Mısır, İsrail ve BAE, Ukrayna krizinin bölgedeki yansımalarını görüştü

Mısır, İsrail ve BAE arasındaki toplantı Şarm eş-Şeyh'te düzenlendi. (AFP)
Mısır, İsrail ve BAE arasındaki toplantı Şarm eş-Şeyh'te düzenlendi. (AFP)
TT

Mısır, İsrail ve BAE, Ukrayna krizinin bölgedeki yansımalarını görüştü

Mısır, İsrail ve BAE arasındaki toplantı Şarm eş-Şeyh'te düzenlendi. (AFP)
Mısır, İsrail ve BAE arasındaki toplantı Şarm eş-Şeyh'te düzenlendi. (AFP)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, İsrail Başbakanı Naftali Bennett ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan ile Şarm El-Şeyh’te bir araya geldi. Üçlü zirvede buluşan liderlerin enerji piyasasındaki gelişmeler, gıda güvenliği, bölgesel ve uluslararası gelişmeleri ele aldığı bilgisi verildi. Medya ve siyaset arenasından kanaklar görüşmede İran’ın bölgedeki etkisinin de gündeme geldiğini aktardılar.
Önceki gün Zayed el Nahyan ve Bennett önceki gün ziyaret ettikleri Şarm El-Şeyh’te Sisi ile ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirdi. Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Bessam Radi, üçlü zirvede Rusya’nn Ukrayna’yı işgalinin, özellikle gıda ve enerji güvenliği açısından yansımalarının ele alındığını söyledi.
BAE’nin resmi haber ajansı WAM da görüşme sırasında ‘bölgedeki kalkınma, enerji güvenliği ve küresel piyasaların istikrar talebini karşılamak için ülkeler arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinin, iş birliğinin, koordinasyonunun ve istişarenin öneminin’ masaya yatırıldığını aktardı.
Üçlü zirve, Rusya'nın petrol fiyatlarında ciddi artışa neden olan ve birçok ülkede güvenlik endişelerini artıran Ukrayna'ya saldırısından yaklaşık bir ay sonra gerçekleşti.
Mısır, Ukrayna'daki savaşın yükselen piyasa ekonomileri üzerinde baskı oluşturması ve Kahire'nin önceki gün para birimini yüzde 14 oranında devalüe etmesine yol açmasının ardından enerji ve gıda güvenliği alanlarında büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. Savaş, Rusya ve Ukrayna'dan Kızıldeniz tatil beldelerine yönelik turizmden elde edilen gelirde kayıp yaşanmasına ek olarak Mısır'ın buğday ithalatının maliyetlerini de etkiledi.
Rusya ve Ukrayna, dünyanın en büyük buğday ithalatçısı olan Mısır'ın ana buğday tedarikçisi konumunda. Mısır bir süre önce  Körfez ülkelerinden mali destek talep etmişti.
Üçlü zirvede bölgedeki İran destekli Husi tehditleri ve Rusya-Ukrayna krizinin olumsuz yansımaları doğrultusunda, ‘güvenlik dosyaları hazırlamak’ açısında önemli bir siyasi adım olarak nitelendi. Görüşmede, İran’la yürütülen nükleer müzakereler ve bunun bölgedeki siyasi ve güvenlik boyutlarına yansımalarını masaya yatırıldı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Uluslararası İlişkiler ve Bölge Güvenlik Uzmanı Dr. İman Zehran, yatırım fırsatları göz önüne alındığında, özellikle enerji alanında, Mısır-İsrail ortaklığı ve üç ülke arasındaki ticari ortaklık ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Üçlü iş birliğinin ekonomik ortaklıklar kurulacağına dair bir işaret olduğunu belirterek atılacak adımların mevcut gelişmelerle uyumlu hale getirilerek anlaşmaların oluşturulmasının önemine dikkat çekti.
Tel Aviv hükümetinden ise üçlü zirveye ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Tek açıklama dün öğleden sonra Bennett’ın ofisinden geldi. Açıklamada sadece Sisi’nin havaalanına kadar İsrail Başbakanı’na eşlik ettiği, Bennett’ın dün Mısır’ın Şarm eş Şeyh kentinden Mısır Cumhurbaşkanı ve Avu Dabi Veliaht Prensi ile bir araya gelerek bölgedeki son gelişmelerin yanı sıra üç ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmenin yollarını ele aldıkları aktarıldı.
Açıklamada bunun Bennet’ın Mısır’a ikinci ziyareti olduğu, kendisinin geçtiğimiz aylül ayında da Mısır’a gittiği hatırlatıldı.
Tel Aviv'den siyasi kaynaklar, Bennett'ın uzun yıllar sonra ilk kez geceyi Mısır'da geçirmesinin önemini vurguladı. Yedioth Ahronoth gazetesine göre söz konusu kaynaklar, üçlü toplantının ‘İran'a abluka uygulamak için entegre bir İsrail mühendisliğinin parçası olduğu’ değerlendirmesinde bulundu.
İsrail Kamu Yayın Kuruluşu’nun (KAN) haberine göre, Bennet  yaklaşık 10 yıllık bir kesintinin ardından, son altı ay çerisinde ikinci kez Mısır’a gitti.
İsrail ve Mısır geçtiğimiz hafta uçuşları artırma ve Kızıldeniz kıyısındaki Tel Aviv ile Şarm El-Şeyh arasında önümüzdeki nisan ayında başlaması beklenen yeni bir ‘doğrudan rota’ başlatma konusunda anlaştı.



