Papa Francis: Lübnan bende özel bir yere sahip

Papa Francis, Lübnan Cuhurbaşkanı Avn’ı Vatikan'da ağırladı. (EPA)
Papa Francis, Lübnan Cuhurbaşkanı Avn’ı Vatikan'da ağırladı. (EPA)
TT

Papa Francis: Lübnan bende özel bir yere sahip

Papa Francis, Lübnan Cuhurbaşkanı Avn’ı Vatikan'da ağırladı. (EPA)
Papa Francis, Lübnan Cuhurbaşkanı Avn’ı Vatikan'da ağırladı. (EPA)

Papa Francis, Vatikan’da Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel An ile bir araya geldi. Yakında Beyrut’u ziyaret etmeyi planladığını belirten Francis, Lübnan’ın kendisinde özel bir yere sahip olduğunu söyledi. Endişelerinin merkezinde yer aldığını vurguladı. Papa, Vatikan ve Roma ziyaretlerinde çok sayıda yetkiliyle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile gerçekleştirdiği görüşmede ortak yaşama vurgu yaptı.
Vatikan’dan yapılan açıklamada, Papa Francis ile Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn arasındaki toplantı ‘özel’ olarak nitelendirilirken olduğu belirtilirken, “Devlet sekreterliğinde gerçekleşen samimi görüşmelerde, Vatikan ve Lübnan arasında 75 yıldır devam eden iyi diplomatik ilişkilerin önemine vurgu yapıldı” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, ülkenin yaşadığı büyük sosyo- ekonomik sorunların ve mültecilerin durumunun masaya yatırılmasının yanı sıra yaklaşan seçimlerin ve farklı dini grupların bir arada yaşamasını güçlendirmeye katkıda bulunacak reformların da ele alındığı kaydedildi. Açıklamaya göre Papa Francis ve Cumhurbaşkanı Avn, 4 Ağustos 2020’de Beyrut Limanı’nda yaşanan patlamada yaşamını yitirenlerin ailelerinin adalet ve hakikat talebini de görüştü.
Lübnan cumhurbaşkanlığı da benzer bir bildiri yayınlarken, Avn’ın Papa’ya Lübnan’ı ziyaret etme davetini yinelediğini belirtti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Papa, Lübnan’ın dualarında özel bir yeri olduğunu ve birçok açıdan kritik uluslararası duruma rağmen Lübnan’ın endişelerinin merkezinde yer aldığını dile getirdi. Aynı şekilde Lübnan’ın ‘Kutsal Makam’ın önem verdiği şeyler arasında bulunduğunu söyledi. İçinde bulunduğu zorlu ekonomik ve sosyal koşulların üzülerek farkında olduğunu kaydederken Lübnan’ın tüm vatandaşları, Hristiyanları ve Müslümanları ile birlikte saygıya dayalı özgünlük değerlerinden vazgeçmemesi gerektiğini vurguladı. Doğu’daki Hıristiyan varlığını korumanın bir görevi olduğunu belirten Papa, Lübnan’da birlikte yaşamayı korumanın da bir görevi olduğunu vurgulayarak bunu bir mesaj haline getirdiğini ifade etti.”
Papa Francis, Kutsal Makam’ın her zaman bir mesaj ve model olarak gördüğü bu ülkeyi korumak için dünyadaki herkesle birlikte çabaladıklarını belirterek Cumhurbaşkanı Avn’a da umutları canlandırmak üzere Lübnan’ı ziyaret etme konusundaki ısrarının her zamankinden daha yoğun olduğunu iletti. Papa “Yakın zamanda Lübnan’ı ziyaret edeceğim. Bu benim verdiğim bir karar. Çünkü Lübnan her şeye rağmen dünya için bir model olmaya devam ediyor” ifadesini kullandı.
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Avn, genel olarak uluslararası düzeyde ve özel olarak da (Ukrayna’daki savaşın yansımalarının bir sonucu olarak) Avrupa düzeyindeki bu hassas koşullar ortasında, Papa’ya kendisini kabul ettiği için teşekkürlerini sundu. Aynı şekilde Avn, Papa’ya Lübnan’a duyduğu büyük sevgiden dolayı teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Avn, Kutsal Makam’ın kendi takibine ve Vatikan’ın Lübnan’da istikrarı güçlendirmeye ve Lübnan’ın çevresindeki ve dünyadaki rolünü yeniden oynamasına yardımcı olan her şeye gösterdiği ilginin önemine dikkat çekti. Mişel Avn, Papa’ya hitaben yaptığı açıklamasında sözlerini şöyle sürdürdü:
 “Lübnan çok acı çekiyor ve umutsuzca sürekli desteğinize ihtiyacı var. Zor bir süreçten geçiyor. Ancak çocuklarının iradesinin birleşmesiyle mutlaka bu zorlukların üstesinden gelecektir. Çatışmaların ve savaşların ortasında kalan Lübnan’ın bölgede yaşananların bedelini ödemesini istemiyoruz. Ülke, sizin özeniniz ve halkının kalkınma çabalarınız sayesinde kaderine terk edilmedi.”
Cumhurbaşkanı Avn, Papa ile genel olarak Ortadoğu’daki ve özel olarak Lübnan’daki koşulları görüştü. Lübnan’daki koşullar, onlarca yıldır yanlış mali yönetim sonucu doruğa zirve yapan krizlerin alevlenmesine katkıda bulundu. Ayrıca iki yetkili, görüşmede Batı ülkelerinin Lübnan’a yardım sözü verip bunu gerçekleştirmediği bir dönemde, Suriye göçünün yansımalarını ele aldı. Koronavirüsün yayılması ve Beyrut Limanı patlamasının yanı sıra Lübnan’ın omuzlarındaki yüklerin birikmesine katkıda bulunan faktörler ve ardı ardına yaşanan krizlerin olumsuz yansımaları da gündeme geldi.
Mişel Avn açıklamasınd aayrıca şunları söyledi:
“Yakın zamanda ülkenin elitlerini etkileyen, Lübnan’da kimlik ve çoğulculuğa tehdit oluşturan ve doğudaki Hristiyan varlığının zayıflamasına katkıda bulunan yurt dışı kaynaklı büyük bir göç dalgasına tanık olduk.”
Görüşmede ayrıca Lübnan için  bir toparlanma planı geliştirmek ve ülkeyi yeniden canlandırmak için yapılan çalışmalara da değinildi.Lübnanlıların, Hristiyanların ve Müslümanların bu krizlerin sonuçlarından mustarip olduğu ve bu krizlerden kurtulmak için el birliği içerisinde çalışmaya kararlı oldukları vurgulandı.



Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
TT

Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, bu sabah İsrail'in Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılar ve ağır topçu bombardımanında aralarında çocukların da bulunduğu 19 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Bu arada Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı dün (Cuma) yaptığı açıklamada, yakıt yetersizliği nedeniyle 48 saat içinde tüm hastanelerin çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail, bir yıldan uzun bir süredir savaş yürüttüğü Gazze Şeridi'ne yakıt girmesine izin vermiyor.

Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal AFP'ye yaptığı açıklamada, “İsrail'in gece yarısından sonra sabaha kadar Gazze Şeridi'ne düzenlediği bir dizi şiddetli hava saldırısında 19 vatandaş şehit oldu ve 40'tan fazla kişi de yaralandı” dedi.

Daha önce Filistin televizyonu, Gazze şehrinin doğusundaki ez-Zeytun mahallesinde bir evi hedef alan İsrail bombardımanında altı kişinin öldüğünü ve birkaç kişinin de yaralandığını bildirmişti.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 38 kişinin öldüğünü açıkladı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) perşembe günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf hakkında, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasından bu yana Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda insanlığa karşı suç ve savaş suçu işledikleri şüphesiyle yakalama kararı çıkarmasının ardından uluslararası tepkiler devam ediyor.

Gazze Şeridi'ndeki Sahra Hastaneleri Genel Müdürü Dr. Mervan el-Hams, “İşgalcilerin yakıt girişini engellemesi nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki tüm hastanelerin 48 saat içinde çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı konusunda acil bir uyarıda bulunuyoruz” dedi.

Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail'in biri Gazze Şehri'nin doğusunda diğeri de şehrin güneyinde bulunan iki evi hedef alan saldırısında ölen on iki kişinin cesedine ulaşıldığını ve onlarca kişinin de yaralandığını duyurdu.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023'teki saldırıya karışan beş Hamas mensubunu öldürdüğünü bildirdi.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre saldırıda onlarca kişi öldü ve yaralandı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sekizi yoğun bakımda olmak üzere 80 hastanın ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kısmen faaliyet gösteren iki hastaneden biri olan Kemal Advan Hastanesi'ndeki personelin durumuyla ilgili ‘ciddi endişelerini’ dile getirdi.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a göre, hastane perşembe günü bir insansız hava aracı (İHA) saldırısının hedefi oldu. Söz konusu saldırı, bir elektrik jeneratörünün ve bir su deposunun tahrip olmasına yol açtı.

Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiye AFP'ye yaptığı açıklamada, kurumunun dün yine İsrail hava saldırılarının hedefi olduğunu, bir doktor ve hastaların yaralandığını söyledi.

İsrail ordusu, Hamas savaşçılarının yeniden toparlanmasını önlemek amacıyla 6 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyinde büyük bir kara operasyonu başlattı.

‘Masum çocuklar’

Bilal isimli Filistinli, kurbanların götürüldüğü el-Ehli Arap Hastanesi'nin salonlarından birinde şunları söyledi: “Tüm ailem öldürüldü. Aileden geriye bir tek ben kaldım. Adaletsizliği durdurun.”

AFP'ye konuşan bir başka adam ise hastane yatağında hareketsiz yatan bir çocuğun yanında otururken, “Orada masum çocuklar vardı (...) Onların suçu neydi?” diye sordu.

Birleşmiş Milletler’in (BM) güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şimdiye kadar çoğu sivil kadın ve çocuk olmak üzere en az 44 bin 56 kişi hayatını kaybetti.

AFP'nin İsrail'in resmi verilerinden aktardığına göre, Hamas'ın İsrail yerleşimlerine yönelik saldırısında çoğu sivil bin 206 kişi öldü.

Saldırı sırasında 251 kişi esir alınarak Gazze Şeridi'ne götürüldü. Bunlardan 97'si Gazze Şeridi'nde kaldı ve İsrail ordusu kalan esirlerden 34'ünün öldüğünü tahmin ediyor.

‘Tehlikeli bir emsal’

Savaşın başlamasından bir yıldan fazla bir süre sonra, UCM'nin perşembe günü aldığı karar İsrail'i çileden çıkardı.

Netanyahu perşembe akşamı yaptığı açıklamada, “Hiçbir bariz İsrail karşıtı karar bizi, özellikle de beni, ülkemizi savunmaya devam etmekten alıkoyamaz. Baskılara boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Gallant kararı, ‘terörizmi teşvik eden tehlikeli bir emsal’ olarak değerlendirdi.

ABD Başkanı Joe Biden, ‘utanç verici’ olarak nitelendirdiği kararı kınadı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise dün yaptığı açıklamada, Netanyahu'yu karara ‘meydan okuyarak’ Macaristan'ı ziyaret etmeye davet edeceğini söyledi.

Netanyahu, Orban'ın tutumunu memnuniyetle karşılayarak, bunun ‘ahlaki netliği’ yansıttığını söyledi.

Macaristan da dahil olmak üzere UCM'ye üye 124 ülke teorik olarak üç yetkiliyi kendi topraklarına girmeleri halinde gözaltına almakla yükümlü.

İngiliz hükümeti dün Netanyahu'nun yakalama kararı kapsamında gözaltına alınabileceğini ima etti.

İrlanda Başbakanı Simon Harris, ülkesini ziyaret etmesi halinde Netanyahu'yu gözaltına alacağını söyledi.

Harris, RTE devlet televizyonunda UCM üyesi olan İrlanda'nın Netanyahu'yu ülkeyi ziyaret etmesi halinde gözaltına alıp almayacağı sorusuna “Evet, kesinlikle” yanıtını verdi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni dün yaptığı açıklamada, G7 dışişleri bakanlarının pazartesi ve salı günleri Roma yakınlarında bir araya geldiklerinde mahkemenin yakalama kararlarını görüşeceklerini duyurdu.

İran kararı, ‘Siyonist varlık için siyasi bir ölüm’ olarak değerlendirirken, Çin mahkemeyi ‘objektif ve adil bir duruş’ sergilemeye çağırdı.

Hamas mahkemenin kararını memnuniyetle karşılayarak, bunu ‘tarihi ve önemli’ bir adım olarak nitelendirdi.