Rusya-Batı çatışması Kızıldeniz’e taşınır mı?

Sudan’da bir Rus askeri üssü kurma düzenlemeleri, Washington ile ‘olası bir mücadelenin’ önünü açıyor

Port Sudan limanı yakınlarında, Kızıldeniz bölgesinde bir Rus askeri üssü kurmak için düzenlemeler yapılıyor (Independent Arabia- Hasan Hamid)
Port Sudan limanı yakınlarında, Kızıldeniz bölgesinde bir Rus askeri üssü kurmak için düzenlemeler yapılıyor (Independent Arabia- Hasan Hamid)
TT

Rusya-Batı çatışması Kızıldeniz’e taşınır mı?

Port Sudan limanı yakınlarında, Kızıldeniz bölgesinde bir Rus askeri üssü kurmak için düzenlemeler yapılıyor (Independent Arabia- Hasan Hamid)
Port Sudan limanı yakınlarında, Kızıldeniz bölgesinde bir Rus askeri üssü kurmak için düzenlemeler yapılıyor (Independent Arabia- Hasan Hamid)

Mana Abdulfettah
Sudan hükümeti, bazen inkâr, bazen de sessizlik arasında, Kızıldeniz’de yabancı birimlerin olmayacağını belirtti. Hükümet, birkaç vesileyle limanlarının ulusallığının devam ettiğini vurguladı. Bu ifade, son olarak Egemenlik Konseyi Birinci Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalu’nun geçen hafta Sudan’ın doğusundaki vatandaşlar ve bu limanlarda çalışanlar ile bir araya gelişinde dile getirildi.
Mona-3.png
Kızıldeniz bölgesi rekabeti yönetmek için bir tiyatro haline geldiğinde çatışma riski yüksek seviyelere ulaşır (Independent Arabia-Hasan Hamed)
Ancak Port Sudan Limanı yakınlarında, askeri ve ekonomik güvenlik üssü için bölgesel ve uluslararası rekabete sahne olan Kızıldeniz bölgesinde bir Rus askeri üssü kurmak için düzenlemeler yapılıyor. Son yirmi yılda uluslararası güçler ile Kızıldeniz’e kıyısı olan bazı ülkeler arasında çeşitli anlaşmalar imzalandı. Anlaşmalar, bölgedeki stratejik ve ekonomik çıkarların korunmasını bu hayati alanda genişleme yarışıyla yaşanan koşullar ile birleştirici ihtiyaçlar uyarınca gelişti.
Bu sahne, gizli bir çatışma durumunu yansıtıyor. Karşımızdaki seferberlik ortasında uluslararası bir gücün, ‘uluslararası rekabet, bölgesel ittifaklar ve politika öncelikleri’ tarafından yönetilen bir başkasının varlığına itiraz edememesi olası.
ne-2.png
Geçtiğimiz yıllarda birkaç Somalili, Eritreli ve Etiyopyalı Kızıldeniz'i gizlice geçmeye çalışırken tutuklandı (The Independent Arabia - Hasan Hamid)
Ancak Kızıldeniz bölgesi, rekabeti yönetmek üzere bir tiyatroya dönüştüğünde çatışma riski, yüksek seviyelere ulaşıyor. ABD ile Çin arasında her zaman yaşananlar, Ukrayna savaşının ardından Rusya ile ABD arasında şu anda yaşananlar ve Rusya’nın Kızıldeniz’de askeri üs kurma projesinin yeniden canlandırılması gibi kendi çatışmalarını, diğer bölgelerden bu bölgeye aktarıyor.

