BM, Irak'ta susuzluğun ‘ciddi yansımaları’ konusunda uyardı

Şattülarap Nehri tuzluluk ve düşük su seviyesinden mustarip (AFP)
Şattülarap Nehri tuzluluk ve düşük su seviyesinden mustarip (AFP)
TT

BM, Irak'ta susuzluğun ‘ciddi yansımaları’ konusunda uyardı

Şattülarap Nehri tuzluluk ve düşük su seviyesinden mustarip (AFP)
Şattülarap Nehri tuzluluk ve düşük su seviyesinden mustarip (AFP)

Su kıtlığının Irak'ın bugünü ve geleceği üzerindeki tehlikeli yansımaları konusunda uyarıda bulunan Birleşmiş Milletler Irak'a Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, komşu ülkelerin (Türkiye ve İran’ı) Irak'a yeterli su tahliyesi sağlama konusundaki taahhütlerini ise üstü kapalı eleştirdi.
Yağışlardaki azalma ve ülkedeki çoğu nehrin su seviyesindeki düşüş dolayısıyla Irak’ta kaydedilen şiddetli kuraklık nedeniyle Irak Su Kaynakları ve Tarım Bakanlıkları ekili arazi alanını geçtiğimiz yıllarda yaklaşık yüzde 50'ye indirmişti.
Plasschaert, Dünya Su Günü’nde UNAMI tarafından yayınlanan mesajında şu ifadelere başvurdu:
“Su, gezegenimizin her yerinde yaşamın sırrıdır. Irak'ta su kaynaklarının mevcudiyeti ve uygun yönetimi ise özel bir öneme sahip. Geçtiğimiz ay ülkenin güneydeki Mezopotamya Bataklıkları’nı ziyaret ettiğimde Irak'ın karşı karşıya olduğu birçok zorluğa şahit oldum. Yağışlardaki azalma, su kıtlığı, toprak ve sudaki tuzlanma, etkisiz kaynak yönetimi ve nüfus artışı tüm ülkeyi etkiliyor. İklim değişikliğinin yanı sıra komşu ülkelerden gelen su akışlarının aktif olarak azalması da bir diğer ciddi tehdit. Su kıtlığının başlı başına bir risk oluşu ve diğer riskleri de beraberinde getirmesi acı bir gerçek. Bu kıtlığın yoksulluk, göç ve çatışmalar üzerindeki potansiyel etkisinin de Irak'ın uzun vadeli istikrarı ve refahı üzerinde de ciddi etkileri var. Bu yılki Dünya Su Günü teması yeraltı suları ve görünmeyen bu değerli kaynağı görünür kılmak üzerine. Ana tatlı su kaynaklarından yeraltı suları korunmalıdır.”
Irak, komşuları Türkiye ve İran'ın su politikalarından yıllardır şikayet ediyor. Zirâ söz konusu iki ülkenin Dicle ve Fırat nehirlerine barajlar kurması ve nehir rotalarını saptırmaları, yeterli miktarda suyun Irak topraklarına ulaşmasına engel oluyor.
Siyasi yelpazedeki tüm paydaşları siyasi bölünmeyi aşan ve acilen çözülmesi gereken ortak bir sorumluluk ve kritik bir konu niteliğindeki bu meseleye öncelik vermeye çağıran Plasschaert, “Irak'ın komşuları, su paylaşımı ve kaynak yönetimi konusunda yapıcı tartışmalara girmeli” vurgusunda bulundu.
İstatistikler, ülkenin kuraklık ve sulama yöntemlerinin geriliği nedeniyle her yıl binlerce kilometrelik ekilebilir arazi kaybına uğradığını gösteriyor.
Diğer yandan buğday mahsulü stokunun ülkeye en fazla 3 ay yeteceğini söyleyen Irak Tarım Bakanlığı, hem kuraklık hem de destek eksikliği dolayısıyla ekili alanlardaki azalmadan şikayet etti.
Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği, dün, Mısırlı uzmanların çölleşmeye bir çözüm bulma yönünde ortak olmaları üzerine bir anlaşmaya varıldığını duyurdu.
Kurul Genel Sekreterliği Sözcüsü Haydar Mecid, Irak Haber Ajansı’na (INA) verdiği demeçte şu ifadelere başvurdu:
“Fırat Nehri Havzası, kum tepeleri, çölleşmeye çözüm bulma ve yeşil hat oluşturma yönünde çalışan bir heyet var. Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği başkanlığındaki heyette bir dizi uzman, akademisyen, danışman ve üniversite profesörünün yanı sıra Tarım ve Su Kaynakları Bakanlıklarından temsilciler de yer alıyor. Bu komite, Fırat Nehri Havzası'ndaki tuzluluğa çözüm bulma yönünde vizyon ve fikirler geliştirmekle görevli. Bakanlar Kurulu Genel Sekreteri, iki gün önce, Mısır çölünün yeşil alana dönüştürülmesi sürecinde rol oynayan Mısırlı uzmanlarla bu deneyimi Irak'a aktarmaları için bir toplantı düzenledi.”



Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
TT

Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in İran'a karşı başlattığı saldırıdan önce, ABD, İsrail, Hamas ve İran arasında Gazze konusunda geniş kapsamlı müzakereler yürütüldüğünü açıklamıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Gazze'de tutulan rehinelerin durumuyla ilgili ciddi ilerlemeler kaydedildiğini doğruladı.

Ancak İsrail'in İran'a sert bir askeri darbe indirmesi, Gazze meselesinin çözülmesine ve ateşkes anlaşmasına varılmasına katkıda mı bulunacak, yoksa bölgedeki ateşkes müzakerelerini olumsuz yönde mi etkileyecek?

Darbe öncesi çabalar

İsrail, İran'ı 7 Ekim 2023 saldırılarını finanse etmekle suçluyor. Bu suçlamayı dayandırdığı nedenlerden biri Hamas Hareketi’nin Tahran'ın bölgedeki uzantılarından biri olarak görmesi ve Hamas ile İran arasında uzun soluklu ve güçlü ilişkiler olmasıdır.

Mevcut bilgilere göre ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Filistin asıllı Amerikalı akademisyen ve siyasi aktivist Bishara Bahbah, İsrail İran'a ağır bir darbe indirmeden önce, ABD ile İran arasında İran’ın nükleer programına ilişkin müzakerelerle eş zamanlı olarak Gazze konusunda bir anlaşma metni üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardı. Bu çabalar, ABD ile İran arasındaki müzakerelerle eş zamanlı olarak yürütülüyordu.

İsrail'in İran'a yönelik askeri saldırısı öncesinde, arabulucular Katar ve Mısır, ABD ile Gazze ve İran meselelerine dair görüşmeler yaptılar. Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Washington ile Tahran arasındaki müzakerelerin gelişmeleri ve Gazze'deki savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varılması için Witkoff ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Tüm bu çabalar, Katar'ın Witkoff'un ateşkes önerisine ilişkin yenilikçi ve değiştirilmiş bir formül sunmasının ardından gerçekleşti. O sırada Hamas'ın geçici lideri Halil el-Hayya, "Gazze'deki savaşı durdurmaya yönelik bir dizi fikir aldık. Witkoff'un önerisine açığız. Ancak savaşı kalıcı olarak sona erdirmek ve İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesini sağlamak için daha güçlü güvenlik garantileri gerekiyor” açıklamasında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre bu çabalar Tahran'ın doğrudan bilgisi dahilinde gerçekleştirildi. Trump, ilk kez Gazze'de ateşkes dosyasına doğrudan müdahale ederken bunu, “Gazze şu anda bizim, Hamas ve İsrail arasında yürütülen büyük müzakerelerin ortasında ve İran da bu müzakerelere katılıyor. Gazze'de neler olacağını göreceğiz. Rehineleri geri almak istiyoruz” şeklindeki heyecan verici açıklamasıyla duyurdu.

Ardından Netanyahu, esir takası ve Gazze'deki ateşkes müzakerelerinde önemli ilerleme kaydedildiğini söyledi ve ardından üst düzey bakanlarıyla bir toplantı yaptı. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, rehinelerle ilgili anlaşmayı sağlamaya kararlı olduklarını ve ilerleme kaydedildiğini söyledi.

İsrail şartlarını koyuyor

Ancak İsrail'in İran'a saldırmasının ardından Gazze dosyasıyla ilgili tüm bu gelişmelere endişeyle bakılırken, Hamas bu eksene olan bağlılığını yeniden teyit etti ve tutumunda değişiklik yapmadı. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının tehlikeli olduğunu, bölgede patlamaya yol açabileceğini ve bunun Netanyahu'nun bölgeyi açıkça bir savaşa sürükleme konusundaki kararlılığını yansıttığını söyledi.

