Ukrayna caydırıcılık ve zorlama arasında

Ukrayna caydırıcılık ve zorlama arasında
TT

Ukrayna caydırıcılık ve zorlama arasında

Ukrayna caydırıcılık ve zorlama arasında

Ukrayna sahnesinde şu anda neler olduğuna dair Moskova ve Kiev arasında farklı yorum ve yaklaşımlar söz konusu. Moskova, Ukrayna'yı zorlama ilkesini uygulamak istiyor. Buna karşılık, Kiev ise Rusya’yı caydırmak istiyor. Peki zorlama ve caydırma nedir?
Caydırma: Diğerinin istediğini yapmasını engellemek. Çünkü bedel, kârdan daha büyük olacak. Caydırma yöntemini kullanmak isteyen kişi, buna yönelik araçlara sahip olmalı ve caydırıcılığın sağlanamaması durumunda bunu kullanmakta kararlı olmalıdır. Caydırılan ise caydırıcı tarafın elindeki araçları kullanma konusunda ciddi olduğuna ikna olmalı.
İkrah yani zorlama: Karşındakini istemediğini yapmaya zorlamak. Başarısız olması halinde ödenecek bedel ağır olacaktır.
Caydırıcılık ve zorlama arasında, araçlar mevcut olmalı ve yumuşaktan serte doğru değişmelidir. Bazen caydırıcı, karşı tarafın gözündeki inandırıcılığını artırmak için dolaylı yoldan araçlarını göstermek zorunda kalır. Bazen caydırıcı taraf, karşısındakinin inandırıcılığını artırmak için dolaylı yoldan araçlarını göstermek zorunda kalır. Moskova, Kiev’e boyun eğdirmek ve varlığın sonu anlamına gelebilecek bir emri kabul etmeye zorlamak istiyor. Ukrayna, Rusya Devlet Başkanı Putin'in hesaplarında bulunmuyor.
Ancak Ukrayna, Ukrayna'nın kolektif hafızasında var olan tarihi bir gerçektir. Aksine Ukrayna, kendisini Rus İmparatorluğu'nun kurucusu olarak görmektedir. Bu nedenle Ukrayna, Kırım'ın ilhak edildiği ve Donbas bölgesinin ayrıldığı 2014 yılından bu yana Rusya'yı istediğini yapmaktan caydırmaya hazırladı.
Ukrayna bir ölüm kalım savaşında. Rusya, varlığını sağlamlaştırmak ve aşırı zayıf bir durumdayken kendisinden alınanları geri almak için bir savaş veriyor. Bazı tarihçilere göre Rusya, ulusu inşa etmeden önce imparatorluk inşa etti. Dolayısıyla, imparatorluğun sürekliliğini sağlamak, etki alanları yaratmak için sürekli genişlemeyi gerektirir. Başka tarihçiler ise Rusya’nın söz konusu imparatorluğu, aşağıdaki üçgene dayanarak inşa ettiğini ve genişlettiğini söylüyor: Hristiyan inancını yaymak için din adamları, (Rusya kendini üçüncü Roma olarak görüyor) Fetih askerleri ve ekonomik temeller inşa etmek için tüccarlar.
Böylece, Rus İmparatorluğu genişleme ve gerileme arasında gidip geliyor. Rusya, Soğuk Savaş sırasında en çok genişleyen ülkeydi.
Genişleme ve küçülme arasındaki bu gelgit, kimlik, rol ve statü konusunda sürekli endişe duyan bir kişilik oluşmasına neden olur. Geri çekilirse ve Batı'ya açılırsa kimliğini kaybedecek. Genişlemek isterse de yine Batı ile çatışacak. Dolayısıyla Batı, daimî düşmandır.
Ukrayna’nın, Putin’e karşı uyguladığı caydırıcılık başarılı olmadı. Rusya’nın da Devlet Başkanı Zelenskiy’e karşı uyguladığı zorlama işe yaramadı. Bu durum, Ukrayna sahnesindeki askeri alana da yansıyor.
Ukrayna caydırıcılığı başarılı olsaydı, denklem (ilişki) iki ülke arasındaki stratejik düzeyde kalacaktı. Ya caydırıcılık sağlamak ya da onu yıkmak için gerçek şiddet sınavına da girmeyecek fakat ikisinin imzasının bulunduğu belirgin bir siyasi anlaşmaya tanık olacaktık.
Öte yandan, Rusya'nın Ukrayna'ya baskısı başarılı olsaydı, kesinlikle bu patlamayı görmeyecektik.
Çinli düşünür Sun Tzu, zafere ulaşmanın en iyi yolunun düşmanın stratejisine saldırmak olduğunu söylüyor. Ancak bu tavsiye Rusya ve Ukrayna arasında uygun olmayabilir. Çünkü dengesizliğin boyutu çok büyük olduğu için güç dengesi karşılaştırılamaz. Ukrayna, Batı'nın yardımı olmadan dengeyi kendi başına nasıl sağlayabilir? Dolayısıyla Ukrayna ister caydırıcılık ister zorlama olsun, Rusya ile sürdüreceği daimî savaşında Batı'nın başlıca ve önemli araçlarından biri olmalıdır. Böylece ilişki, Rusya ile Ukrayna arasındaki zorlama ve caydırıcılıktan, Rusya ile ABD arasındaki jeopolitik düzeyde bir zorlama ve caydırıcılık ilişkisine doğru ilerliyor.
Caydırıcılık ve zorlama başarısız olduğundan, yeni angajman kurallarını çizen yeni bir ilişki üretilmelidir. Bu kurallar, kaçınılmaz olarak Ukrayna'daki operasyonel ve taktik aşamadaki askeri başarının ürünü olacak.
Bazı Ukrayna şehirlerini bir gözden geçirelim:
*Mariupol şehri Azak Denizi'ne düşerse ki askeri olarak düşmüş durumda Kırım ile Donbass bölgesi arasında bir kara bağlantısı olacak ve bu, Harikov ve Sumi'de savaşan Ukrayna ordusunun arka planını etkileyecek.
*Ukrayna ordusunun arka planı bu bölgede vurulursa, bu ordu, Dinyeper Nehri'nin doğusundaki tüm bölgede stratejik derinlik kaybedecek.
*Bu, ülkenin merkezinde bulunan Dnipro şehrinin kaybına yol açabilir. Ki bu şehir, Ukrayna'da özellikle başkent Kiev'in güneyinde her yöne yolların açılacağı önemli bir merkez.
*Ülkenin güneyinde Kırım yakınlarındaki Herson’un düşmesinden sonra Mıkolayiv kentine kapı açıldı. Bu durum da Ukrayna'nın ekonomik başkenti Odessa'nın kapısını aralayacaktır.