Yoğun mücadele
Dünyanın dikkati Ukrayna’daki savaşa odaklanmışken, Rusya’nın dünyanın herhangi bir yerinde attığı her adım, başlattığı eski bir projenin devamı olsa bile büyük ilgi görüyor. Bu durum, Rusya’nın Kızıldeniz’de kıyı kenti Port Sudan yakınlarında bir askeri üs inşa etme projesi için de geçerli. Proje, 2017 yılında eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, Moskova’yı ziyaret ettiğinde ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e Sudan’ın ‘Rusya için Afrika’nın anahtarı’ olacağını söylediğinde başladı. Öyle ki bir deniz askeri üssü fikri, Beşir’in Putin’den ABD müdahalesine karşı koruma talep ettiği oturumda doğdu.
Kızıldeniz’de uluslararası taraflarca ateşli bir çatışma çıkması halinde durum, Rusya’yı harekete geçirerek, askeri üs haberlerini artıracak. ABD liderliğindeki uluslararası tarafların, bunu kendilerine bir meydan okuma olarak kabul edebilmeleri mümkün ve durum, Ukrayna savaşına paralel olarak başka bir çatışma tiyatrosu başlatabilir.
Rus üssüne ilişkin haberlerin eski olduğu ve Rusya merkezli ‘TASS’ haber ajansı tarafından bir Sudan karartması ile yayınlandığı göz önüne alındığında ayrıntıları eşelemek, şu an yeni bir boyut kazanmış durumda. Putin’in 17 Kasım 2020’de Sudan’da bir Rus donanma tesisi kurmayı kabul etmesi üzerine yayınlanan haberler, üssün niteliğine, 25 yıllık anlaşmanın maddelerine ve içeriğine ilişkin ayrıntılar içeriyordu. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana Moskova’nın Afrika’daki ilk büyük askeri dayanağının yolunu açarak, nükleer güçle çalışan gemileri yanaştırma kapasitesine sahip’ olacağı belirtiliyordu. Ayrıca Moskova’nın Port Sudan’ın kuzeyinde 50 kilometrekarelik bir alanı satın alması gibi pek çok bilgi yayınlandı. Ancak Sudanlı gözlemciler, belgenin tehlikeli bir madde içerebileceğine, yani Rus üssünün Sudan’ın yetki alanı dışında olduğu gerçeğine odaklandı. Yani bu durum, Hartum’u ‘burayı takip etme veya üzerinde uygulanan herhangi bir faaliyete itiraz etme’ hakkında mahrum bırakıyor.

Bölgesel değişkenler
Bu gerçeklik, Kızıldeniz kıyılarının Sudan limanlarına (Port Sudan, Sevakin ve Bashayer) giriş ve geçiş noktası olarak önemine dair bir farkındalık yarattı. Daha önce tamamen sakin bir şekilde faaliyet gösteren bu limanlar, 2011 yılında Güney Sudan’ın ayrılmasından bu yana siyasallaşma döngüsüne girdi. Bu durum, o dönemde ortaya çıkan çatışmayla, Güney Sudan petrolünün Bashayer Limanı’ndan uluslararası ihracat limanlarına geçişiyle bağlantılıydı. Daha sonra Sudan toprakları üzerinden petrol geçişi için ücret alınması ve transit geçişinin bir kereden fazla kesintiye uğraması konusunda anlaşmazlık çıktı.
Kızıldeniz’in güvenliği konusuyla ilgili olarak kıyı sorunlarının siyasallaşmasına gelince bu durum, Tigray Savaşı, Yemen’deki savaş, İran destekli Husilerin faaliyetleri, terör ve korsanlık gibi bölgesel değişkenlerin yanı sıra Türkiye, İran ve Rusya gibi ülkelerden Batı karşıtı müdahalelerin önünü açan bir önceki rejimin çöküşü ve iç değişimler ışığında ortaya çıktı.
Bölgesel çatışmaların etkisinin yansımaları, silah kaçakçılığının ve insan kaçakçılığının yayılmasının ötesine geçiyor. Geçmiş yıllarda Kızıldeniz’den sızmaya çalışan çok sayıda Somalili, Eritreli ve Etiyopyalı tutuklandı. İnsan tacirlerinin o bölgedeki mülteci kamplarından yararlandığı Sevakin şehrinin güneyindeki Hidub iskelesine bırakıldılar. Aynı şekilde bölgede deniz korsanlığı da yayılırken, korsanlar ve insan kaçakçıları, balıkçılık faaliyetleri için merkez olarak uzak Sudan (yaklaşık 36 ada) adalarından yararlanıyor. Oradan da kurbanlarını Sina Yarımadası’na ve ardından Avrupa’ya gitmeye hazırlamak için İsrail’e naklediyorlar.
Devrimden sonra Sudan’ın zayıf durumu, güvenliği sağlayamamanın yanı sıra imkanlarının azlığı ve limanlarından ekonomik olarak faydalanamaması nedeniyle değişiklik göstermedi. Sudan’ın bağımsızlığından bu yana Kızıldeniz’i korumak üzere entegre bir güvenlik stratejisine sahip olunamadığı göz önüne alındığında, Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki Arap ve Afrika Devletleri Konseyi’ne aktif üye olarak katılması, Sudan’ın rolünü etkili ve gerekli kılıyor. Konsey, Kızıldeniz’e kıyısı olan sekiz Arap ve Afrika ülkesinin dışişleri bakanları tarafından 6 Aralık 2018’de Riyad’da kuruldu.

