Suriye’de yeni anayasaya konut hakkının dahil edilmesi talep ediliyor

Suriye’de devam eden savaş büyük zorluklara neden oluyor.

Suriyeli mülteciler zorlu şartlar altında yaşıyor. (Reuters)
Suriyeli mülteciler zorlu şartlar altında yaşıyor. (Reuters)
TT

Suriye’de yeni anayasaya konut hakkının dahil edilmesi talep ediliyor

Suriyeli mülteciler zorlu şartlar altında yaşıyor. (Reuters)
Suriyeli mülteciler zorlu şartlar altında yaşıyor. (Reuters)

Suriye'de mülkiyet, arazi ve konut hakları konusunda düzenlenen bir konferansta Anayasa Komisyonu’na konut ve mülkiyet haklarını yeni Suriye anayasasının hak ve özgürlükler bölümüne dahil etme çağrısında bulunuldu.
The After Day (Ertesi Gün) platformu tarafından İstanbul'da düzenlenen ve dün sona eren iki günlük konferansa katılan Suriyeli hukuk uzmanları, geçiş dönemi adaleti perspektifinden mülkiyet, göçe zorlananların geri dönüşü, mülkiyet haklarının anayasal güvenceleri, yerinden edilenler ve mülklerine el konan veya imha edilenler için barınma ve tazminat konularının ele alınması gerektiğine dikkat çektiler.
Anayasa uzmanı ve Eski Yargı Abdulhamid Akil el-Avak konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Suriyeli yasa koyucular, mülkiyet hakkını yasaların sınırları içinde kısıtladı ve birbirini takip eden anayasalar konut hakkını sağlamadı. Barınma hakkını, hak ve hürriyetler bölümünden ekonomik esaslar bölümüne aktarmış, ayni tazminat ödememiş, bu da garantilerin iptali sayılmıştır. Suriye anayasası ve kamulaştırma yasaları, devleti her zaman gerçek değerle orantılı olmayan değerini takdir eden parasal tazminat öngördüler.”
Diğer yandan İnsan Hakları Savunucusu Gani Bedevi, Anayasa Komisyonu’na yeni anayasada hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için çalışma çağrısında bulundu. Barınma ve mülkiyet hakkının haklar veya ilkeler bölümünde yer alması konusunda komite üyeleri arasında bölünme olduğunu kaydeden Bedevi, yaşanan ihlaller, müsadere, yıkım ve zorla yerinden edilme nedeniyle bu hakkın, hak ve özgürlükler bölümünde yer alması gerektiğine dikkat çekti. Geçiş hükümetinin kurulması halinde ihlallerin ortadan kaldırılması, sürgün edilenlerin evlerine geri döndürülmesi ve devletin mevcut kaynakları dahilinde konut hakkını artıracak politikalar belirlenmesi konusunda ağır bir yük taşıyacağının altını çizdi.
Hukukçu Eymen Ebu Haşim de tazminat konusunu gündeme getirerek bu konuyla ilgili zorlukların bulunduğunu söyledi. Tazminat konusunda başarılı olunamayan Bosna Hersek modeline işaret eden Ebu Haşim, ‘Brighton Anlaşması’na dayalı olarak elde edilen başarının mültecilerin dönüşü, mülkün iadesi ve geri dönüş hakkının uygulanmasıyla birlikte konut alternatifleri için gönüllü seçeneklerin sağlanması alanında olduğuna dikkat çekti. Bunu Avrupa ülkelerinin Filistin veya şu an Ukrayna gibi meselelerle genellemelerinin istenmemesine ve gereken devasa finansal kaynakların yükünü taşımamak için tazminat fonunu etkinleştirmek istememelerine bağladı.
Ebu Haşim ayrıca mülkiyet belgeleriyle ilgili büyük bir sorun olduğuna ve Norveç Konseyi'nin yaptığı bir araştırmanın Suriyeli mültecilerin sadece yüzde 17'sinin mülkiyet belgesine sahip olduğunu ortaya koyduğuna dikkat çekti. Konunun, mülk konusunu stikrara kavuşturmak ve belgelemek için geçiş aşamasında bir Suriye otoritesinin kurulmasını gerektirdiğini kaydetti.
Geçiş dönemi adaletinin seçkinci bir mesele olarak görüldüğü konusunda uyarıda bulunan Eymen Ebu Haşim, sivil toplum kuruluşları arasındaki farklılıkların konuyu olumsuz etkilediğine dikkat çekti.
İki gün süren konferans, uzmanların geçiş dönemi adaleti perspektifinden mülkiyet ve barınma haklarını, mülkiyet ve barınma haklarının anayasal güvencelerini, mülkiyet ve barınma haklarını toplumsal cinsiyet perspektifinden tartışıldığı oturumlara tanıklık etti.
Organizatörlerine göre konferans, rejim ve Suriye krizine müdahale eden diğer taraflar tarafından yönetilen insan hakları ihlalcileri çemberi dışında, gayrimenkul mülkiyeti konusunda Suriye ulusal tartışması başlatmak için sivil toplum kuruluşları, hakimler, uzmanlar veya muhalif politikacılar gibi Suriyeli aktörler olsun, mülkiyet ve barınma hakları alanında çalışan uzmanların yanı sıra Anayasa Komitesi ve uluslararası temsilcilerini de hedef aldı.
Konferansa katılanlar, Suriye'de mülkiyet hakları ve konut alanında yapılan çabaların önemli sıkıntılar ve siyasi zorluklarla karşılaştığı konusunda görüş birliğine vardılar. Tüm tartışmalar; değişmesi gereken yasalar, durdurulması gereken önlemler, alınması gereken yeni önlemler ve anayasa değişikliği etrafında dönüyor. Tüm bu konular, özünde siyasi bir geçiş gerektiriyor.
Gayrimenkul ihlallerinin büyüklüğü ve bu ihlallerin zorla yerinden edilmeyle ilişkisinin kapamı geniş olduğundan izleme ve belgelemenin halen zor olduğuna dikkat çekildi. Katılımcılar bu nedenle sorunun boyutuyla ilgili olarak izleme ve analiz gerektiren başka bir zorluğa işaret ettiler. Devam eden ihlale ek olarak şu an savaşın durdurulması ise gündemde değil. Mülkün zorla alınması konusunda bir durgunluk söz konusu. Zira konuya dair Suriye rejimi, Suriye'nin kuzeybatısındaki askeri muhalefet grupları, ülkenin kuzeydoğusunda İdlib'deki Heyetu et-Tahriru’ş Şam (HTŞ) ve ‘Suriye Demokratik Güçleri’ de (SDG) dahil olmak üzere çeşitli taraflarca uygulanan dayatmalar halen sürüyor.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.