BM, Suriye Anayasa Komitesi görüşmelerinde ilerleme kaydedilmesini umuyor

BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen, Cenevre’de yapılacak Suriye Anayasa Komitesi görüşmelerinde ilerleme kaydedileceğine dair umudunu dile getirdi.

BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen (AFP)
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen (AFP)
TT

BM, Suriye Anayasa Komitesi görüşmelerinde ilerleme kaydedilmesini umuyor

BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen (AFP)
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, gelecek hafta Cenevre’de yapılacak ve Suriye için yeni bir anayasa taslağı hazırlamayı amaçlayan yedinci müzakere turunda ilerleme kaydedileceğine dair umudunu dile getirdi.
Ekim ayında Esed rejiminin 15 temsilcisi, muhalefet ve sivil toplum arasındaki altıncı tur müzakereler, nasıl ilerleme sağlanacağı konusunda herhangi bir anlaşma sağlanamadan sona ermişti.
Ancak Pedersen, hükümet ve muhalefet heyetleri başkanlarının, geçen pazar günü ‘cuma günü sona erecek müzakerelerin son gününde ortak bir zemin bulmak için karmaşık bir mekanizmaya’ ulaştıklarını söyledi.
Pazar günü BM Özel Temsilcisi, yaptığı basın açıklamasında “Suriye krizi dünyanın en tehlikeli krizlerinden biri olmaya devam ediyor” dedi. Temsilci, siyasi bir çözüm bulma yolunda ilerleme kaydetme gerekliliğine dikkati çekti. Eylül 2019’da Suriye Anayasa Komitesi kuruldu ve ilk toplantısını bir sonraki ay gerçekleştirdi. Görüşmeler sırasında Suriye için yeni bir anayasa hazırlanması hedefleniyor. Müzakerelerin daha geniş bir siyasi sürece yol açmada başarılı olacağına dair büyük bir umut vardı.
“Komite güven oluşturacak şekilde çalışmalıdır” diyen Pedersen, “Bu tur sırasında, Anayasa Komisyonu’nun durumun gerektirdiği ilerlemeyi sağlamak için ciddiyet ve kararlılıkla çalışacağını umuyorum” şeklinde konuştu. Özel Temsilci, üç heyetin daha önce taahhüt ettiklerini yerine getirmeleri halinde ‘sürekli ilerleme sağlanacağı’ yönündeki umudunu dile getirdi.
Yedinci tur görüşmeleri, ‘yönetimin temelleri, devletin kimliği ve sembolleri, kamu otoritelerinin yapısı ve işlevleri’ olmak üzere 4 ilkeye odaklanacak. Heyetler, her bir ilkeyi görüşmek için bir gün ayıracak ve cuma günü herhangi bir ilerlemeyi güçlendirmeye odaklanacak.
Şu ana kadar hükümet heyetine Ahmed el-Kuzbari, muhalefet heyetine ise Hadi el-Bahra başkanlık ediyor. İki isim, görüşmelere birlikte başkanlık ediyorlar.
Ekim ayında yapılan altıncı tur müzakerelerinin ardından Kuzbari ve Bahra, birbirlerini eleştirerek, ilerleme eksikliğinden dolayı birbirlerini suçladı.
Ancak Pedersen, iki yetkilinin son gün ‘özellikle de önerilen anayasa metinlerini gözden geçirmek için daha iyi bir mekanizma bulma konusunda olmak üzere’ nasıl ilerleneceği konusunda bir anlaşmaya vardığını dile getirdi. Norveçli diplomat, “Bunun nasıl uygulanacağını görmek için cuma gününü sabırsızlıkla bekliyorum” dedi. Pazar günü Pedersen, ‘gelecek hafta görüşülecek dört nokta üzerinde uzlaşı sağlanan’ bir toplantıda iki heyetin başkanlarını bir araya getirdi.
Görüşmenin ardından Pedersen, Kuzbari ve Bahra, sivil toplum heyetinin on beş üyesiyle bir görüşme gerçekleştirdi. Pedersen, toplantıları ‘iyi’ olarak nitelendirirken, ‘bu hafta ilerleme kaydedilebileceği’ yönündeki umudunu dile getirdi.
Suriye'de Mart 2011'de barışçıl halk gösterileriyle başlayan ve Beşşar Esed rejiminin ağır şiddet içeren müdahaleleriyle kan gölüne dönen iç savaşta 11 yıl geride kaldı.
BM raporlarında Esed rejimi ve destekçilerinin defalarca savaş suçu ve insanlığa karşı suçlar işlediği belgelendi. Yüz binlerce Suriyeli iç savaşta hayatını kaybetti. Milyonlarca Suriyeli de canını kurtarmak için komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı.
Ülkedeki kaosu sona erdirmeye yönelik siyasi çözüm arayışlarının en önemli halkasını ise Suriye Anayasa Komitesi görüşmeleri oluşturuyor.
150 üyenin katılımıyla 30 Ekim 2019'da başlayan ve 1 Kasım 2019'da sona eren açılış toplantılarının ardından Suriye Anayasa Komitesinin "Küçük Grup" diye adlandırılan 45 kişilik yazım kurulu, BM Cenevre Ofisi'nde altıncı tur görüşmelerini gerçekleştirdi.
Anayasa taslağının hazırlanması konusunda tarafların anlaştıkları duyurulmuştu
Esed rejimi, sivil toplum kuruluşları ve Suriye muhalefeti temsilcilerinin her birinden 15'er kişiden oluşan anayasanın yazımından sorumlu "Küçük Grup" üyeleri, ocak ayında başarısızlıkla sonuçlanan beşinci turun ardından 18 Ekim'de altıncı tur görüşmeleri için bir araya geldi.
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, görüşmelerden bir gün önce, 17 Ekim 2021’de düzenlediği basın toplantısında, yeni Suriye anayasası taslağı hazırlanması için tarafların anlaşmaya vardığını duyurdu.
İki eş başkanın sürecin başından bu yana ilk kez aynı masada karşılıklı oturması altıncı tur görüşmelerine damga vurmuştu.

