Cezayir ordusu Mali sınırında teröristlerin izini sürdühttps://turkish.aawsat.com/home/article/3548216/cezayir-ordusu-mali-s%C4%B1n%C4%B1r%C4%B1nda-ter%C3%B6ristlerin-izini-s%C3%BCrd%C3%BC
Cezayir ordusu Mali sınırında teröristlerin izini sürdü
Bir kontrol noktasına düzenlenen saldırıda 3 askerin hayatını kaybetmesinin ardından Cezayir ordusu Mali sınırında teröristlerin izini sürüyor.
Cezayir ordu mensupları. (Sosyal paylaşım siteleri)
Cezayir / Şarku’l Avsat
TT
TT
Cezayir ordusu Mali sınırında teröristlerin izini sürdü
Cezayir ordu mensupları. (Sosyal paylaşım siteleri)
Cezayir ordusu, pazar günü 3 askerini öldüren terörist unsurların izini sürmek amacıyla radikal militanlar, silah ve uyuşturucu tacirleri ile kaçakçılık şebekelerinin aktif olduğu Mali sınırındaki bir bölgede dün geniş çaplı operasyon düzenledi.
Cezayir Savunma Bakanlığı geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, operasyon sahası Timyavin bölgesi ile 6. Askeri Bölge’nin bulunduğu Burc Baci Muhtar bölgesi arasındaki sınır şeridinde bir grup teröristle çıkan çatışmada 3 askerinin hayatını kaybettiğini bildirmişti. Bakanlığın açıklamasına göre ölen 3 askerin isimleri ve rütbeleri şöyle: Teğmen Ahlef Rıza, Sözleşmeli Onbaşı Tarep İlyas ve Sözleşmeli Onbaşı Ali Abdulkadir Hevari. Bakanlık, çatışmaya girilen silahlı örgüt ve saldırganların yurt içinden mi yoksa yurt dışından mı oldukları hususunda detay vermedi.
Cezayir Savunma Bakanlığı, dün sınırda düzenlenen operasyonun “terörle mücadele ve sınırları koruma kapsamında” gerçekleştirildiğini kaydetti.
Mena Defense, internet sayfasında paylaştığı haberde, Cezayirli 3 askerin Mali sınırındaki ileri kontrol merkezinde bulundukları sırada ani bir saldırıya uğradıklarını ifade etti.
Mena Defense, Cezayir sınır muhafızlarına bağlı güvenlik kontrol noktasına yönelik saldırı haberinin ilk kez Mali’de Bamako merkezi hükümet karşıtı tarikat örgütlerine ait haber siteleri tarafından yayınlandığına dikkat çekti.
Mena Defense’in haberine göre, saldırı Cezayir’in çöl kenti Timyavin ile Mali’nin Talhandak bölgesi arasında meydana geldi. Saldırı ülkenin doğusunda 7 radikal unsurun yakalanmasından 4 gün sonra gerçekleşti. Yakalananlar arasında 1990’ların başında silahlı faaliyetlere katılan meşhur radikal İbn Sulul’un da bulunduğu ifade ediliyor.
Cezayir ordusu bölgede yürüttüğü operasyon sonrasında makineli tüfekler ve mühimmat ele geçirdi.
Bir güvenlik kaynağı saldırıyı düzenleyen radikal unsurların, Mağrib El Kaide’si mensubu olduklarını söyledi. Mağrib El Kaidesi’nin lideri Abdulmalik Droukdel Haziran 2020’de Fransa’nın düzenlediği askeri operasyonda öldürüldü.
İsrail askeri hedeflerden sonra şimdi de Hizbullah'ı halk nezdinde ve ekonomik olarak baskı altına almak için harekete geçtihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5080167-i%CC%87srail-askeri-hedeflerden-sonra-%C5%9Fimdi-de-hizbullah%C4%B1-halk-nezdinde-ve-ekonomik-olarak
İsrail askeri hedeflerden sonra şimdi de Hizbullah'ı halk nezdinde ve ekonomik olarak baskı altına almak için harekete geçti
İsrail bombardımanının hedefi olan Güney Lübnan’daki Sur kentinden (AFP)
İsrail'in başlangıçta Hizbullah'ın askeri mevzilerini hedef alan Lübnan savaşını kapsamlı bir şekilde genişletmesinin üzerinden bir aydan fazla bir süre geçtikten sonra sahne değişti. İsrail, Hizbullah liderlerine suikast düzenledikten ve füze cephaneliğinin yüzde 80'inden fazlasını imha ettiğini açıkladıktan sonra şimdi de Hizbullah'ı halk nezdinde ve ekonomik olarak baskı altına almak için harekete geçti.
Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA) birkaç gün önce 37 köyün tamamen yok edildiğini, sokaklarının çoğunun ortadan kaldırıldığını ve Nakura'dan el-Hıyam'ın dış mahallelerine kadar uzanan üç kilometre derinliğindeki bir alanda 40 binden fazla konutun tahrip edildiğini bildirdi. Yıkım güneydeki ve Baalbek'teki arkeolojik alanları da etkiledi. Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert birkaç gün önce X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, savaşın arkeolojik alanlar için yarattığı tehlike konusunda şu uyarıda bulundu: “Tarihle yoğrulmuş antik Fenike kentleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.”
Bu bağlamda NNA dün (cumartesi), ‘İsrail savaş uçaklarının Nebatiye kentindeki tarihi evlerden ikisini yıktığını, kentteki pazar yerini yok ettiğini ve Sur kentindeki antik Roma kalıntılarının yakınındaki yerleri hedef aldığını’ bildirdi. Bombardıman, Baalbek Kalesi yakınlarında bulunan el-Menşiye ve önemli ölçüde hasar gören ünlü Palmyra Oteli'ni de içeren Baalbek Kalesi çevresine ulaştı.
