İskandinav Taş Devri kadını yeniden canlandırıldı

Müzede sergilenen heykel, İsveçli adli tıpçı Oscar Nilsson’ın imzasını taşıyor

Kadının boyu 150 santimetre ölçüldü. Uzmanlar kadının Taş Devri şartlarına göre de epey kısa olduğunu söylüyor (Oscar Nilsson)
Kadının boyu 150 santimetre ölçüldü. Uzmanlar kadının Taş Devri şartlarına göre de epey kısa olduğunu söylüyor (Oscar Nilsson)
TT

İskandinav Taş Devri kadını yeniden canlandırıldı

Kadının boyu 150 santimetre ölçüldü. Uzmanlar kadının Taş Devri şartlarına göre de epey kısa olduğunu söylüyor (Oscar Nilsson)
Kadının boyu 150 santimetre ölçüldü. Uzmanlar kadının Taş Devri şartlarına göre de epey kısa olduğunu söylüyor (Oscar Nilsson)

Bugünkü İsveç topraklarında 4 bin yıl önce yaşamış bir Taş Devri kadının bedeni, bir adli tıp sanatçısının yardımıyla yeniden canlandırıldı.
Kadının iskeletinden ve tarihi bilgilerden yola çıkılarak inşa edilen heykeli, İsveç’teki Västernorrlands Müzesi'nde görücüye çıktı.
Söz konusu iskelet, 1923'te Lagmansören bölgesinde yol yapımı sırasında işçiler tarafından bulunmuştu. Bu iskeletin yanında 7 yaşında bir erkek çocuğunun kalıntıları da vardı.
Gerçeğe yakın yüz modelini modelini oluşturmak için 350 saat harcayan İsveçli adli tıp sanatçısı Oscar Nilsson, "İkilinin anne - oğul olduğunu düşünme eğilimindeydik" dedi:
"Kardeş de olabilirler. Akraba ya da sadece aynı kabileden iki arkadaş olabilirler. Bilmiyoruz çünkü DNA bu ilişkiyi açıklığa kavuşturacak kadar iyi korunmamıştı."
Ancak Nilsson, kadının bedenini şekillendirirken, önünde oğlunun koşuşturduğunu hayal ettiğini söyledi:
"Bir annenin gözleriyle bakıyor. Hem sevgiyle hem de biraz disiplin duygusuyla."
Müze yetkilileri, kadının 20'li yaşların sonunda veya 30'lu yaşların başında olduğunu düşünüyor. 
Kadının kalıntılarında yetersiz beslenme, yaralanma veya hastalık belirtisi görülmediği ifade ediliyor. Yetkililer, kadının kalıntılarda iz bırakmayan bir hastalıktan öldüğünü tahmin ediyor.
Nilsson, yüzün yeniden canlandırılması görevini iki yıl önce üstlendiğinde önce kafatasını taradı ve 3D yazıcıyla plastik kopyasını çıkardı.
Bu süreçte kadının yaşı, kilosu, etnik kökeni gibi faktörler de göz önüne alındı. Ancak kalıntılardaki DNA çok bozulduğu için saç veya göz renginden emin olunamadı.
Bu noktada Nilsson, kadının görünüşü hakkında makul bir tahminde bulundu. Eski İskandinavya'ya üç büyük göç dalgası olmuştu. İlki 10 ila 12 bin yıl önceydi. Bu göçte çoğunluğu mavi gözlü ve koyu tenli avcı-toplayıcılar gelmişti. Yaklaşık 4 ila 5 bin yıl önceki ikinci dalgada soluk tenli, kahverengi gözlü insanlar bölgeye yerleşip çiftçiliğe başladı. Aralarında muhtemelen bu kadın da vardı. Yaklaşık 3 bin 500 yıl önce gelenlerse bölgeye demir işleme sanatını getirdi. Bunlar çiftçilerden daha koyu tenliydi.
Bu bilgilere dayanarak, Nilsson kadına çiftçilerinki gibi açık bir ten rengiyle kahverengi saçlar ve gözler verdi.
Nilsson, "Göçebe mi olduğunu yoksa ilk çiftçilerin hayatını mı yaşadığını kesin olarak söyleyemeyiz. Ama en güvenli yorumu yapmayı seçtik" diye konuştu.
Sanatçı ayrıca, Lagmansören'in kadim iklimi, bitki örtüsü ve hayvan yaşamını araştırdı. Edindiği bilgilerden yola çıkarak kadının kıyafetlerini geyik kürkünden, ayakkabılarını ise rengeyiği, kunduz ve tilki kürkünden tasarladı.