Uluslararası değişkenler
Başta askeri üsler meselesi olmak üzere Kızıldeniz bölgesine yönelik müdahale eski. 2008’de Kızıldeniz’de Somali kıyılarında korsanlık sorunu ortaya çıktı ve 2009 yılında bu sorun zirveye ulaştı. Öyle ki faaliyetler, yaklaşık 52 adam kaçırma vakasına ulaştı. NATO’ya ait yedi geminin konuşlandırılmasıyla Kızıldeniz’in güvenliğinin uluslararası hale getirilmesi sorunu ortaya çıktı. Gemilerini korsan saldırılarından korumak amacıyla Cibuti merkezli ‘Birleşik Koalisyon Kuvvetleri’, Deniz Koalisyon Kuvvetleri liderliğinde Ocak 2009’da kurulan 30 çok uluslu askeri gemiden oluşmuş bir deniz kuvveti konuşlandırdı. Koalisyon, Aden Körfezi ve Somali’nin doğu kıyısındaki korsanlıkla mücadele operasyonlarını yönetmek üzere kurulmuştu.
Korsanlık faaliyeti, 2007 yılında kurulan ABD askeri komutanlığının (AFRICOM) Afrika’daki faaliyetinin Ekim 2008’de başlamasıyla eş zamanlı olarak başladı. Bu durum, ABD’yi yaklaşık 4 bin askerlik bir üssü tamamlamaya teşvik etti. Ayrıca bu üslerin kurulması, ekonomik çıkarlar için askeri üslerin kurulduğu Kızıldeniz’e kıyısı olan ülkelerin dikkatini üzerine çekti. Askeri üsler kurmanın sonuçlarına, bu ülkelerin ve buna ortak olan ülkelerin çıkarları çerçevesinde bakılmalıdır.
Kızıldeniz bölgesinin genel olarak Rus, Çinli, Fransız, Türk veya diğer yabancı şirketlerle yatırımlara girmesi, bu ülkeleri Kızıldeniz’deki çıkarlarını korumaya itecek, bu da kendi güvenliğine ve ülkelerinin güvenliğine yansıyacak.

