Batı, Brüksel’de küresel vizyonunu sergiledi

Brüksel’deki NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi’nden bir kare. (AFP)
Brüksel’deki NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi’nden bir kare. (AFP)
TT

Batı, Brüksel’de küresel vizyonunu sergiledi

Brüksel’deki NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi’nden bir kare. (AFP)
Brüksel’deki NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi’nden bir kare. (AFP)

Brüksel, Avrupa kurumlarının başkenti haline geldiğinden beri, son iki günde tanık olduğu kadar üst düzey bir siyasi, güvenlik ve diplomatik seferberliğe tanık olmamıştı. Brüksel, Rusya’nın açtığı savaşla yüzleşmek için Batı’nın yeni vizyonunun sahnelediği büyük bir tiyatroya dönüştü. Bu devasa toplantının, Avrupa ve ABD’nin onlarca yıldır gerçekleştirmek istediği ‘küresel sistemin’ yol haritasının belirlenmesi için bir başlangıç olduğu yorumları yapıldı.  
Rusya-Ukrayna savaşının ele alındığı NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi, G7 ve AB Liderler Zirve’si Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleştirildi. NATO Zirvesi’nin birinci gününde, Rusya’ya uygulanacak yaptırımlar ele alındı ve Rusya’nın konvansiyonel olmayan silahlar kullanarak savaşı tırmandırması durumunda ne gibi tedbirler alınacağı tartışıldı.  
Zirvenin ikinci gününde ABD Başkanı Joe Biden, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüştü. Görüşmenin odağında Rus ekonomisi üzerinde baskının arttırılması ve Moskova’nın para kaynaklarının kurutulması bulunmaktaydı. Biden, Ursula von der Leyen ile bu yıl Avrupa’ya 15 milyar metreküp sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tedarik etme konusunda anlaştıklarını açıkladı. ABD, Avrupa’ya 2030 yılına kadar da her yıl yaklaşık 50 milyar metreküp LNG sağlamayı taahhüt etti. Rus doğalgazına bağımlılığın azaltılması için çalışmak üzere ABD-AB ortak çalışma grubu oluşturuldu. Biden, Ursula von der Leyen ile ortak açıklama yayımladı. Açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü "gayrimeşru ve sebepsiz" savaş kınandı. AB ve ABD'nin Ukrayna'nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklediği kaydedildi. Demokrasi, insan hakları, küresel barış, istikrar ve kurallara dayalı uluslararası düzene dikkat çekildi. Haksız eylemleri nedeniyle Rusya'ya ağır bedel ödetmek için eş güdümlü çabaların sürdürüldüğü belirtildi. 
Açıklamada, ABD ve AB'nin benzer düşünen ortaklarla birlikte yaptırımları güçlendirdiği ve uyumlu hale getirdiğine işaret edilerek, yaptırımlardan kaçınmaya yönelik yapılacakları koordine etmenin önemi vurgulandı. Söz konusu yaptırımların savaşın sorumlularından hesap sormayı hedeflediği ve saldırılar durana kadar süreceği ifade edilerek, Rusya'nın savaşı finanse etmesini önlemek amacıyla ABD ve AB'nin ortak çalışma yürüttüğü ifade edildi.  
Batılı müttefikler, Rus kuvvetlerinin Ukrayna'yı işgal girişiminin ardından Moskova'ya peş peşe ekonomik ve mali yaptırım paketleri uygulamaya başladığından beri, Avrupa Birliği ülkeleri, Washington'un belirlediği tekliflere uyumlu bir şekilde yanıt veriyor. ABD, çoğu Avrupa ülkesinin en önemli ticari partnerlerinden olan Rusya’ya uyguladığı yaptırımların, Avrupalı müttefikleri üzerindeki etkisini en aza indirmek yönünde hassasiyet gösteriyor.  
Putin'in yakın çevresinin küresel finans sisteminde tecrit edilmesi ve Rus ordusunun Ukrayna’da sert bir direnişle karşılaşmasının ardından, Çin’in Rusya’ya yardımda istekli olmadığının anlaşılmasıyla birlikte, Washington Rus ekonomisine ölümcül bir darbe vurmak için harekete geçti.  
Bilindiği üzere Rusya’nın savaş makinesini, Avrupa’ya ihraç ettiği petrol, doğalgaz ve kömürden elde ettiği gelirler finanse ediyor. Washington tam da bu alanlara odaklanmış durumda. Batılı analistler, Rusya Merkez Bankası'nın Batı bankalarındaki döviz rezervlerinin dondurulması ve rublenin değerinin düşmesine yol açan tedbirler gibi en acı verici yaptırımların, Rusya’nın Avrupa’ya enerji ihracatının devam etmesi durumunda yeterli etkiyi göstermeyeceğini savunuyor. Nitekim Rusya’nın Avrupa’ya enerji ihracatı aylık 18 milyar dolar gelir elde etmesine imkan sağlıyor.
Biden, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e hitaben;