Bağdat'taki durum: Irak’ın başkenti daha güvenli hale geldi mi?

Bağdat iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu başarıyı koruma becerisine bağlı kalmaya devam ediyor (Independent Arabia)
Bağdat iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu başarıyı koruma becerisine bağlı kalmaya devam ediyor (Independent Arabia)
TT

Bağdat'taki durum: Irak’ın başkenti daha güvenli hale geldi mi?

Bağdat iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu başarıyı koruma becerisine bağlı kalmaya devam ediyor (Independent Arabia)
Bağdat iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu başarıyı koruma becerisine bağlı kalmaya devam ediyor (Independent Arabia)

Cabbar Zeydan

Medeniyetlerin buluştuğu ve zorlukların çekiştiği Irak'ın kalbinde, Bağdat bugün önceki nesillerin alıştıklarından neredeyse tamamen farklı, yeni bir sahneyle karşı karşıya. Yakın zamana kadar günlük yaşanan patlamalar ve sürekli kaygılarla boğuşan Irak’ın başkenti, sakinleri ve ziyaretçileri tarafından gözlemlenildiği üzere, güvenlik durumunda somut bir değişime sahne oluyor. Bağdat sakinlerinin birçoğu yıllar öncesine göre alışılmadık olan bir güven duygusundan bahsediyor. Patlama sesleri artık her gün şehrin her yerinde yankılanmıyor ve güvenlik kontrol noktaları eskisi kadar çok değil. Başkentin birçok bölgesine ticari faaliyet geri döndü, kafeler ve restoranlar gece geç saatlere kadar müşterilerle dolu. Bir zamanlar güvenlik açısından “sıcak noktalar” olarak bilinen bölgeler, sakinlerinin ifadelerine göre artık daha istikrarlı.

Güncel durum

Karrada bölgesindeki bir dükkan sahibi, “eskiden bombalı saldırılar korkusuyla dükkanlarımızı gün batımından önce kapatırdık. Şimdi gece yarısına kadar, dahası özel günlerde ve bayramlarda bazen sabahın erken saatlerine kadar açık kalıyoruz. Bir zamanlar şüpheli görülen köşelerde bile kendimizi güvende hissediyoruz” diyor.

Sadr bölgesinde yaşayan bir kadın, “Çocuklarım pazara veya okula gittiklerinde artık endişelenmiyorum. Her gün hissettiğimiz gerçek bir değişim var” diye ekliyor.

Bu güvenlik hissi sadece bölge sakinleriyle sınırlı değil; ziyaretçiler de bunun farkında. Mutenebbi Caddesi'nde dolaşan, müzeleri ve kültür kafelerini ziyaret eden Arap ve yabancı turistler görüntüsü artık alışıldık. Oysa birkaç yıl öncesine kadar ender görülen bir şeydi.

Güvenlik araştırmacıları, Bağdat'taki iyileşen güvenlik durumunun, iç içe geçmiş faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığına inanıyorlar. Faktörlerin en önemlisi, yıllarca başkentin güvenliği için sürekli bir tehdit oluşturan radikal silahlı grupların faaliyetlerindeki gerileme.

cdfgthy
Bağdat artık güvenli mi?

Güvenlik uzmanı Tarık Abdulvahid, “Bağdat, radikal gruplar için sembolik ve stratejik bir hedefti. Ancak, bu gruplara batı ve kuzey Irak'ta indirilen yoğun darbelerden sonra, başkentte yüksek profilli saldırılar gerçekleştirme güçleri azaldı” diyor ve ekliyor: “Bugün, istihbarat koordinasyonunun ve entegre saha çalışmalarının gelişmesi sayesinde Bağdat, önceki dönemlerde olduğu gibi terörist faaliyetler için bir kuluçka makinesi veya uygun ortam değil.” Abdulvahid ayrıca, güvenlik tehditleriyle başa çıkma yöntemlerinde niteliksel bir değişime de işaret ediyor. Bu yöntemler artık yalnızca askeri müdahaleye dayanmıyor, bunun yerine çeşitli güvenlik kurumları arasındaki koordinasyonun yanı sıra önleyici eylemler ve elektronik gözetimi de içerecek şekilde genişledi.