Muhalifler taslak metinleri sundu
Beşinci turda muhalifler, yazımını tamamladıkları 10 temel maddeyi Anayasa Komitesine sunmuş ancak rejimi temsil eden heyet bu maddeleri müzakere etmeyi dahi reddetmişti.
Suriyeli muhalifler bu turda da anayasanın temel ilkelerine ilişkin (ordu, silahlı kuvvetler, güvenlik ve istihbarat) 4 maddeden oluşan taslak metni Pedersen'e sundu.
Rejim heyeti ise Arap milliyetçiliğinin ön plana çıkarıldığı ve terör ve aşırılıkla ilgili metinleri Pedersen'e sunarken, sivil toplum kuruluşları da "hukukun üstünlüğüne" ilişkin taslak hazırladı.
Yoğun diplomasi mekiğine rağmen, Pedersen tüm turlarda oyalama taktiğini tercih eden rejim heyetini bir türlü ikna edemedi.
Görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığı haberini, rejim heyetinin eş başkanı hukukçu Ahmed Kuzbari açıklamıştı.
Suriye Anayasa Komitesi’nin 25-29 Ocak 2021'de gerçekleştirilen beşinci tur görüşmelerinde taraflar ilk kez anayasanın içeriğine odaklanarak yazım aşamasına geçmeyi hedefliyordu. Fakat Esed rejimini temsil eden heyetin uzlaşmaz tavırlarını sürdürmesi süreci tıkamıştı.



‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
TT

‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'da büyüdüğü Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki evleri yıkmaya başladığında Malik Lütfi, sahip olduğu birkaç dakika içinde ailesinin eşyalarından ne alacağını düşünürken kafası karışmıştı.

Altı çocuk babası 51 yaşındaki Lütfi, yakınlardaki Tulkerim kentinde küçük bir oda kiraladı. Ancak kuşatma altındaki kampta elektronik ev aletleri tamirhanesine erişimi olmadığı için kirayı ödeyecek geliri yok ve ailesinin geleceği konusunda endişeli.

asdfrgt
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin üzerini arayan İsrail askeri (DPA)

Lütfi şunları söyledi: “Bizi 27 Ocak 2024'te yerlerimizden ettiler. Bizi evlerimizden çıkardılar ve geri gelmememizi söylediler. Bu yüzden altı aydır Tulkerim Mülteci Kampı’na dönmedik. Kendi başımıza oradan ayrıldık, çoğu insan yanına hiçbir şey almadı.”

Lütfi, durumu kendisinden daha kötü olan, aşırı kalabalık okullarda ya da tarım arazilerinde yaşamak zorunda kalan çok sayıda aile tanıdığını söyledi.

Lütfi, “Hükümetten ve insanların masraflarının karşılanması için yardım sözü veren hayırseverlerden yardım bekliyoruz” dedi.

cdfrgt
İsrail askerlerinin kestiği yolun kenarında bekleyen Tulkerim Mülteci Kampı sakinleri (DPA)

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), İsrail operasyonlarının Batı Şeria'da Lütfi gibi on binlerce Filistinliyi evlerinden etmeye zorladığını bildirdi.

