. Jake ve Neytiri bu kez, yeni bir Na'vi kabilesiyle karşı karşıya gelecek.

Merakla beklenen film, 19 Aralık'ta sinemalarda gösterime girecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, ScreenRant