Bu neyi gösteriyor?
Tüm bunlar, bir bütün olarak oyuncular arasındaki ilişkinin sürekli bir hareket ve dinamizm içinde olduğunu gösteriyor. Her aşama bir sonraki aşamayı çizer. Her düzeyde planlarda değişiklik yapılmasına yol açar. Bu, bugüne kadar kimsenin vazgeçiremediği veya zorlayamadığı arenanın her türlü olasılığa açık olduğu bir ilişkidir. Allah bizi ölümcül yanlış hesaplardan korusun.

*Bu analiz, Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı

Ukrayna savaşındaki jeopolitik gerçekler

Putin'in Ukrayna'daki ‘iyimser stratejisinin’ kusurları

Dünya’nın jeopolitik pusulası nereyi gösteriyor?



İranlı milletvekili, yaptırımların yeniden uygulanması halinde Tahran'ın nükleer silah anlaşmasından çekileceği tehdidinde bulundu

Parlamento Ulusal Güvenlik Komisyonu üyeleri, 9 Haziran'da Tahran'daki nükleer araştırma reaktörünü inceledi. (İran Atom Enerjisi Kurumu)
Parlamento Ulusal Güvenlik Komisyonu üyeleri, 9 Haziran'da Tahran'daki nükleer araştırma reaktörünü inceledi. (İran Atom Enerjisi Kurumu)
TT

İranlı milletvekili, yaptırımların yeniden uygulanması halinde Tahran'ın nükleer silah anlaşmasından çekileceği tehdidinde bulundu

Parlamento Ulusal Güvenlik Komisyonu üyeleri, 9 Haziran'da Tahran'daki nükleer araştırma reaktörünü inceledi. (İran Atom Enerjisi Kurumu)
Parlamento Ulusal Güvenlik Komisyonu üyeleri, 9 Haziran'da Tahran'daki nükleer araştırma reaktörünü inceledi. (İran Atom Enerjisi Kurumu)

İranlı milletvekili Manuçehr Muttaki bugün Defa Press’e verdiği demeçte, Birleşmiş Milletler'in (BM) Tahran'a uluslararası yaptırımları yeniden uygulamaya koyması halinde parlamentonun Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'ndan çekilmeye hazır olduğunu söyledi.

Bu açıklama, Avrupa ülkelerinin BM'ye İran'a uluslararası yaptırımları yeniden uygulamaya hazır olduklarını bildirerek, ekim ayında sona erecek olan BM yaptırımlarını hızlı bir şekilde yeniden yürürlüğe koyabileceklerini ifade etmelerinden sonra geldi.

Daha önce Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya, ağustos ayı sonuna kadar Tahran'ın nükleer dosyası konusunda müzakere yoluyla bir çözüme ulaşılamaması halinde İran'a yaptırımları yeniden uygulamaya hazır olduklarını BM'ye gönderdikleri mektupta açıklamışlardı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre üç ülkenin dışişleri bakanları, ‘İran'ın Ağustos 2025 sonuna kadar diplomatik bir çözüme varmak istememesi veya uzatma fırsatını değerlendirmemesi halinde snapback mekanizmasını harekete geçirmeye hazır olduklarını’ belirttiler.

Avrupa Troykası'nın (Fransa, Birleşik Krallık ve Almanya) İran'a verdiği süre, yaklaşık 3 hafta sonra dolacak ve ardından İran'ın nükleer dosyası BM Güvenlik Konseyi'ne sevk edilecek. Bu, snapback mekanizmasının devreye sokulması için bir hazırlık niteliğinde.

Bu mekanizma, 2015 yazında İran ile P5+1 ülkeleri arasında Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak bilinen nükleer anlaşmaya varılmasının ardından, BM'nin 2231 sayılı kararı uyarınca askıya alınan altı grup uluslararası yaptırımın otomatik olarak yeniden uygulanmasını sağlıyor.