Taş Devri kadınının kıyafetlerinin tasarımı büyük çaba ve zaman gerektirdi (Oscar Nilsson)
Taş Devri kıyafetleri popüler kültürde genellikle kaba kıyafetler olarak resmedilse de sanatçı bu algıya meydan okumayı seçti.
"Kıyafetlerin ilkel olacağını düşünmek çılgınlıktı" diyen Nilsson, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onun elbisesini bugün giyebileceğiniz gibi yapmak istedim. Çünkü ikiniz de Homo sapienssiniz."
Independent Türkçe, Livescience



3 milimetrelik sanat eseri: Yeni keşfedilen salyangoza Picasso adı verildi

Anauchen picasso (Gojšina ve diğerleri)
Anauchen picasso (Gojšina ve diğerleri)
TT

3 milimetrelik sanat eseri: Yeni keşfedilen salyangoza Picasso adı verildi

Anauchen picasso (Gojšina ve diğerleri)
Anauchen picasso (Gojšina ve diğerleri)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Tayland'da keşfedilen yeni ve küçük bir salyangoz türüne, kabuğunda görülen tuhaf ve karmaşık geometrik desenler nedeniyle efsanevi ressam Pablo Picasso'nun adı verildi.

Sadece 3 milimetre büyüklüğündeki türe, kabuğundaki dikdörtgen açılı kıvrımlar nedeniyle Anauchen picasso adı verildi.

"'Normal' kabuk şekillerine sahip diğer salyangozların kübist bir yorumuna benzeyen" bu kıvrım örüntüleri, araştırmacıları salyangoza Picasso'nun adını vermeye sevk etti.

ZooKeys adlı akademik dergide yayımlanan çalışmada bilim insanları, "Bu tür, Kübizm diye bilinen sanat akımını andıran, Pablo Picasso tarzında boyanmış yuvarlak kıvrımlara sahip bir Anauchen'e benziyor" diye yazdı.

Bilim insanları, kahverengi, konik kabuğunun derin bir birleşme noktasıyla ayrılmış 4,5-5 kıvrımdan oluştuğunu söylüyor.

Kabuğun spiralini kesen birkaç düzensiz aralıklı beyazımsı çizgi var.

Araştırmada Kamboçya, Myanmar, Laos, Tayland ve Vietnam'dan 46 yeni mikro salyangoz türünü tanımlanıyor.

Bunlar, kabuk boyutları 5 mm'den küçük olan ve çoğunlukla Güneydoğu Asya'da, eski Hindiçin, Endonezya ve Filipinler'in yanı sıra Çin'in bazı bölgelerinde bulunan küçük kara salyangozları.

Dağılımları daha batıya, Hindistan üzerinden Pakistan'a kadar uzanıyor ve çeşitlilikleri önemli ölçüde azalmış durumda.

Araştırmacılar ayrıca salyangozları genel kabuk şekli, kabuk yüzey dokusu ve duvar aralıklarının düzenine göre benzer gruplara ayırarak sınıflandırmak için yeni bir yöntem öneriyor.

Yeni türlerin birçoğu yakın zamanda toplanırken, diğerleri 1980'lerde biriktirilmiş olan Florida Doğa Tarihi Müzesi koleksiyonunda keşfedildi.

Bilim insanları, "Kabuklarının boyu 5 mm'den küçük olsa da bu salyangozlar gerçek birer güzellik! Kabukları olağanüstü bir karmaşıklık sergiliyor" diyor.

"Örneğin, açıklığı (kabuğun "açıklığı"), büyük olasılıkla yırtıcılara karşı yararlı olan çok sayıda diş benzeri bariyerle donatılmış" diye açıkladılar.

Yeni türlerin birçoğunun yukarı veya aşağı doğru dönen bir açıklığa sahip olduğu bulundu, bu da bazı türlerin kabuklarını ters taşıdığı anlamına geliyor.

Araştırmacılar, farklı salyangozları duvar açıklıkarına ve kabuktaki son kıvrımın yönüne göre ayırt edebildi.

Bilim insanları, 1980'lerde bazı salyangozların bulunduğu yerlerin ormansızlaşma ve kireçtaşı ocakları nedeniyle çoktan tahrip edilmiş olabileceği uyarısını yapıyor.

Çalışma, Güneydoğu Asya'da yerel olarak endemik kara salyangozlarının karşı karşıya kaldığı bu büyük tehditlerin altını çiziyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news/science