Hizbullah'ın Beyrut'taki kalesi olan Dahiye'de, çoğu alanda büyük yıkım olduğu görülürken, yıkılan binaların tam sayısı konusunda rakamlar halen çelişkili. Ancak yıkılan yerleşim birimlerinin sayısının binlerce olduğu tahmin ediliyor. Dahiye, başta Genel Sekreter Hasan Nasrallah olmak üzere Hizbullah liderlerine, Rıdvan Gücü komutanlarına ve İsrail'in silah deposu olduğunu söylediği yerlere olmak üzere büyük askeri operasyonlara sahne oldu. Beyrut'un güney banliyöleri dün gece, İsrail savaş uçaklarının Hadath, Burc el-Baracne, Haret Hreik, Camus mahallesi ve Hadath'taki Lübnan Üniversitesi binasının çevresine düzenlediği 14 saldırıyla şiddetli bir gece yaşadı.
Geçtiğimiz ayın ortalarında İsrail eski Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hizbullah'ın orta menzilli füze cephaneliğinin sadece yüzde 30'unun kaldığını söylemiş, İsrail de Hizbullah'ın çeşitli bölgelerdeki merkezlerini ve depolarını hedef aldığını açıklamıştı.
Bu politika ışığında Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı emekli Tuğgeneral Dr. Hişam Cabir, İsrail'in kara savaşında başarısız olmasının ardından şimdi hedeflerini, özellikle Hizbullah'ın çevresinde, nüfusun geri dönüşünü önlemek ya da geciktirmek için yıkım ve yerinden etme üzerine odakladığını düşünüyor.
Öte yandan askeri uzman emekli Tuğgeneral Halid Hamade, İsrail'in hedeflerinin sona erdiğinden bahsetmenin mümkün olmadığını, çünkü Tel Aviv'in bugün yaptığı her şeyin daha önce açıkladığı ana hedefe, yani Hizbullah'ın her düzeydeki kabiliyetlerini yok etmeye yönelik olduğunu belirtti.
Hamade, “İsrail'in bugüne kadar askeri olarak elde ettiği başarılar, komuta ve kontrol sisteminin yok edilmesi, liderlerin öldürülmesi, mühimmat rezervlerinin ve depolarının büyük bir kısmının ve ileri karakol köylerindeki altyapının büyük bölümünün imha edilmesidir. Şehirlerin hedef alınması ve tahrip edilmesine gelince, bunlar büyük yerleşim ve ticaret merkezlerinin tahrip edilmesi, Sur, Nebatiye, Bint Cubeyl ve Baalbek gibi Hizbullah’ı kucaklayan çevrenin ekonomisinde rol oynayan şehirlerin tahrip edilmesi yoluyla Hizbullah'ın ekonomisinin vurulmasının bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.
Hamade, İsrail Başbakanı’nın İran'ın silahlarına giden oksijeni kesmek ve İran'ı Hizbullah'a bağlayan lojistik arteri ele almak için çalışma konusunda söylediklerini hatırlattı. Hamade ayrıca, İsrail'in hedefinin Lübnan sahasıyla sınırlı olmadığını ve bu nedenle siyasi müzakerelerin sonucuna bağlı olarak gerilimin önümüzdeki aşamada genişleyebileceğini vurguladı.
Şarku’l Avsat'a konuşan Cabir ise İsrail ordusunun 2006 tarzı bir kara harekâtı gerçekleştiremediğini, çünkü bunun kendileri için çok maliyetli olacağını söyledi. Cabir, “Bu nedenle İsrail, beş sınır noktasından saldırıya geçerek ucuz bir imha politikası benimsedi ve esas olarak Hizbullah'ın çevresi için hesaplanmış bölgeleri hedef aldı” dedi.
Cabir, İsrail'in sınır bölgelerindeki insanları yok etmek ve yerlerinden etmekteki temel amacının insandan ve taştan arındırılmış iki kilometrelik bir bölge yaratmak olduğunu söyledi. Cabir ayrıca, İsraillilerin ‘Hizbullah tarafından ateşlenen tanksavar füzelerini ve 7 Ekim saldırısına benzer bir saldırı gerçekleştireceğini söyledikleri Rıdvan Gücü tehdidini ortadan kaldırmak için bölgeyi işgal etmeden ateşle kontrol ettiklerine inandıklarını ve bunun İsrail'in elinde müzakerelerde pazarlık yapabileceği güçlü bir kart olduğunu’ belirtti.
Cabir'e göre İsrail'in temel amacı, sınırdan uzakta bulunan ve sistematik yıkıma maruz kalan Dahiye'de de Hizbullah'ın çevresini yerinden ederek, binaları ve evleri yıkarak baskı kurmak ve böylece bölge sakinlerinin geri dönüşünü engellemek ya da geciktirmek.
Cabir, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ABD'nin seçilmiş başkanının göreve başlamasını beklerken geçiş döneminden yararlanarak önümüzdeki haftalarda bu politikayı sürdüreceğine ve ek kazanımlar elde etmeye çalışacağına inanıyor.
Önümüzdeki günlerin neler göstereceğini beklerken ikinci bir olası senaryodan bahseden Cabir, mevcut ABD yönetiminin Joe Biden'ın görev süresi bitmeden savaşı sonlandırmak için çaba sarf etmesi ve yaklaşan seçimlerde kendilerine olumsuz yansıyacak bu kartı kazanmaya çalışması ihtimalinden söz etti.