‘’Sayın başkan, Rus gazından vazgeçmenin Avrupa için maliyetli olduğunu biliyorum. Ancak bu adım sadece etik açıdan doğru olmakla kalmayacak, bize daha güçlü bir stratejik konum sağlayacaktır.’’ dedi. Ursula von der Leyen ise, Avrupa Birliği'nin bu yılın sonuna kadar Rus gazına olan bağımlılığını üçte iki oranında azaltmak için çalıştığını, şu anda alternatif kaynaklar sağlamak için Norveç, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile müzakerelerde bulunduğunu söyledi. Almanya Ekonomi Bakanı ise Rusya'dan yapılan petrol ithalatının bu yıl bitmeden yarıya indirileceğini, ancak doğal gazda bu kısıtlamanın 2024'ün sonlarına kadar uzayabileceğini belirtti. Almanya'nın petrol ithalatının yüzde 54’ünü Rusya’dan yaptığını hatırlatmakta fayda var. ABD’nin Rus gazı yerine kendi gazını önermesi Avrupa Birliği içinde görüş ayrılıklarının belirginleşmesine neden oldu. Bazı Avrupa ülkelerinin, Rusya’dan ithalatı kesmenin Moskova ile olan ilişkilerin tamamen kopması anlamına geleceğini bildiklerinden tereddüt yaşamaktalar. Mevcut krizde tek koruyucuları olan Washington’un arzularına yanıt vermekle Rusya ile ilişkilerini tamamen koparmanın riskleri arasında kararsız durumdalar. Nitekim Rusya ile düşman olmaları, ABD’ye daha fazla bağımlı olmaları anlamına geliyor ve bu durum Avrupa Birliği’nin bağımsızlığını zedeliyor. Burada şunu belirtmekte fayda var, ABD halihazırda Avrupa’nın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihtiyacının yüzde 44’ünü karşılıyor. Bu oranlara eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde ulaşılabilmişti. Daha önceleri yıllık 3 milyar metreküp olan oran, geçen yıl 22 milyar metreküpe yükselmişti. Ancak LNG toplam doğalgaz ihtiyacının sadece yüzde 18’ine tekabül ediyor. Yani Rus gazı Avrupa’nın toplam ihtiyacının yüzde 45,6’sını karşılarken, ABD’nin payı yüzde 6,6’yla sınırlı durumda.  
NATO Zirvesi’nde konuşan Biden, “’Sadece NATO, Avrupa Birliği ve G-7 değil, tüm Avrupa’nın birlik olması, ülkemin savaş suçlusu olarak gördüğü bu adamı durdurmak için yapabileceğimiz en önemli şeydir” dedi. Biden Ukrayna’daki savaş nedeniyle 10 milyon kişinin mülteci durumuna düşebileceğini, ülkesinin 100 bin mülteciyi ağırlamaya hazır olduğunu belirtti. Zirveden sonra da açıklamalarda bulunan Biden, "Bugün, Rusya’nın Ukrayna’yı vahşice işgal eden katliamına başlamasından bu yana NATO ve Avrupalı müttefiklerimiz arasında üç önemli konuda mutlak bir fikir birliğine sahip olduk. Birincisi, Ukrayna’yı askeri ve insani yardımla desteklemek. İkincisi, Putin’in ekonomisini felç etmek ve eylemlerinden dolayı onu cezalandırmak için şimdiye kadarki en büyük ekonomik yaptırım rejimini uygulamak ve üçüncüsü, NATO müttefiklerimizin doğu kanadını güçlendirmek. Bunların üçünü de gerçekleştirdik. Bugün, bu çabaları sürdürmeye ve onları güçlendirmeye kararlıyız" diye konuştu. 
Zirve sürerken liderler ortak bildiri yayınladı. NATO bildirisinde şu ifadelere yer verildi;
"Rusya'nın Ukrayna’ya saldırısı küresel güvenliği tehdit etmektedir. Çin, Rusya'nın savaşına herhangi bir şekilde destek olmaktan kaçınmalıdır. Putin, Ukrayna'daki askerlerini çekip savaşı sonlandırmalı. İttifakın her karış toprağını savunmayı sürdüreceğiz. Rusya'nın sivillere yönelik saldırılarını şiddetle kınıyoruz." 
Washington şimdiye kadar Avrupalı müttefiklerinin Moskova'ya yönelik yaptırımlarda kendisine eşlik etmesini başardı. Ancak Avrupa Birliği şu anda yaptırımları daha da ileri götürmek noktasında gönülsüz davranıyor. Kremlin’in kasasına her gün 750 milyon doların girmesini sağlayan enerji ihracatı dışında yaptırım yapılacak bir alan kalmış değil. Avrupa Birliği, tükettiği gazın yüzde 90'ını ithal ediyor. Avrupa Birliği’nin Rusya’dan doğalgaz ithalatı yüzde 40’ın üzerinde, ithal ettiği petrolün yüzde 27’si de Rusya’dan geliyor. Rusya ayrıca Avrupa Birliği’nin kömür ihtiyacının neredeyse tümünü karşılıyor.  
Rusya’ya komşu Avrupa Birliği üyeleri, tüm olumsuz etkilerine rağmen enerji ithalatını kısıtlayan yaptırımlara sıcak baksa da Almanya, Hollanda ve İtalya gibi ülkeler, üretimi ciddi anlamda aksatacak böylesi bir adımın AB için felaketle sonuçlanacağını düşünüyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği’nde hâkim olan anlayış, Moskova’ya şu an uygulanan sert yaptırımlarla yetinilmesi yönünde.  
Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, olağanüstü toplanan NATO zirvesinde konuşma yaptı. Zelenskiy, Ukrayna'nın Rus işgalcilere karşı savaş uçağı, tank, daha iyi hava savunma sistemleri ve gemi savar silahlarına ihtiyaç duyduğunu söyledi. Zlenskiy, Ukrayna’ya destek veren ülkelere tek tek teşekkür ederken, Almanya’nın desteğinin biraz yavaş olduğunu belirtti. Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a doğudan hitap eden Zelenskiy, “Bu sefer tamamen açık konuşmak istiyorum. Macaristan egemen bir ülke ve kimin tarafında olacağına karar vermesi gerekiyor. Budapeşte'yi iyi tanırım ve defalarca ziyaret ettim, tarihinde uğradığı şiddeti ve toplu katliamları biliyorum. Bak Viktor, Mariupol'da neler olduğunu biliyor musunuz? Rusya'nın yaptığı budur ve bugün dünyada tekrarlanabilir” ifadelerini kullandı.  



Rapor: İran, 12 günlük savaş sırasında 5 İsrail askeri üssünü doğrudan vurdu

 İsrail'in orta kesiminde İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazını inceleyen İsrail askerleri (AP)
İsrail'in orta kesiminde İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazını inceleyen İsrail askerleri (AP)
TT

Rapor: İran, 12 günlük savaş sırasında 5 İsrail askeri üssünü doğrudan vurdu

 İsrail'in orta kesiminde İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazını inceleyen İsrail askerleri (AP)
İsrail'in orta kesiminde İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazını inceleyen İsrail askerleri (AP)

The Telegraph’ın ulaştığı radar verilerine göre, İran füzeleri 12 günlük savaş sırasında beş İsrail askeri tesisini doğrudan vurmuş görünüyor.

Söz konusu saldırılar İsrailli yetkililer tarafından duyurulmadı. Katı askeri sansür yasaları nedeniyle ülke içinden rapor edilemiyor.

Bu saldırılar, her iki tarafın da mutlak zafer iddiasında bulunmaya çalıştığı iki düşman arasındaki sözlü savaşı daha da karmaşık hale getirecek.

İran'ın dini lideri Ali Hamaney (AFP)İran'ın dini lideri Ali Hamaney (AFP)

Savaş bölgelerindeki bomba hasarını tespit etmek için uydu radar verilerini kullanma konusunda uzman olan ABD merkezli Oregon Eyalet Üniversitesi akademisyenleri yeni verileri The Telegraph ile paylaştı.

Raporlara göre İsrail'in kuzey, güney ve orta kesimlerinde, aralarında büyük bir hava üssü, bir istihbarat toplama merkezi ve bir lojistik üssünün de bulunduğu, daha önce rapor edilmemiş beş askeri tesis İran füzeleriyle vuruldu.

The Telegraph'ın dün temas kurduğu İsrail ordusu yetkilileri, füze önleme oranları ya da üslerine verilen hasar konusunda yorum yapmayacaklarını ifade etti.

Bir ordu sözcüsü, “Söyleyebileceğimiz tek şey, ilgili tüm birimlerin operasyon boyunca operasyonel sürekliliği koruduğudur” dedi.

Askeri tesislere yönelik bu saldırılar, İsrail'in hava savunma sistemlerini deldiği bilinen, konut ve sanayi altyapısında büyük hasara yol açan 36 diğer saldırıya ilave olarak yapıldı.

Ülke genelinde konutlarda meydana gelen ciddi hasara rağmen sadece 28 İsraillinin hayatını kaybetmesi, ülkenin sofistike uyarı sisteminin ve halkın sığınakları disiplinli bir şekilde kullanmasının göstergesi.

İran'dan İsrail'e fırlatılan balistik füzeler Kudüs semalarında görülüyor. (EPA)

İran'dan İsrail'e fırlatılan balistik füzeler Kudüs semalarında görülüyor. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın The Telegraph’tan aktardığına göre İran füzelerinin büyük çoğunluğu önlenirken, sınırı geçmeyi başaran füzelerin oranı 12 günlük savaşın ilk sekiz gününde günden güne arttı.

Bunun nedenleri net olmamakla birlikte, gelişmiş ateşleme teknikleri ve İran'ın gelişmiş füzeler kullanıyor olma ihtimali olabilir.

Demir Kubbe, İsrail'in en ünlü hava savunma sistemi olsa da aslında havan topları gibi kısa menzilli mermilere karşı koruma sağlamak üzere tasarlanmıştır ve ülkenin kullandığı ‘katmanlı’ hava savunma sisteminin sadece bir parçasıdır.

Orta katmanda, 300 kilometreye kadar menzile sahip insansız hava araçları (İHA) ve füzeleri engellemek için optimize edilmiş Davut Sapanı hava savunma sistemi yer alıyor. En üstte ise uzun menzilli balistik füzeleri atmosfere girmeden önce etkisiz hale getiren Arrow (HITS) sistemi yer alıyor.

Sadece 9,7 milyon nüfuslu küçük bir ülke olan İsrail'de, ülkenin ünlü füze savunma sistemlerinin ihlal edilmesi şok etkisi yarattı.

Ülke içinde askeri hedeflerin vurulduğuna dair şüpheler arttı.

Ülkenin en tanınmış gazetecilerinden biri olan Kanal 13 televizyonundan Raviv Drucker geçen hafta şunları söyledi: “İran'ın füze saldırılarının birçoğu İsrail askeri üslerinde, bugüne kadar halen haber yapmadığımız stratejik yerlerde gerçekleşti... Bu durum insanların İranlıların ne kadar isabetli olduklarını ve pek çok yerde ne kadar büyük bir yıkıma yol açtıklarını anlamamalarına neden oldu.”

Oregon Eyalet Üniversitesi'nde araştırmacı olan Corey Sher, biriminin hem İsrail hem de İran'daki füze hasarının daha kapsamlı bir değerlendirmesi üzerinde çalıştığını ve sonuçları yaklaşık iki hafta içinde yayınlayacağını açıkladı.

Sher, hasarı değerlendirmek için kullandıkları radar sistemi verilerinin patlamaları tespit etmek için yapılı çevredeki değişiklikleri ölçtüğünü ve saldırıların kesin olarak doğrulanması için ya söz konusu askeri alanlardaki saha raporlarının ya da uydu görüntülerinin gerektiğini ifade etti.

The Telegraph tarafından yapılan veri analizi, ABD ve İsrail savunma sistemlerinin genel olarak iyi bir performans sergilediğini, ancak savaşın yedinci gününde füzelerin yaklaşık yüzde 16'sının geçmesine izin verdiğini gösteriyor.

Bu, İsrail ordusunun daha önce yaptığı ve başarı oranını ‘yüzde 87’ olarak veren tahminle büyük ölçüde uyumlu.