Sadr, bağımsız vekillerin cesaretine itimat ederek müzakere kapısını kapadı

AA
AA
TT

Sadr, bağımsız vekillerin cesaretine itimat ederek müzakere kapısını kapadı

AA
AA

Irak’ta seçimlerin galibi Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr dün attığı uzun tweetle, ülkedeki siyasi tıkanıklığını aşılması amacıyla gerçekleştirilen ‘müzakere sürecinin’ sona erdiğini göz önüne serdi. Böylelikle tarafların, önümüzdeki cumartesi günü parlamentoda gerçekleşecek ‘cumhurbaşkanı seçimi’ oturumunda düelloya hazırlandığı anlaşılmış oldu. Sadr’ın ‘bağımsızların desteğini alarak’ bu siyasi düellonun galibi olmak istediği biliniyor. Bugün bağımsızlar mevcut ittifaklar içinde en etkin ve etkili siyasi güç haline gelmiş durumdadır. Ancak Sadr’ın ‘bağımsızlara itimat etmesi’, Şii taraflar arasındaki ‘uzlaşı senaryosunun’ tamamen rafa kaldırılması anlamına da geliyor.  
Sadr dün attığı tweette şu ifadelere yer verdi: “Düşüşten bu yana (ABD’nin işgali) siyasi faaliyetlere iştirak eden partilere şüpheyle yaklaşan bir çoğunluk var. Herhangi bir partiyi desteklemeyen toplumsal kesimlerdeki bu şüphe, birçok bağımsız adayın meclise girmesini sağlamıştır. Partilerin özellikle Güney’deki Şii partilerin oy oranları ise düşmüştür. Geçmişte birçok uzlaşı hükümeti oldu. Biz bunların arasında yer almadık, bazılarının iddia ettiği gibi bu tamamıyla Irak’ın aleyhinde değildi, ancak pasta paylaşımı ve başka sebeplerden ötürü çıkan ihtilaflar nedeniyle başarısız oldular. Son süreçte uzlaşmayı denedik ancak başarılı olamadık, şimdi çoğunluk hükümeti seçeneğine odaklanmalıyız. Mezhepçi bakış açısından ulusal bir bakış açısına ve çoğunluk bakış açısına geçmeliyiz. Bildiğiniz üzere geçmişteki parti tabanlı dağılım nedeniyle bu mümkün değildi, ancak bugün vatanını seven ve Irak’ın geri kalmasının nedenleri bilen önemli sayıda bağımsız milletvekili bulunuyor.’’  
Sadr’ın bu sözleri sadece Şii liderler tarafından oluşturulan Koordinasyon Grubu’na değil aynı zamanda İran etkisindeki tüm aktörlere ve bağımsız milletvekillerine yönelik bir mesaj taşımaktaydı. Sadr seçim kampanyası boyunca, kurulacak hükümetin parlamentoda güçlü bir muhalefetle karşılaşmasının, ülkenin çıkarına olacağını savunmaktaydı. Bağımsız adaylara yönelik bu övgü içeren ifadeler aynı bağlamda değerlendirilebilir. Sadr bir anlamda bağımsız milletvekillere, ‘gözdağları ve tehditler karşısında cesur olmalarını’ telkin etmektedir. Yani ‘çoğunluk hükümetini’ ve başbakan ile cumhurbaşkanı adayını desteklemelerinin, bağımsızlar için, parlamento içinde ‘güçlendirilmiş muhalefet’ içinde yer alarak, ülke yönetimine dolaylı iştirak fırsatı sağlayacağını taahhüt etmektedir.
Sadr görünürde, bağımsızların yaklaşan oylamalarda desteğini talep ediyor. Böylelikle Koordinasyon Grubuna galip gelebilir. Ancak Sadr bu çağrıyı yapmadan önce bağımsız adaylarla anlaşmış olabilir. Çünkü usta siyasetçinin karşılık alamayacağı çağrılarda bulunmadığı biliniyor. Ayrıca Sadr Hareketi, kazanmayı düşünmediği bir oturuma katılmamayı da tercih edebilirdi, nitekim geçmiş dönemlerde benzer boykotları oldu. Sadr Hareketi geçmiş yıllarda kaybedeceği kesin olan oturumlara katılmamayı tercih etmekteydi. Öte yandan mesele sadece parlamento oturumundan ibaret değil. Koordinasyon Grubu, diyalog kapısı kapanır ve uzlaşı sağlanmazsa ‘iç çatışma’ yaşanacağını ima ediyor. Ulusal Hikmet Akımı liderlerinden Rahim el-Abudi: ‘’Diyalogun sona ermesi hepimizi bir iç savaşa sürükler’’ diyerek bunu açıkça ifade etti.  
Sadr, Sünni ve Kürt güçleriyle kurduğu ittifakın başarılı olmaması durumunda, yeniden muhalefete geçebilir ya da tekrar seçim isteyebilir. Bir başka mesele ise, Erbil’e düzenlenen saldırıların Kürtlerle Sadr’ın arasının açılmasına ve Koordinasyon Grubu ile zorunlu bir uzlaşıya kapı açabilme ihtimalidir.  
Irak Merkezi Hükümeti, Erbil’e balistik füzelerle düzenlenen saldırıyı ‘hariçten bir saldırı’ olarak nitelemedi. Bu durum benzer saldırıların da gerçekleşebileceğini gösteriyor. Bazıları saldırıların devam etmesi durumunda, 2003’te oluşturulan ‘siyasi yapının’ parçalanacağını öngörüyor.  
Koordinasyon Grubu’ndan bir ortağın, Sadr Hareketi’nin oluşturacağı ‘çoğunluk hükümetine’ katılması ise, bahsi geçen risklerin minimuma inmesini sağlayacaktır. Şu an ‘saf değiştirmesi’ düşünülebilecek tek parti, Hadi el-Amiri liderliğindeki Bedir Bloku’dur. Sadr’ın Bedir’i Nuri el-Maliki'den koparması gerekir, ancak bu seçenek daha önce denenmiş fakat İran’ın müdahalesi nedeniyle başarısız olmuştu.  



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24