Denetim altında
Kızıldeniz bölgesi, uluslararası güçlerin gözetimi altında bulunuyor. İsrail Hava Kuvvetleri’nin Mart 2009’da Port Sudan’ın kuzeybatısında seyahat eden Sudan sevkiyatlarından oluşan bir konvoyu bombalamasının ardından bu gözetim arttı. Sevkiyatın, Gazze Şeridi’ndeki Hamas hareketine İran silahları içerdiğinden şüpheleniliyordu. Sonuç olarak, 16 Eylül 2009’da Filistin direnişine silah girişini yasaklayan bir ABD- İsrail- Fransız anlaşması imzalandı. Ancak Kızıldeniz kıyılarındaki silah kaçakçılığı girişimi, Nisan 2011’de tekrarlandı. Nihayetinde İsrail, harekete silah kaçakçılığı yaptığı şüphesiyle Port Sudan havalimanı yakınlarında bulunan bir Hamas liderini hedef aldı. Aynı yıl İran, gemilerini korsanlıktan koruduğunu iddia ederek donanmasını Kızıldeniz’de konuşlandırmaya çalıştı.
Ocak 2013’te deniz birimleri bölgede konuşlandırıldı. Ancak Mart 2014’te İsrail, Sudan- Eritre sınırının açıklarında Kızıldeniz’de İran’a ait bir silah sevkiyatına el koydu. Sevkiyat, Sina Yarımadası’ndan kaçırılmak üzere Sudan üzerinden Gazze Şeridi’ne gitmekteydi. Aynı yılın Ekim ayında Sudan, topraklarındaki İran kültür ataşelerini kapattı. Ardından 1990’lardan bu yana Sudan sahillerinde ve limanlarında bulduğu kolaylıkları kaybeden İran ile ilişkilerini kesti.
ABD, Çin, Fransa, Türkiye ve İran, Kızıldeniz’in güvenliğini etkilemeye ve nüfuz elde etmeye gelen tek ülkeler değildi. Aksine ticari gemileri korsanlıktan koruma bahanesiyle devriye gezen ortak Avrupa kuvvetleri de mevcuttu. Ayrıca Cibuti’de bir İtalyan üssünün ve o bölgede iki İspanyol ve İngiliz varlığının yanı sıra ABD üssünün yakınında, yurtdışında konuşlanmış ilk Japon üssü de var.

Stratejileri etkinleştirme
Kızıldeniz’in güvenliği, bölge ülkelerinin uluslararası toplumla olan ilişkilerinden etkilenmektedir. Joe Biden ABD yönetimini devralmadan önce ABD, bölgedeki çoğu ülkenin stratejik müttefikiyken, 1997’den beri kendisine uygulanan yaptırımlardan etkilenen Sudan’ın rolü ise zayıftı. Devrimden ve ülkenin uluslararası alana açılmasından sonra ABD, Ortadoğu’dan geri çekildi ve Afrika ile etkileşime girme konusunda da isteksiz görünüyordu.
Çin ile ilgili olarak ise Kızıldeniz, ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ çerçevesinde Deniz İpek Yolu’nun önemli bir parçası sayılıyor. Bu devasa proje, Çin’in Cibuti’deki askeri üssünü kullanıyor. Pekin’e yönelik bölgedeki nüfuzunu artırmakla ilgili suçlamalar ortasında Çin, Kızıldeniz’deki Rus üssü haberlerinden yararlanacak. Bu durumsa ABD’yi son derece hızlı şekilde harekete geçirecek ve proje tamamlanana kadar geçici olarak Çin’e maruz kalmasını engelleyecek.
Washington ve Moskova arasında neler olabileceği, iki gücün bölgedeki varlığının arka planına bağlı. Eski Sovyetler Birliği’nin Somali ve Etiyopya’da askeri üsleri bulunuyordu. Bununla birlikte çöküşü ve ardından Kızıldeniz’deki Rus stratejisinin gerilemesi, ABD’nin çıkarlarını korumak için o dönemde benimsediği kontrol stratejisini yeniden canlandırmasını sağladı. Başta bu bölge olmak üzere uluslararası trafik, ardışık ABD yönetimleri için bir öncelik haline geldi. Kontrol stratejisi, 11 Eylül 2001 olaylarından sonra askeri çatışmaya hazırlık stratejisine doğru kaydı. Ardından şu an Joe Biden döneminde bu durum, git- geller içerirken, ancak bu git- gelleri neyin yok edeceği ve geçici bir geri çekilme sonrasında daha gerçekçi bir hale dönüşüm, Rus varlığının Kızıldeniz’deki varlığına bağlı bir hal aldı.



‘Anlaşma ustası’ Trump, Alaska'da Putin ile yapacağı zirvede en büyük sınavıyla karşı karşıya

ABD Başkanı Donald Trump, 16 Temmuz 2018'de Helsinki'de Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile bir araya geldi. (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, 16 Temmuz 2018'de Helsinki'de Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile bir araya geldi. (AFP)
TT

‘Anlaşma ustası’ Trump, Alaska'da Putin ile yapacağı zirvede en büyük sınavıyla karşı karşıya

ABD Başkanı Donald Trump, 16 Temmuz 2018'de Helsinki'de Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile bir araya geldi. (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, 16 Temmuz 2018'de Helsinki'de Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile bir araya geldi. (AFP)

İngiliz gazetesi Financial Times, ABD Başkanı Donald Trump'ın seçim kampanyası sırasında Ukrayna savaşını çözme sözü verdikten sonra, Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile ABD'nin Alaska eyaletinde düzenlediği zirvede kritik bir anla karşı karşıya olduğunu yazdı.

Gazete, Trump'ın kendisine ‘anlaşma ustası’ unvanını takmayı sevdiğini de bildirdi. Trump dün, yüksek riskli Alaska Zirvesi’nin bu iddiayı hızla kanıtlayacağını kabul ederek, “Herkesin tutumunu göreceğiz; bunu ilk iki, üç, dört veya beş dakika içinde anlayacağım. Toplantı kötü geçerse, çok çabuk bitecek. İyi geçerse, yakın gelecekte barışa kavuşacağız” ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı ile yapılacak toplantı, Trump için hem uluslararası hem de yerel düzeyde kritik bir görüşme olacak. Trump defalarca, 2022'de başkan olsaydı savaşın asla çıkmayacağını ve savaşı sona erdirebilecek tek kişinin kendisi olduğunu iddia etti.

Trump’ın Ukrayna'da bir uzlaşma sağlama konusundaki artan çabaları, bu taahhüdün geçen yıl Beyaz Saray'a adaylık yarışında yaptığı neredeyse tüm seçim konuşmalarının bir parçası olması gerçeğiyle açıklanabilir.

Amerikan Katolik Üniversitesi’nde tarih profesörü olan Michael Kimmage, “Trump bir şekilde vaatlerini yerine getiriyor ve diplomasi alanında büyük bir başarı elde ettiğini düşünüyor” dedi.

Trump aynı zamanda küresel bir barış elçisi olduğunu da kanıtlamak istiyor. Ancak 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da gerçekleşen en büyük kara işgalini sona erdiremezse bu iddia geçerliliğini yitirecek.

Trump'ın ikinci döneminin başında Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'ye yönelttiği tüm öfkeye rağmen, Putin şu anda bir anlaşmaya varılmasının önündeki engel olarak duruyor. ABD Başkanı, Kremlin'i ateşkes kabul etmeye ikna etmek için mücadele ediyor.

Trump, Moskova'nın ateşkes kabul etmemesi halinde ek yaptırımlar uygulayacağını, Hindistan'ın Rus petrolü satın almasını cezalandırmak için Hindistan'dan gelen ithalatlara gümrük vergisi koyacağını ve Kremlin'i sivil hedeflere saldırdığı için kınadığını açıkladı.

ty6u7
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Ancak Trump, ateşkes için belirlediği son tarih yaklaşırken aniden tutumunu değiştirdi ve Zelenskiy veya diğer Avrupalı liderleri davet etmeden Putin'i ABD topraklarında ağırlamayı teklif etti. Bu da Trump'ın önereceği herhangi bir anlaşmanın Moskova'ya karşı çok dostane olacağı ve Kiev ile ABD'nin Avrupa'daki birçok müttefiki tarafından kabul edilmeyeceği endişelerini yeniden canlandırdı.

ABD'nin eski NATO Daimî Temsilcisi Nicholas Burns, “Trump'ın son haftalarda Ukrayna'ya yönelip Rusya'dan uzaklaşması önemli ve çok memnuniyet vericiydi, ancak bu dönüşümün cuma günü de devam etmesi gerekiyor” dedi.

Zirve öncesinde Trump ve yönetiminin üst düzey yetkilileri gerginliği azaltmaya çalıştı. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, bunun ‘açıkça fikir alışverişi için yapılan bir toplantı’ olduğunu söyledi ve başkanın ‘Putin'i gözlemleyerek bir değerlendirme yapması’ gerektiğini ifade etti.