Militarizasyondan sivil istikrara

Gözlemcilere göre, Bağdat'ın tanık olduğu en dikkat çekici dönüşümlerden biri, şehir içinde militarizasyonun kademeli olarak azalması. Sokaklarda artık sabit güvenlik kontrol noktaları yok ve silahlar ile silahlıların görüntüleri artık son on yılda olduğu kadar yaygın değil. Güvenlik araştırmacısı Ali el-Hüseyni, “Bağdat'taki güvenlik durumu, kalıcı bir olağanüstü halden göreceli istikrar haline geçişe tanık oluyor. Normal yaşamı yeniden tesis etme ve yerleşim bölgelerindeki gereksiz askeri varlığı azaltma çabaları var. Bu, güvenlikten vazgeçme anlamına gelmiyor, daha ziyade onu rasyonel bir şekilde organize etmek anlamına geliyor” diyor. Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan çevirdiği analize göre Hüseyni, “bu değişimin birdenbire ortaya çıkmadığını, daha ziyade güvenlik çabalarını birleştirmeye ve devlet çerçevesi dışındaki silahlı grupların etkisini azaltmaya yardımcı olan sistematik çalışma ve göreceli siyasi istikrarın bir sonucu olduğunu” düşünüyor.

Geride kalan meydan okumalar

Olumlu göstergelere rağmen, Bağdat güvenlik konusunda bomba yüklü araçlar veya bombalı saldırılarla ilgili olmayan, daha çok denetimsiz silah, aşiretler arası çekişmeler ve organize suç gibi sorunlarla ilgili farklı türde meydan okumalarla yüzleşmeye devam ediyor. Güvenlik analisti Nasır el-Kenani, “genel bir güvenlik duygusuna tamamen teslim olmaya” karşı uyarıyor ve “günlük sahneden kanlı şiddet belirtilerinin kaybolmasına rağmen, devlet kontrolü dışındaki yaygın silahlar, bazı silahlı gruplar üzerindeki kontrol eksikliği gibi diğer meydan okumalar varlığını sürdürüyor. Bu, ciddi bir şekilde ele alınmazsa her an güvenlik durumunun istikrarsızlaşmasına yol açabilir” diye açıklıyor. “Güvenliğin ölçüsü yalnızca patlamaların gerçekleşmemesine değil, aynı zamanda vatandaşların gasp edilmekten veya hukuktan daha üstün ve etkili gruplar veya bireyler tarafından haklarının ihlal edilmesinden korkmamalarına, kendilerini ne kadar güvende hissettiklerine bağlıdır” diye ifade ediyor.

Toplumun güvenliği sağlamadaki rolü

Bağdat'taki güvenlik sahnesinde netleşmeye başlayan önemli yönlerden biri, yerel toplumun kendi güvenliğine katkıda bulunma ve güvenlik servisleriyle iş birliğini teşvik etme rolüdür. Sivil aktivist Mustafa Fazıl, “İnsanlar güvenliğin sadece devletin değil, herkesin sorumluluğu olduğunu fark etmeye başladı. Gençler arasında onları sokaklarını korumaya, şiddet döneminde hakim olandan tamamen farklı bir ortam yaratan kültürel ve sportif etkinlikler düzenleyerek, istikrar ortamını teşvik etmeye iten yeni bir bilinç var.”

Güven durumu devam edecek mi?

Gözlemciler, Bağdat'ta güvenliğin devam etmesinin birkaç faktöre bağlı olduğuna inanıyor. Bunların en başında siyasi istikrar, güvenlik servislerini teknoloji ve eğitimler ile sürekli desteklemek ve silahın sadece devletin elinde olması geliyor. Bu konular hâlâ güçlü bir irade ve titiz bir takip gerektiriyor. Tarık Abdulvahid, “Bağdat güvenlik konusunda iyileşme yolunda uzun bir yol kat etti, ancak bu yol hâlâ tehlikelerle dolu. Umut verici işaretler var, ancak asıl zorluk bunları sürdürmek ve siyasi çekişmeler veya silahlı çatışmalar nedeniyle kaosun geri dönmesini önlemek” diyor. Ayrıca, “gerçek barışın yalnızca şiddetin yokluğuyla değil, aynı zamanda herkesi kapsayan yasaların ve bunları adalet ve şeffaflıkla uygulayabilen kurumların varlığıyla sağlanacağını” vurguluyor.

Korkudan umuda

Bağdat değişti ve belki de onlarca yıldır ilk kez, şehirden yansıyan görüntü daha parlak. Irak başkentinde güvenlik ideal durumda ve meydan okumalardan uzak değil, ancak yalnızca vaatler veya siyasi söylemlerden ibaret kalmayıp, elle tutulur bir gerçeklik haline geldi.

Şehir iyileşme yolunda ilerlerken, umutlar devletin ve toplumun bu kazanımı koruma ve daha istikrarlı ve müreffeh bir gelecek için geliştirme becerisine bağlı kalmaya devam ediyor. Sonuç olarak, Bağdat'ın güvenliği sadece Irak'ta barışın anahtarı değil, aynı zamanda ülkenin tüm evlatlarını kucaklayan, haklarını ve hayallerini koruyan güçlü bir devlet olarak geri dönüşünün de temel taşıdır.