Lübnan'dan İsrail'e yapılan en büyük silah ve uyuşturucu kaçakçılığı engellendi

El-Gacer köyünden İsrail'e sokulan silahların ele geçirildiğini gösteren İsrail polisi tarafından dağıtılan bir fotoğraf
El-Gacer köyünden İsrail'e sokulan silahların ele geçirildiğini gösteren İsrail polisi tarafından dağıtılan bir fotoğraf
TT

Lübnan'dan İsrail'e yapılan en büyük silah ve uyuşturucu kaçakçılığı engellendi

El-Gacer köyünden İsrail'e sokulan silahların ele geçirildiğini gösteren İsrail polisi tarafından dağıtılan bir fotoğraf
El-Gacer köyünden İsrail'e sokulan silahların ele geçirildiğini gösteren İsrail polisi tarafından dağıtılan bir fotoğraf

İsrail polisi ve ordusunun Perşembe günü gerçekleştirdiği operasyonda, Lübnan'dan yapılan en büyük silah ve uyuşturucu kaçakçılığının engellediği ve ‘48 Filistinlileri’nden üç Arap kaçakçının yakalandıkları duyuruldu. Açıklamaya göre kaçakçıların elinde değeri 1 milyon dolardan fazla uyuşturucu bulunuyordu.
Polis İsrail, Suriye ve Lübnan arasındaki sınır üçgeninde yer alan ve 1967'den beri işgal altında olan el-Gacer köyü üzerinden İsrail'e silah ve uyuşturucu sokulduğunu bildirdi. Polisin açıklamasına göre kaçakçılar kaçmaya çalıştı. Ancak emniyet güçleri onları Yukarı Celile'den Nasıra şehrinin eteklerine kadar kovalayıp önlerini kestiler. Kuzeydeki Tuba ez-Zangariyye köyünün üç sakinini mallarla birlikte arabadayken yakaladılar. Arabada toplam değeri 3,5 milyon şekel (bir dolar 3,25 şekele tekabül ediyor) eden yarım kilogram uyuşturucunun yanı sıra 58 tabanca ve 3 adet M16 tüfek ele geçirildi.
İsrail Kuzey Bölgesi Polis Şefi Şimon Lavi konuya ilişkin yaptığı açıklamada, olayın, Lübnan sınırında gerçekleşen bugüne kadar gerçekleşen en büyük silah kaçakçılığı eylemi olduğunu, bu yılın başından beri dört kaçakçılık girişiminin engellendiğini ve bu operasyonlarda 120 adet silah ele geçirildiğini bildirdi.
Lavi açıklamasına şu sözlerine devam etti:
“Bu sevkiyat ele geçirilmeseydi, toplumsal şiddetten zarar görmüş İsrail'deki Arap toplumuna ve belki teröristlerin eline geçerek çok sayıda vatandaşın ölümüne neden olabilirdi. Bu operasyon ile masum siviller ve hatta serseri kurşunlar ile kazara zarar görebilecek çocuklar dahil olmak üzere onlarca hayat kurtardık.”
Kuzey Bölgesi Polis İstihbarat Departmanı Başkanı Başkomiser Yaron Ben-Yishi, bu operasyonların arkasında Lübnan Hizbullahı’nın olduğunu iddia etti. Ben-Yishi, bu kadar kısa süre içinde dört sevkiyat silah ve uyuşturucu gönderilmesini “İsrail'deki Arap gençlerin başına uyuşturucu ve şiddet belasını saran Hizbullah ve İran'ın faaliyetlerindeki bir sıçrama” olarak nitelendirdi.
Ben-Yishi “direnişi teşvik etme bahanesiyle bu girişimlerini çoğalttılar ve artık eskisi gibi artık uyuşturucu ile olan bağlarından utanmıyorlar” ifadelerini kullandı.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24