Bağımsız bir merkez olan B'Tselem, Tulkerim, Nur Şems ve Cenin mülteci kamplarında yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin bu yıl askeri operasyonlar nedeniyle yerlerinden edildiğini belirtti.

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim ve Cenin kentleri de dahil olmak üzere Filistinli militanların faaliyetlerine karşı harekete geçtiğini söylüyor.

Bir İsrail ordu sözcüsü dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu, kuvvetlerin bölgede serbestçe hareket etmesine ve engellenmeden hareket etmesine izin vermek için binaların yıkılmasını gerektiriyor.”

dfvghy
Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki İsrail askerleri (DPA)

Açıklamada, “Bu yapıları yıkma kararı operasyonel gerekliliğe dayanmaktadır ve alternatif seçenekler değerlendirildikten sonra alınmıştır” denildi.

İsrail'in yıkımları yaygın uluslararası eleştirilere neden oldu ve Filistinliler arasında İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'yı resmen ilhak etmek için organize bir çaba içinde olduğuna dair korkuların arttığı bir döneme denk geldi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre görgü tanıkları, bu hafta buldozerlerin bina enkazları arasında ilerlediğini ve yeni yolların moloz ve beton bloklarla dolduğunu ifade etti. Bölge sakinleri kamyonların üzerine sandalye, battaniye ve mutfak aletleri gibi eşyalarını yığdı.

swdert
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin kimliğini kontrol eden İsrail askeri (DPA)

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil, yıkımların son haftalarda arttığını, yakındaki Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında 106 ev ve 104 diğer yapının yıkıldığını açıkladı.

Kemyil, “Tulkerim Mülteci Kampı'nda yaşananlar İsrail'in siyasi kararıyla işlenen bir suçtur ve bunun güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kemyil sözlerine şöyle devam etti: “Operasyon devam ediyor, altyapının yıkımı sürüyor. Kampta hiçbir şey bırakmadılar. Tulkerim Mülteci Kampı, çeşitli yerlerinde sadece keskin nişancıların bulunduğu bir ‘hayalet kamp’ haline geldi.”

İsrail'in Batı Şeria'nın kuzeyinde ocak ayında başlattığı operasyon, 20 yıl önceki İkinci İntifada’dan bu yana gerçekleştirilen en büyük operasyonlardan biri.

Operasyonda insansız hava araçları (İHA) ve helikopterler tarafından desteklenen birkaç ordu tümeninin yanı sıra on yıllardır ilk kez ağır savaş tankları da kullanılıyor.

ABD ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları yoğunlaşırken, bazı uluslararası yetkililer ve insan hakları örgütleri de Batı Şeria'daki çalkantılı durumdan duydukları endişeyi dile getirdiler.

B'Tselem İletişim Direktörü Shai Barnes, “İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırısında geliştirdiği taktik ve savaş doktrinlerini Batı Şeria'nın kuzeyinde de uygulamaya başladı. Bu, evlerin ve sivil altyapının kasıtlı ve yaygın bir şekilde tahrip edilmesini ve sivillerin ordunun savaş bölgesi olarak belirlediği alanlardan zorla göç ettirilmesini içeriyor” ifadelerini kullandı.

Hükümet içindeki ve dışındaki İsrailli aşırılık yanlıları, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan ve Gazze Şeridi'ni de içine alacak bağımsız bir devlet kurmak istedikleri Batı Şeria'nın ilhak edilmesi için defalarca çağrıda bulundu.

İsrailli bakanlar Batı Şeria operasyonunun militan gruplarla mücadele dışında bir amacı olduğunu reddediyor. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, uluslararası hukuka uyduğunu ve militanları hedef aldığını ifade etti.

Vali Abdullah Kemyil, yerinden edilmenin zaten ekonomik olarak zor durumda olan bir toplum üzerinde baskı yarattığını söyledi. Binlerce kişi camilere, okullara ve aileleriyle birlikte tıkış tıkış yaşadıkları evlere sığındı.

Altı ay sonra ilk kez geri dönen Lütfi, evlerdeki yıkımın boyutunun kendisini şok ettiğini söyledi.

Lütfi, “Çoğu insan gitti ve geri dönüp evlerine baktığınızda yıkılmış olduklarını görüyorsunuz. Yıkım çok büyük; geniş caddeler, altyapı, elektrik, internet… Eğer yeniden inşa etmek istiyorsanız, bu uzun zaman alacak” şeklinde konuştu.