İsrail'in saldırısı, Gazze'deki savaşın gidişatını etkiliyor. Siyasi ve askeri gözlemciler, savaşın gidişatı ve ateşkesin Tahran ile Tel Aviv arasındaki askeri gelişmelere bağlı olarak değişebileceğini ve bir anlaşmaya varılabileceği gibi, tarafların tutumlarının sertleşebileceğini belirtiyorlar.

Siyasi araştırmacı Macid Ebu Herbid, değerlendirmesinde şunları söyledi:

“İsrail, bölgede zaferler kazandığına ve İran'a karşı ezici bir galibiyet elde ettiğine inanıyor. Bu durum Netanyahu'yu, kazanan tarafın şartları belirlediği kuralına göre şartlarını ve taleplerini sertleştirmeye iten bir coşkuya kapılmasını sağlarken Gazze konusunda yenilgiye uğradığına inandığı Hamas'ın bu şartlara uyması gerektiğini düşünüyor.”

Ebu Herbid, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hamas her şeyi kaybettiğini düşünüyor olabilir ve bu yüzden tek seferde kapsamlı bir anlaşma imzalamakta ısrarcı bir tutum sergileyebilir. Bu durum toprak üzerindeki kontrolünü kaybettikten sonra kaybedecek başka bir şeyi kalmadığından kaynaklanıyor."

Ebu Herbid'e göre İsrail'in İran'a yönelik saldırıları Gazze dosyası üzerinde hızla etkili olmayacak. Yani ne Hamas ateşkes için acele edecek ne de İsrail anlaşmaya varmak ve rehinelerin serbest bırakılması için acele edecek. Siyasi araştırmacı, her iki tarafın da önceliklerini değiştirmek için Tahran'daki çatışmalardaki gelişmeleri beklediğini belirtti.

“İran ateşkesi engelleyebilir”

Askeri bilimler alanında öğretim görevlisi Muaviye Vasif ise İsrail ile İran arasındaki gerginliğin Gazze'deki ateşkes sürecine hizmet etmediğini söyledi. Vasif’e göre Netanyahu, Tahran'ı vurma planlarıyla meşgulken, Hamas durumu izliyor ve müzakere edecek birini bulamıyor. Bu yüzden Gazze'deki durum olduğu gibi kalabilir.

Vasif, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Trump'ın açıkladığına göre İran, İsrail ile Hamas arasında Gazze konusunda yürütülen görüşmelere dahil olduğundan, herhangi bir öneriyi reddederek Hamas’ı etkileyecektir. Ayrıca ABD ile yürüttüğü görüşme ve müzakerelerde şartlarını sertleştiriyor ve bunları hiçbiri, kısa süreliğine de olsa bir ateşkese varılmasını isteyen Gazze halkının yararına olmayacak.”

Hamas'ın şu anda zayıf bir konumda olduğunu ve Tel Aviv'in İran'la savaşla meşgul olması nedeniyle İsrail'e Gazze'de ateşkes için baskı yapamayacağını söyleyen Vasif, Tahran'daki gerginliğin Gazze'deki çatışmaları hafifletebileceğini, ancak Netanyahu'nun şu anda zafer kazandığına inandığı için ateşkes görüşmelerini etkilemeyeceğini belirtti.

Güvenlik araştırmacısı Vail el-Mubeyyed ise farklı bir görüşe sahip. İsrailli bakanların İran'a yönelik saldırıyla meşgul oldukları bir ortamda Netanyahu'nun Gazze'deki ateşkes dosyasını gündeme getirebileceğini söyleyen Mubeyyed, “Tel Aviv hükümetindeki aşırı sağcı bakanlar İsrail'in Tahran'a yönelik saldırılarıyla meşguller ve şu an Gazze ile ilgili hiçbir şeye karşı çıkmıyorlar. Bu yüzden yakında Gazze'de bir ateşkes sağlanabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Hamas ne düşünüyor?

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları yok oluyor. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının Gazze'deki sükuneti bozduğunu, Netanyahu'nun kibirli bir tavır sergilediğini ve Gazze'deki krizi kasıtlı olarak derinleştirerek bölgedeki gelişmelerle ilişkilendirdiğini söyledi.

İran’a yönelik saldırının Gazze'ye bazı yansımaları söz konusu ve Netanyahu, Hamas'ın müzakere turlarında gösterdiği esnekliğe rağmen savaşı sona erdirmek istemiyor. İsrail'e göre Gazze'deki savaşın sona ermesi bölgesel meselelerle ilişkili ve Tel Aviv bölge haritasını kendi istediği şekilde yeniden çizmeyi planlıyor. Gazze'de olanlar da bu planın sadece bir parçası.