Bu hafta bir radyo programında konuşan Rubio şunları söyledi: “İnsanlar şunu anlamalı... Başkan Trump için bu toplantı bir taviz değil.”

Trump, daha önemli bir Putin toplantısı için ‘yolu hazırlamak’ istediğini söyledi. Söz konusu toplantıya Zelenskiy ve muhtemelen diğer Avrupalı liderler de katılacak.

Ancak Trump yine de Putin ile şiddetli bir anlaşmazlık ya da Moskova ile Beyaz Saray'ı zayıf gösterecek aşırı uzlaşmacı bir anlaşma yoluyla başarısızlık izlenimi vermekten kaçınmak isteyecek.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Hudson Enstitüsü'nden Luke Coffey, “Trump bu konunun ülke içinde nasıl algılanacağının tamamen farkında. Trump gözlerini açık tutmalı ve bazı kesin kırmızı çizgiler çizmeli” şeklinde konuştu.

Trump'ın Putin ile daha önceki görüşmelerdeki sicili, Kremlin'in Trump'ı alt edip taleplerini kabul ettireceği yönündeki endişeleri artırıyor.

Brookings Enstitüsü'nden Georgetown Üniversitesi profesörü Angela Stent, Putin'in ‘eski bir KGB ajanı ve judo şampiyonu olduğunu, altı veya yedi ABD başkanıyla çalışma konusunda geniş deneyime sahip olduğunu ve Trump ile nasıl başa çıkılacağını bildiğini’ söyledi. Stent, “Bunun tersi için aynı şeyin geçerli olduğunu sanmıyorum” dedi.

Son günlerde Trump, Alaska Zirvesi konusunda Avrupalı ve Ukraynalı liderleri rahatlatmak için yardımcısı J.D. Vance'i kullandı.

Ancak Beyaz Saray, herhangi bir barış anlaşmasının ardından Ukrayna'ya güçlü güvenlik garantileri vermeye hazır olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklama yapmadı. Trump yönetimi, ateşkesin Kiev'in aleyhine ve Moskova'nın lehine toprak takası üzerine kurulup kurulmayacağı konusunda da bir açıklama yapmadı ki bu öneri Putin tarafından Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'a geçen hafta yapılan görüşmelerde sunulmuştu.

Beyaz Saray yetkilileri zirvenin Ukrayna'daki ateşkes üzerinde odaklanacağını söylerken, Rusya zirvenin ekonomik iş birliği ve silahlanmanın sınırlandırılmasını da kapsayabileceğini ima etti. Bu konular aracılığıyla Trump, Putin'e bazı yeni teşvikler sunmaya yönelebilir.

Burns, “Bu toplantıyı düzenlemenin tek doğru yolunun, masaya tek bir konuyu getirmek olduğunu düşünüyorum. Bu konu da Ukrayna'nın geleceği ve Rusya'nın Ukrayna konusunda vereceği tavizler; Ukrayna'nın Rusya'ya vereceği tavizler değil” ifadelerini kullandı.

Stent, “Trump'ın Rusya ve Ukrayna ile görüşmelerde tereddüt etmesi, her iki tarafı da şaşırtmak için kullandığı bir taktik olabilir” dedi.

Ancak ABD Başkanı ile Rus mevkidaşı arasındaki önemli toplantı öncesinde, bu strateji Kiev ve Avrupa'nın çoğunu gergin bir durumda bıraktı.

sdfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy (AFP)

Halen iyimser olan Trump şu ifadeleri kullandı: “Başkan Putin'in barışı sağlayacağına inanıyorum. Başkan Zelenskiy'nin barışı sağlayacağına inanıyorum. İkisinin anlaşıp anlaşamayacağını göreceğiz. Eğer anlaşabilirlerse bu harika olacak.”

Trump, “Son altı ayda altı savaşı çözdüm ve bununla gurur duyuyorum. Bunların en kolayının bu savaş olacağını düşünmüştüm. Ama aslında en zoru bu oldu” dedi.