'Sıkıcı' insanların neden sıkıcı olduğu araştırıldı

5 farklı anket çalışmasında en sıkıcı meslek ve hobiler sıralandı

Araştırmacılar, "sıkıcı insan" klişesinin bireylerin hayatında önemli sonuçlar doğurabileceğini söylüyor (Unsplash)
Araştırmacılar, "sıkıcı insan" klişesinin bireylerin hayatında önemli sonuçlar doğurabileceğini söylüyor (Unsplash)
TT

'Sıkıcı' insanların neden sıkıcı olduğu araştırıldı

Araştırmacılar, "sıkıcı insan" klişesinin bireylerin hayatında önemli sonuçlar doğurabileceğini söylüyor (Unsplash)
Araştırmacılar, "sıkıcı insan" klişesinin bireylerin hayatında önemli sonuçlar doğurabileceğini söylüyor (Unsplash)

Bilim insanları bazı kişilerin neden sıkıcı diye nitelendiğini ortaya çıkarmak için bir araştırma yürüttü.
Hakemli bilimsel dergi Personality and Social Psychology Bulletin'de yayımlanan makalede, bireyleri hangi özelliklerin sıkıcı gösterdiğini ve bu özelliklerin başka insanlar üzerindeki algıyı nasıl etkilediği masaya yatırıldı.
Psikoloji araştırmacıları, 5 farklı anket çalışması yürüttü ve 500'den fazla katılımcıdan en klişe özelliklerini, hobilerini ve işlerini sıralamasını istedi.
Anket katılımcıları ayrıca, en sıkıcı buldukları özelliklerin bir listesini hazırladı ve ardından bunları sıraladı.
Essex Üniversitesi'nde görev alan araştırmacı Wijnand Van Tilburg liderliğindeki ekip, makalede, "Ne yazık ki, bazı insanlar sıkıcı olarak algılanıyor" diye yazdı:
"Başkalarını sıkıcı hale getiren klişe özellikleri, katılımcıların bunları üretmesini ve ardından derecelendirmesini isteyerek irdeledik."
Listedeki en sıkıcı bulunan 5 iş arasında veri analizi, muhasebe, vergi/sigorta işi, temizlik işçiliği ve bankacılık yer aldı.
Katılımcıların sıraladığı en sıkıcı hobiler ise uyku, dinsel aktiviteler, televizyon, hayvan gözlemciliği ve matematikti.
Bunun ardından sıra, en sıkıcı bireysel özelliklere geldi. Katılımcılar bu özellikleri "ilgi alanına sahip olmamak, espri yeteneğinden yoksun olmak, fikirlerine hakim olmamak ve her şeyden şikayet etmek" diye sıraladı.
İlk iki anketin ardından araştırmacılar, katılımcıların sıkıcı insanlara yönelik davranışlarını değerlendirmek için yeni sorular hazırladı.
Değerlendirmeler sonucunda, katılımcıların sıkıcı diye niteledikleri kişilerden kaçındıkları ve bu kişilere sosyal anlamda şans vermeye yanaşmadıkları anlaşıldı.
Van Tilburg, "Algılar değişebilir ama insanlar, 'sıkıcı' işleri ve hobileri olan kişilerle sohbet etmeye zaman ayırmayabilir. Bunun yerine onlardan kaçmayı seçiyorlar" diye konuştu:
"Bu kişilerin, yanıldığınızı kanıtlama ve bu olumsuz klişeleri kırma şansları yok."
Diğer yandan, araştırmacılar bulgularının kısıtlılığına da dikkat çekiyor. Zira katılımcı grubu nispeten az sayıda kişiden oluşuyor ve bunların büyük kısmı ABD'de ikamet ediyor.
Bu nedenle farklı kültürlerden kişilerin "en sıkıcı" diye sıraladığı meslekler ve hobiler değişiklik gösterebilir.
Ancak bu araştırma, "sıkıcı insanlar" klişesini çok yönlü araştıran ilk çalışmalardan oldu. Bu nedenle uzmanlar, bulguların söz konusu klişeleri yıkmak için önemli olduğunu söylüyor.
Van Tilburg, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
"Gerçek şu ki bankacılar ve muhasebeciler son derece yetenekli ve toplumsal açıdan güçlü. Belki de onları üzmemeye ve sıkıcı diye klişeleştirmemeye çalışmalıyız!"
 
Independent Türkçe, Science Alert, Newsweek



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe