Tunus’ta yerel seçimler için rekabet başladı

Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (Reuters)
Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (Reuters)
TT

Tunus’ta yerel seçimler için rekabet başladı

Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (Reuters)
Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (Reuters)

Tunus'ta beş belediyede yeni belediye meclisi seçimi bugün yapılıyor. Onlarca seçim merkezi dün yaklaşık 120 bin seçmene kapılarını açtı. Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nun denetimi altında gerçekleştirilen seçimler bu akşama (Pazar) kadar devam edecek.
Seçimlerin yapıldığı beş belediyenin isimleri şunlar: Sakiye ez-Zeyt Belediyesi, Sfaks’taki Chihia Belediyesi, Susa’daki Kale el-Kübra Belediyesi, Tabarka’daki Cendube Belediyesi, Azemmour’daki Nabeul Belediyesi.
Bu 5 belediyedeki seçimler için dün askerler ve güvenlik güçleri oy kullanırken, bugün ise sivil vatandaşlar oy kullanıyor.
Tunus Seçim Komisyonu Başkan Yardımcısı Adil el-Brensi, Şarku'l Avsat'a şunları söyledi: “Bu seçimler 13 seçmen listesinin yasal ve nihai adaylığına tanık oldu. Bu listelerden dokuzu bağımsız, dördü ise Nahda Hareketi (İslami) ve Halk Hareketi'ne (milliyetçi) ait”.
Gözlemcilere göre, iki partiye ait seçim listelerinin beş belediyede sandalye kazanmak için kıyasıya bir rekabete tutulacak.
Brensi sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabarka, Azemmour, Kale el-Kübra ve Sakiye ez-Zeyt belediyelerindeki seçimler geçen Ocak ayının 15'i ve 16'sında yapılmak üzere planlanmıştı. Chihia belediyesi için kısmi seçimler aynı ayın 29 ve 30'unda yapılacaktı. Ancak Seçim Komisyonu, hükümetin Koronavirüs önlemleri bağlamında aldığı kararlar nedeniyle bu belediye kısmi seçimlerinin takvimini askıya alma kararı aldı.”
İstisnai tedbirlerin onaylandığı 25 Temmuz'dan bu yana 13 belediyede kısmi seçimler yapıldı. Belediye seçimleri tarihi olan 2018'den bu yana yeni seçimlere tanık olan belediye sayısının yaklaşık 5'e ulaşması bekleniyor. Genel belediye seçimlerinin yapılması için anayasal tarih ise 2023'tür. Öte yandan Nahda Hareketi Yürütme Ofisi, mevcut merkezi otoritenin “belediye meclislerinin yetkilerini ele geçirme ve merkezi olmayan otoriteyi marjinalleştirme” çabalarını şiddetle kınadı.
Tunus Anayasası'nın Yerel Yönetimler Yasası ile belediye meclisleri anayasal bir kazanımı temsil ediyor.
Nahda Hareketi sendika hakkına saygı gösterilmesi ve belediye çalışanları ve işçileri ile seçilmiş belediye meclisleri arasında anlaşmazlık yaşanmaması çağrısında bulundu. Belediye çalışanları önceki gün greve gitti. Belediye çalışanlarının belediye başkanları ile yaşadıkları anlaşmazlıklar ve yetkililerin grev günlerini maaşlarından kesmek için adım atması üzerine Nahda Hareketi bu açıklamayı yaptı.
Nahda Hareketi, ekonomik ve sosyal alternatifleri formüle etmek ve büyük reformları uygulamak için nesnel bir koşul olarak siyasi istikrarı sağlamak üzere “kapsamlı bir ulusal diyalog” çağrısında bulundu.
Kapsamlı ulusal diyaloğun katılımcı bir demokrasi çerçevesinde ve anayasal kurumların inşasını tamamlamak hedefiyle yapılması gerektiğinin altını çizen hareket, mevcut otoritenin, özgürlükleri baltalayan ve yeni bir diktatörlüğün önünü açan mutlak bir anlayış tesis etmek için anayasal kurumları dağıtmaya ve ortadan kaldırmaya çalıştığını söyledi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Demokrasi ve İnsan Haklarından Sorumlu Müsteşarı Uzra Zeya, Tunus’taki resmi ziyareti kapsamında Dışişleri Bakanı Osman el-Cerendi ile bir araya geldi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Demokrasi ve İnsan Haklarından Sorumlu Müsteşarı Uzra Zeya, siyasi krizin üstesinden gelmek için Tunus'ta katılımcı bir yol izlenmesi gerektiğini söyledi.
Tunus Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Zeya, Cerendi ile yaptığı görüşmenin ardından şunları söyledi: “Demokrasiye geçişinde eşlik ettiğimiz Tunus’un demokrasi deneyimine geniş katılım sağlanmasını destekliyoruz.”
 Cerendi ise şunları söyledi: “Tunus, insan hakları ve özgürlüklerle ilgili ilkeleriyle demokratik seçeneğe ve herkes için adalet ve eşitliğin kutsallığına sıkı bir şekilde bağlı. Bu taahhüt sadece siyasi bir iradeden değil, Tunus halkının iradesinden kaynaklanıyor. Medya kuruluşları herkese açık ve ifade özgürlüğü güvence altına alındı, Aynı şey toplanma, örgütlenme ve ortak eylem özgürlüğü için de geçerlidir.”



İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)

Filistinli onlarca gazeteci, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Tıp Kompleksi önünde bir araya geldi. Gazeteciler, İsrail saldırılarında öldürülen meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı.

Basın mensupları, Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasındaki savaşı haberleştirmek için ağır bir bedel ödüyor.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının başlangıcından bu yana 212 gazetecinin (bazıları evlerinde aileleriyle birlikte olmak üzere) öldürüldüğünü, 409'unun ise yaralandığını açıkladı. Yaralılardan bazıları kalıcı uzuv kaybı yaşadı, bazıları da felç geçirdi. Resmi kaynaklara göre İsrail güçleri 48 gazeteciyi de tutukladı.

Görsel kaldırıldı. Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlamak için toplandı. (WAFA)

Doğrudan hedef alınma

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) haber sitesi UN News'ten aktardığına göre Sami Şehade, Nisan 2024'te Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta geçirdiği ağır bir yaralanmanın ardından bacağını kaybetti. Ancak o fotoğraf makinesini aldı ve Gazze Şeridi'ndeki trajik olayları belgelemek için sahaya döndü.

Engelinin kendisini çalışmaktan alıkoymasına izin vermeyen Şehade, “Tüm bu engellerle karşılaşsam bile foto muhabirliğini bırakmam mümkün değil” dedi.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü her yıl 3 Mayıs'ta kutlanıyor ve medyanın hesap verebilirlik, adalet, eşitlik ve insan haklarını vurgulamadaki rolüne odaklanıyor.

Koltuk değneklerine yaslanan Şehade, mavi renkli basın yeleğini giyerek kamerasının arkasında durmuş, meslektaşlarıyla birlikte yıkıntıların arasında çalışıyordu.

Şehade, “Yaşanan tüm suçlara tanık oldum ve sonra bana karşı işlenen bir suça tanık olduğum an geldi... Ben bir saha gazetecisiydim, açık bir alanda kamera taşıyordum, beni gazeteci olarak tanımlayan bir kask ve yelek giyiyordum. Ama yine de doğrudan hedef alındım” ifadelerini kullandı.

Bu olay onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Şehade durumunu şöyle açıkladı: “Daha önce kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu ama şimdi var. Bu yeni gerçekliğin üstesinden gelme kararlılığına sahibim. İşte biz Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler bu halde bile çalışmalıyız.”

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'ne düzenlenen İsrail saldırılarının birinde bacağını kaybeden Filistinli gazeteci Sami Şehade (UN News)

Sokaklarda çalışmak

Gazze Şeridi'nde yıkılmış bir binanın enkazı arasında bir meslektaşıyla birlikte çekim yapan gazeteci Muhammed Ebu Namus, “Dünya Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlarken, Filistinli gazeteciler savaşta yıkılan işyerlerini hatırlıyor” dedi.

Ebu Namus sözlerini şöyle sürdürdü: “İşimizi yapmak için ihtiyacımız olan asgari şey elektrik ve internet, ancak birçok yerde yok. Bu yüzden internet sağlayan dükkanlara başvuruyoruz. Sokaklar artık bizim ofislerimiz.”

İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgali sırasında Filistinli gazetecilerin hedef alındığına inandığını ifade eden Ebu Namus, medya çalışanlarının ‘ister Filistin'de ister dünyanın başka bir yerinde çalışsınlar’ korunması gerektiğini söyledi.

Görsel kaldırıldı.Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Namus ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı takip eden meslektaşı (UN News)

Kaldırımlarda kan var

Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın çağrısıyla Dünya Basın Özgürlüğü Günü münasebetiyle düzenlenen mitinge, çeşitli yerel ve uluslararası kuruluşlardan gazeteciler ve medya profesyonellerinin yanı sıra aktivistler ve insan hakları savunucularından oluşan kalabalık bir grup katıldı.

WAFA'ya göre kalabalık, gazeteciler için uluslararası koruma ve Gazze Şeridi'nde medya çalışanlarına karşı işlenen suçlara sessiz kalma ve suç ortaklığı politikasına son verilmesini talep etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası Başkan Yardımcısı Tahsin el-Astal, “Dünyanın yok etmek istediği Filistin'in sesini ve gerçeği savunmak için mesleki araçlarını taşırken şehit edilen meslektaşlarımızın kanı halen kaldırımlarda ve yıkılan evlerdeyken bugünü anıyoruz. İşgalci İsrail’i bu suçlardan tamamen sorumlu tutuyor ve uluslararası kurumları katillerin hesap vermesi için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası medyayı da yanımızda durmaya ve katliam karşısında sessiz kalmamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

El-Astal, hiçbir güvenlik garantisinin olmaması, basın kuruluşlarının tahrip edilmesi ve medya çalışanlarının en temel çalışma araçlarından mahrum bırakılması nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki medya durumunun dünyadaki en tehlikeli durumlardan biri haline geldiğini belirtti.